• asi ve atarlı bir oğlu olduğunu bilen annemden gelen öğüt:

    - aman oğlum, komutanların kızıp da bana söverse sakın ola bi'şey deme; onlar ordaaa ben burda!

    (bkz: anne tipi realizm)
  • / "gitmeyin" diyenlere kafa göz dalmak isteyeceksiniz. sabirli olun. önce askerlik bitsin.
    \ ne kaa erken, o kaa iyi. ya$landikca daha da cekilmez hale gelir... asap kurtulun.
    / askerlik ba$lamadan askerlikle ilgili hicbir $eyi takmayin, hic bi $eyi hem de.
    \ her i$in bir kolayini, bir yordamini ögreneceksiniz, dü$ünmeyin.
    / yaniniza maddi degeri olmayan lakin bol sayfali kitaplar alin. degi$erek okuyun.
    \ acemilige cep tel götürmeyin, götolmayin.. ustalik gelsin hele..
    / botlari 2 numara büyük istemeyin, palyacoya dönmeyin. mümkünse alirken deneyin..
    \ kimi yerde hirsizlik cok olur, kimi yerde hic olmaz. iki yöne kar$i da cekimser davranin.
    / en zorlayacak $ey, ne komutanlar, ne hava, ne de etraftaki insanlar olacak;
    \ tek kasan olay, zamanin gecmek bilmemesidir. buna hazir olun. örn: sol taraftaki gereksiz gibi görünen / ve \ listeleme i$aretlerini yapmanin, $u anda askerligini yapmakta olan $ahsima 1.2 dakika daha gecirttigine taniklik edin. minimum gerecle maksimum dakika öldürün, makgayvirla$in.
  • yanınızda silah götürmeyin orada veriyorlar.
  • hareket eden her şeye selam verin, duran her şeyi boyayın.
  • - öncelikle ne olarak giderseniz gidin (kisa dönem , uzun dönem , asteğmen vs..) orada geçireceğiniz süre zarfi içinde kendinizi çok çok daha iyi taniyacağiniza emin olun.
    - "hayatta yapmam lan öyle bişey" lafi eskide kalmiş olacak. buna emin olun..
    - hayatinizdaki herşeyin bir anda pata küte değişeceğini bilin. arkadaşlarinizin , sevgilinizin , ailenizin. o dişarida süren hayata ait onlar. artik siz o hayata ait değilsiniz. yaşadiğiniz bilinir ama çok umursanmayabilir. yalniz kaldiğinizi anladiğinizda , askersiniz.. (acemi birliği)
    - yillardir arkadaşiniz olan insanlarin bir anda silindiğini görürsünüz. evet gerçekten görürsünüz. "ulan bi arayip sormadi ibneler" diyerek başlar burda olay.. sonra devam eder.. arayip sormazlar. zor gelir.
    - 40 yilda 1 aranirsiniz , taklalar atarsiniz , "vay babo naber!" diye girersiniz konuya saatlerce herşeyi konuşmak istersiniz ama 10 dakikaya siğdirmaya çalişirsiniz ancak..
    - sevgiliniz vardir , her akşam telefonda abuk sabuk kavgalar eder siniz , koğuşta uyuyamazsiniz , dört döner dört dönersiniz. o ise hala üçün beşin derdindedir. (askerden önce terket!)
    - izne veya hava değişimine geldiğinizde , herşeyin aslinda ne kadar ayni , ama aslinda bir o kadar da değişmiş olduğunu farkedebilirsiniz. çünkü siz yokken , buna uygun bir düzen kurulmuştur. sonuçta sizsiz de yaşayabilenler , artik sizi unutmuştur. sizi görünce , suratinda "dayak istermiş gibi" bir gülümsemeyle "vaaay napiyon be abi.. ehe askerrr eho eho" gibi yavşakça davranip , sinirleri ziplatabilirler..
    - "hayatta işim olmaz" dediğiniz insanlarla , askerde öyle bi işiniz olacak ki , bunu kelimelerle anlatmak zor. ancak çat pat kürtçe öğrenmek zorunda kaldiğimi belirtmem yeterli olacaktir sanirsam.
    - tuvalet koridorlarina siçmiş adamlar göreceksiniz.
    - yahudi ile komünisti ayni şey zanneden insanlari göreceksiniz
    - yabanci hatuna türkçe attiği sms in , ingilizce gittiğini sanan insanlari göreceksiniz
    - her türlü uyuşturucuyu kullandiğini söyleyen , kollari faça içinde bir sürü insan göreceksiniz.
    - "tamam sakin olmaliyim" diye kendinizi şartlamiş olsaniz bile , daha acemi birliğinde , adamin birinin kafasina çatal saplayacak kadar sinirlenebilirsiniz. aman..
    - ve işin en kötüsü. bir noktadan sonra askerliği seveceksiniz..

    budur. dikkat edin.
  • gürültü (ki bunu içine sadece her kafadan çıkan ses ya da herhangi bir karmaşa anı, durumu için kullanıyorum) sizi rahatsız edecektir, ciddi anlamda hem de. kurtulmanın tek yolu, direnmemek, aksine gürültünün bir parçası olmak. emin olun ki kaşlarınızı çatıp, içten içe kavga etmeniz, sinire kesmeniz size, sadece size zarar verecektir. en fazla yakın bir arkadaşınız ya da size yakın hisseden biri gelip, ne oldu neyin var diye sorar, beraber efkarlanırsınız ki bu daha beterdir.

    "iki gün önce altımda 100 işçi vardı benim, hede hödö projesinde mühendistim, bu salak işlerle ben mi uğraşıcam?! öğretmenim kardeşim ben, bu cahil adamların arasında işim ne! ya şu aptal adama bak, başımıza rütbeli diye vermişler?!" bu ve bunun benzeri sayısız isyan cümlesi kurabilir, ömrünüzden yiyebilirsiniz. bu haltı yemiş, her daim burnu dik takılmış ve otuzunda ne saç ne baş kalmış bendenizin minik bir tavsiyesine kulak verirseniz bu sınırlı zaman için:

    gürültünün bir parçası olun, gücünüz yetiyorsa ta kendisi olun. ezilmiş kola kutusuyla maç mı yapıyorlar? ya şu gerizekalılara bak, bu yaşta, cık cık cık demeyin! dalın, siz de yapın. "cık cık cık, gerizekalı!" diye yadırgadığınız o adamlar, savunma mekanizmaları ister bilinçli, ister bilinçsiz gelişmiş, kuvvetli tipler ve köşede durup hayıflanan, kendini soyutlayan insanlardan çok daha rahat ve keyifli bir askerlik yapacaklar.

    yaşınız yirmidir, otuzdur, farketmez, bunu bir daha yapamayacaksınız. ofiste, laboratuarda, hadi beyler, maç yapalım derseniz, muhtemelen yadırganırsınız, burda sizi kimse yadırgamaz, bir rütbeli bile görse en fazla "hahaha! keratalar!" der geçer.

    koğuşta uzun eşek mi oynuyorlar? gidin oynayın, oynayamayacak kadar ağır ya da sağlık problemi olan biriyseniz izleyin, gülün. "hay aptal herifler, uyuyamadım sizin yüzünüzden. lanet olsun!" deyip yaralamayın kendinizi içten içe. evet, durum zaten bu, o adamlar o uzun eşeği oynarken uyuyamayacaksın! ben yıllarca söylendim, uyuyamadım, tekrar denemek isterseniz siz bilirsiniz. en pahalı kulak tıkaçlarından en kalın berelerle gözlerimi örtmeye kadar denedim ama olmadı, sonuç, yıllarca ciddi uykusuzluk problemi, günde 1-2 saat uykuyla mümkün olan her yerde uyuklamak, sarhoş gibi gezmek. ve uzun eşek bittiğinde oynayanlar yataklarına yatıp sizin sinirlerinizin normale dönmesine, iç kavgalarınızın bitmesine iki saat varken henüz uykuya dalıp sabah bomba gibi uyanacaklar.

    abaza muhabbeti gırla gidecek, iğreneceksiniz belki. sevgilinizin eşinizin yüzü gelecek gözünüzün önüne, ne kadar iyi biri olduğunu düşüneceksiniz, küçümseyeceksiniz yapanları. yapmayın! o adamların da var sevgilisi, eşi. sivil hayattaki statünüzü çok düşünmeden gidin siz de kim kardashian'ın poposundan bahsedin, abi bi vursan sabaha kadar sallanır deyin! alternatifi yok çünkü, bu adamlarla sınırlı da olsa uzun bir süre aynı işi yapacaksınız ve toplumda ne kadar çok insanın savunma mekanizmasının depresyon hırkası giyip camdan bakmak, kitap okumak olmadığını göreceksiniz.

    her ne kadar can sıkıcı bir çok faaliyet olsa da en fazla bedeniniz yorulacak, kafa kısmı tamamen sizin elinizde. "çizimler bitmedi, patron ne der yarın!" demeyeceksiniz, "off, tez savunması nasıl geçecek acaba?!", "o işi alamazsak bittik!" derdinden uzaksınız bir süre. en fazla, "off üç beş nöbeti var, dört saat uykuyla nasıl geçirecem yarını?!" gerginliği yaşayacaksınız. hiç uyumadan sınava girdiğiniz olmadı mı? ertesi gece erken yatar uyursunuz, bir şeyiniz kalmaz.

    bir çoğu gerilerek geldiği askerlik ortamını özleyecek, çünkü beden yorgunluğu çok çabuk geçer, bir duş, biraz fazla uyku. ama zihni yorgunluk? final haftalarını hatırlayın...zihni yorgunluk bedeni de tüketir. hayatınızda bir kez olsun zihninizi bir parça dinlendirebileceğiniz bir ortam olarak değerlendirirseniz, askerliğin güzel bir hatıra olarak kalacağını düşünüyorum. bu da büyük oranla sizin elinizde. gürültünün bir parçası olmayı deneyin, göreceksiniz çok daha kolay ve çabuk akacak zaman.
  • kısa dönem yapacaklar için aşağıdaki gibidir.

    1-aralık dışında hiçbir dönemde gitme.
    2-en büyük galatasaray.
    3-şuraya düşsem iyi olur/kötü olur deme. ben beşiktaş'ta sürgün hayatı yaşadım, doğubeyazıt'ta yapan arkadaşım teskere aldı diye üzüldü.
    4-denizci çıkarsan neresi olursa olsun eller havaya. kutlayabilirsin. denizcilerin rütbelileri çoğu zaman "insan" olur. 18 sene gözlemlediğim bir şey bu. karacıları da gidince görürsünüz. kafayı yemiş hepsi.
    5-alışverişi son günlere bırakma pahalı oluyor. git şimdiden termal içlik, kazak, içi havlu çorap vs al yavaştan.
    6-telefon sim kart acemiliğe götürme. usta birliğine gidince eski askerleri gözlemle, kullanıyorlarsa sen de sok. ama telefonun olduğunu -hiç kimse- bilmesin. kuytuda kullan.
    7-türk telekom aile kart al hemen. evin telefonu kimin üstüneyse o alabiliyor sadece. sen ankesörden nereyi ararsan ara şehiriçi gibi yazıyor, o da ev hattına yazıyor. kontörlü kartlara para yetiştiremezsin.
    8-maddi durumun iyiyse askerde bunu belli etme. asla.
    9-sigara içiyorsan ve ilk zamanlar her isteyen uzatırsan teskereye kadar günde 2 paket sigara alırsın. fena göte kaçıyor.
    10-karacıysan komutanlarla gereğinden fazla diyalog kurma. denizciysen ortamın gerektirdiği kadar, komutanına göre istediğin yakınlığı kurabilirsin.
    11-acemilik çok yavaş geçecek, 120'den 100'e inerken çok yavaş geçecek, 100'den 81'e hızlı geçecek, 81'den 70'e inmek bilmeyecek, son 20 çok çok yavaşlayacak, son 10 zaten hiç bitmeyecek zannedeceksin. bunları bil, fazla üzülme zaman geçmiyor diye.
    12-hepsiburada'dan casio f91w al. orjinal olsun. dışardakilerin alayı sahte.
    13-sigara içiyorsan, çarşıya çıkınca bol bol yerim içerim diyorsan 3 bin, sigara ve boğaz düşkünlüğüm yok diyorsan 2 bin lira minimum olarak harcayacaksın hazırlıklı ol.
    14-aralık askeriysen ve asker alışverişin 250 lirayı bulmuyorsa bişeyleri eksik/dandik almışsın demektir. devlet her şeyi veriyor geyiğine kanma. koyun yünlü içliği giyebilecek bir adamsan zaten muhattap olmayalım. termal içlik alacaksın, 45 tl sadece o. en büyük masrafın da çorap olacak. en iyi kalite çoraptan almalısın ki ayakların mantar olmasın. fiyatı 3.5-5 tl arası olacak, içi havlu gibi olacak. ben onlardan 30 tane almıştım, her yerde yıkama imkanı olmayacağını düşünerek, ki iyi ki öyle yapmışım. çalınan oluyor, yıkayamıyor oluyorsun. temizlik önemli.
    15-çok iyi bi terlik al. bot ve terlik arası gidip geleceksin. ıslanınca çabuk kurusun, dayanıklı olsun.
    16-akasya durağı ve arka sokaklar'daki karakterleri şimdiden tanı. gazinodaki muhabbetlere yabancı kalma.
    17-taşaklı bi göreve geldiysen bunun avantajlarını dillendirmeden kullan. taşağın yere bile değse, en beklemeyeceğin adam askerliğini yakabilir. unutma ki senden önce de orda yaşamış bir sürü adam olacak etrafında.
    18-askere gideceksin diye veya askerdeyken sana "ben mi yapayım?" diyen arkadaşlarına "hep aynı laf a.k." falan deme. sen askeredeyken tek düşüncen çıkınca birilerine "ben mi yapayım?" diyebilecek olman olacak. en bi sen benuğa mezunu olsan da diyeceksin bunu.

    ha bir de en önemlisi, götün başın oynamasın torun. survivor gibi düşün, orda her şey gerçek.
  • -eğer çalışıyorsanız , askere gitmenize 20-25 gün kala işi bırakın. bıkana kadar gezin tozun.
    -yanınıza fazla para almayın. ilk günlerde sıçmaya bile vakit bulamıyacaksınız, sadece sigaraya para verirsiniz o kadar.
    -saçınızı teslim olacağınız gün kestirmeyin.*
    -ailenizin değerini bilin, onlara iyi davranın. askerdeyken pişman olmak demek, o acının 10 kat daha artması demektir.
    -askere gitmeden önce seks yapın. eğer seks yapamazsanız aşağıdaki maddeyi okuyun.
    -yanınıza bir kaç tane erotik fotoğraf alın. boş vakitlerinizde pipinizle oynarsınız.
  • 337.ksd çanakkale'de jandarma olarak askerliğini yapmış bir kardeşiniz olarak nacizane önerilerimi sunuyorum. bizler de tavsiyeler aldık, uyguladıklarımız oldu, salladıklarımız oldu. duruma göre işte, bizler anlatalım da..

    acemilik, acemilik, acemilik.. acemilikte anlayacaksınız ki zaman gerçekten göreliymiş. einstein askerlik yapmış mı, askerlik yapsaydı kendi teorisine belki en büyük kanıtı bulurdu. acemilikte iken sabahınız ayrı, öğleniniz ayrı, akşamınız ayrı gün gibi geçecektir. zira sabah 4.30-5.00 arası bir vakitte uyanmak zorunda kalırsınız. sivildeyken belki uykuya yeni daldığınız saatlerde sizin gününüz yeni başlar.

    yarım saat içinde yatağınızı toplamak, traşınızı olmak, kamuflajlarınızı giymek ve kahvaltı sırasında olmanız gerecektir. merak etmeyin, ilk birkaç gün tuvalete çıkamayacaksınız zaten. ama traş sırası gerçekten can sıkıcı olacak. umarım sıcak suyu olan bir birliğe düşersiniz, yoksa - kışın gidecekler için söylüyorum- buz gibi suyla baya çetin mücadeleleriniz olacaktır. inşallah olmaz.

    askere giderken beklentilerinizi mümkün mertebe düşürün, çook düşürün. ne kadar düşük beklentiyle giderseniz o kadar mutlu olursunuz. bir nev'i oyun teorisi, minimax işte. zira tersi durumda bünye çok zorlanıyor, maddi manevi depresyona girebiliyor.

    traşınızı oldunuz, sıraya geçtiniz. bölükçe kahvaltı için yemekhaneye gideceksiniz. yemekhanede büyük ihtimalle büyük bir çelik kazanda kaynatılmış metal tadı gelen zehir gibi tatlı çay, 25 grlık paketlerde bal çokokrem ve 1 ufak ekmekle kahvaltınızı tamamlayacaksınız. eğer büyük bir eğitim birliğinde olacaksanız işinizi çabuk bitirmeniz gerekir, bunun yanında kahvaltıya girmek için de bayağı bir beklemeniz gerekebilir.

    kahvaltıdan sonra bakacaksınız ki saat daha 6.30-6.45 yeni olmuş. dooğru mıntıka temizliğine.. biz mesela en batıda kışın askerlik yaptığımızdan sabah 7.30 a kadar hava karanlıktı, psikolojik olarak nasıl bir durumda olduğumuzu anlarsınız.. hatta şöyle bir örnek vereyim, bölükten sabah 5 te karanlıkta çıkıp akşam yemekten sonra karanlıkta bölüğe geri döndüğümüzden bölüğün çevresini hiç gündüz görmemiştim. ne zaman cumartesi geldi, sabah 7 de uyanmaya izin verdiler anaaa bi baktım karşıda koskocaman çim saha, futbol kaleleri filan.. resmen çocuklar gibi sevindik, askerde bu moda girmiştik, evet..

    zaman akmak bilmeyecek, özellikle bunu önemsememeye çalışın. orada herkes sizin gibi, belli bir düzeni, malı, mülkü, karısı, çocuğu olan adamlar da askere gelmiş; göreceksiniz. sakin olun. akışına bırakın, kısa dönem yada uzun dönem. bu acemilik evresi herkes için aynı. evet uzun dönemler gerçekten çok zorlu bir acemilikten geçiyor, 75 gün iflahları kesiliyor. o konuda hak veriyorum, keşke olmasa. ne diyebilirim ki..

    eğitimleri iyi dinleyin. kaytarmaya bakmayın. revire çıktınız mı hemen geri dönün eğitime katılın, benim gibi "aman eğitimden de kaçtık yihu" diye takılıp da o gün yanaşık düzende anlatılanların bir daha anlatılmayacağını öğrenince şapa oturursunuz. uyanık olmaya çalışmayın, fazla sivrilmeyin, çok göze batmayın. silik olun gerekirse ama göze batmayın. acemilikte komutanlarla muhabbetiniz fazla bir katkı sağlamaz, - kısa dönemleri baz alarak konuşuyorum- neticede 1 ay, isimleri öğrenmeye başladığınız zaman acemiliğiniz bitiyor. zaten acemiliğin 2.haftasından sonra alışacağınız için günler hızla akacak..

    yanınızda giderken neler götürüleceği hususnda zibilyon tane öneri getirilmiş, ben oraya girmeyeceğim fazla. sadece şunu diyeceğim, ben götürmedim hata ettim. kulak tıkacı ve göz bağı. acemilikte özellikle sizin kurtarıcınız olacak. biz uzun-kısa karışık 150 adam aynı yatakhanede yatıyorduk, öksürük seslerinden uyu uyuyabilirsen. mevsim de kış haliyle.. bunu gözden kaçırmayın.

    birçoğunuz hayatınızda daha evvel elinize silah almadınız, benim gibi. silahınızı çocuğunuz gibi sevin. silah bir askerin namusudur derdi bizim takım komutanı. insan namusunu başkasının eline bırakır mı? bırakmaz. o zaman silahını sakın başka birine, en yakın arkadaşına, badine bile verme. başın belaya girer, zaten her yerde yazar askeriyede silahını canlıya doğrultma, arkadaşına verme vs.. bunlar gereksiz uyarılar değil..

    silahtan korkma.. silahtan kork tabii de, neticede namlunun ucundaki korksun, sen korkma. atış yaparken komutanlarını dinle, kendini kasma, oraya rambo olmaya gitmiyorsun merak etme, herkesin bir mermi istihkakı var sen de o istihkakını harcamaya gidiyorsun. 3-5-7 duruma göre birkaç el daha atarsın..
    hiç kasma.

    silahı iyi tanı. kısa dönemlerde gerçi pek bir numarası olmuyor bunun ama sen yine de tanı. silah dağıtılacağı zaman uyanık ol, yeni tarihli, paslanmamış, temiz silahlardan kapmaya bak, askı kayışı sağlam olsun sonra kabak senin başına patlar.

    acemilikte ve usta birliğinde iki kez silah alacaksınız. - yüksek ihtimalle- ikisinde de silah sizin üzerinize zimmetlenecek, imzalı kağıt alacaksınız ve terhis olmadan önce zimmet senedini geri vereceksiniz. terhisinizi yanınızda taşıyorsunuz bir anlamda, dikkat edin.

    içinizden büyük bir çoğunluk nöbete gidecek. nöbete giderken yanınıza alacağınız mermilere dikkat edin, şarjörlerde eksik mermi çıkarsa sizden bilirler. o yüzden sayıyla verirler, sayıyla alırlar. başınız belaya girmesin. bazı teskereci askerler giderken hatıra babında her şarjörden mermi aşırırlar, bizim arkadaşların başına geldi, durduk yere hiç suçu yokken tutanak yediler, gözünüz açık olsun.

    kısa dönemler için konuşuyorum, uzun dönemlerle iyi geçinmeye bakın. daha doğrusu sizinle iyi geçinmeye çalışanlarla iyi geçinin. herkesle anlaşacaksınız diye bir kaide yok zaten. hemşehri filan bulursanız yapışın yakasına. askerde herkes hemşehri arar zaten gidince göreceksiniz. aslında eğlenceli ortamdır, yeter ki eğlenceyi yaratın.

    usta birliğindeki görevinizi aksatmayın, olaya tıpkı bir memur mantığı ile yaklaşın. sabah ictima ile başlayan mesainiz akşam 5'te normal mesai bitince otomatikan bitiyor. ondan sonra nöbetiniz filan varsa tutuyorsunuz yada nizamiyede gececi iseniz yada şoförseniz yada nöbetçi çavuşsanız değişebiliyor ama geneli böyle. bu şekilde düşününce olay rutinleşiyor, sabah 8 akşam 5. hafta sonları zaten tatil, şanslı olanlar çift çarşı alır; olmayanlar tek günle idare eder. içerde kaldıkları diğer günde de futbol, basketbol, voleybol vs oynanır; bol bol uyunur ne bileyim tadı çıkarılır işte.. askerlik, hiçbir şey düşünülmeyen tek yerdir.

    devlet sizin yerinize herşeyi düşünür, şampuanınıza varana dek verir. senin yapacağın tek şey amirlere ve nizamlara mutlak itaattir. düşünme, sadece yap.

    sana verilen işi çok göze batmadan, ne çok çabuk, ne de çok ağırdan alarak yap. askerde iş bitmez, bunu sakın unutma.

    şafak sayma. en azından başlarda sayma, için daralır, ruhun sıkılır. hele hele benim gibi, terhis olan üst devrelerin eğlencelerini görüp de hepten depresyona
    girme. gerçi ben nizamiyede nöbet tutarken adamlar ellerinde bavullarla önümden geçip gitti, kim olsa girer lan!! olsun siz yine de girmeyin, unutmayın bir zamanlar da onlar sizin gibiydi.. sabredin, sabredin, sabredin..

    dua edin, dua edin, dua edin. sivil hayatta dini anlamda inancınız zayıf olsa bile dua edin. içsel ferahlık sağlama adına. budaya, ota, taşa neye isterseniz.. ama edin. içiniz burulunca, aileniz, eviniz, ortamınız aklınıza gelince, gözleriniz dolunca insanın dayanacağı manevi bir duvar gerekiyor.

    kimseyle tartışmayın, kimse babasının işini yapmıyor neticede. kimseyi ciddiye almayın, her lafı üzerinize almayın. üstleriniz size sert çıkabilir, unutmayın azarlar size değil kamuflajınıza edilmiştir. böyle düşünün, rahat edin. nizamiyede beyninizi bırakın, zira içeride bu tipte binlerce insanla karşılacaksınız; yoksa uyum sağlayamazsınız.

    internet kafe varsa birliğinizde -ki çoğu birlikte var- kullanın. sivil hayatla bağlantınızı koparmayın, gündemden uzak kalmayın. sevdiklerinizle irtibatınızı kopartmayın, sevgilisi olanların işi gerçi çok zor. ben bu kadar derdin arasında bir de bunu çekemezdim; allah yardımcınız olsun. unutmayın, böyle durumlarda askerliği yalnız siz değil, geride bekleyenler de yapıyor.

    şunu da unutmayın, bitmeyen askerlik henüz icat edilmedi. ister 155 ister 460 gün. herşeyi yapabilirler, unutmayın. ama zamanı durduramazlar. bunu düşünün, kendinizi rahatlatın.
  • eğer inançsız ya da islam dışında bir dine mensupsanız, sakın ha bundan çevreye bahsetmeyin. olabildiğince müslüman görünün, tesbih falan çekin, durduk yere ayet-el kürsi okuyun hatta.
    şahsen bir muhabbet esnasında böyle bir hata yaptım ve ertesi gün "seni uykunda yastıkla boğarım." diyen tipler belirdi çevremde.
    izmir'de 24 yaşıma kadar anlayamadığım, türkiye'nin aslında nasıl insanlardan oluştuğu gerçeğini askerde anladım, cehaletin nelere kadir olduğunu da anladım.
hesabın var mı? giriş yap