32 entry daha
  • öncelikle belirtelim, kürtlerin aşırı nüfus artışının kürt sorununa etkilerini olduğunu söylemek illa ırkçı, faşistçe bir söylem olmak zorunda değildir, eğitim olanaklarının, maddi gelirlerin, manevi ihtiyaçların giderilme koşullarının nüfus artışıyla bozulmaya, aşınmaya uğrayacağını söylemek gayet makul bir sosyolojik tespittir, bütün bu koşullardan kürt sorununun da etkileneceğini iddia etmek de çok mantıksız değildir, zira tüm bir ülkenin maddi koşullarını etkileyecek bir nüfus artışı sorunu sosyo ekonomik parametreleri de olan kürt sorununa da etkilerinin olması kuvvetle muhtemeldir. ama bu kadar basit ve tutarlı gözüken bir akıl yürütme varolan tartışmanın ve kürt sorununun özüne, asıl içeriğine dair bir şey açıklar mı ya da neyi ne kadar açıklar derseniz orda durup düşünmek gerekiyor, zira istatistiki bilgilerin havada uçuştuğu bu tartışmada eninde sonunda gelinecek ya da dolaylı yollardan da olsa refere edilecek hassas nokta kürt sorunun etno-politik koşullarıdır, sosyo ekonomik koşullar göründüğünen çok daha tali bir konumdadır.

    etno politik koşulların anlaşılması için her yöne çekilebilecek istatistiki veriler yerine, tarihsel okumalar yapmak çok daha faydalı olacaktır. mesela şu anda 2006 yılında tartışılan nüfus artışı meselesi aslında hiç de yeni bir konu değildir, son 15 20 yıldaki verilerle falan hiçbir ilgisi yoktur zira daha 1934 yılında olağanüstü yetkilerle 1. umum müfettişliğine atanan ve cumhuriyet döneminin önemli isimlerinden biri olan abidin özmen'in sadece belli kişilerin okuması için hazırladığı doğu raporuna şöyle başlamaktadır:

    "ilk sözde, netice ve gayemi derhal bildirmek isterim. raporumun hedefi, kürtlük işini herhangi bir hal şekline getirerek tabiatın birçok varlıkları ve zenginliklerle doldurmuş olduğu bu bölgenin daima türk vatanının öz ve ayrılmaz bir parçası olarak kalmasını temindir. bu yazımda, istatistik, teşkilat ve bayındırlık işlerinden neye temas edersem edeyim, bu açıklamamın üçü de aynı gaye için yapılacaktır.... bölgemiz sınırlarında 1927 yılı sayım sonuçlarına göre en az 868 bin 329, biraz fazlasıyla 877 bin kişi yaşıyor. sır olan bilgilere göre nüfusun 206 bin kadarı türk, 543 bin-ki yarısından fazla demektir- kürt diye kaydedilmiştir. 1935 nüfus kayıtlarına göre bugünkü bölgenin nüfusu ise 1 milyon 126 bin 755’tir. bu bilgi üzerine düzenlenen tabloda 228 türk, 765 bin kürt ile 1927 senesi tablosu da çok ehemmiyetsiz birer rakamla gösterilen diğer unsurlarda büyük varlıklar göstermektedir. ilginç olan türkün 20 bin kadar olan artmasına karşı, kürdün 250 bin kadar artmış olmasıdır. 1935 nüfus sayımının lisan tablosunun nasıl çıkacağını bilmem. fakat bugün devletin resmi kayıtları bu şekilde göstermektedir."

    (raporun çok daha ilginç olan ayrıntıları için saygı öztürk'ün kasadaki dosyalar kitabı okunabilir.)

    ismet inönü'nün günlüklerinin toplandığı defterler kitabında, inönü; nüfus konusu ve kürt sorunu hakkında gayet açıklayıcı bir ilişki kurmaktadır:

    "van'a gelirken yolda ölçtürdüm. takriben 400 bin kilometre sahada 5.4 milyon nüfus. demek yarıdan fazla sahada 1/3'den az nüfus. kürt meselesi vardır. siyasi olarak sindirilmiştir. amma vardır.."

    kürt nüfusu hakkındaki bu hassasiyet 1934 yılında çıkarılan iskan kanunuyla somutlaştırılmış, "ana dili türkçe olmayan", "türk ırkından olan" gibi tabirlerle bölgenin demografik yapısı üzerinde kimi değişiklikler yapılmak istenmiştir; #8565116.

    mgk genel sekreterliğinin, mgk'ya sunulmak için 1996 yılında hazırladığı raporda da şu ibareler geçmektedir:

    "bölgedeki doğurganlık oranının yüksekliği ve hızlı nüfus artışı diğer bölgelere nazaran yüksek. bu artış kürt milliyetçiliğinin içte ve dışta canlı tutulmasıyla nüfus dengelerinin değişmesi durumunda uzun vadede bir tehdit olarak ortaya çıkabilir. araştırmalara göre kürt nüfusu oranı 2010'da toplum nüfusun yüzde 40'ına, 2025'te yüzde 50'nin üzerine çıkma eğiliminde.
    bu oranla birlikte kürt milliyetçiliğinin de ön plana çıkması ve bunun da milletvekili sayısına oranlanması ileride vahim sonuçlara yol açabilir. bölgede nüfus planlaması seferberliği elzemdir. az çocuğa prim ve çok çocuğa vergi gibi radikal önlemler gereklidir."

    (http://www.milliyet.com.tr/…/12/18/siyaset/mgk.html)

    devletin en tepesindeki kişiler ve kurumlar tarafından dile getirilen bu görüşlerin ve tespitlerin buluştuğu ortak nokta; kürt sorununun daha doğru bir tabirle kürtlerin etno politik koşullarıdır, bu ve benzeri tarihsel belgelerin okunmasıyla ortaya çıkacak sonuç şudur; her ne kadar resmi söylemde kürt sorunu reddedilmiş ya da iç-dış mihrak, bölgesel geri kalmışlık, din-feodalizm sömürüsü gibi tekil faktörlerle açıklanmış gibi gözükse de en azından rejimin kilit isim ve kurumlarında kürt sorunu denen konu çok daha farklı biçimde algılanmaktadır. buna göre; kamuoyunda açıkça söylenemese de kürtlerin fiziki varlığı gerçekçi biçimde tanımlanıyordu. kapasiteleri ve nitelikleriyle yani etno-politik koşullarıyla(sahip olduğu nüfus, yayıldığı coğrafyalar, toplumsal yapıları, dilleri vs..) bir kürdistan’a, kürt istiklaline dönüşebileceği tehlikesini önemli ve önüne geçilmesi bir tehdit/gelişme olarak ortaya konuyor, tıpkı geçmişte osmanlı'da olduğu gibi dış güçlerin bunu kullanmak isteyebileceği olasılığıyla da meseleye uluslararası ve dış politik konuların yansımaları/etkileri de her zaman bir rezerv olarak saklı tutuluyordu.

    bu noktadan hareketle kürt nüfusu artışı üzerinde yapılan yorumlar, sosyo ekonomik koşullar üzerinden değerlendiriliyor gibi gözükse de, asıl mesele abidin özmen'in daha 1935'te bölgedeki kürt nüfus artışı hakkındaki tespitlere dayanmakta ve o zamanlar bölgesel olarak değerlendirilen nüfus artışı sorununun, günümüzde 96'da mgk raporunda söylendiği gibi kürt nüfusunun ileride ülke genelinde çoğunluk olacağı tespitine kadar gelmesidir. kimi faşizan çevrelerce kürt istilası olarak yorumlanan bu durumu salt sosyo ekonomik kaygılarla değerlendirmenin yanlış bir tarafı yoktur, zira bu durumdan tüm ülke etkilendiği gibi, kürtlerin kendileri de zarar görmektedir, ancak bu durumu kürt nüfusu ve kürt sorunu tabirleriyle kullanmak konunun sadece sosyo ekonomik değil, kürt vurgusuyla etnik; sorun kelimesiyle de politik kısımlarının da olduğu tespitinin dolaylı ya da istemsiz bir itirafıdır, yani etno politik koşulların örtük de olsa konunun algılanmasında daha baskın olduğunu bize söylemektedir.

    kürt illeri tabiri üzerinden kopartılan tantana da aslında yukarıda belirtilen algılama biçimiyle yakından ilişkilidir, kürt illeri tabirinin coğrafi ve demografik vurgusunun yarattığı rahatsızlık, kürtlerin ve kürt sorununun etno politik koşullarıyla bağlantılıdır, kürtlerin belirli bir coğrafyada nüfus yoğunluğu oluşturdukalrı tespiti, ülkenin bütünlüğü ve rejim, devlet için tehdit olarak algılanmaktadır, geçmişte kürtlerin varlığının inkarı, türk olarak kategorize edilmeleriyle bertaraf edilmeye çalışılan bu tehdit algılaması günümüzde bu çarpıtmaların geçerlililklerini yitirmesiyle bambaşka mecralara kaymıştır. kimi solcu geçinen faşizan ve ulusalcı çevreler kürtlerin kendilerinin asıl sorun olduğunu iddia ederken, var olan pkk tehditi ve kuzey ırak'taki gelişmelelerle kürtlere özgü kavramlarin ideolojikleşmesiyle, kimi uyanık geçinen çevreler de bu tabirleri kullanan herkesi baştan bölücü, hain olarak damgalamak için hummalı çalışmalara ve tespitlere girişmiştir. konunun ideolojik boyutu yerine tarihsel açıklaması için, kürdistan yerine kürt illeri diye okuyunca da aynı kapıya çıkacak başarılı bir bilimsel çalışma olan şu entry tavsiye edilir:

    kürdistan/@asc

    kürdistan gibi, kürt illeri tabirinin de etno politik nedenlerle ortaya çıkan korku ve paranoyalarla bir öcü ya da bölücü bir tabir haline getirilmesinin açıklaması için gene kimi tarihsel okumalara başvurulabilir. mesela ismet inönü'nün hazırladığı doğu raporunda şu tabirler geçer:

    "som kürtle meskun bu ilimizde(siirt kastediliyor) başlıca kuvvetimiz: idare merkezlerimiz, memurlarımız ve zabitlerimizdir.."

    "bitlis; hizan ile mutki arasında suni oalrak daima devlet kuvveti ile vücuda getirilmiş bir türk şehri, türk merkezidir. yine ancak devlet tedbiri ile bir türk merkezi olarak durabilr. bırakılırsa az zamanda kürt köyü haline gelmesi ve bu suretle..."

    "erzurum'un kalkınmasını az senelerde temin edebilirsek, şimdalde huduta karşı ve içeride kürtlüğe karşı sağlam bir türk merkezini yeniden kurmuş oluruz..."

    "az zamanda erzincan'ın kürt merkezi olmasıyla asıl korkunç kürdistan'ın meydana gelmesinden ciddi olarak kaygılanmak yerindedir..."

    "mardin, 260.000 nüfusludur ve hemen hiç türk yoktur. çoğu kürt olmak üzere mühim miktarda arap ve daha seyrek olarak gıldani(keldani) gibi hristiyan vardır."

    "van, muş, erzincan ovaları kürt yayılmasına açıktır. van ve erzincan'da acele olarak, muş ovası'nda tedricen, bir de elazığ ovasında kuvvetli türk kitleleri vücuda getirmek zorundayız."

    (ismet inönü'nün doğu raporu için gene saygı öztürk'ün kasadaki dosyalar kitabına göz atılabilir.)

    ismet inönü'nün raporu boyunca kullandığı türk merkezi, türklük, türk köyleri, türk kitleleri gibi tabirler bölgenin demografik yapısına olan hassasiyet kadar, kürt merkezi (yani kürtlerin nüfus olarak fazla olduğu yerler) gerçeğini bir tehdit olarak algılayışını da gösterir. rapor boyunca da bu bölgelerin, illerin tespiti yapılmış ve bunların kürt yerine türk merkezi yapılmaları için alınması gereken önlemler, yapılması gereken uygulamalar dile getirilmiştir.

    gene islan kanunu için ülke genelinde iskan mıntıkaları belirlenmiştir, resmi gazete'de bu mıntıkalar şöyle tanımlanmıştır;

    1 numaralı mıntıkalar: türk kültürlü nüfusun tekasüfü istenen yerlerdir.
    2 numaralı mıntıkalar: türk kültürüne temsili(asimilasyonu) istenen nüfusun nakil ve isyanına ayrılan yerlerdir.
    3 numaralı mıntıkalar: yer, sıhhat, iktisat, kültür, siyaset, askerlik ve inzibat sebepleri ile boşalması istenen ve iskan ve ikamet yasak edilen yerlerdir.
    (resmi gazete, no. 2733, 21 haziran 1934)

    ismet inönü'nün raporundan ve 3 numaralı mıntıka tanımlamasından da anlaşılacağı üzere kürt illeri tabiri yani kürtlerin çoğunlukta olduğu yerler tanımı açıktan kullanılmasa da rejimin önde gelen isimleri ve kurumları tarafından varlığı tanımlanmıştır, asıl rahatsızlık konusu kürt illeri, kürdistan gibi tabirlerinin gerçekliği ya da gerçek dışılığı değil, bu tabirlerin işaret ettiği kürt yoğunluklu merkezlerin/yerlerin/illerin yaratabileceği potansiyel tehlikeler ve tehditlerdir. kürt illeri tabirini kullandı diye adam asmaca oyununa girişmenin, sokaktaki linç kültürünü sanal aleme taşımanın nedenleri de bu potansiyel tehdit ve tehlike saplantısıyla ilişkilidir, vatanseverlik ya da milliyetçilik ajitasyonları minarenin kılıfı olmaktan öte bir şey değildirler.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap