• normal, sıradan bir olaydır.

    müslümanlar da tebliğ yapıyor. problem ne?
  • amerika'da yasayan turkleri hristiyanlastirmaya calisiyorlar deseniz anlarim ancak adamlar can guvenligi yuzunden turkiye'ye gitmiyorlar bile. nasil yapacaklar bu isi ben anlamadim diye karsi ciktigim sacmaliktir.

    allah askina! otu boku amerika'nin uzerine atmayin. herkes biliyor ki amerika'da yasamak ve turkiye'den kacmak icin gotunu yirtan insanlarsiniz. bari ulasamadiginiz cigere bok atmayin.
  • adamlar baktılar imamhatip mezunu ülkemizin her tarafından üçkağıtçılık,tecavüzcülük,hırsızlık çıkıyor,fırsat bu fırsat demişler.en azından o 10 kişiye tecavüz etmemişler zira biz de imamlar yapıyor ya o işi.
  • bende etrafımda bu kadar haç çıkaran insan nereden çıktı diyordum, meğersem amerikalıların hıristiyan ettiklerindenmiş...
  • tek biz de mi sanki? yıllar önce de vardı halen var
  • ülkede, vatandaşları sahip oldukları inançtan soğutan bir yönetsel anlayış olunca, pazarı değerlendirmek istemeleri normal.

    istanbul'da bizzat bu işi yapan birine denk geldiğimden şaşırmadığım durum.

    elin çiftçi çocuğu, hem dil öğrenmek, hem ilahi yolda ilerlemek hem de aldığı para ile iyi bir hayat için buraya geldiğini söylemişti.
  • afedersiniz zaten bu dinden bir hayır görmedik, bari onu deneriz. neden olmasın. çok defa şapel gibi yerlere gittim korolara da katıldım. adamlar ne güzel şarkı söylüyor, herkes güleryüzlü bizimkinde gibi böyle sakallı sarıklı korkunç hacı kokulu pedo gibi hiç kimseyi görmedim. tabii herkesin dini kendine orası da ayrı neyse.

    not: agnostik düşünce tarzını benimsedim.

    (bkz: kings college chapel)
    (bkz: cambridge)
    (bkz: choir)
  • bizzat tanık olduğum olaydır.

    bir gün istanbul'daki eski evimize minibüsle giderken benden sonra üç yabancı bindi ve en arkadaki koltuklarda yanıma oturdular. ikisi öğrenci tipli bir genç kızla genç bir çocuktu. bir de kırk yaşlarında bir adam vardı yanlarında. inecekleri yeri bir türlü minibüs şoförüne anlatamıyorlardı. ben de yanımda oturan kıza benim de orada ineceğimi, varınca beni takip etmelerini söyledim. bunun üzerine kız sıcak bir sohbete başladı ve evlerine giderken benim telefonumu aldılar.

    ertesi gün beni arayıp evlerine çaya çağırdılar. bizden iki sokak üstte lüks bir apartmanın çatı dubleksinde kalıyorlardı. ev sahibi yaz boyunca amerika'dayken evini bunlara kiralamıştı. içeri girdiğimde şok oldum: karşımda 15 kişi filan vardı. kadınlar alt katta, erkekler üst katta kalıyordu. erkekler beni karşılayıp yukarı çıktı, diğerleri beni alt kattaki kadınların salonuna aldılar ve çay ikram ettiler. yedik-içtik, ama hallerinde bir tuhaflık vardı. sanki aralarında bir hiyerarşi varmış gibiydi. konuşmaların çoğunu kırk yaşlarında, gözlerinde tuhaf ışıltılar olan bir kadın yapıyordu. diğerleri masadan kalkmak için bile kadından izin alıyordu. hatta içlerinde hamile olan birisi kahve içmek için bile izin istedi ve kadın reddetti. ben işkillenmeye başlamıştım, bir de yavaş yavaş duvarlardaki hıristiyan azizlerinin filan resimlerini fark etmeye başlamıştım. nihayet bir tarikat evinde olduğumu anladım, bu hatunlar turist filan değil, misyonerdi. karşımda gözleri dört dönen cadı, kadınların lideriydi, minibüsteki uzun boylu herif de onun kocası ve erkeklerin lideriydi. konuşulan konular da sürekli din-iman üzerineydi, müslümanlık hakkında sorular soruyorlardı. anladığım kadarıyla benim üzerimden türklerle bağlantı kurmaya çalışıyorlardı. ortamda müthiş bir tekinsizlik vardı. hepsi eğitimli bu genç kadınlarda tuhaf bir tedirginlik hissediyordum, sanki her sözlerini çekinerek söylüyor gibiydiler. bir ara ağzımdan "hell" sözcüğü kaçtığında karşımdaki cadı yüzüme öldürecek gibi baktı, çevremdekilerin hepsi aniden kaskatı kesildi. "jesus is love" filan diyorlardı ama ortamda sevgiden çok korku hüküm sürüyor gibiydi. geldiğime geleceğime bin pişman olmuştum. neyse ki o sırada telefon çaldı ve ben "babam rahatsızlanmış" deyip acilen ayrıldım oradan. ayrılırken yine 15 kişi beni yolculadı.

    izleyen günlerde beni arayıp yine davet ettiler ama ben bahaneler uydurup gitmedim, onlar da bir daha aramadı.

    misyonerler bizim eski mütevazı mahallede bile böyle bir "hücre evi" açmışlarsa, başka yerlerde kim bilir ne faaliyetler sürdürüyorlardır. benim sorunum müslümanlık-hıristiyanlık değil, insan istediğine inanmakta veya inanmamakta serbest. ama emperyalizm ve sinsice manipülasyondan hiç hoşlanmam.
  • amerikan çıkarları ile taban tabana zıt bir olaydır...

    amerika, orta doğuda kontrol edebileceği müslüman liderler arıyor, bu müslüman liderleri ise hristiyanlar izlemeyecek doğal olarak, tek bir kansızı kendi saflarına çekip %50 koyunu yönetmek varken neden halkı fıtratına ters bir şey yapmaya zorlasınlar?
  • 6ncı filo olaylarında

    "amerika allah'a inanıyor, dini var, amerika'da islamiyeti yayabilmek hürriyeti var. amerika inançlarımıza hürmet ediyor. amerika ehvendir, ehafftır, ehli kitaptır.

    diyenlerin şimdi "ameriga türkiye'de hristiyanlığı yayıyo amuniyum"

    diyor..
hesabın var mı? giriş yap