• yazar olmayı aylardır bekleyen,girdiği entrylerin kalitesine fazlasıyla güvenen,ara ara moderetörlerin kendisine kıl olup yazar olma sürecinin sonsuza kadar devam edeceği korkusunu taşıyan,"yeter artık beni de yazar yapın diye haykıran çaylak...
  • dokuzuncu nesil sabırtaşı yazardır. lakin, büyük ihtimalle, yazar olduğunun henüz farkında değildir..
  • ticari açıdan ümit vadeden çocuktur.
  • askere gitmeye karar verdi kendisi hem de 12 gün içerisinde.
  • canımın çok sıkkın olduğu bir gün bana çocukluğumu hatırlatacak bir mesajla geldi yanıma; oynadığımız oyunları, minderlerden yaptığımız çadırları, evi yakmaya kalkışlarımızı hatırlattı ve dedi ki; "bugün bana borçlandın, ben seni güldürdüm, bir gün gülmeye ihtiyacım olunca ben de sana geleceğim." sonra baktım ses yok, kendisine borçlu kalmak istemediğimi hatırlatıcı bir mesaj attım. iyi ki atmışım. birbirimizi güldürmek değildi derdimiz, sadece konuşmaktı ve biz konuşmanın ötesine geçtik, belki de kimseye anlatamayacağımız şeyleri anlatmaya başladık. anlatırken sanırım çekinmedik. kendisiyle farklı şehirlerde yaşasak bile umarım en kısa zamanda buralara gelir ve karşılaşırız diye düşünmeye başladım. uzakta olsa bile bana dostluğun ne kadar rahatlatıcı olduğunu hatırlattı tekrar. hayata bakışıyla, yorumlarıyla, içtenliğiyle kaybetmek istemeyeceğiniz bir adam.
  • hoş sohbet bir yazardır. yalnız nick altıma neden öyle yazayım da kurtulayım tarz açıklama yapar gibi yazmış onu anlamadım. resmen anahtar kelimelerle özetlemeye çalışmış beni. ilahi sen.
  • (bkz: ilahi ben)
  • göçebedir kendisi, henüz yerleşik hayata geçemedi *
  • eylül`ün şanına yakışır bir biçimde kasvetli günler geçiriyor bu aralar, nerdesin diyor uyanınca, bakıyor onun yastığı yere düşmüş, terlikleri yatağın hemen yanında, "belli ki aceleyle çıkmış, yoksa bana haber vermeden gitmezdi yanımdan" diye geçiriyor içinden ama tüm dünyaya çığlıklar atarcasına, saatine bakıyor yediyi beş geçiyor, servisi kaçırmak üzere olduğunu anlıyor, ama yinede sonbaharın serinliğini hissetmek için balkona çıkıp bir sigara yakarken, bir de bakmış güneş gözünü oyarcasına girmeye çalışıyor içeri, her zaman nefret ettiği gibi güneşten bir kez daha nefret ediyor, doğmamalı hiç diye geçiriyor aklından.sonra bu sitem gunese mi yoksa kendisine mi karar veremiyor.urperiyor bir anda esen ruzgardan, yataktan ciktigi gibi cikmamali artik balkona cunku kis geliyor, eklemlerindeki belli belirsiz ter damlaciklari kayboluyor ruzgarla. hem burasi cudinin eteklerindeki sokuna tepe degil ki, serin buralar, oranin subat sicagina benzemiyor antalyanin eylulu. durup dusunuyor sonra, gecenin karanliginda dagin basinda bir subat gecesi sokunada son kez dolunayi izledigini hatirliyor, ve korkuyor bir anda, yalnizligindan korkuyor, yaslandigindan korkuyor, gurultuden, sicaktan, isinden korkuyor, oysa korkmamisti ölüm yanibasindayken o gece sokunada. gozune elindeki sigaranin koru takiliyor, bir nefes daha cekiyor icine, aklina saat geliyor, oyalanmamali daha fazla , servisi kacirirsa mahrum kalacak son dem uykusundan, yillardir sohbete ac taksiciyi dinlemek zorunda kalacak, hizli adimlarla gidiyor yatak odasina, yakmiyor isiği, karanliktan utanir gibi yakmiyor, sonra aylardir su icmedigi geliyor aklina , dolabin kapagini aciyor ama vazgeciyor icmekten, agzindaki sigara tadini kaybetmek istemiyor. balkon kapisini yine 2. kez kontrol ediyor. yillardir acmadigi ocagin altini da, birdahaki sabah daha erken kalkmaya karar veriyor yine. babasi oyle ogretmemisti ona, besmeleyle çıkılırdı evden, ama yine küfrediyor olanlara.
  • hoş muhabbet yazarlardan biridir kendisi. mizahının gelişmiş olması da entrylerine ayrı bir keyif vermektedir. (bkz: #27873421)
hesabın var mı? giriş yap