• son zamanlarda gördüğüm ve dikkatinizi çekmek istediğim konu. sosyal medyada bir yoksulluk edebiyatı almış başını gidiyor. yok davar guden çocuklar, yok sobalı ev fantezisi, köhne evleri şirin gösterme çabası, çobanın fakir azığına baldan tatlı yazmak, eski ve rutubetli eşyalar, fakirliğin getirdiği zayıflığı dinçlik gibi sunmaya çalışmak, paranın insanı mutlu etmeyen bir şeymiş gibi göstermeye çalışılması vs.
    sevgili yazarlar, caylaklar, anadolular, galyalılar ve romalılar fikrinizi almak isterim. acaba bu kadar basit mi her şey? semaverde çay içen çobanı fotoğraflayıp keyf, mutluluk yazmak ne kadar samimidir? fotoğrafın arka yüzü zorluk, çile çünkü. bir çocuğun yaylada davar gütmesi çok mu hoş? o çocuğun okulda olması lazım. dramatize etmekten nefret ediyorum ancak fırınlı sobada patatesin pişmesini bekleyen bir çocuğun fotosuna güzelleme yapıldığını görünce dayanamıyorum. o çocuklar yeterli beslenemiyor ki! en ucuz şeylerden biri de o patates, protein görmüyor ki görsede nadir görüyor yavrucaklar, gözleri kan çanağı olmuş, soluk benizli bu yüzden. köhne, yer yataklı, sobalı, rutubetli evlere bir övgü bir övgü. ulan sen kaç gün yaşayabileceksin o rezil yerde acaba? cehaletin bile tohumları ekiliyor o evlerde. sen samimi bir ortam görüyorsun ben ise karanlıktan, yokluktan başka bir şey göremiyorum mesela. yoksulluk cahilliği de beraberinde getiriyor. imkân herşeydir. imkân olmayan bu durumları güzel göstermeye çalışmak nasıl bir kafadır yahu. cocuk cop toplayicisi sevgilisi, nisanlisi, esi vs sarildigi esnada fotograflayip "ask baska birsey" yazip paylasiyor. o insanin imkani olsa sagdan soldan kagit toplar mi kas gucuyle çektiği araca? bu mu romantiklik? polyannacilik mi oynuyor bu millet anlamiyorum. yoksulluk edebiyatı bir benim mi garibime gidiyor acaba.
hesabın var mı? giriş yap