• sample'ını ne zaman duysam, aklıma berber-makas ikilisini getiren şarkı.
    şarkı çok güzeldir, o ayrı.
  • bir kadının biten bir ilişkinin ardından bütün hissettiklerini kelimesi kelimesine anlatabilen şarkı.gözyaşlarım kurur,zaman geçer düzelirim mesajını da vermekte bir yandan.özellikle "i’ll be some next man’s other woman soon" sözleriyle önümüzdeki maçlara bakalım dercesine acıyı hafifletip umutlu olmaya sevk etmesi de cabası.
  • amy winehouse'un en sevdigim, ve tam bir aci yok rocky sarkisi. agirlikla "not fuck my self in the head with stupid men" ile "he walks away the sun goes down" arasi geciste siyirtiyor insana kafayi saniyorum. fakat pompalanan bu bana hicbir sey borclu degilsin, bu benim sorumlulugum felsefesi nereye kadar soruyorum? ben tum dertleri ustlenirim, ustelik sairaneyim, sen gidersin gunes batar, goz yaslarim zamanla kurur, bu ne be? sifira sifir elde var sifir noktasina getiren bi mentalite. onun yerine hadi git sekerparem, fakat ileride dugununu basar ve elinden tuttugum uc yasinda bi cocuga "tukur cocuum babanin suratina" derim, hayatini kaydiririm gibi sozler yazilsin demiyorum, yoksa gider hande yener dinlerim zaten. ama bu anlayisli olgun ve derin kadin muhabbeti de beni baydi yahu. gerci amy bunlarin yarisinin farkinda mi? hayir. teyzede yedi yirmi dort, kafa bin bes yuz. hey gidi.
  • kesinlikle gercekci bir sarki.
  • aynı parcanın muhtesem house remixi icin: tears dry on their own (alix alvares sole channel mix)
  • tahminlerime göre modası hiç bir zaman geçmeyecek amy winehouse şarkısı.
  • uzun zamandır shuffle çalarken es geçtiğim, ama bir kaç seri dinlemeden sonra tadına vardığım şarkı. özellikle "he walks away ..." şeklinde giden nakaratı insanı hüzünlendirirken aynı anda dans ettirecek nitelikte.
  • "i don’t understand why do i stress the man? when there’s so many bigger things at hand" diyerek aslinda butun kadinlarin cogu zaman hayata geciremedikleri sozu cildirircasina bastira bastira gosteren sarkidir. her nekadar celiskilerle dolu olsa da.

    zaten bu sozu hayatinda gerceklesirebilen kadinlar ellerindeki o buyuk firsatlari gorup kariyer yapiyorlar erkeklerle ugrasip zaman harcamaktansa. boyle kadinlarin birlikte oldugu erkekler de stronger than me deki erkek modeline donuyor. "feel like a lady, you are my lady boy"

    tum sarkilari biryerden birbirini tamamliyor bu hatunun...
  • her bir parçasında adım adım kadının devinimidir bu şarkı.

    başta kötü giden ilişkinin artık kimseye bir faydası olmadığının bilincinde olup, buna rağmen kopamamaktır yazılmış olan. sonra o akıllara zarar altyapının üzerine kurulmuş, özellikle çok sevdiğim 60'lar esintileri yaşatan nakarat başlar. o gider der amy, o gider ve güneşi de batırır giderken. ama ben de büyüyorum artık der, gözyaşlarım kuruyor kendiliğinden.

    sonra devam eder, öyle güzel bir söz vardır ki orada yazılmış olan; "i don’t understand why do i stress the man? when there’s so many bigger things at hand.."

    yani niye erkekleri bu kadar takıyorum ki, bir ton korkunç şey varken dışarıda zaten... son derece reel bir o kadar da namümkün derecesinde yazılmış bir liriktir o. biliyor kendisi de biz de, bir süre sonra zaten başka bir adamın kadını olacağız...

    fakat nasıl olacağız bir başka adamın kadını? burada da parmak basılan nokta yine pek gerçek, pek özel. diyor ki; yine oynayacak mıyım kendimi, yoksa bu sefer kendimin en yakın arkadaşı olmayı başarabilecek miyim? bir başka adamla kafa s.kmenin ne gereği var ki?!

    sonra yine aynı nakarat, bir türlü tamamen yok olamayan acılar sonrası, kendi kendine telkinler; tamam büyüdüm ben, gözyaşlarım da kuruyor artık...

    sonra kendinle yeniden çatışma, keşke pişmanlığımı dile getirmemiş olsam bu kadar diyor...

    ama sonra başlıyor yine, o gitti güneşi batırarak...

    ve infinite loop!
hesabın var mı? giriş yap