arapça'da kelimelerin başına getirilen mu eki
-
-
arapçada ''mu'' eki diye bir şey yoktur. zaten bilindiği üzere arapça eklemeli değil, çekimli bir dildir. bazı fiillerde, o fiili yapan (fail) ve fiilden etkilenen (meful) anlamını ifade etmek için fiil belli kalıplara uyarlanır.
örneğin, ke-te-be (yazdı) fiili:
ism-i fail (o işi yapanı belirtmek amaçlı) kalıbında ''kâtib''
ismi-i meful (o işten etkilenen) kalıbında ''mektûb'' şeklini alır.
ilk giride belirtilenler de bu kalıplarda çekimlenmiş fiillerdir. -
arapça bilmediğim halde oldukça ilgimi çeken ektir. hoş bu dilbilgisi açısından bir ek midir onu da bilmiyorum. muhtemelen önüne geldiği kelimenin anlamını "onu yapan", "ona sahip olan" vs. şeklinde değiştirmektedir.
iktidar - muktedir
tekrar - mutekerrir
fert - munferit
iman - mumin
ders - muderris
cihad - mucahid
şirk - muşrik
itibar - muteber
nasip - munasip
seref - muserref
israf - musrif
itimat - mutemet
ihbar - muhbir
haber - muhabir
istikbal - mustakbel
ihtişam - muhteşem
cevher - mucevher
refah - mureffeh
iltifat - mültefit
ilham - mülhem
takip - müteakip
istisna - mustesna
nifak - munafik
harp - muharip
istişare - musteşar
iflas - muflis
alim - muallim
ebedi - muebbet
vazife - muvazzaf
hitap - muhattap
inkar - munkir
istifa - mustefi
intihar - muntehir
yukarıdaki örneklerin dışında bu durum insan isimlerinde de oldukça sık görülmektedir.
hamid - muhammed
aziz - muazzez
kader - mukadder
nur - münüre
istifan - mustafa
ra'd - murad
isa - musa (bu biraz zorlama gibi oldu ama üç dinin iki peygamberinin "mu" ile başlaması, diğerinin de benzerliği ilgimi çekti.)
kaddese - mukaddes
islam - müslim - müslime -
ek değildir onlar, vezindir.
arapça eklemeli değil bükümlü bir dildir. "mu" ise ek değildir. örneğin "müf'il" gibi bir kalıptır. arapçada anlam çoğu zaman üç ünsüz harf üzerindedir ve ünsüz harfler, formülize edilmiş belli kalıplara gelerek yeni anlamlar ortaya çıkartır.
örneğin,
haber (fa'al)
ihbâr (if'âl)
muhbir (müf'il)
hepsi; hı, be, re kökünden türemiştir. aynı kalıba başka bir üç ünsüz kombinasyonu getirelim.
kerem ( fa'al)
ikrâm (if'âl)
mükrim (müf'il)
gördüğünüz gibi kalıplar aynı.
kelimeler şu şekilde türer:
kerem (fa'al)
kerîm (fa'îl)
ikrâm (if'âl)
mükrim (müf'il / ism-i fâ'il)
mükrem (müf'al / ism-i mef'ûl)
kerem'den ikrâm, ikrâm'dan da mükrim türemiştir.
dipçe: yukarıda, mu-slüman diyen birisi olmuş. doğrusu:
selâm (fa'âl)
teslîm (tef'îl)
islâm (if'âl)
müslim (müf'il)
müslim kelimesine farsça çoğul yapan -ân eki getirilmiştir. -
yukarıda bazı arkadaşlar güzelce ifade etmişler fakat insanlar bir başlığa entry girmeden ukalalıklarını sergilemek maksadıyla hiçbir şey okumadan yazdıkları için cehalet son hız devam ediyor.
arapça bükünlü bir dildir. kelimeler çeşitli kalıplarla (vezin ya da bâb da denir) çekimlenir ya da yapımlanır (sarf-morfoloji). arapçada nadiren bazı ekler görülür ama başlıkta ifade edilmeye çalışıldığı şekilde bir "mu" eki falan yoktur.
arapça "sülasî mücerred masdar" denilen üçlü kök kelimeleri çekimlerken "tef'îl" diye bir kalıp kullanılır. bu kalıp, şeklini aldığı fiili geçişli hâle getirir.
ilm : "bilim, bilgi" gibi anlamlara geliyor, ondan türetilmiş "ta'lîm" öğretmek demek, ta'lim kelimesinin fâ'ili yani öznesi ise "mu'allim" (mufa''il kalıbında). gördüğünüz gibi her şey kalıplarla işliyor. ortada ek falan yok. -
bütün mu eklerinin "yapan şey ya da kişi" olduğunu iddia edenler olmuş. hatta verdiğim birkaç örneğe de nato kafa nato mermer kafasıyla yaklaştıklarından şöyle inceleyelim:
aslen arapçada işteşlik ifade edip, türkçede bazen işteşlik anlamını kaybedip fiili ifa etme anlamı kazanmış olan, mufa'ala(t) vezninde kelimeler de mevcuttur. örnekleyelim:
muamele - bir işi karşılıklı yapmak
muaşeret - (karşılıklı) geçinmek
muayene - gözüyle görmek
muhabere - (karşılıklı) haberleşmek
muhafaza - korumak
muhakeme - yargılama
muhalefet - zıtlaşma
muharebe - (karşılıklı) savaşma
muhasara - kuşatma
muhasebe - hesap yapma
mukabele - karşılaşma
mukavele - sözleşme
mukavemet - karşı durma, direnme
mukayese - kıyaslama
mutabakat - uyuşma
muvafakat - uzlaşma, uyuşma
mübalağa - haddini aşma
mücadele - tartışma
müdahale - dahil olma
münazara - rekabet etme
mütareke - karşılıklı bırakma
müzakere - karşılıklı görüşme
müzayede - karşılıklı fiyat artırma
demek ki neymiş, arapçadan türkçeye geçmiş bütün mu- veya mü- ile başlayan kelimeler kişi veya şey ifade etmiyor, aynı zamanda iş, eylem ifade edebiliyormuş. o zaman kaynak organımızı kullanmayalım. -
-
taahhüt- müteahhit
-
-
detaya girmeden hakkında pratik bir bilgi vermek gerekirse;
arapçada kelimeler kökleri oluşturan harflerin (bunlar kural olarak 3 tanedir) vezn adı verilen formüllere yerleştirilmeleri ile oluşturulur. mu/ü diye anılan dizgi bir ek olmamakla beraber vezinlerde etkin yahut edilgen hallerinde bulunur. buradaki pratik nokta şudur ki; arapçadan alıntı ve mu/ü şeklinden başlayan kelimelerde son sesli ı/i ise bu etkin, a/e ise bu edilgendir. bu halde a/e yerine ı/i konularak da kelimelerin akslerine de ulaşılabilir. örnek verelim; şrf/şerefli idi; taf'il vezninde (vezinler gösterilirken f, ' ve l (' = ayn harfi) kullanılır) teşrif/şereflendirme olur. bunun edilgeni müşerref/şereflendirilmiş'tir. e>i halinde ortaya çıkan müşerrif şereflendiren anlamına gelir.
bunun mu/ü bağlamında bildiğim tek istisnası (bkz: müstesna/istisna edilmiş) mufa'ala(t) veznidir. bu vezn birliktelik yahut işteşlik anlamı verir bkz. münazara, münakaşa, mutabakat. etkini mufa'il (mutabık) edilgeni mufa'al olur ancak türkçede bu vezinde bir kelimeye sanırım hiç rastlamadım.
izahtan varestedir ki mu/ü veznden değil kelimeden geliyorsa bunlar uygulanmaz. örneğin mülkiyet'te e>i yaparsanız ortaya anlamlı bir kelime çıkmaz.
edit: değerli yazar onemsizolsun'un hatırlattı ki; muhatap mufa'al veznindedir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap