• evvelinde bi konuşmayı denemeleri gereken çarpışma. ama yok nerde! ille direk çarpışıcaz. çarpışın amk! çarpışmakla çözülüyor sanki mevzu. yanarım yanarım yetim kalacak onca gezegene, gök cismine yanarım. ayıb ya! edep!
  • anlaşılan kafalar karışık. borsaya etkileri merak konusu olmuş. boşluk falan kavramlar karışmış birbirine.
    özellikle boşluk meselesini tane tane anlatıyorum, bak dinle!

    andromeda ile samanyolunun çarpışmayıp birbirinin içinden geçeceğini düşünmek ile elini çırpınca ellerinin birbirinin içinden geçmesini beklemek aynı şey. çünkü aslında ellerin de boşluk, tıpkı kafan gibi. veya kafam gibi.

    galaksileri bi kenara bırakalım şimdi. daha temel şeylerle ilgilenelim. mesela demir bir çubuk düşün. düşündün mü? hah, işte o çubuk... 56 gramında 600.000.000.000.000.000.000.000 adet demir atomundan oluşuyor. çevremizde var olan her şeyin atomlardan oluşması gibi. sadece tek bir atomunun içerisinde 26 tane proton var.
    atom deyince herkesin gözünde aşağı yukarı bir şeyler canlanıyor, ortasında bir çekirdek ve onun çevresinde dolanan elektronlar. peki atomun içerisinde "var" olduğunu söylediğimiz bu yapılar atomun ne kadarını oluşturuyor?
    hidrojen atomu için söyleyeyim: %0.0000000000004
    yani bir hidrojen atomunun %99.9999999999996 'sı boşluk.
    yada şöyle anlatayım, eğer bir hidrojen atomu dünya kadar büyük olsaydı, çekirdekteki protonun çapı sadece 200 metre olacaktı. inşası süren cumhurbaşkanlığı köşkünün hacminden daha küçük. geriye kalanı boşluk.

    kafanda bir şeyler canlanmaya başladıysa, devam edelim... çekirdeğin içine baktığında proton ve nötronları görebilirsin. onun da içine bakmaya çalışırsan orada "rengarenk" kuarklar sana el sallıyor olacak. fakat bir sorun var, temel parçacıklar noktasal parçacıklardır. nokta. yok yani, bir hacmi, boyutu falan...

    peki biz bir şeyin var olduğunu nasıl söylüyoruz? mesela bir elektronun var olduğunu nerden biliyoruz?
    varlığı var yapan şey onun etkileşimleridir. bir elektronun orada olduğundan onun çevresiyle olan elektromanyetik etkileşimi sayesinde haberdar oluyoruz. yani o boyutsuz nokta, türlü etkileşimlere giriyor. yaptığı etkileşimlere bakarak, hah işte o bir elektron diyoruz.

    etkileşim derken, biraz açalım. bir temel parçacık sadece 4 etkileşime girebilir, bunlar: elektromanyetik, kütleçekim, güçlü ve zayıf etkileşmler.

    ilk ikisini biliyorsun. ilkinden başlayalım.

    kütleçekime örnek basit, güneş dünya'yı, dünya ay'ı, ay seni, yer elmayı falan çekiyor. (oo newton, alırım bir elma.)

    güçlü ve zayıf etkileşimler ise daha çok atomun çekirdeği içerisinde olan şeyler. günlük hayatta direkt hissetmiyor olabilirsin ama örneğin zayıf etkileşim olmasaydı güneş var olamazdı, o zaman sen de var olamazdın. baban kim olurdu bilemezdin. o başka konu muydu?

    elektromanyetik etkileşime örnek, bir elektronun yanına bir elektron daha koyunca birbirini ittiriveriyorlar. birbirlerine dokunmadan nasıl etkileşim içine girebiliyorlar dersen o işler karışık. orada alan kavramları devreye giriyor, şimdilik karıştırma.

    bir de elektrik alma kavramı var ama onu sadece izdivaç programında gördüm. her nasıl oluyorsa birbirlerinden elektrik alamıyorlar insanlar. neyse o iş daha karışık...

    hah, şimdi dönelim en başa. madem elin boşluk, o zaman elini çırptığında neden içinden geçmiyor? yada oturduğun sandalye boşluksa neden içinden geçip yere düşmüyorsun. bi dakka yer de boşluktu. nasıl oluyor da elin eline çarpıyor, götün yerinde duruyor?

    cevap yine etkileşim. elinin yüzeyindeki atomların elektronları ellerini yaklaştırdığında birbirini ittiriyor bu sayede ellerin birbirinin içinden geçmiyor ve "çarpma" hissi uyandırıyor. "çarpma" esnasında ellerinin arasında bulunan hava dışarı çıkarken diğer hava molekülleri ile "çarpışıp" (etkileşip) onları titreştiriyor. titreşimler hava molekülleri arasında yine elektromanyetik etkileşimlerle dalga dalga yayılıp kulağına kadar geliyor. kulağına gelen hava kulak zarına çarpıp onun titreşmesine sebep oluyor. oradan çıkan elektrik sinyali nöronlar sayesinde beynine gidip orada bunun ses olarak yorumlanmasına sebep oluyor. bak bir anda nereden nereye geldik. boşluktaki noktaların etkileşiminden beyninde oluşan alkış sesine kadar bir hayli hızlı yol aldık.

    şimdi oradan da hızla uzaklaşıp galaksi meselesine gelebiliriz. galaksi dediğin şey de içerisinde yaklaşık 200 ila 400 milyar yıldız bulunduran yapılar, ki bunlar galaksinin boyutu düşünüldüğünde nokta kadar gelebilir ama bizim güneşimizi düşününce ondan binlerce kat büyük devasa cisimler de söz konusu. fakat elinde sonunda her şeyin atomlardan oluştuğuna yada daha genel ifadeyle temel parçacıklardan oluştuğuna kadar geri gidebiliyoruz ki onlara da nokta demiştik. neyse, bu devasa cisimler o kadar büyük ki kütleleri birbirlerini çekip bir arada galaksi yapısını oluşturmalarını sağlıyor. üstelik bu birbirlerini çekme işini görece nokta kadar akılları (kütleleri) ile yapıyorlar. birbirlerini ışığın bile yıllarca sürede kat ettiği mesafelerden çekemeselerdi zaten galaksi diye bir yapı olmazdı. bu galaksiler de evrenin boyutlarını düşününce nokta kadar kalıyorlar. ama gerçekten nokta olan bir elektron nasıl başka bir elektronla elektromanyetik etkileşimle etkileşebiliyorsa, bu süpersonik ultra efsanevi kütleli yaratıklarda nokta gibi olmasına rağmen kütleçekim etkisiyle etkileşiyorlar.

    protonların ne kadar küçük olduğunu hatırladın mı? fakat biz onları parçacık hızlandırıcılarda çarpıştırabiliyoruz. öte yandan manyak devasa ötesi galaksiler birbirine yaklaşınca aradaki kütleçekim etkisi içerisindeki hemen hemen her noktayı yani yıldızı etkiliyor. çünkü yıldızları bir arada tutan şey galaksiye kıyasla yok sayılabilecek kütlelerine rağmen tek tek birbirleri arasındaki çekim etkisiyken (ve biraz da galaksi merkezindeki süper karadeliğin çekim etkisi tabii), öte yandan bütün galaksinin toplam kütlesinden daha büyük kütleli bir galaksi haldır haldır üzerine doğru yardırıyor. aradaki kütleçekim etkisi, "hesaba katıyorum tabii ki ama çok da değildir heralde" kadar değil, bütün galaksi yapısını değiştirebilecek kadar.

    yani en nihayetinde şuraya geldik. biz bile boşluktan oluşuyorken galaksi tabii ki bomboş gibi görünebilir, ama onu bir arada tutan ve hatta var eden şey etkileşimler. ve etkileşimlerin en büyüğü (aslında 4 temel etkileşimin en küçüğü olmasına rağmen total etki bakımından görüp görebileceğimiz en büyüğü) üzerimize üzerimize geliyor.

    bir de dipnot açayım, burası biraz daha fizikçiler için:
    güncel araştırmalar gösteriyor ki galaksiler birbirlerine yaklaşırken, belli bir mesafeden sonra spin-spin etkileşimlerinden dolayı, spin yönleri birbirine dön"ebilir". dönebilir derken kütleli graviton ve kütlesiz graviton gibi farklı modeller ele alındığında bazısında bu oluyor. yani bu şu demek, eğer andromeda ve samanyolu birbirine yaklaşmaya devam ederse, ki ediyor, bunlar ellerin bir birine çarpışması gibi kafa kafaya (daire alanları birbirine gelecek şekilde) çarpışacak, disk şeklinde değil.

    son olarak:
    alın bu da gerçek gözlemlere dayalı galaksi çarpışma simulasyonu: http://www.youtube.com/watch?v=d-0gabq494e

    edit: burada "çarpışma" dediğimiz şeyin aslında nesnelerin etkileşimi olduğunu anlatmaya çalıştım. bu bağlamda iki galaksi birbirinin içinden güle oynaya geçip gidemez, çok büyük bir olasılıkla birleşir ve içerisindeki yıldızlar komple bundan etkilenir. illa birebir ve örten şekilde kafa kafaya yıldızların birbirine çarpması gerekmiyor.
  • akp döneminde gerçekleşecektir.
    üç milyar yıl varmış olayın başlamasına.
    raad olun gençler, davutoğlu kamu düzenini bozdurmaz. sonra bizim kainat liderimiz var. gerekirse kendi galaksimizi kurarız. kıps.
  • bilim adamlarının yıldızlar birbiri ile çarpışmayacak öngörüsünün sözlük ahalisi tarafından çürütüldüğü olay. tabi yıllarını astrofiziğe vermiş onca bilim adamı bir şey bilmiyor ama biz her şeyi biliyoruz maşallah. bi defa kütle çekim gücü diye bir şey varmış şöyleymiş böyleymiş.
    bilim adamlarının haberi yok tabi kütle çekiminden adamlar onca yıl boşuna okumuşlar.
    (bkz: cahillik ne güzel lan her şeyi biliyorsun)
  • daha bu sabah toefl reading çalışırken karşıma çıkan paragrafın kapanış konusu. insan hayret ediyor :o
  • çarpışma değil de birleşmedir, çünkü tek bir yıldız diğerine değmeyecektir.
  • o değil de, bir komşu galaksinin ismine bak, bir de bizimkine. batsın bu galaksi zaten.

    (bkz: koskoca galaksinin adını samanyolu koyan zihniyet)
hesabın var mı? giriş yap