• daha iyi bir etki için pazarlıkta satıcının tarafını tutan arkadaşlarıyla alışverişe gitmesi gereken kişidir.
  • pazarlık yapmaya çalışır bazen, ama utanır bu. genelde yanına birilerini alıp da öyle alışverişe gider.
    şöyle diyaloglar geçer mesela,
    -biraz indirim yapamaz mısınız (kibar davranarak şansını dener)
    -yok, bize bunun gelişi zaten 400 (bir pazarlık unsuru olarak bize geliş tablosu)
    -hmm. tamam o zaman.

    pazarlığın en önemli unsuru mimiklerdir. mimiklerde "indirmezsen hayatta almam" ifadesi yaratılmalı, akabinde "zaten pek de dandik bir mal" anlamı da barındırılmalıdır.
    söz konusu insanın beceremediği şey pazarlıktan ziyade, bu anlam dolu mimiklerdir.
  • kafanizda "soyle bir sey icin su kadar para harcarim" diye karar verip alisverise ciktiginizda sahsi taniminiza donusebilecek bir olaydır. (cumle icinde kullaiyorum: x kisisi alisveriste pazarlik yapmayi beceremeyen insandir)

    misal (degil, bi arkadasima da olmadi, ben yaptim ulen):

    sokak saticisindan saat bakiliyordur. zkurmus en fazla 20$ harcamaya kararli.
    - how much for this one? (bunun icin ne kadar? super ingilizcem vardir benim)
    - ten dolla ten dolla (on dolar on dolar, o da fena konusmuyor)
    - i'll give you twenty! (yirmi veririm)
    - (suss)

    adam da anlamadi ki ne yapmak istedigimi.

    ben bunu daha once de yazmışım zaten: (bkz: musteri satici diyaloglari/@zkurmus)
  • matematik becerisi olmayan kişi de olabilir...
    daha kötüsü bu becerinin kendisinde olmadığından haberdar da değildir, ve tüm gücü ile pazarlık etmeye çalışırken kendini kazıklamaktadır...
    3 tanesi 10 ytl olan lüferden 5 tane alıp da 20 ytl verip balıkçıya "beş kuruş fazla vermem" deedikten sonra balıkçının afallaması esnasında "işte olm bu iş böyle yapılır, sert ve tereddütsüz konuşacaksın, bir balık beleşe geldi bile" dyecek kadar da hesapsız adamlar olurlar... *
  • mulayim insandır. pazarlık yapıp da satıcıyı üzmek istemez. satın alma gücüne sahiptir, fakat satıcıyla didişme gücüne sahip değildir. bir de, üç beş kuruş için kendini yormak istemez. ` : bazıları bunlara enayi diyebilir` ` : ama ben demeyeyim`
  • ağzı laf yapamayan, tanımadığı bir insandan bir şey isteyeceği zaman yüzü kızaran hatta tuvaletteyken kapı vurulunca ağız dolusu bir "doluuuu" diyemeyen insandır.
    böylelikle pazarlık yapamazlar ve benzer konularda beceriksiz durumuna düşerler.
  • malin gelis fiyatinin indirimli durumlarda bile etiket fiyatinin bir hayli altinda oldugunu bilmeyen insanlardir.ama bazilari bunu bilse de saticinin e abicim bu zaten senin soyledigin fiyata geliyor naptin sen lafi uzerine,valla lan simdi bu fiyata verse bana bu adam evine nasil ekmek goturcek diye dusunup yelkenleri suya indirirler.
  • sırf pazarlık yapmayı beceremiyor diye "her zaman her şeyi satıcı ne kadara satıyorsa, o kadara alıyordur" diye düşünülmemesi gereken insan. bu tarz insanlar aşağıdaki gibi hiç yoktan iyi olan pazarlıklara da imza atabilirler.

    satıcı:bu şarabı 20 ytlye satarım.
    samanlik:hımm... (ulan fiyatı indirtecem de nasıl denilir acep? 15 olabilir mi desem? yok yok, başka bi şekilde demek lazım sanki...pufff)

    5dk geçer. samanlik'tan hala ses çıkmamıştır, ortamda yoğun bir kararsızlık havası vardır...satıcı artık daralmıştır.

    satıcı: "tamam sana 15 ytl olsun bari."
    samainlik: [sevinçle ve mükemmel (!) pazarlık yapmanın verdiği gururla] "eh, tamam alıyım o zaman."
  • öğrencilik hayatı kısa sürmüş insan da olabilir.zira öğrenciyken herşeyi ucuza kapamaya(beleş olsa baldan tatlı olur ama neyse) cepte 3-5 kuruş sigara parası kalsın diye uğraşmamışsa pazarlığı beceremez.(bkz: öğrenciyiz be abi)
  • mağazaları stratejik olarak değerlendiremeyen ya da uzuuun alışverişten keyif almayan insandır.

    pazarlık teorisi 101'de esnaf üçe ayrılır:
    1 - vergisiz satan sokak satıcıları ya da pazarcılar: bunların sürümü yüksektir, zaten sattıkları mal da genelde yüksek fiyatlı olmadığı için pazarlık bir iki ytl üzerinden işler. genelde de başarılı olur. iki taraf da çok umursamaz. sabahın erken saatleri ve tezgahın toplanma anı bonus indirim getirir. siftah kelimesi kilittir. uzatırtsanız dayak yersiniz.
    2 - müşterinin dibine düşen satış kotasıyla çalışan tezgahtarların olduğu dükkanlar: zincir şirketi olmayan gözlükçü ve saatçiler, türlü tuhafiye, melbusat ve farklı markaları satan beyaz eşya ve ev dekorasyon ürünleri (halı, koltuk, kanepe vs.) mağazaları, araba galerileri, bilgisayarcılar vb. bu gibi mağazalarda çalışan satıcılar, ne kadar çok satarsa o kadar çok prim alacaklarından müşteriyi kazıklamaya niyetlidir. fakat fiyatların yüksek olduğu sezon başı ve kotasının derdine düştüğü ay sonları gibi kritik dönemlerde müşteri onun için adeta tanrıdır. priminin derdine %50-%60 a varan indirimler yapabilir. yeterki onun dilinden konuşmayı bilin. ben de satışçıyım diye lafa girip alınacak ürünün asıl değerinin satış fiyatının %10 u civarında olduğunu bildiğinizi kibar bir şekilde dile getirin. yalnız burada çok önemli bir nokta tezgahın üstüne nakit para koymak gerekliliğidir. taksitli alışverişin pazarlığı olmaz. (arabayı cash alabiliyorsanız tebrik ederim)
    3 - kendi indirim dönemleri olan barkod sistemiyle çalışan zincir mağazalar ve küçük esnaf: hazır giyim sektörü, marketler, kalifiye markalar, köşedeki bakkal vb. bu tür yerlerde pazarlık olmaz. vakkoya gidip satışçıya "hadi hadi ben senin ciğerini bilirim" derseniz, kapı dışarı koyarlar rezil olursunuz; kaldı ki o kadar paranız varsa zaten pazarlık yapmayın. köşedeki bakkal amca gibi küçük esnaf tipini ise, zaten kırk yılda bir ucuzcu bir süpermarkete gidip alışveriş yapmaya üşendiğiniz zamanlarda kullandığınızdan (ideal dünyada) ıvır zıvır için yüz göz olmamak adına pazarlığa zorlamayınız. mahallede adınız çıkabilir. bakkalar çok tehlikeli insanlar.

    bütün bu noktaları göz önüne almanıza rağmen halen pazarlık yapmayı beceremiyorsanız ya pazarlık etiğinden bihabersinizdir (satıcıyı sinir edip işi inada bindirtiyorsunuzdur) ya da karakteriniz pazarlık yapmaya müsait değildir. çünkü bazı insanlar karşılarındaki insanı ve kendilerini zorlamaktan hiç haz almazlar. doğaldır. pazarlık yapmayı seven biri için alışveriş bir eğlence, bir macera, adeta bir quest iken bundan sıkılan bir insan için ise "bitse de gitsek" durumudur.
hesabın var mı? giriş yap