• alsan bir dert almasan bir dert olan insanı çelişkilerde bırakan illet bir durumdur.
  • geçtiğimiz sene yaşadığım bir olayın ardından en küçüğüne bile eğilme zahmeti gösterdiğim paradır.

    dolmuşa binmeden iki üç dakika kadar önce on kuruş param yere düştü. "ulan eğilsem mi, eğilmesem mi" diye düşündüm, vazgeçtim. çünkü insanlar gelip geçiyordu o yol üzerinden ve hava da kararmaya başlamıştı. normalde eğilirim yani. neyse, tabii okuldan çıktım planım falan vardı çıkışında yanılmıyorsam o gün. e para harcamışım da yani bayaa, fakat biliyorum ki cüzdanımda para var yani. neyse, dolmuşçuya sordum ne kadar diye, 2,5 tl dedi bana.

    benden tam 2 lira 40 kuruş çıktı. ve cüzdanım bomboştu beklemediğim bir şekilde.

    hafif utanarak öne doğru biraz kafamı uzattım, "abi bende 2 lira 40 kuruş varmış, param var sanıyordum" falan dedim. şoför beklemediğim şekilde "zaten indirimli söylüyoruz fiyatı" falan dedi, araba hareket halinde olduğu için inemedim.

    o sırada biraz utandım açıkçası. yanımda oturan bir kız da böyle şeylerin olabileceğini düşünerek bana dönüp bir tl uzatmıştı, "lütfen alın, hepimizin başına gelir ne olacak" falan demişti gülümseyerek. kabul etmedim teşekkür ederek nazik bir şekilde. fakat kızın samimiyeti ve söyleme tavrındaki mahçubiyet beni etkilemişti açıkçası.

    o günden sonra her bir düşen kuruşumu alırım ve cebime atarım.

    bu da benim çıkarabildiğim bir ders oldu işte..

    not: ataköy-şirinevler köprüsünün altındaki otobüs durağının önünden kalkan dolmuşlarda geldi başıma bu olay.
  • bir keresinde küçük para düşürmüştüm ve eğilip almamıştım. o gün bugündür hep 1 lira düşürüyorum..

    bununda tanrının işi olduğunu düşünüyorum. paranın kıymetini bileyim diye sürekli domaltıyor beni. inat ettim bende yere kağıt para düşürürsem anca.. daha da zorlarsa sırf bu yüzden nakit taşımayı bırakacağım..
hesabın var mı? giriş yap