• zaten birkaç aydır her ürüne ve her hizmete yapılan ekstra zamlarla bu asgari ücrete hazırlık yapmışlardı.
    işverenler seslerini kesip otursunlar yerlerine.

    edit: yazmayayım dedim ama dayanamadım. mesaj kutum doldu, küfür edenleri zaten saymıyorum ama anladım ki ekşisözlüğün yarısı baya işçi çalıştıran işverenlerden oluşuyormuş.
    adam diyor ki 40 kişi çalıştırıyorum bla bla... ulan 40 kişi çalıştıran işyerin varsa eğer, senin eğer 40 taneden fazla evin birikimin yoksa ben hayatta hiçbirşey bilmiyorum. ( fakirlik böyle birşey ki zenginliği ev sahipliği cinsinden ölçüyorum)
    yani adam artık senede 2 ev alamıyacam 1 ev alacam diye yaygara koparıyor bence lan yuhh!
  • işvereni ilgilendiren brüt asgari ücrettir. net 1603 liradan 2020 liraya çıkarken, brüt asgari ücret 2029,5 liradan 2558 liraya çıkmıştır.
    brüt/net oranı da 1.266 olarak aynı kalırken lira cinsinden aradaki makas 417 liradan 538 liraya yükselmiştir.
    elbette işveren de, son zamanlarda biraz riskli olsa da makul oranlarda zam yaparak kendi kazancını koruyacaktır. tüm bu döngü ise enflasyon olarak geri dönecektir.
    asıl mesele asgari ücreti artırmak değil, asgari ücretli emekçinin alım gücünü artırmaktır.
    bu konuda, brüt - net asgari ücret arasındaki farkın kapanmasına çalışmak iyi bir başlangıç noktası olabilir.

    mesaj kutum pert oldu editi: maliyetin brütle bitmediğini, sigorta da olduğunu söyleyen yazarlara tek tek teşekkür ederim. elbette maliyet brütle bitmiyor, ama başlık net asgari ücretin iş yerlerine etkisi olduğu için sigorta, yol yemek gibi insani ve kanuni yükümlülükleri karıştırmadan brüt ücret üzerinden yazmıştım. zira sigortayı katsan yemek var, yol var liste uzar gider. zaten özellikle kobi nezdinde catering, sodexo, setcard gibi bir çözüm yoksa bu maliyet tam olarak da bilinmez, aşağı yukarı mantıklı bir tahmin yapılır. öte yandan; çalışanının emeğiyle para kazanan bir işveren, işçisinin yediği yemeğe göz dikmemeli, lokmasını saymamalı o da ayrı konu.

    şimdi gelelim maliyet hesabına;
    brüt ücret 2019 2.558,00 tl
    sigorta primi işçi payı 358,12 tl
    işsizlik sigortası primi işçi payı 25 , 58 tl
    gelir vergisi matrahı 2.174,30 tl
    gelir vergisi 326,15 tl
    damga vergisi 19,42 tl
    kesintiler toplamı 729,26 tl
    asgari geçim indirimi (bekâr ve çocuksuz) 191,85 tl
    net ücret (asgari ücret + agi dahil) 2.020,59 tl

    işverene maliyeti 2019
    asgari ücret 2019 2.558,00 tl
    sgk primi % 15,5 (işveren payı) 396,49 tl
    işveren işsizlik sigorta fonu 51,16 tl
    işverene toplam maliyeti 3.005,65 tl

    burada dikkat çekmesi gereken nokta toplam maliyeti mi, brüt+sgk'yı mı yoksa direkt brüt ücreti mi dikkate alacağımızdan ziyade aradaki kesintiler olmalı. bir işveren işçisi için 3250-3300 lira* öderken, ya da 2558 lira brüt asgari ücret öderken neden işçinin cebine 2020 lira giriyor bu konuşulmalı. asgari ücretliden neden 326,15 lira gelir vergisi ve 19,42 tl damga vergisi kesiliyor, 345 liralık bu kesinti azaltılabilir mi, bitirilebilir mi? asıl mesele budur. teşekkür eder, esenlikler dilerim.

    edit2: wcf bu hesapta stopaj olmadığını, stopajla birlikte yok yemek harici maliyetin 3422 lira olduğunu söyledi. 2029,50 olan 2018 yılı brüt asgari ücretini 2020 lira olarak aklımda kalmış. uyarı için push the tempo'ya teşekkürler.
  • büyük çaplı şirketleri, fabrikaları bilemem* ama kobiler için iş, asgari ücret zammından çok daha önce sıkıntıya girdi zaten.
    ben 4 yıldır asgari ücretin 500-600 lira fazlasını veriyordum işçilere ancak bu kez zam yapamayacağım çünkü artık kazanmıyorum. hatta şu anda işi bırakıp piyasadaki alacakları yavaş yavaş toplamak, sonrasında maaşlı çalışan olmak daha mantıklı görünüyor. tabi ekşici devrimcilerimize göre biz patronların yatacak yeri yok, her gün et yiyoruz vs.
    gerçi bunu dedim ya şimdi damlarlar "altındaki arabayı sat", "500 fazla versen ölür müsün" gibi her kelimesinden zeka fışkıran mesajlarıyla...
    kobilerin fişi döviz 6 lira bandına çıktığında çekildi zaten koçlar. o yüzden mesele 500 lira eksiği fazlası değil. zaten asgari ücrete zam yapmak da çözüm değil ama kitleleri uyutmak için iyi bir yöntem.
    türkiye piyasasında ciddi anlamda nakit sıkıntısı var, herkes için sıkıntı büyük. yani bu işin artık işçisi patronu kalmadı, batıyoruz.
  • üretim müdürlüğü yaptığım şirkette, şimdi toplantıdan çıktım. yönetimin söylediği, personel azaltımına gitmemiz gerekiyor. ik ile beraber, bakın 20 kişi kadar personel azaltalım dediler. ne kadar yoğunuz, zaten şu an bile eksik personelle çalışıyorum desende, dinlemediler. an itibariyle şirketimde alınan karar bu. şirketim ne iş mi yapıyor. yol yapıyoruz biz. hani şu vatandaşın yol yaptılar dediği, yandaş firmalardan birisiyiz.
  • asgari ücrete bu kadar zam olurken, beyaz yakalıya yine ortalama %14 zam yapılması durumuyla neredeyse bir fark kalmayacaktır. sen çalış, çabala,üniversite oku,kendini geliştir ne boka yaradı anlamadık. asgari ücret tabanından zaten işçinin aldığı primle, çaycı bile benden daha fazla maaş alıyor. bu ülkede çabalayana, okuyana zaten değer verilmiyordu şimdi iyice gözümüze soktular.
    bir de sürekli küfürlü mesaj atan arkadaşlar var, neden üstüne alındıklarını anlamayamadığım. sanırım ne demek istediğimi en iyi anlayanlar, onlar olmuş..
  • zam açıklandıktan sonra patronlar bir hışımla kapıda duran son model range rover'larına binip muhtemelen öğlen yemeği yemek için et lokantasına gittiler. ben işçiyim, endişeyle tabldot saatini bekliyorum ve bir ihtimal battık galiba. vatana millete hayırlı olsun.
  • işverenler için sıkıntı doğacağı aşikar.

    burada gelip de "onlar da arabalarını her sene sıfırlamayıversinler" diyenler var ya, onlar işte hayatlarında iki koyun gütmemişler benzetmesindeki yetersizler.

    ülkedeki her işveren binlerce isçisi olan holdingler değil. çok daha ezici bir çoğunluğu kobi ve küçük esnaf. şimdi onların birçoğu battığında ya da deli gibi işçi çıkarmaya başladığında anlarsınız araba sıfırlamayı cahil dostlar.
  • şimdi bazilariniz atıp tutuyor patron ve bebeleri daha az yesin diye de iste bu zamlar o kodaman patronlara değil de küçük işletmelere koyuyor. zar zor tutunmaya çalışan, evinin kirası ödeyecek parayı çikardiginda bir ohh çeken işletme sahiplerine koyuyor. devlet yardim ediyor mu bu işletmelere. hayır tabii ki de. sonra siz de burda atıp tutuyorsunuz sermaye emek diye.
    helali hoş olsun çalışanımın aldığı her kuruş. ben onların maaşlarını ödemeden evime ekmek götürmüyorüm ama burda ki bazi yavşaklar da atıp tutsun anca. hayatlarında bir çöpün ticaretini yapmayanlar atıp tutsun anca.
  • esas mesele aynı işyerinde hem asgari ücretli hemde asgariden yüksek ücretli çalışana yapılacak zam oranındadır. tabi bunu işyeri çalıştırmayan ergenler bilmez.

    beyaz yakalı elemanıma 3500 tl verirken
    vasıfsız bekar elemana 1603 lira verdiğimi örnekleyelim. asgari ücretliye %26.5 zam geldi değil mi?

    peki beyaz yakalıya nasıl uygulanacak bu zam.. her iş yerinde asgari ücretli personel mi çoğunluktadır. siz rakamlara bakmayın. asgari ücretli çalışan genel olarak primlerde görünendir. ama çoğu asgariden yüksek almaktadır. nitelikli kimse asgari ücretle çalışmaz çünkü.

    yukarıda ki örnekten hareketle 3500 lira alan çalışan a 927.5 tl zam yapılmalı eğer %26.5 zam yapılacaksa. asgari ücretliye 400 tl. nitelikli elemandan vazgeçmek kolay olmadığı için benim kanaatim asgari ücretli çalışan çok kişi maalesef işten çıkarılır. beyaz yaka dan da azaltım olur. 2 kişiden 3 kişilik iş istenir.

    işverenlere laf eden, gözleri doysun diyen düşüncesiz ve cahillere sesleniyorum. bir işveren olarak sgk prim artışı bize, elektrikte ve doğalgazda yıllık %100 artış bizlere, fiyat artışına karşı cadı avı gibi baskı bizim üzerimize, döviz artışları bize, bakın yıl sonu geldi hiçbiryerden para bulunmuyor bulsan da yıllık %28 faiz oranından bize. ama maaliyet yüzünden işçi çıkarınca işverenin allah belasını versin.

    asıl işverene bela okuyanın allah belasını versin. işyeri sahibi olup işçi çalıştırmak kadar zor birşey yok. bizde biliyoruz malı mülkü satalım, makineleri okutalım parayı bankaya koyup faiziyle çatır çutur geçinelim. ki istese çoğu işveren bunu yapar. aldıkları yıllık faiz bazılarının hayat boyu kazanacağından fazladır. bu ortamda risk alıp ekmek yedirip ekmek kazanmaya çalışırken burada ki ergen kardeşlerimize beğendiremiyoruz kendimizi.

    kusura bakmayın gençler. hayat sizin gördüğünüz gibi toz pembe değil.

    allah hepimizin yardımcısı olsun. gönül ister ki her çalışanıma 5000 lira vereyim en az. ama veremem. maalesef çalışanlar, burada işverenlere laf söyleyen dingiller de dahil, ne çalışanlar çok dürüst,ne türk işçisi çok çalışkan. ülke olarak baştan aşağı vasatız.
  • ne kadar salak yazarlar var ya kapatın şirketi yazmış. kardeş işveren sadece o koca koca vergi indirimlerinden yararlanan kodamanlar olmuyor, köşendeki minik restoran,pilavcı,berber,manavda işveren. ve o adamların eline aylık 100bin tller kalmıyor. 3000-4000 tl kalıyor. 2 adamı asgari ücretten çalıstırsa 2x400 den 800 tl az kazanması demek. ne kadar boş konusuyorsunuz ya.
hesabın var mı? giriş yap