• tam adı seden arzu demir olan manken... pek çok yerden edinilebilecek ölçüleri şu şekildedir kendisinin, 1.75 boyunda, 38 beden giyen, 82 cm bacağı olan, 85-62-90 ölçülerinde, 39 numara ayakkabı giyen, kahverengi göz ve saçlı, basketbol ve voleybol oynayan, bisiklet seven bir hanım... *
  • geçen sene eczacıbaşı vitra kartal fabrikasının tasarım bölümünde çalışıyordu. her türk stajyeri gibi şirketteki en güzel/yakışıklı çalışanları belirlediğimizde açık ara favorimdi. tabi o zaman kimin nesi bilmiyorduk. hatta bayan stajyer arkadaşlarım, tipik türk kızı tepkisi olarak kızın tipine bok atmışlardı. bense bu hanım ablamızın ismini öğrenip google sayesinde şirkette kimsenin bilmediği bir gerçeği keşfetmiştim: erberk ajansta bir mankenmiş kendisi! bunu öğrenen herkes artık farklı bir gözle bakmaya başladı kızcağıza.
    (bkz: sözlükçülerin aslında demek istedikleri)
    (bkz: ben güzelden anlarım)
  • etkin haber ajansı muhabiri. muhalif muhabirler arasından en üretkenlerden biri

    bir diğeri ven en iyisi için

    (bkz: zeynep kuray)
  • (bkz: arzu alır)
  • bugün ankara'da rojava kadın devrimi konulu bir söyleşi gerçekleştirecek olan gazeteci.
  • çok çok çok güçlü bir gazeteci. seviyorum seni kadın, güçlü kal!
  • '' 1974 istanbul doğumlu. 'bir mesleği olsun da...' diyerek girdiği üniversiteden sosyalist olarak çıktı. ite kaka çevre mühendisliği bölümünü okudu ancak mühendis olamadı, sosyalist gazeteciliği tercih etti. hayatta ancak hakikati kaydederek kendi için varlık hakkı kazanacağına inandığı için hakikatin peşine düştü. 12 eylül döneminde diyarbakır zindanında tutulan komünist nuri duruk ve ailesinin yaşadıklarını 'söz uçar, yazı kalır' düşüncesiyle 'medreseden 5 no'luya nuri yoldaş' kitabıyla belgeledi. ardından, gerilla kadınların aynasında kendi hakikatini görmek için onların peşine düştü. bu 'yolculuğun' sonunda ortaya ' savaşta, barışta, özgürlükte, aşkta: dağın kadın hali' çıktı. 'artık ölsem de gam yemem' duygusuyla döndüğü rojava'dan kendine kalanları, 'devrimin rojava hali'nde anlattı. 'acaba kolombiya'ya gidip farc gerillaları ile mi görüşsem' diye tatlı tatlı hayaller kurarken, tüm planları, 20 temmuz 2015 tarihinde suruç'ta gerçekleşen katliamla değişti. suruç'ta katledilen 33 devrimcinin hayatına dair bir grup arkadaşı ile birlikte belgesel ve kitap hazırlığı yaparken, iki kitabı nedeniyle toplam 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 'suruç'ta kalanların dilinden*' kitabını da istanbul'da kaçak olduğu günlerde hazırladı. şimdi de dünyada bir yerde düş kurmaya ve yeni planlar yapmaya devam ediyor.''

    ceylan yayınları'ndan çıkan 'suruç'ta kalanların dilinden: kobane'ye gitmek' kitabında geçiyor yukarıda kendisi ile ilgili olan bilgiler. hakkında hapis cezası verilmesine neden olan iki kitabını da okumuştum daha önce. gazeteciliğini, yazarlığını takip ediyorum yani. ancak suruç ile ilgili kitabı için ne yazsam, hissettiklerimi nasıl ifade etsem bilmiyorum...

    suruç katliamından bir süre sonra suruç gazisi biriyle arkadaş olmuştum. hiçbir zaman bu olay ile ilgili konuşmamıştık, hiç bilememiştim zaten konuşmak mı insanı rahatlatır yoksa hiç konuşmamak mı?

    kitapta da şöyle yazıyor: ' bir vahşetin ortasından sağ çıkmanın gelecek günlere kalan sorumluluğu nasıl taşınır? sorulardan biri bu.' kalanların belki de kendilerine sordukları onlarca sorudan birisi buydu, belki de bu yüzden cesaret edemedim konuşmaya. ne soru sormak ne cevap almak mesele değildi zaten, dinlemek sadece. çağla seven'in tabiriyle 'gözyaşına ortak olmak, dokunmak. teselli etmek bile değil sadece dokunmaktı amaç'.

    sık sık duruyorum okurken kitabı. benim ya da daha başka birçok insanın yapamadığını yapmış arzu demir çünkü. dokunmuş kalan yoldaşlara, ailelere, dostlara ve tabii gidenlere. okurken boğazımın düğümlendiği yerde işte, duruyorum, sonra devam etme isteği duyuyorum ama. devam etmek zorundayız biliyorum. okumaya, hatırlamaya, vazgeçmemeye, mücadele etmeye. bu kitap da buna yapılan bir çağrı benim için.

    kitabını anlattığı kısmı aynen alıyorum buraya:

    '' tam da tezer özlü'nün yazdığı hale geldi yaşamak.

    'bütün yaşama cesaretimi ölülerden alıyorum. anlatılarında yaşadığım ölülerden. bu kahrolası dünyayı, yaşanır bir dünyaya dönüştürmeyi başarmış ölülerden. dünyanın ihtiyacı olan, her olguyu vermiş, söylemiş, yazmış ölülerden.'

    elinizdeki kitap, bana ve belki de size yaşama cesareti veren ölülerimizi anlatıyor: suruçta katledilen 33 insanı.''
hesabın var mı? giriş yap