yağmurun yağması iyidir
-
bir cemal süreya şiiri;
" sonra o gider sesini yıkardı
telefonda saatlerce seviştiğinden
o diye biri vardı galiba
ağzı da iyice vardı galiba
gece çiçeklerinden bir orman
pejmürde atlar pahasına
bira içerken saçları uzun
parmakları korkunç ve kalabalık
bir gece aksaray'da hiç unutmam
yüzümü ellemisti galiba
denize doğru gittikçe artan
bir yüz benim yüzümdü olsa olsa
yakasında kocaman bir düğme
sevinci bitiştirince acıya
ayıran kuşkuyu inançtan
yağmurun yağması iyidir
bir çerkez mızıkası gibi rengarenk
iki adet kuş çantasında " -
sonra o gider sesini yıkardı
telefonda saatlerce seviştiğinden
ne güzel aşk yaşardık senle ben. uzak mesafe ilişkisi zor olur diyenlere inat! biz susardık hani kimi zaman, kelimeler sevşirdi... bildin mi? geceleri uyanıp telefona bakardım. onlarca mesaj beklerdi sabahına beni. senden sonra telefonuma ben uyuduktan sonra kimse onlarca güzel mesaj atmadı. atmasın, istemem ki.
o diye biri vardı galiba
ağzı da iyice vardı galiba
sahi ne büyük, ne güzel ağzın vardı senin. ne güzel laflar ederdi. iki dudak birbirine ancak bu kadar güzel değebilir derdim her açış kapatışta ağzını. sonra o çok sevdiğim, o canımın içi dudaklar, o senin olduğu kadar benim de olanlar nasıl da terk etti. nasıl da bırakıp gitti. ne laflar etti. değil mi? benden sonra dudakların halen eskisi kadar güzel mi?
gece çiçeklerinden bir orman
pejmürde atlar pahasına
şimdi düşünüyorum da sahi hiç çiçek almadın sen bana. oysa ne kadar da istemiştim içten içe. hani ilk buluşmanın, son konuşmanın yapıldığı o parkta; çiçekçilerin yanından geçerken hep, hep, daima... neyse. senden sonra çiçek almak isteyen erkekler oldu bana.
bira içerken saçları uzun
parmakları korkunç ve kalabalık
hala ucuz bira içip, ağır müzik dinliyor musun ki? şimdi ben seninle çok sarhoş olamayacak mıyım hiç? hiç ama hiç... senden sonra çok bira içtim, çok sarhoş oldum ben. yakıştıramayanlar oldu, kınayanlar... hiç aldırış etmedim. bana iyi geldi. sabah uyanınca iki göğsümün arasında aynı acının olacağını kimse söylemedi ama.
bir gece aksaray'da hiç unutmam
yüzümü ellemişti galiba
denize doğru gittikçe artan
bir yüz benim yüzümdü olsa olsa
dokunmak seninle anlam bulurdu oysa bende. sen gittiğinden beri birine dokununca o en içimdeki tel titremedi hiç benim. ilk hissizleştim sandım sonra anladım, gidişineymiş vücüdumun tüm isyanı.
yakasında kocaman bir düğme
sevinci bitiştirince acıya
ayıran kuşkuyu inançtan
hep güvenmiyorum sandın sana. oysa ben kendimden bile çok inanırdım bize, sana. sen gidince üç gün yas tuttum. küçük çocuklar gibi akıp gitmelerinden korktum gözlerimin. yeterince üzülünce geçicek sandım; çünkü hep öyle dediler bana. senden sonra o çok sevdiğin gözlerim bi daha parlamayacak sandı annem.
yağmurun yağması iyidir
bir çerkez mızıkası gibi rengarenk
iki adet kuş çantasında
şimdi biz yeni hayatlarla, yeni insanlarla meşgulken; tam da hah tamam bak geçiyo derken, bi yağmur yağsa. en küçük kırıntını bile götürse, çoook uzaklara atsa. bu acı artık geçse, geçse; çocukluk hatıraları gibi uzakta dursa.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap