• 1988 tarihli claude chabrol filmi. the story of women olarak da bilinir. bir zamanlar bilgi üniversitesi de "bir kadın meselesi" olarak gösterime sokmuştu. başrolünde kabusların kadını, pek bir mükemmel pek bir şahane isabelle huppert var. ayrıca taze müteveffa marie trintignant da filme dahil.
    2. dünya savaşı zamanları. nazi işgali altındaki fransa. marie (isabelle) para kazanıp ailesini geçindirmek isteyen kadındır. kocası böyle bir mıymıntı, şoklara girmiş filan çalışma kamplarından dönünce tırtmış biraz. marie de "sen adam mısın" çekiyor adama, aldatıyor filan. parayı kazanan benim ayh havalarında biraz. marie, önceleri komşularına yardım olarak yaptığı illegal yollardan kürtaj işini daha sonra geliştirir ve iyi para yapar. daha büyük bir eve taşınınca bir odasını da bir hayat kadınına filan kiralar. (iş kadını tam). sonra kürtaj meselesinden sebep ortalığı bok sarar. tam da aklıma kalmamış ama kocası gammazlıyordu sanırım. bu erkekler böyle kuzucum, işe yarayanının götü kalkar hayır gelmez işe yaramayını da böyle gurur yapar, adam satar sorun çıkarır.
    kürtajın doğruluğu yanlışlığı, savaş psikolojisi, insanların yılgınlığı, kadının katil olup olmadığı mahkumiyet kararının politikliği, savaşta binlerce insanı öldüren politikacıların daha mı az katil olduğu üzerine siyasi gönderimlerle de dolu gayet ince bir filmdi. marie bir kurbandı deniyor esasında tek yaptığı hayatta kalmaya çalışmaktı.
  • marie- louise giraud'un gerçek hayat hikayesi ve francis szpiner'in romanından uyarlanan claude chabrol filmi..nazi işgali altındaki fransa'da iki çocuğuyla hayatta kalma mücadelesi veren marie'nin günah keçisi olarak idam edilmesidir filmin konusu kısaca..

    --- spoiler ---

    marie'nin savunduğu gibi kürtaj belki gerçekten bir kadın meselesidir..erkeklerin savaşa gittiği, günlük ihtiyaç maddelerinin fişle alındığı, geride kalanların "fareler gibi" yaşadığı bir ortamda yeni doğacak çocukların sorumluluğunu taşımanın kadınlar için ne kadar yıpratıcı olduğunu tahmin etmek çok zor olmasa gerek..marie'nin müşterilerinden birini görürüz ağlarken, mutlu olduğu tek bir yaz hatırlamaktadır, o kadar güzeldir ki erkeklerin ona dokunmaya kıyamadığını söyler..şimdiyse karnındaki çocuğu doğurmaktansa ölmeyi göze almıştır..marie de hepsi erkek olan yargıçların, avukatların, askerlerin, yöneticilerin bunu anlayamayacağını düşünmektedir, hapishanede bir arkadaşına "hepsi erkek, bunu nasıl anlayabilirler ki?" diye sorar. onlara göre savaş sonrası ülkenin yeniden yapılanmasında rol alacak genç nesillere ihtiyaç vardır ve marie kürtaj yaptığı için suçludur. savaş ortamında duygulara yer yoktur ve marie gibi oluşturulmaya çalışılan toplum düzeni için tehdit oluşturanlar yok edilmelidir.evet marie bu düzenin kurbanıdır.

    --- spoiler ---
  • claude chabrol'ün 1988 tarihli, story of women olarak ingilizceye çevrilmiş filmi. bir chabrol tutkunu olarak film biraz hayal kırıklığına uğratsa da isabelle huppert bu filmde bence en güzel performansını sergiliyor. zaten bu filmden sonra gittikçe parlıyor. müzikler kamera açıları-hareketleri chabrol tutkunlarını ziyadesiyle memnun etse de senaryodaki sorunlar bu hayal kırıklığını yaratıyor gibi. geçişler kesikli ancak o bildiğimiz chabrol kesikleri olamıyor bir türlü, daha çok lafı ağzında geveliyor chabrol bu geçişlerle. chabrol'ün diğer filmlerinde de yaptığı yakın planda odağı netsizlikle sağlama gibi kareler çok etkileyici. tipik bir chabrol gerilim havasını filmde göremiyorsunuz, zaten amacı da bu değil. ancak konu politik olmaya çalışıyor ama bir türlü olamıyor. naiflik de değil, ya da göze parmak da. bu bir tür olamama hali ve rahatsız edici. çocuğun iç sesi gibi gerçekten gereksiz detaylar filmden koparıyor izleyiciyi, koparma gayesinde olmadığı açık oysa ki. isabelle huppert, iç mekanlardaki çok güzel ayrıntılar ve chabrol'ün kendine özgü kamera hareketleri için yine de mutlaka izlenmesi gereken bir film.
  • müthiş bir film.
  • yönetmen: claude chabrol
    yapım yeri ve yılı: fransa / 1988
    süre: 108 dk

    fransa, ikinci dünya savaşı sırasında almanya’nın işgali altındadır.

    avukat, marie jeanne’ye, fransız ulusal mahkemesinin, kürtaj yapması gerekçesi ile onu tutuklamasına rağmen, mahkemenin neden ona çok ağır bir ceza (idam) vereceğini anlatırken:

    “-davanız karmaşık bir mesele. örnek teşkil etsin istiyorlar.
    -neyin örneği?
    -bu mahkeme başta devlete karşı işlenen suçları yargılamak için kurulmuştu. nasıl söylesem…

    bugünlerde devlet, tüm o yenilgiler ve işgallerden sonra ahlaki konularda çok daha hassas
    davranmaya başladı. kısacası ahlaka karşı gelen her şeyin devlete de karşı geldiği düşünülüyor.

    doğumdan çok kürtaj olduğunu düşünüyorlar, bunu tehlikeli buluyorlar.”



    “30 temmuz 1943 tarihinde hava çok güzel olmalıydı. haberi bana mahalledeki çocuklar verdi: “anneni giyotinle idam etmişler.” 7 yaşındayken bile inanması çok zor. insanın içinde çok büyük bir karadelik açılıyor sanki. bazen o kadar neşeliydi ki şarkı söylemeyi çok severdi…”
    “ hüküm giymişlerin çocuklarına acıyın.”
  • bir kadın meselesi, 1988 tarihli claude chabrol filmi. chabrol-huppert işbirliğinin müthiş öneklerinden biri. isabelle huppert hırslı, tutkulu, ihtiraslı (o ihtirasın sonunda kendi başını yediği) kadın rollerinin biçilmiş kaftanıdır biliriz, yine de her defasında sarsılırız. chabrol'un gerilim yüklü sinematografisiyle de uyumu tartışılmaz: seremoni'de*, bovary'de* hep aynı dertten muzdarip kadınları betimler huppert. hele emma bovary'de (1991), bence edebî bir karaktere hayat verme konusunda huppert'in performansı özel bir yerde durmaktadır.

    gerçek bir öyküden yola çıkan film, alman işgalindeki fransa'yı* hem politik hem ahlaki bir bakışla izler. chabrol'ün ta 1958'li ilk filmi yakışıklı serge'den* beri alametifarikası, temel meselesi olan fukaralık ile ahlak arasındaki problematik ilişki, yine filmin omurgasını oluşturur. 20. yüzyılın ikinci yarısında ancak çözülebilmiş din ile kürtaj arasındaki çatışma ise savaş kavramıyla birlikte ele alınır ve böylece film, ikinci dünya savaşı konulu filmler içinde özgün bir konuma yükselir. kadınları iyi anlatan erkek yönetmenler arasında chabrol'ün farklı bir yeri vardır. seçtiği aktrisler de bu konuda çok isabetlidir. '94 tarihli l'enfer'de kıskançlık mağduru kadını oynayan emmanuelle béart gibi. iki filmin bir ortak yönü de sevdiğimiz françois cluzet. une affaire de femmes'da hanımköylü bir kocayı ustaca oynayan cluzet, l'enfer'de döktürmüştür. (l'nfer'in yankısı, daha sonra k. kieslowski bağlamında danis tanovic'le devam etmiştir.)

    mahkeme salonundaki resim, pierre-paul prud'hon'un "justice and divine vengeance pursuing crime" (adalet ve ilahi intikam suçun peşinde) adlı alegorik yapıtıdır. yapıt, paris adalet sarayı'nın ceza mahkemesi salonunda yargıç kürsüsünün arkasına asılacak biçimde tasarlanmıştır. suçlu değil suç vurgusu önemlidir. chabrol de boşa vurgulamamıştır.
hesabın var mı? giriş yap