• "sultan abdülhamit’in kızı şadiye sultan’ın anlatımıyla:

    'babam abdülhamit, dört kez saray katipliğinden sadrazamlığa, sadrazamlıktan saray baş katipliğine gidip gelmiş yaman osmanlı devlet adamı olan sait paşa’yı sevmezdi ama onsuz da yapamazdı. çünkü sait paşa boyca küçük ama akılca büyüktü. babam kendisine pek yüz vermezdi.

    işte bu sait paşa bir gün huzura çıkıp;
    -oğlum ali namık iki dil bilen yaşıtları gençlerden farklı eğitim almış bir genç. kerimeniz şadiye sultana gönlünü kaptırmış, onsuz yaşayamam diye diretiyor.

    akşam babam benim ağzımı aradı:
    -sait paşa’nın ali namık gönlünü sana kaptırmış seninle evlenmek istiyormuş ne düşünüyorsun?
    -siz bilirsiniz, dedim.
    -siz bilirsiniz ne demek! osmanlı sultanları evlenecekleri kimseleri seçer, seçilmezler ama senin kararın önemli benim için, dedi.
    -siz uygun görürseniz ben itiraz etmem, dedim.

    böyle başladı her şey. sait paşa memnun, ali namık havalarda uçuyor. nişanlandık ama evlenmede o kadar acele ediyor ki kendisinden sıkılmaya başladım, sevilmenin bu kadar ıcığı da afet. ali namık bey yavaş yavaş kendisinden uzaklaşmakta olduğumu fark etti. daha da üzerime düşmeye başladı. derken bir şarkı çıktı ortaya:

    ada sahillerinde bekliyorum
    her zaman yollarını gözlüyorum
    seni senden güzelim istiyorum
    beni şad et şadiye başın için

    her zaman sen yalancı ben kani
    her zaman orta yerde bir mâni
    her zaman sen uzakta ben müştâk
    her telâki de bir hayâl-i firak

    sana ben sahip olmak istiyorum
    benim olsan bütün bütün diyorum
    lems-î ezvak ile solar hüs’nün
    bana yalnız nazarların gülsün

    nerede ıtrınla süslü leylaklar
    sararıp solmak üzere yapraklar
    bana mesken olunca topraklar
    beni yâd et o güzel başın için

    bu şarkının güfte ve bestesinin, nişanlım ali namık bey’in olduğu bomba gibi patladı. babam küplere binmişti. ali namık bey’le konuşmaktan yasaklandım. '

    şadiye sultan’ın ifadesi böyle ama araştırmalarımda,etem ruhi üngör’ün türk mûsikisi güfteler antolojisi kitabında !

    bu güfte aslında, hicaz makamında bir arap şarkısı olan 'eddek el meyyasü' isimli şarkıya giydirilerek adapte edilmiştir."

    ayten yavaşça
    efece haber gazetesi
    21.04.2009
  • dikiş makinası başında büklümlü oturuşu ile elinde iğne, incecik sesini titreterek anneannem söylerdi bu şarkıyı orta yaşlılığında. iğne oyası gelir gözümün önüne, evimizde hiç bulunmamasına rağmen, bu şarkıyı her duyduğumda.
  • sanat musikimizin nadide eserlerinden, her icki meclisinde, kafalar iyiyken, her bir agizdan soylenmesi adet olmus, mars-imsi sarki.. bestecisi musullu hafız şaşı osman efendi dir.
    arapcasini halep'li sabah fahri, kadouka el mayass olarak okumustur. 1998'de turkiye'de yayinlanan, klasik arap muzigi toplama albumu arap muzik dunyasi antolojisinde mevcuttu orjinali..
    iki versiyonunu da severek dinliyoruz..
  • bizde cogu kaynakta anonim veya istanbul turkusu diye gecen bir hicaz eser; ama evet, bestesi bal gibi sahipli..

    sozler icin direnmedim.

    ada sahillerinde bekliyorum
    her zaman yollarini gözlüyorum
    seni senden güzelim istiyorum
    beni şad et şadiye başin için

    her zaman sen yalanci ben kâni
    her zaman orta yerde bir mani
    her zaman sen uzakta ben müştak
    her tellakide bir hayalin berrak

    nerede o mis gibi leylaklar
    sararip solmak üzere yapraklar
    bana mesken olunca topraklar
    beni yad et güzelim başin için
  • eser değil şaheser. dağıldım gittim kalmadım ölüyorum arkadaş. besteden dolayı yüzümde bir gülümseme ama o güfte yok mu o güfte.. içim kıyım kıyım. nasıl oynanıyor bu şarkıda bilmiyorum çünkü ben olduğum yere yığılıyorum.

    tüm entryleri okudum tüm tavsiyeleri dinledim. burada paylaşılmamış eskilerden ve yenilerden de dinledim. yelpaze geniş. çok kişi okumuş, yorumlamış. zevkler çeşit çeşit. hiçbir halini ötelemek haddim değil ama kendi fikrimi de paylaşayım. bence bu sözlerin layığı, söylerken ağırdan almaktır.* oyun havasına çevrilmiş hallerini sevemedim. arkasından biri kovalıyormuş gibi söyleyenleri bir çırpıda kapadım. ben kim miyim? asla bilirkişi değil, sadece sarsak bir dinleyici.

    vaktim dar şöyle kulağımın pası silinsin, dolanmayayım orayı burayı diyenleri direkt necmi rıza ahıskan'ın yorumuyla baş başa bırakalım.

    "her zaman sen yalanci ben kâni
    her zaman orta yerde bir mani
    her zaman sen uzakta ben müştak
    her telâki de bir hayâl-i firak"

    aslında okurken şu mısrayı atlayanları kafadan silmek lazım ama çeşit olsun diye çok gaddar davranmadım.

    en çok ahmet kaya denmiş ama bence onun ses rengi, üslubu bu parçaya gitmemiş. kesinlikle ahmet kaya'nın ses rengine üslubuna laf etmiyorum.

    sertab erener yorumu da var ama ben çok şeyapamadım.

    türkçe-arapça olanlarından mine geçili'ye yer vereyim.

    arapça halinde sözler farklı elbette ama besteden ve arapça sevgisinden dolayı dinlemek isteyen varsa bence asalah nasri'nin yorumunu denesin. sazlar ayrı koşuyor o ayrı telden söylüyor ama bu haliyle bile kaybolmamış yorumu. daha usturuplu sazlarla, vokaller olmadan tercih ederdim.

    o yorum senin bu yorum benim dolanırken, isim verip şeyapmak istemiyorum ama, birinin elektro mu desem remix mi desem bir yorumuna denk geldim kulak sağlığınız için link falan vermiyorum. yapmayın böyle şeyler.

    bu şarkıya saygısını, sevgisini sesinden alabildiğim ismail olgay'ın yorumuna da yer verelim.

    selva erdener çok berrak söylemiş. kiminin kulağını çok tırmalayacaktır.

    gözümden kaçmayan yorumlardan biri de ali özkan'ın ki oldu.

    muhakkak ki melihat gülses'ten dinlemeyi de tercih edecekler olur. türkçe-yunanca.

    hamiyet yüceses'in yeri her zaman ayrı elbette ama:
    necmi rıza ahıskan'dan bir daha dinleyin lütfen. beni benden aldı ya vermiyor geri. onca yorumdan sonra tekrar tekrar dinlediğim tek yorum budur.

    yok arkadaş en güzelini ben söylerim diyorsanız bu da size eşlik edebilir ama bence fazla koşuyorlar. ben olsam sadece aytaç doğan'ın ağır ağır kanuna eşlik etmek isterdim bet sesimle. başka enstrümana gerek yok.
  • ahmet kaya bu şarkıyı en usturuplu şekliyle söyleyenlerden birisidir kanımca.
  • 27 mayıs ihtilali esnasında, "adnan menderes ve dp’lilerin yargılandığı yassıada’yı akla getirdiği" gerekçesi ile yasaklanmış şarkı.
  • bu bibedel eser çok kez yorumlanmıştır. kimi hüzünlü, kimi biraz daha neşeli umutlu, kimi daha da hüzünlü. sözlerinde de ufak farklar ortaya çıkar. hamiyet yüceses şöyle söylüyor anladığım kadarıyla:

    ada sahillerinde bekliyorum.
    yarim seni serian istiyorum (seviyor özlüyorum, seviyor istiyorum diyen de var)
    her zamanki yerimde bekliyorum.
    beni şad et şadiye başin için.

    nerede o mis (misk galiba aslı) gibi leylaklar
    sararip solmak üzre yapraklar.
    bana mesken olunca topraklar
    beni şad et o büyük aşkım için

    …….. (burasını anlamadım)
    pek şekerdir o yarin işvesi
    meskenimiz kurbağlı deresi
    beni şad et şadiye başin için

    beni şad et o büyük aşkım için

    edit: anlamadığım kısım:
    -(aaaaah) pembelidir yeldirmesi

    şeklinde imiş. leonardo'ya teşekkür.
hesabın var mı? giriş yap