• takdir ettiğim davranıştır. zira antibiyotik kullanmak kısa vadede işe yarar gibi gözükse de, uzun vadede insanın bağışıklık sisteminin içine etmektedir. sonra insan kendini alerjiyle sınav verirken, hava 21 derecede üşürken, yaz kış klima kavgası yaparken bulabilir. bknz: ben

    bir süre ingiltere'de yaşayan ablam, yeğenim hasta olunca dr.a gitmiş. antibiyotik beklerken, adam hiçbir şey vermeden göndermiş. nice çocuklar varmış hastalıktan kırılan, kimseye antibiyotik yazmıyormuş dr.lar. ateşi 40 derece olup da düşmeyen olursa ancak... sonra biz montla gezerken, elin ingiliz turisti parmak arası terliğiyle fink atıyor ortalarda.

    dr.a görünmekte her zaman fayda var ama ilaçsız atlatmak, hasta olmadan önlemini almak, bağışıklık sistemini güçlendirmek en doğrusu.

    edit: imla
  • hastalık gibi bir kelimenin kapsamına sadece soğukalgınlığı-grip ikilisinin girdiğini düşünene zeka küplerini bir bir ortaya dökmekte olan tercih

    misal kanda iltihap oranı normalin 5 katına akyuvar sayısı olması gerekenin yüzde birine düşmüş yakınınıza* da bu yukarıda saydığınız portakallı-sarımsaklı kürleri uygulatın antibiyotik yerine de bakın iş nerelere gidiyor

    siz siz olun bu derdinize dermanı bu mecralarda değil hastalığınıza ait tüm bulguları bir arada değerlendirecek işin uzmanlarında arayın
  • bazen vücudda farklı ve daha ciddi komplikasyonlar çıkarabilen eylem,
    mesela verilen örneği düşünürsek, uzun süre iltihaplı kalan bademcikler eklem romatizması veya böbrek iltihabı şeklinde ilerleyebilmekte.
    kısacası elbette her şeye antibiyotik içmemek gerek ama gerektiği takdirde de sakınmadan kullanmak en akıllıca olanı.

    çok sonra gelen edit: başlık değişti, e tabi tanim da degişti. eylem, yöntem oldu.
  • ben 50 yıllık bir ömür yaşadığım için beni etkilemeyen durum.
  • bir dereceye kadar desteklenesi, bir yerden sonra düşünülesi bir durumdur.

    eğer insanoğlu egosunu bir kenara koyar ve basit hastalıklardan ölmeyi, eskiden olduğu gibi doğal olan 50'li yaşlarda zalim dünyaya veda etmeyi ya da ufak kazalar yüzünden hayatının sonuna kadar sakat kalmayı göze alıyorsa hayatında hiç doktora gitmeyebilir -ki bunu yapan topluluklar var.

    kime sorarsak soralım, bisikletten düşüp kolunu kırdığı için ölmeyi kendine yediremez. ya da boğaz enfeksiyonu sonrası gelişen ikincil hastalıklar nedeniyle 20'li yaşlarda sahneden çekilmeyi de istemez. çağımızın normları insanın hayatının daha uzun ve daha rahat olması yönünde. sen eğer bu tür şeyleri göze alıyorsan ilaç kullanmamakta, doğal yaşama sevdasında haklısın. bitkisel yöntemler tabii ki işe yarıyor olabilir ama takdir edersiniz ki her hastalığı bitkiyle halledemezsiniz. doğal olarak ölüme terk edilecek insanları bu ilaçlar sayesinde tekrar yaşatıyoruz. ha buna değer mi, o insan ölse daha mı iyi olurdu, hayatının geri kalanında rahat edecek mi, nelerden feragat edip insanların ölümlerini zorlaştırıyoruz, bu hakikaten iyi bir şey midir? bunu kendine sor. dediğim gibi, herkes doğal hayat sevdalısı ama kimse basit bir kırıktan ölmek istemez herhalde.

    konuyla, yani boğaz enfeksiyonlarıyla ilgili olarak denebilecek şey ise genellikle antibiyotiğin hakikaten gereksiz oluşudur. yani sırf streptokok veya menenjit korkusuna yazılıyor desek yanlış olmaz. eskiden antibiyotiğin boğaz enfeksiyonunda kullanım alanı daha genişti çünkü viral enfeksiyonlardan sonra gelişen süperenfeksiyon diye tabir edilen bakteriyel enfeksiyonları engellediği düşünülürdü. fakat engellemediği gösterilince bundan da vazgeçildi, sadece kriptik tonsillit denilen bakteriyellerde verilmeye başlandı. ama gel gör ki o boğazdaki hastalık etkeni canlıyı kesin olarak tanıyacak testler öyle her yerde yapılamıyor. bu testlerden mahrum bir doktorun tek dayanağı muayenedir ki tıpta her hastalıkta olduğu gibi bunda da soru işareti mutlaka olacaktır. kriptik tonsillit muayenede anlaşılması kolay olsa da her kriptik tonsillit bakteriyel değil, her bakteriyel tonsillit de kript yapacak diye bir şey yok. hatta şöyle bir durum var ki kript yapacak olsa bile adam doktora hastalığın erken safhasında geldiğinde o kriptler görülmeyebilir. kimsenin bir boğaz ağrısı için 'bugün git daha sonra bir daha gel bakalım, hastalığın gelişimine göre antibiyotik yazarız' lafını duymak isteyeceğini de sanmıyorum. aksine o doktoru para kazanmaya çalışmakla suçlayacaklardır. neyse. sonuçta neredeyse her bademcik şişliğinde ve ufak bir şüphede o antibiyotik yazılıyor. evet, yazmamak suç ve evet, götü boklu bir boğaz ağrısında bile bu kadar çok düşünülecek konu var.

    sen vücuduna çok güveniyor olabilirsin, doğrudur ben de güvenirim. yüzyıllardır ağrı kesici bile almadım. ilaç şirketlerinden tiksiniyor olabilirsin, ki ben de tiksinirim. ilaçların gereksiz yere çok fazla kullanıldığını düşünüyorsun ki bunda da çok haklısın. ama tüm bunlarla birlikte sen veya çocuğun bitki çaylarına rağmen akut proliferatif glomerulonefrit'e yakalanıp böbrek yetmezliği yüzünden perişan halde ölüm döşeğine yattığında yine kendi bağışıklık sistemini suçlayacak ve 'doğal seçildim, mutluyum' diyeceksen o zaman samimiyetine güvenirim.
  • bir orta boy soğanın kabukları soyulur, ateş üstünde öldürülür.
    iki kaşık kestane balı ve bir çaykaşığı çörekotu ile karıştırılıp macun edilir.
    bir tutam öğütülmüş havlıcan eklenir, halis sirke ve su ile terkip ederek şerbet yapılır.
    sabah akşam beş gün buna devam edilir.

    allahın izniyle bi boka yaramaz. git insan gibi ilaç kullan ruh hastası.
  • viral hastalıklarda normal olan durumdur.
  • türk doktorlarının antibiyotik tutkusu diye bir şey olmalı. hasta çokluğundan mı, herbiriyle yeteri kadar ilgilenemediklerinden mi bilinmez, işi garantiye almak için ilaç listesinin başına muhakkak ki bir antibiyotik yazılır. çocukluktan beri antibiyotikle haşır neşir olan bünye, ilerleyen dönemlerde dozajını artırarak bu hedeyi kullanmaya devam eder.

    türkiye'de kendisine antibiyotik yazılan hastalar üzerinde bir araştırma yapılsa, azımsanmayacak oranda hastanın antibiyotik yerine başka ilaçlarla şifa bulabileceği ortaya çıkacaktır. bu kadar da eminim.
  • futboldan en iyi anlayan, ekonominin piri sanatın duayeni savaş taktisyeni her konunun gurusu yurdum insanının boş vaktinde doktorluğa da el attığını gösteren tavsiye. he mnykm boş yere antibiyotik yazıyorlar, halbuse çok başka tanı ve tedaviler uygulanabilir, tıp filan okumadık ama olsun oturup bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olabiliriz. böyle bir toplumuz biz çünkü, bilgi sahibi olmak çok meşakkatli, onun yerine al o stoperi solbeke, gir kobani'ye, yükselt faizi 1 puan, yazma antibiyotik, bitti gitti.
hesabın var mı? giriş yap