• hikayesi hatırlanan ama benim gibi isimleri bir türlü hatırlanmayan kitaplardır bu sayede buluruz belki hangi kitap olduğunu yardım edin ya bende bir tane var yaşlı bi köşe yazarının bişeyi kutlamak amaçlı eski tanıdğı bi genelev sahibi kadınından bakire bi kız istemesiyle başlayan bi hikayesi vardı bir türlü hatırlayamıyorum.
  • birazdan çıldırcam yazarın adı aklıma bir türlü gelmiyor. kadın aynı zamanda ünlü bir rock sanatçısı. suratı erkek gibi. yabancı. şimdi bu kadın gençlik yıllarında müzikle tanışmadan önceki bir sevgilisini anlatıyor kitapta. yanlış hatırlamıyorsam george gibi bişeydi adamın adı da. inanılmaz bir aşk yaşıyorlar adam ressam kadın da şiir yazıyor. sonra beste yapmaya başlıyor bu sırada da sevgilisi george gay olduğunu söylüyor. ama aralarında inanılmaz bir bağ var. ayrıldıktan sonra bile birbirlerini çok seviyorlar. kadın başkasıyla evleniyor. çocukları falan oluyor. adam gençken ölüyor. ha bu arada adam kadının sürekli fotoğraflarını çekiyor. birliktelerken. kimdi bu kadın nolur yardım edin.

    patti smith- just kids miş oh be. bu arada tevsiye ederim beat kuşağı hayranıysanız bayılırsınız
  • sene: 97
    yayınevi: metis
    tür: bilim kurgu öyküleri
    hatırlamaya çalıştığım bir cadı hikayesi
    zamanı tersine çeviriyordu. biri yaşlandıkça biri gençleşiyordu.
  • alain ya da alein ya da alen vardı yazarının isminin içinde, muhtemelen fransız bir yazardı. sosyolojik ve psikolojik denemeler içeriyordu kitap. kütüphanede denk gelmiştim lise yıllarımda. birazını, belki de yarısını okuyup bırakmıştım kitabı. çok sonraları ulaşmaya çalıştımsa da kitabın ne ismini ne de yazarını bulabildim.
  • bir arkadaşım hatırlamıyor kitabı, ben de konusunu ilginç bulup merak ettim. sanırım yazarı bir türk. konu şöyle:

    bir adam dünyadaki tüm kötülüklerden kendisini sorumlu tutuyor. suçluluk duyuyor. yalnız bir insan. kitabın sonuna doğru kendisinin tanrı olduğunu düşünüyor. birine zorla insan olduğunu söyleyor ve ceza olarak sonsuza kadar yalnız yaşıyor, o tarz bişeyler.

    bi buldurun be.
  • on sene önce falan okumuştum sanırım, bilim kurgu romanı. bir tane her yönüyle mükemmel şekilde insana benzeyen bir android var. adını madını hatırlamıyorum ama zenciydi. dünya inanılmaz şekilde mekanize olmuş, bütün üretimi robotlar yapıyor. otobüslerde şoför yok, telepatiyle çağırıyorsun falan. bu zenci robot arkadaş mutsuzdu ve intihar etmek istiyordu ama programlamasında engellenmiş olduğu için intihar edemiyordu. sonra hamile bir kız çıktı. bir yerlerden bir yere gittiler bu kızla, o arada beyaz bir adam da girdi işin içine. yolculuğun bir noktasında adamların eski bir tost makinesi fabrikasını ziyaret ettiklerini hatırlıyorum. sistemdeki bir bozukluk yüzünden üretilen tost makineleri hep bozuktu, kalite kontrol de haliyle robottu ve çıkan bütün ürünler bozuk olduğu için piyasaya çıkmasını onaylamıyor, hepsini çöpe atıyordu. bu fabrikada yıllar yılı üretim aralıksız olarak böyle sürmüş meğersem. adam da yıllardır tost makinesi görmedim falan diye düşünüyordu. neyse sonunu yazmayacağım spoiler olmasın da adını hatırlayan olursa yeşillendirmesini rica ederim. yıllardır ismini hatırlamaya çalışıyorum kitabın.

    edit: ahanda kendim buldum ya lan. şu tost makinası muhabetini google'a yazınca çıktı! neyse kitabın adı mockingbird, yazarı walter tevis.

    (bkz: #15927415)
  • yanlış hatırlamıyorsam ortaokul yıllarında okuduğum yazarı yabancı bir kitaptı. hitlerin yaptığı bir tabloyu araştıran bir araştırmacı ve ona yardımcı olan bir adam (polis ya da bilim adamı) anlatılıyordu. tablodaki imzanın hitlere ait olduğu ama ölüm tarihinden sonra yapıldığı filan anlaşılıyordu. hitlerin aslında ölmediği yerine ölenin bir benzeri olduğu ve kendisinin kaçtığı iddiasını ilk orada okumuştum. ve de ayrıntılı seks sahneleriyle kafamı karıştırdığı, yine de okumaktan kendimi alamadığım da doğrudur. kitabın ne yazarını ne de adını hatırlamıyorum. polisiye-macera türünde bir roman gibiydi.
  • (bkz: katarina blum'un cignenen onuru)
    yazarken bile google amcaya bi daha bi arattim
  • sanırım en uygun başlık bu. aslında bir kitap değil şiir.. yıllar önce okunmuş ne adı ne şairi hatırda sadece neden bahsettiği kalmış, onu yazacağım. uzun bir şiirdi. bir apartmanın bodrum katında oturup ufak pencereden sadece ayakları ve ayakkabıları gören birisi var. ayakkabılarla ilgili yazıyor sonra en üst kata taşınıyor bu defa da kuşlardan bahsediyor. nihayetinde “taşındım yerin altın”a ifadesi var mezarı anlatıyor. yaşamın akışıyla ilgili bir şiirdi sanırım.. eskaza bilen biri çıkar umuduyla.. peşin peşin teşekkürlerimle.
  • lütfen bu başlıkta cevabı bulayım! zira yoksa bu akşam uyku yok gibi görünüyor. çocukken okuduğum bir kitaptı. okuduğum büyücülük içeren ilk kitap olabilir sanırım masallardaki peri meri saymazsak. kitaba dair çok az şey hatırlıyorum. bir kedi vardı orası kesin, konuşuyordu da galiba kitabın ana karakteri olan çocukla. kedi ringa balığını çok seviyordu, çocuk ona harçlığıyla falan biriktirip alıyordu ringa balığını. büyük kitaplar (büyü kitabı olmalı) sahaflar falan hatırlıyorum. o kitapların içinden çıkan büyü tarifleri, tüyler falan. tüy kesin, evet, bir tüy olayı vardı. kaynatmalı karıştırmalı büyüler. başka da bir şey hatırlayamıyorum gibi sanki. bir yapındırın be, hadi be!

    buldum ulan editi: buldum lan buldum. karbonel o kedi! kediler kralı kitap da. çok mutluyum sözlük, zira yine senin sayende buldum pek dolaylı ve geç olsa da.
hesabın var mı? giriş yap