• nereye yazsam nasıl duyursam bilemedim ancak, afad gönüllüsü annemin malatya'dan deneyimlerini aktarmak istiyorum. bu, annemin bulunduğu gruba özgü de olabilir, ancak kendisi genel olarak istanbul'a dönüşte havalimanında aynı tarz sorunlarla karşılaşıp erken dönen gruplara denk gelmiş.

    kendisi depremin ilk günü akşama doğru istanbul'dan çağırıldı ve uzun ve zorlu bir yolculuk sonunda (ki bunu artık anlatmaya gerek yok, herkesin dediği gibi sadece bekle deniliyor ve başka hiç bir bilgi yok) malatya'ya varıyor. ilk andan itibaren organizasyondan şikayetçi ama elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyor. belli bir noktadan sonra işler çirkinleşiyor. afad gönüllüleri gelen yardım kolilerini ilk önce kendileri açıyor. sanmayın ki düzeni sağlamak için. hayır gelen kolilerden kendilerine ayakkabı kazak mont vs begeniyorlar. yani önce kendileri için seçip daha sonra depremzedelere yollanıyor. kişi başı 3-4 adet battaniye alıp 50 kişi iki adet odayı işgal etmiş şekilde yatıyorlar. yer olmadığı için enkazda çalışan arama kurtarma ekiplerinin (mesela gece gündüz çok profesyonel ve disiplinli çalışan çinli kardeşlerimizin) dış kapının önünde yattığının, kapı önünün çok rüzgar aldığının, ama ona rağmen kuru kalabalık dışında çok da işe yaramayan bir çok insanın gönüllülük altında orada kaldığının ve yer işgal ettiğinin altını çizelim. gönüllülerin arasında duş almaya çalışanlar bile var. 20 yaşlarında genç kızlar, gece boyunca şakalaşıp kahkalarla gülüyorlar, sabah 10dan önce kalkılmıyor, 12-1den önce de enkaz önüne gidilmiyor. durumu mekan değişikliği olsun, tatil gibi gidelim diye görüyor olabilirler mi diye düşünmeden edemiyor insan. öte yandan grubun genel kordinasyonundan sorumlu şahıs daha yüksek mevkilere sürekli çalışıyoruz adı altında video ve fotoğraf yollamak dışında pek de bir şey yapmıyor. 5 günün sonunda annem hala kuru kalabalık ve yük dışında hiç bir şey olmadığını düşünüyor. yani bizim izlediğimiz gördüğümüz duyduğumuz şeyleri canlı olarak görmeye gitmiş bi avuç insandan başka bir şey ortada. istanbul'a dönmek istediğini, boşuna ekstra insan yükü oluşturduğunu ve de bazı gönüllülerin bu ciddiyetsizliği karşısında tartışma çıkaracağını söylediğinde kendi başına gitmeyi denemesi söyleniyor, kendi imkanlarıyla bir şekilde yolunu bulup havalimanına gidip istanbul'a geri dönüyor.

    arkadaşlar, afad gönüllüleri yardım kolilerini yagmaliyor nasıl olabilir? annemin anlattıkları, bunları yaşadığı sırada hissettiği çaresizlik, insanların ikiyüzlülüğü... bunları bana anlatırken o insanlar adına yaşadığı utancı gözlerinde ses tonunda bile hissedebilirsiniz. bazı gönüllü gidenlerin bile empati ve sempatiten yoksun, ciddiyetten uzak olmalari bende çok büyük bir üzüntü oluşturdu.

    dahası, devletin yardım kurumunun, kuru insan kalabalığı oluşturup, tuvaletleri tıkadığı, duş almaya çalıştığı, sürekli yemek yediği, kuru gıdalara saldırdığı, kaç kişiyi kurtaracak battaniyeleri üst üste istifleyerek kendilerine yatak yaptıkları ve sanki magazadaymis gibi kendilerine ayakkabı vs beğendikleri bir ortamda, biz neden hala suriyeli vs konuşuyoruz. üzülerek söylüyorum ki yağmayı yapanların bir çoğu orada ikamet eden türk vatandaşları ve şimdi her şeyi üstlerine atabilecekleri yeni bir ırk buldukları için ellerini kollarını sallayarak yağmaya devam ediyorlar. ınsan dini, ırkı yaşı ve cinsiyeti fark etmeksizin iyi veya kötüdür. bazen gercekler cok ağır olduğu için bunu görmek istemeyiz ama gözleriniz kör olmasın.

    çok yazıp konuyu dağıttıysam özür dilerim. yazımı, şahsi fikrim olarak yardımları akut ve ahbap için yapmanın daha iyi olduğunu düşündüğümü söyleyerek bitiriyorum.
  • enkazdan depremzedeler cikarilirken allahu akbar diye bagiriyorlar. arama kurtarma ekibi degil de intihar bombacisi sanki adamlar.
  • rte'nin 19 mayıs 2014'te yaptığı konuşmada kızılay'dan sonra türkiyenin ikinci büyük ekibi diyerek böbürlendiği başkanlıktır. alt metni okuyamayanlar için dile getirmek istiyorum. anlatılmak istenilen şudur: biz, esas olarak afet dediğimiz olayların oluşmaması için gereken önlemleri almak yerine, felaket gerçekleştikten sonra yardımcı olmanın daha büyük bir hizmet olduğuna inanıyoruz. zira sizin başınıza bir iş gelmediği müddetçe, biz akp olarak nemalanacak bir alan bulamayız. bundan sonra da pisi pisine ölmeye devam edeceksiniz. ama korkmayın; cesetleriniz bulunacak, ailelerinize de yine sizden aldığımız paralarla maddi yardım götürülecek. hamdolsun, kayıpları ekonomik olarak karşılayacak güçteyiz.
    not: yukarıda yazdıklarım bu gibi kurumların olmaması gerektiği şeklinde anlaşılmasın. ancak yönetim ustalığı, sağlam bir kurtarma ekibi kurmaktan çok riskin gerçekleşmemesi için gereken önlemleri almakta yatmaktadır. vatandaşı yardıma muhtaç hale sokmaktan utanıldığı gün, götürülen yardımların büyüklüğünden bahsetmenin anlamsızlığı da ortaya çıkacaktır.
  • muğla köyceğiz'de itfaiye ve ogm ile soğutma çalışmaları yaptığımız sırada dört afad personeli geldi.

    hortumun ucundan tutup fotoğraf çekinip gittiler. günlerce köyceğiz'de başka afad personeli görmedim.

    söyleceklerim bu kadar.
  • türkiye'nin en önemli kurumlarından biri olması gerekirken aşırı amatör çalışan kurum.
    bakın bu entry yıpratma amacı taşımaz.

    ama 47 ülke destek göndereceğiz diyor ve ilki israil ve sabah 7'de demişti. afad başkanı hala hiçbirini getirtmemiş ve sahaya sürmemiş. ulan beyinsiz! kritik 72 saat yazın geçerli. kışın millet donarak ölecek. sen siyasete alet olacaksın diye bu kadar insan ölemez!

    dahası profesyonel madenciler izin beklerken, izin vermemek neyin nesi?

    daha şehirlere giremezken köyleri kimse konuşmuyor bile. betonarme binalar yaşam koridoru oluşturabilirken, kerpiç yapılar bunu oluşturmaz. köylerin hiçbir değeri bile kalmamış.

    hatay'a müdahale etmekte aşırı geciken kurum. insanlar art niyet aramaya başlayacak.

    sivil yardım gerekiyorsa toplayalım size 500-1000 kişi ama yeter ki insanları kurtarın!
  • lan bu gotler niye tekbir getiriyor, burası türkiye cumhuriyeti. bu nasıl bir hikaye ya, akut işte bunlar için yok edildi.bunlar orada hristiyan,yahudi,ateist, budist olsa kurtarmaz, her kurumun nasıl a. koydunuz be,bu da başarı.
  • bölgede canhıraş çalışan insanların beyanları dikkate alınırsa son on yılda bünyesine alınan tüm personel didik didik araştırılmalı. sanırım hepsi torpilli.
  • edit: hahahahahahah rezilliğe gel. türkiye taşkömürü kurumu'ndan arama kurtarma çalışmaları için gönüllü madenciler afad tarafından öylece bekletiliyor. herhalde "bunları deprem bölgesine götürürsek vatandaş bizim yerimize bunlara bağış yapar" diye düşündüler.

    kaynak: deniz yavuzyılmaz twitter ve youtube paylaşımları.

    bu arada halk tv'ye 00:50 gibi tekrar bağlandığında madencilerin bekletilme gerekçesi olarak "battaniye sevkiyatı" gösterildiğini söyledi. gece gerçekleşen bağlantıda bekleyen madencilerin durumunda bir değişiklik olmadığı ve yola çıkanların da deprem bölgesine henüz ulaşmadığı bilgisini paylaştı.*

    --- entry'nin ilk hâli ---

    galatasaraylı olarak buraya tek kuruş vereceğime bağışlarımı volkan demirel'e gönderirim. adamın en azından vicdanı var.

    daha önce izmir depreminde diğer stk'ların kurtardığı depremzedelere musallat olup poz vermeye çalışmalarından zaten ne olduklarını belli etmişlerdi.

    bu kurum akp'nin halktan para toplamak için kullandığı bir organizasyondan başka bir şey değildir. afetlerdeki etkinlikleri de pr'dan ibaret.

    --- entry'nin ilk hâli ---
  • içerisinde siyasal islamın olduğu her oluşum gibi kanserli bir yapı. temizlenmesi gerek.

    yurt dışından gelen ekiplere yaptıkları gibi, ankara belediyesi vb yerel kurtarma ekiplerinin kazdığı enkazları sahiplenip şov yaptıkları iddia ediliyor. gazeteciler bile konuştu bunu ekranlarda.

    1-2 sene önce afete giderken yolda namaz molası verdikleri söyleniyordu.

    iq seviyeleri ayakkabı numaraları kadar olan islamcılar işte. daha fazlası değil.
  • afet yönetimiyle herhangi bir ilişkisinin olmadığı varsayılırsa ne olduğu daha rahat anlaşılabilecek kurum.

    afad'ın ne olduğuna yönelik ilk kuvvetli sinyal, ilk 24-72 saatteki acziyetin detayları da henüz anlaşılmamışken, efes ve tuborg montlarını afad'ın reddetmesi olayıyla geldi. bunun gerçeğe dayandığını biliyoruz çünkü ülkedeki en tarafgir adamlardan biri bunu aynı tarafta olduğu afad üst yönetimiyle doğruladı, o yüzden ele almakta fayda var. bir afet yönetim kurumu on bin adet dayanıklı montu, üzerinde bira reklamı var diye neden reddeder? ya montları almaktan çekiniyordur, ya da montları vermekten. montlar sağlam ve temiz, o yüzden almamak için bir sebep yok. eğer misyon montları depremzedelere ulaştırmaksa, bunun da bir engel teşkil edeceğini sanmıyorum, depremzede karda kışta hipotermi tehlikesi geçirirken montun logosunu mu düşünecek amına koyim? düşünmeyecek, hayır. bu açıdan bakarsak montları reddetmek için bir sebebimiz yok.

    ancak afad'ın amacı montları depremzedelere teslim etmekten ziyade aracı, hatta kalıcı olarak ülkemizin güzide """stk"""larına teslim etmek ise, görüntü biraz daha netleşir: güzel ülkemizde deposunda bira reklamlı mont bulundurmanın hangi, ne tür """stk"""lar için zinhar kabul edilemez olduğunu aklımızda bulundurursak montların akıbetini daha iyi anlayabiliriz. bir afiş dolanıyor bu ara ortalıkta, bir bakın isterseniz. afad montları alamayacağından değil, kabul edilmeyeceği için almadı.

    sonra da tekbir getiren afad personeli hikayesi var. bu aslında kendi başına bir şey ifade etmiyor, ancak selvi denen yosun tabakası bunu twitter'da savunduğunda insan pek tabii işkilleniyor; tekbirin işaret ettiği sorunun da ilk başta mehmet akif ersoy tarafından dile getirilen afad'ın insan çıkarılırken gelmesi durumu olduğu artık anlaşılıyor. böyle bir şeyin yapılmasının ve tekbirlerle birleştirilmesinin sebebi tabii ki de dinibütünlük değildir; daha insani bir iş bilmemezliği, iş yapamamazlığı gizleme çabasıdır. tayvanlı ekiplere bile "işin bitti çekil" diyecek kadar insanlıktan yoksun, enkaz üstünde tekbir getirecek afad "gönüllüsünü" gözümüzün önüne getirelim. yine belli bir """stk""" mensupluğu öne çıkmıyor mu bu profilde? bu insanlardan daha çok altı yaşındaki kızlarla evlenmeleri filan üzerinden haberdar oluyoruz. tekbir çekmek, foto çektirmek dışında ne yapsın ki bu kitle? bunlar gerçekten "afad gönüllüsü" mü, yoksa afad'a dolduruldu mu dersiniz?

    bu noktada bir parantez açıp, yaşamış oldukları hikayeleri, gerçekleri bizlerle paylaşan gerçek afad gönüllülerine teşekkür edelim (nasıl ayırt ediyorsun diyeceklere: hikayesi olan çatır çatır anlatıyor, bu kadar basit, gerçek). benim burada yaptığım bu insanların emeğini küçümsemek değil, zaten küçümsenemez de; onlar kendilerinin de belirttiği gibi onlara başarılı olma fırsatını veremeyecek derecede boşaltılmış bir kurumun üyeleri olarak ellerinden gelenin fazlasını yapmışlar.

    diyanetçi afad yöneticisi durumu da standart akp "liyakatsizlik" örneği olmaktan çıkıyor böylece. yani elbette liyakatsizlik var, benim kastettiğim şey adamların liyakat hedefinin zaten olmadığı ve bu beyefendinin gayet bilinçli olarak oraya oturtulduğu. herhangi bir afet karşılama kapatsitesi olmayan afad ile """stk"""larımızın arasının iyi tutulması için ömrünü diyanet'te geçirmiş adamdan iyisi olabilir mi? on numara seçim. tebrik ediyorum kim atadıysa, son derece başarılı olduğu anlaşılıyor.

    halen afad ile özellikle ilk 3 günü kapsayan yorumlarda bürokrasiden, reis'in talimat vermemesinden filan bahsedildiğini görüyorum; aynn krdşm, reis erken karar verebilseydi her şey değişirdi, bekle değişirdi; yahu, bu kurumun ifade ettiği misyon ile bir alakası olsa reise ihtiyaç duymazdı ki. afad'ın afet yönetimiyle bir ilgisinin olmaması her şeyden önce bir kriz yönetimi kültürünün olmayışı ile göze çarpıyor. olağanüstü durumlara olağanüstü tepkiler vermek emirle, temenniyle olmaz. ilk gerçek faciada kar fırtınası tarafından alt edilmek kriz yönetimi değildir; beklentileri o kadar düşük tutuyoruz ki bunu beklemek bile çok geliyor artık. bunlar sadece mazerettir, standart bürokratik süreç işletecekseniz bu mazeretler iş de görür zaten karşınızdaki de bunları bekler; kriz anında ise on binlerce insanın gereksiz yere ölmesine sebep olur. asıl işlevi """stk"""'lara kaynak aktarımı ve istihdam sağlama olduğu anlaşılan bir kurum elbette bu kriteri sağlayabilecek niteliğe sahip değildir.

    şu anda çalıştığım özel sektör kurumunda yardım için ciddi bir seferberlik var ve abartmıyorum yüzlerce (saymadım, bini aşkın da olabilir) paket, koli ürün hazırlanıyor deprem bölgelerine sevk için. insanlar bunu kalplerindeki iyilikten ve bir şey yapmaya yönelik sosyal sorumluluk hissettiklerinden yapıyorlar. ama öyle bir düzen içerisindeyiz ki artık iyiliği hazırlamak ile iyiliği teslim etmek arasında her şeye çökmeyi kendine hak gören bir irade var: bu insanların hazırladığı tüm bu yardımların kimbilir ne kadarı "afad filtresinden" geçerken """stk"""'lara aktarılacak, kimbilir ne kadarı gerçekten depremzedelere ulaşacak; üstüne parti logosu yapıştırmaktan bahsetmiyorum bile, insanların hazırladığı yardıma haince el konulmaması gibi medeni bir beklentim var sadece; paranoyak olduğumu düşünecek, tüm bunlara "ama..." diyecek olan da haindir benim gözümde artık, evet.
hesabın var mı? giriş yap