• ikinci meşrutiyet döneminde yaşamış izmir' li şair. izmir mevlevihanesi mensubu, yaşadığı dönemin edebi ve siyasi yönü ile tanınmış aydınlarından. 1998 yılında akademi yayın evinden, sabahattin çağın tarafından yazılmış biyografisi kitapçılarda mevcut.

    "kalender meşrebim nimetim yoktur
    yükseklerde uçan meleği sevmem
    izzet-i nefsime hürmetim çoktur
    öpülmek istenen eteği sevmem"
  • oğlunun tifodan ölmesi sonucunda intihar eden, ittihat ve terakki cemiyetinin ilk üyelerinden.
  • tokâdîzâde şekib bey, 24 haziran 1871’de izmir’de doğdu. ikinci meşrutiyet ve cumhuriyet dönemini idrak etmiş, daha çok dinî ve tasavvufî şiirleriyle tanınır.

    tokadîzâde mehmed nûri efendi’nin oğludur. rüşdiye tahsilini tamamladıktan sonra izmir’de müftü mehmed said efendi, şeyhzâde hâfız ali haydar efendi, leblebicizâde tevfik efendi ve kıbrıslı kâmil efendilerden arapça, farsça ve edebiyat, hıristiyan bir hocadan felsefe, kimya ve coğrafya dersleri aldı. mektûbî kalemi’nde müsevvitlik, izmir ticaret mahkemesi’nde zabıt kâtipliği yaptı.

    babasının edebiyat ve şiirle ilgilenmesi dolayısıyla küçük yaşta şiir yazmaya başladı. izmir’de kendi çevresinde kısa zamanda oluşturduğu edebiyat ortamında şu‘le-i edeb (6 şubat 1897-30 ekim 1897, 17 sayı) ve zılâl (1898) adlarıyla iki dergi yayımladı. hakkında verilen bir jurnal üzerine 1899’da izmir mevlevî dergâhı şeyhi nûreddin efendi, hizmet gazetesi başyazarı tevfik nevzad, şair abdülhalim memduh, doktor taşçıoğlu edhem bey ve kardeşi avukat hasan beyler'le birlikte bitlis’e sürgün edildi. haksızlığa uğradıklarını ileri sürerek saraya başvurmaları üzerine bir yıl kadar sonra nûreddin efendi dışında diğer arkadaşlarıyla birlikte affedilip izmir’e döndü (nisan 1900). ıı. meşrutiyet’in ilânından önce binbaşı hüseyin bey aracılığıyla ittihat ve terakkî cemiyeti’ne girdi ve bir süre izmir teşkilâtının umumi kâtipliğini yaptı.

    1908’de ıı. meşrutiyet’in ilânının ardından yapılan seçimlerde manisa’dan mebus seçildi. ancak otuzbir mart vak‘ası’n-dan sonra ittihatçılar içinde ortaya çıkan muhaliflerle birlikte ittihat ve terakkî cemiyeti’nden istifa etti. 18 ocak 1912’de meclis feshedilince izmir’e döndü ve siyaseti bırakarak ticaret hayatına atıldı. 15 mayıs 1919’da izmir’in yunanlılar tarafından işgali üzerine istanbul’a gitti. 1920’de tekrar izmir’e döndü ve kız lisesinde edebiyat muallimliği yapmaya başladı. bir ara izmir belediye meclisi üyeliğine seçildi. 1931’de kurulan izmir edebiyat cemiyeti’nin ilk başkanı oldu. ilk çocuğunu küçük yaşta kaybettikten sonra tifoya tutulup 6 ekim 1932 tarihinde ölen ikinci çocuğu nâsır’ın acısına dayanamayarak aynı gün tabanca ile kendini vurmak suretiyle hayatına son verdi. ertesi gün oğlu ile birlikte izmir’de soğukkuyu mezarlığı’na defnedildi.

    şiire ziyâ paşa ve muallim nâci’nin etkisi altında klasik tarzda şiirler yazarak başlayan tokadîzâde şekib, 1890’lı yıllarda izmir’de kendi etrafında bir edebiyat muhiti kuracak kadar sanatı önemsemiş, türkçü necib’le beraber çevresinde "üstad" olarak tanınmıştır. şiirde daha ziyade klasik tarzı devam ettirmeye çalışmakla beraber abdülhak hâmid ve servet-i fünûn tarzında başarılı sayılabilecek şiirleri de vardır. hayatının bir döneminde mevlevî tarikatına girip tasavvufa yönelen şairin naat, münâcât, ilâhi, nefes, gazel ve kaside tarzındaki şiirlerinde tasavvufî bir neşve ve heyecanın hâkim olduğu, dikkati çeker. ahmed hâşim’in ifadesiyle “nâsût âleminde yaşadığımızı düşünemeyen” ve devamlı şekilde “bir âlem-i melekût arayan” tokadîzâde şekib’in ıı. meşrutiyet’ten sonraki yıllarda olayların da etkisiyle hayattan şikâyet ettiği ve ölümle neticelenecek karamsar bir psikoloji içine girdiği görülür. böyle bir ruh haliyle hayatının son yıllarında yazdığı şiirlerde abdülhak hâmid’in makber’indeki isyankâr hava hissedilir.

    kendi çıkardığı dergiler dışında 1891-1894 arasında ma‘lûmât ve 1908 ilâ 1932 yılları arasında hizmet dergilerini yayımlamıştır.

    meraklısı için kaynak:
    türkiye diyanet vakfı
    islam ansiklopedisi
    41'inci cild 216'ıncı sayfa "tokadîzâde şekib bey" maddesi
  • "huzûr-ı hilkatte" (1925)

    bitsin bu belâlı râh rabbım,
    artık yeter âh ü vâh rabbım!
    pek güç bu dikenli yolda gezmek
    yokmuş yaşamakta neşve gerçek…
    senden ararız penâh rabbım
    ettin bizi pek tebâh rabbım
    yokluk bize en büyük saâdet
    varlık senin olsun âh rabbım!
    dünyâda nedir zavallı insân?
    bir hiç ki bî-huzûr u nâlân
    bir hiç ki muztarib, meded-hâh
    ümmîd ile dâimâ der: allâh…
    hayfâ ki bulur hayâtı pâyân
    bin derd ile âşikâr u pinhân;
    insanları sensin, eyleyen sen
    akliyle pür-ıztırar-ı tuğyan
    bıktım yaşamaktan âh, sad âh,
    yâ rab, ne uzun şu ömr-i kütâh,
    müncî bize bir o’dur, bu mâlûm
    olsun diyemem adem de ma’dûm
    varlık nedir anladım ben eyvâh
    bak her nefesin bir âh-ı cangâh,
    verseydin eğer beka hayâta
    bilmem ne olurdu hâlim allâh!
  • "gönlüm"

    mukaddestir temâsîl-i sivâdan dûr olan gönlüm
    tecellî-zâr-ı mevlâ’dır fezâ-yı nûr olan gönlüm

    semâvî bir cihânın kâbe-i vîrânıdır el-hak
    cenâb-ı hakk’a her dem nâzır u manzûr olan gönlüm

    onun ezvâkı sığmaz akla, bir mest-i ilâhîdir
    benim nâlân-ı derd-i aşk iken mesrûr olan gönlüm

    tecellî-saz eder her pâresinden vech-i bâkiye
    yed-i kudrette bir âyine-i meksûr olan gönlüm

    olur her âh-ı pür-sûzuyle ehl-i hâle vech-âver
    harîm-i aşkta hem nâle-i mansûr olan gönlüm

    değildir âşinâ remz-i celîl-i “len terânî”ye
    kelîm-i aşk için vuslat-nümâ bir tûr olan gönlüm

    ne âlî-câhtır şâhâna arz-ı iftihâr etmez
    benim dergâh-ı mevlânâ’da kemter mûr olan gönlüm
  • tokâdîzâde şekib bey hakkında sağda solda arayarak hâlâ erişebileceğiniz iki biyografi:

    "tokâdîzâde şekib"
    yazarı: sabahattin çağın
    yayınevi: akademi kitabevi
    yayın yılı: 1998
    isbn: 978-9757395773

    "tokâdîzâde şekip
    hayatı, felsefesi, eserleri"
    yazarı: hüseyin avni
    yayınevi: itimat matbaası
    yayın yılı: 1933
  • izmirli tokâdîzâde şekib bey'in iki eseri hâlâ sahaflarda bulunabilir:

    "huzur-ı hilkatde"
    yayın tarihi: m 1925/ h 1341
    yayınevi: marifet matbaası, istanbul
    (osmanlıca)

    "derviş sözleri"
    yayın yılı bilinmiyor.
    yayınevi: şems matbaası, istanbul
    (osmanlıca)
  • 2006 yılında metin şerhi (transkripsiyon) kapsamında şiir ve nesirlerini eski yazıdan (osmanlı türkçesi) günümüz alfabesine çevirdiğim şair, yazar, fikir adamı.

    şekip bey'in nesirlerini çevirdikçe fark ettim ki, bu adamın fikir dünyası sıra dışı. simsiyah bir melankoli denizinde yüzüyor sanki. hatırladığım kadarıyla, gün batımı gibi muhteşem bir manzaraya bakan sevgililerin o anda bastıkları çimlerde kim bilir kaç böceğin ölümüne sebep olduklarından bahsediyordu. karamsarlık dolu nesir ve şiirlerini inceledikten sonra biyografisini okuduğumda çok üzülmüştüm. başına tabancayla ateş ederek yaşamına son vermiş. intihar kararı almasında, ölen iki çocuğunun verdiği acı da büyük pay sahibidir muhtemelen.

    eserleriyle tde son sınıfta tanıştığım, yazdıkları keşke daha çok kişiye ulaşabilseydi dediğim öğretmen.
  • "kolayca inanmam, isterim bürhân,
    zâhire aldanmaz erbâb-ı irfân;
    gönlümdeki derde ararken dermân
    ben kendimden hasta lokmanlar gördüm."
hesabın var mı? giriş yap