• dokuzuncu nesil sabirtasi yazar.
    (bkz: hoşgelmiş)
  • my girl filminin sevimli ama acı sona sahip cocuğu ve sözlüğümüzün sabırtaşı yazarı..

    --- spoiler ---

    thomas j öldükten sonra değeri bilinen ve sevdiği kızın kafasına dank eden biriydi.. oynadığı çocuk filminde öldürülmüş insanın içine yumruk gibi oturmuştur.. izleyen çoğu insana belki kaybettiği bir arkadasını ya da sevgilisini anımsatmış, aralarında söylenmemiş sözleri kalanları yeniden konuşturmuş, yeniden bağlamıştır..

    --- spoiler ---

    en son cocukken izlediğim bu filmi bana yeniden hatırlattığı için thomas j'e saygılarımı sunuyorum..
  • jenny colon tespiti ile beni sevindiren yazar.
  • kendisinden yılbaşı hediyesi olarak aldığım hedeyi, 3 hafta sonra, benimle birlikte tadını çıkara çıkara tüketecek muhterem şahıs. kral düşünür, geleceğin russellı.
  • depresyonizm akımının en fanatik temsilcilerinden biridir
  • özlediğim yazar. aslında behzat ç. nin altına girecektim bu entryi ama burası daha mantıklı geldi. bi ara daha dertsiz, daha tasasız olduğumuz zamanlar vardı diye hatırlıyorum. bizim odada, siz film izlerken, benim space tuşumun yardımıyla arada bir varlığımı gösterdiğim zamanlar. sonra, behzat ç. izlediğimiz perşembeler vardı. geceleri yalnız uyumaktan korkuyorum diye seni odama çağırdığım, ya da senin odana gelip uyuduğum akşamlar. o akşamların, beatles çalan sabahları. science avlusunda bulduğumuz bazı şeylerle, senin bi an pencere nasıl açılır unutman. pikniğe gider gibi gittiğimiz analiz dersleri, senin arada beni azarlamaların falan. öyle. değişikli, güzelli günlerdi. pek daha umutlu, pek daha mutluyduk. yapabileceklerimizin pek sınırı yok gibiydi. şimdi böyle, istediklerimizin bir kısmını da elde ettik, etmedik değil ama sanki daha mutsuz insanlarız. ben öyleyim ya da, pek bilemiyciim. velhasıl kelam, seneye ilk behzat'ı beraber izleyelim mi lan? evcilik falan bile oynayabiliriz pazar akşamları. sigarayı bırakmayı deneriz, ilk analiz ödeviyle tekrar başlarız. ıyk, bu ofisin penceresi bile yok falan diye söveriz. ben sana çay getiririm dicektim, ama sen bana getirirsin. güldüm. ay. andaç yazısı gibi oldu amk. özet geçeyim mademse: özledim ulan! seni de, sizi de. ben öyle aramam sormam, nerden baksan hayırsızımdır falan, ama özümde pek tatlı pek de sevecen bi insanım. hadi bakalım, kendine iyi bakıyosun, öpüyosun.
  • tekrar yazmaya başlayarak beni sevince boğan yazar. hayır, abartmıyorum. dur bi dinle bak. fazlasıyla sevdiğim bu adam ile pek buluşma görüşme fırsatı bulamıyoruz. sebebi tembelliktir, ikimizin de işimizin başından aşkın oluşudur veya daha sıralanabilecek onlarca bahaneden biridir. ama entrylerini okumaya başladığım zaman bu dostun kulağımda sesi belirir, gözümde ise o sempatik ifadesi. ayrı bir keyif verir yazdıkları. iyi ki dönmüştür.
  • madem dünyanın öbür ucuna gidiyor, kirli çamaşırlarımızı dökelim arkasından. sene 2006, kankilettam frozsgy ve ben, bezelye büyüklüğündeki bilgisayar labine girdik ve işimiz on saniyelik bir şey, her yer de dolu. rica ettik bu thomas j arkadaş ve onun kankilettasından, tabii bakın madem dediler. elimde kağıt kalem, baktığım şeyi not almam lazım, e masa da çok uzak çünkü oturan iki kişinin arkasındayım. ben tıktık yaptım bu thomas jnin sırtına, döndü baktı. ya dedim, sırtını kullanabilir miyim? belirtmek isterim ki lise gibi üstelik yatılı olup hiyerarşinin bokunun çıktığı bir okulda, öss birine bu soruyu soran bi çömezim. döndü, baktı, hayır dedi. ve o günden beridir hala bizim için 'sırtını kullandırtmayan abi'dir. evet.üşenmiyoruz böyle hitap ederken. ne utanmıştım be :(
  • *

    "nobody said it was easy
    no one ever said
    it would be this hard
    oh take me back to the start"

    --coldplay, the scientist

    *
hesabın var mı? giriş yap