• cidden incelemek istediğim şahane maskeleri de içinde barındıran, oldukça farklı ve başarılı bir fransız filmi. içinde gerçek sanatçı ruhu olan insanların hayatlarının bir bölümünü seyretmek bile bu kadar keyifliyken acaba bu insanlar nasıl hayatlar yaşıyor...
  • dün fransız kültür merkezi'nde, film gösteriminde izlediğim ve en yakın zamanda yeniden izlemeyi düşündüğün film. başrollerde, 9 mois ferme'de de severek izlemiş olduğum albert dupontel ve (gözlerine hayran kaldığım) nahuel pérez biscayart var.

    ben hem hikâyeyi hem de işlenişini çok sevdim. romanını okumamıştım ama okuyup bir de o açıdan incelemeyi çok istiyorum.

    filmin teknik kısmı da çok başarılıydı. ayrıca müzikleri de beni atmosfere dahil etti diyebilirim.

    şahsen gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.

    --- spoiler ---

    özellikle finalde yer alan anka sahnesi ile boğazım düğümlendi.
    --- spoiler ---
  • uzun zamandır bu filmi değerlendirmek için bir entry girmeyi düşünüyordum ki zaten üstte bir çok yazar, yorum ve değerlendirirken başarılarının hakkını fazlasıyla vermiş.. şu virüslü günlerde belki de sinema seven birini teselli edebilecek muhteşem bir film olduğunu söylemek mümküm (aksini düşünen varsa fransız filmlerini bir daha izlemesin). filmin konusundan bağımsız, müzikleri ve görsel efektleri gerçekten beni kendine hayran bıraktı. albert dupontel hem kişilik olarak, hem oyuncu olarak hem de yönetmen olarak benim gibi yığınla insanı kendine hayran bıraktığı bir gerçek ama bu filmdeki performansı gelmiş geçmiş en iyi aktörlere kök söktürür. istisnasız ister edebiyatından bakın, ister heykelinden, isterseniz de sinema veya tiyatrosundan bu hiç farketmez fransız yapımları romantizm'i icra ettikleri yapıtlarının tam merkezine işliyor.

    (bkz: victor hugo)
    (bkz: camille claudel)
    (bkz: sophie calle)
    (bkz: banksy)
    (bkz: albert dupontel)
  • fransız yazar pierre lemaitre tarafından yazılmış ve albert dupontel tarafından sinemaya aktarılmıştır.

    kitabını okumayı çok istesem de çevirisi yapılmadığından ve fransızcam da henüz bu seviyede kitap okumaya yetmediğinden okuyamadım ancak filmi izleyebildim.

    yüreği olan herkesin gözlerini dolduracak finale giderken kahramanımızın hüzünlü hikayesini nefis dekorlar ve muhteşem bir maske çalışmasıyla takip ediyoruz, film hem birinci dünya savaşının ve o dönemin atmosferini çok iyi hissettiriyor ama öte yandan da edouard'ın yaşadıklarına o kadar çok kapılıyorsunuz ki bu kısım geri planda kalıyor.

    ızleyin, izlettirin.
  • tam bir kara mizah,savaş sonrası dönem ambiyansı,insanların iki yüzlülüğü iyi yansıtılmış.izlerken üç kere durdurmak zorunda kalsam da filme yabancılaşmadım.
    sinema tarihinde kesinlikle iyi bir yer bulacak filmdir.

    --- spoiler ---

    eduard'ın mutsuzluğunu maskelemesi metaforu filmi almış götürmüş.
    --- spoiler ---
  • bildiğimiz, özlediğimiz, yarı tatlış yarı dramatik bazen komik bazen gidik, saturasyonu ve renk kontrastı yüksek klasik bir fransız filmidir. sanat ve sanatçı göndermeleri olsun, karakterlerin karikatürize halleri olsun, yaz havasında müzikleri olsun, film mi izliyorum yoksa animasyon mu dedirtmesi olsun, zamanında hatun düşürmekte sıkça kullandığımız jeunet ve caro filmlerinden hiç eksiği yoktur. üstelik karakterin çizim tarzı ergenliğimde en çok öykündüğüm egon schiele (çünkü sevdiğim kızın tarzı benziyordu) gibiydi. marcel duchamp ve picasso göndermeleri insanın elit ruhunu okşuyordu. tamam şimdi aşağılarmış gibi oldum ama öyle değil. sonradan gelen bir his bu. yaşlılık işte. acaba darius khondji mi görüntü yönetmenliğini yapsaydı? belki daha iyi olurdu. ama sıradan parya için gayet iyi film.
  • albert dupontel'in saheseri olabilecek film. bir film tüm duyulara hitap edebiliyorsa eger, bu film bunu basarmis.
  • film; angoulême'in francophone festivalindeki ziyaretten sonra basın tarafından çok beğenilir ve aralık 2017’de vizyona girer. 2 milyonu aşan seyirci sayısına ulaşır ve 15,1 milyon dolarlık gişe yapar. au revoir la-haunt filmi diğerlerine bakıldığında sınıflandırmalara meydan okuyan bir filmdir. bu filmi gerçekten de bir sınıfa sokmak zor. komedi ve trajedi arasında şöyle düşünürsek, yine bir savaş döneminde geçen savaş atı (war horse) filmini tim burtun’un yönettiğini aklınızca canlandırmaya çalışabilir misiniz? hayal dünyasını gerçeğe taşıyan bir yönetmen ve tarihin kapılarını aralamaya çalışan başka bir senaryo, albert dupontel’in çektiği bu film tam olarak böyle karşımıza çıkıyor. birinci dünya savaşını takip eden 19. yüzyılın sonlarında fransızlar, gazi veya şehit olarak evlerine dönen askerlerini onurlandırmak amacıyla, anıtlar diktirmeye karar verir ve cephede meydan okuyan askerlerini gururlandırmaya çalışırken, halkın isteklerini de karşılaşmayı denemektedirler ancak işin içine dolandırıcılıklar da girmiştir. cepheye meydan okuyan nahuel perez biscayart kaybettiği sosyal hayatını geri toplayabilmek için dolandırıcılık yapmaya karar verir ancak filmdeki tek dolandırıcılık bu değildir.
    ilginç bir tesadüftür ki; 13. cesar film festivalinin en sevilen filmi best per minute (bpm) ‘de yine sevilen başrol oyuncusu nahuel perez biscayart oynamaktadır. bpm filmi aıds konusunda bilinçlendirme yapmaya çalışan lgbt (lezbiyen, gay, biseksüel, trans) temalı bir festival filmidir.
    au revoir la-haunt filmiyle aynı ismi taşıyan 600 sayfalık pierre lemaitr’ye ait bir kitap uyarlamasıdır. kitap içeriğine bakıldığında çok daha şiirsel bir hava taşır. filmin doğuşuyla ilgili bir röportajda neden pierre lemaitre'nin romanını uyarlamayı seçtiniz diye albert dupontel’e sorulur.
    “benim büyük okuyucu zevkime ek olarak (bir milyon kişi tarafından paylaşılan), kitabı son derece ilham verici buldum. bütün karakterler kafa karıştırıcı bir modernlikte; açgözlülüğü sadece şimdiki iş adamları tarafından eşleştirilen bir pradelle'den, pişmanlık dolu bir baba olan marcel pericourt’dan, kızgın bir oğuldan, fakir bir dolandırıcı aşığa kadar... şuan tanımlayamayacağımız bir iplik bu. yüzyıllar boyunca "ortalama insanı" temsil ettiği için, bütün bu unsurlar ilk defa bir uyarlamanın bana uygun ve mantıklı görünmesini sağladı. buna ek olarak, pierre lemaitre'nin kitabı bir senaryo için gerçek bir el kitabıdır. hem onun yazısı görseldir hem de karakterleri psikolojik olarak mükemmel bir şekilde tanımlanmıştır. hepsi de bir anlatımın sürekli çarpışmasıdır. en sevdiğim yazarlardan ikisi olan dumas ve celine'in mükemmel bir karışımı.” (dupontel,2018:1) diyerek yanıt vermiştir.
    600 sayfalık bir kitabı senaryolaştırmanın zorluklarına gelindiğindeyse albert dupontel şu şekilde cevap verir.
    “bu 600 sayfalık kitapta, benim önyargım; “esansiyel”yani güçlü ve tutkulu bir ilişkiye gitmek oldu. edward, "aldatmaca" olarak senaryosunda erken karşılaştığı edouard tarafından önerildi. o benim sinemadaki tarihi ifade etmek için bir senaryo dizisine ihtiyacım olduğunu biliyordu.

    nitekim kitapta, "aldatmaca" son üçte birlikte gelir ve benim ana işlerimden biri çok erken tarihe konumlandırmaya çalışmak oldu.
    örneğin, pradelle’den intikamını almak için yola paouline’i ortaya koydum ve albert’da onu buldu. bu olay kitapta mevcut değil. ayrıca terastaki baba ve oğul diyalogu mesela, izleyicinin buna ihtiyacı olduğunu düşünüyorum, ancak okuyucuya bu bilgi verilmek zorunda değil.” (dupontel,2018:1)bu bağlamda bakıldığında filmin kitaptan ayrıldığı çok fazla nokta bulunmaktadır. film bize ı. dünya savaşı döneminde yaşanan olayları farklı bir ideolojik anlam taşıyarak ve bakış açısını parçalayarak anlatmaktadır.

    (bkz: gelenksel dramatik yapı) çerçevesinden film;
    “geleneksel dramatik yapıda öyküyü¨ oluşturan olaylar seyircinin öyküye yönelik heyecanını ve ilgisinin anlatı boyunca ayakta tutacak şekilde yükselen bir eğri çizerek ilerlemektedir. klasik anlatının bir diğer karakteristik özelliği özdeşleşme üzerine kurulu olmasıdır. izleyicinin filmin içerisine dahil olabilmesi ve anlatıyı takip edebilmesi öyküdeki ana karakterle özdeşleşerek filmin sonunda karaktere ilişkin çatışmanın çözülmesiyle yasadığı katharsise bağlıdır. bu tür anlatı yapısında başlangıçta ana karakterin hayatı bir denge ve düzen içerisinde devam ederken, bu dengeyi bozacak bir olayın gerçekleşmesiyle gelişme aşamasına geçilmekte ve gelişme kısmında olaylar karmaşıklaştırılarak karakterin önüne çeşitli engeller çıkarılmaktadır. doruk noktaya kadar karakter bu engelleri aşmaya çalışırken doruk noktada çatışma çözülmekte ve anlatı sona ermektedir. anlatının başında yer alan denge ve bu dengenin bozulması klasik hollywood anlatısının neredeyse başlangıcından bu yana kullanılan en temel öykü¨ anlatma tekniği olarak karşımıza çıkmaktadır.” (tugan,2018:132) geleneksel dramatik yapı; giriş – gelişme – doruk nokta ve sonuçtan oluşur.
    giriş kısmında; film hakkındaki genel bilgiler verilir, mekanlar, olaylar, karakterler tanıtılır.

    giriş kısmında; film hakkındaki genel bilgiler verilir, mekanlar, olaylar, karakterler tanıtılır. “izleyicinin, dizide yer alan ana karakterler ve bu karakterlerin sorunları hakkında ilk aşamadabilgilendirildiği bölümüdür. bu bağlamda izleyiciye öyküyü¨ anlaşılır kılmak ve izleyicinin ilgisini canlı tutmak için ek bilgiler verilir. aksi takdirde karakterleri ya da karakterler arası ilişkilerde gerçeklesen olay örgüsünü bilmeyen izleyici, hemen gerçeklesen çatışmayadahiledilirseanlatıyıizlemekten vazgeçebilir. buna karşılık, “izleyici her şeyin olabildiği, her şey olası olduğu ilk sahnelerde olay örgüsünün kurulmasına –yapay olsa da- yardımcı gerekli bilgilerin konulmasını yadırgamaz (akyürek ve orhon, 2007: 74).”filmin ilk sahnesi, filmin geçtiği mekanı ve zaman hakkında bilgi vererek başlar. savaştan 2 yıl sonra kasım ayında fas’da yakalanan muhasebeci ve dolandırıcı albert maillard (albert dupontel) karakterinin ifade vermesiyle başlar.

    ı. dünya savaşı, modern tarihin en yıkıcı savaşlarından biri olmuştur. bu savaşta yaklaşık on milyon asker ölmüştür. bu rakam, önceki yüzyıllarda yapılan tüm savaşlardaki askeri can kayıplarını aşmaktadır. savaşta tahminen 21 milyon kişi de yaralanmıştır. makineli tüfek ve gaz harbi gibi yeni silahların savaşa girmesi, çok sayıda can kaybıyla sonuçlanmıştır. bir günde en ağır can kaybının görüldüğü tarih olan 1 temmuz 1916’da yalnızca somme’deki ingiliz ordusu 57.000 kayıp vermiştir. en çok askerî can kaybı almanya ve rusya’nındır: sırasıyla, tahmini 1.773.700 ve 1.700.000 kayıp. fransa, hareketli kuvvetlerinin yüzde 16’sını kaybetti. tarihçiler, savaşın sonucu olarak doğrudan ya da dolaylı 13 milyon kadar silahsız insanın öldüğünü tahmin etmektedir. savaş sonunda can kayıpları, tarihteki en ölümcül salgın olan “ispanyol gribi”nin baş göstermesiyle hızlı bir şekilde artmış ve milyonlarca kişi yerinden yurdundan olmuştur. mal ve sanayi kayıpları, özellikle en ağır çarpışmaların yaşandığı fransa ve belçika’da yıkıcı bir boyuta ulaşmıştır.

    11 kasım 1918 günü, sabah saat 11:00’de batı cephesi’nde çarpışmalar durmuştur. ki bizim filmde “en sık göreceğimiz tarih 9 kasım 1918” tarihidir. çağdaşlarının “büyük savaş” dediği savaş bitmişti ancak çarpışmaların uluslararası, siyasi, ekonomik ve sosyal alandaki çok büyük etkileri, ilerideki onlarca yıl boyunca yankılanacaktı. (encylopedia:2017:1) bu bağlamda au revoir la-haunt bizim için klişelerden daha ikinci sahnesinde ayıklanan bir yol çizer.

    almanlar ve fransızların ateşkes antlaşması imzalayacağına dair dedikoduların döndüğü 9 kasım 1918 gününde bir köpek savaş alanında koşarak ilerler ve fransız askerlerinin arasına girerek bizi iki karakterimizin yanına götürür. edouard pericourt o arada kirli elbiseleri içinde resim çizmektedir. herkes ateşkes antlaşmasının sonuçlarını olumlu bir şekilde beklerken almanlardan korktuğu halde savaşı seven yüzbaşı aulnay pradelle savaşın biteceğine dair eline geçen bir mektubu buruşturur. bu zamana kadar onun yüzünü görmeyiz ancak burada simsiyah bir mekan da karakterinin daha belirgin olabilmesi için üstten verilen tek bir ışık ile aydınlatılmış, keskin gölgelerin yüzüne düştüğü bir sinirli bir adamla karşılaşırız. sinematik açıdan bakılırsa hızlı ritme sahip bir müzikle de sahne desteklenerek karakterimizin kötü olduğu seyirciye daha ilk karşılaşmasında hissettirilmiştir.
    haberi alıp odadan çıkarak askerlerin arasından geçen pradelle, edouard ve albert’in yanından geçerken tekrar bizi başrollerimizle baş başa bırakır. edouard, üzerine “çok yaşa ölüm” yazdığı pradelle’nin karikatürünü albert’a atar ve o da buruşturulmuş kağıdı aceleyle saklar. pradelle hendeğin merdivenlerindeki çavuşu görür ve ona meydanda devriyeye çıkmasını emreder. çavuş almanların da savaşı bitirmek istediğini söylese de pradelle genç korkak bir çocukla diğer bir askeri yanına çağırtarak devriyeye gönderir. gündüz devriyesi normalde olan bir şey değildir. ve 2 el silah sesi duyulur.
    iki asker’de pradelle’nin silahından çıkan kurşunla öldürülür. ve almanlara karşı tekrar fransızlar tarafından toplar ateşlenir. savaş yeniden başlar. tüm askerler taarruza geçer. atılan bombaların altında birçok asker can verirken bir bomba albert’i es geçer ve son anda kurtulur. o anda ölen iki askerin sırtlarından vurulduğunu, vuran kişinin yüzbaşı pradelle olduğunu fark eder. pradelle ateş etmek için alber’in yanına gider ancak almanların attığı bir bomba tam o anda üzerlerine doğru gelmektedir ve bunu görüp pradelle geri çekilir. albert düştüğü çukurun içinde öldüğünü zanneder. burası filmin bütün klişeleşmiş bomba sahnelerinden uzaklaştığını gösteren ilk metamorfik sahnedir. çoğu filmde bomba patladığında baş karakter öne doğru kendini yere atarak çizik bile almadan kurtulurken burada albert gömülü kaldığı çukurun içerisinde ölü bir atın ağzından, içinde kalan havayı çekerek kendi hayatını kurtarmaya çalışmaktadır. ki bana göre bu efsaneleşmiş (bkz: truva atı) hikayesine bir gönderme niteliği taşımaktadır.

    en iyi eğitilmiş askerleri taşıyan tahta bir attan seyirciyi kopartarak, kendi hayatını kurtarmak için ölü bir atın içindeki havayı çeken bir albert’a ve daha sonra bunu yad etmek için tahtadan bir at kafası maskesi tasarlayan edouard göreceğiz. edouard’ın tasarladığı garip maskelerin içindeki “at kafası” truva atını destekleyen bir bilgi bizin için.
    edouard daha sonra albert’i toprağın altından kurtarır ve ilk yardım uygular. albert uyandığı anda bir mermi edouard’ın ağzına isabet eder. filmin buradan sonraki diyalogları da buna göre giderek azaltılmış kısa ve öz bir hale getirilmiştir. albert’in, edouard’ın hastaneye taşındığını uzaktan izleyen pradelle, ondan yardım isteyen kendi askerlerinden bir tanesini ateş ederek öldürürken şu cümleyi söyler “ hala savaştayız.” pradelle’in kötü olan kişiliğini bu cümle ile tamamen benimsemiş oluruz.
    kanlar içinde ağzı sargıyla sarılmış olan edouard hastane odasında karşımıza çıkar. acıları yüzünden inlemesi üzerine; albert hemşireden morfin vermesini ister ancak katolik görüşü benimsemiş hemşire bu isteğe karşı çıkarak duvardaki isa heykelini işaret eder. yerinde duramayan albert hemşireyi takip eder. aynalı bir ecza dolabının olduğu diğer odaya geçer. hemşire dolabı biraz araladığı an odadaki isa heykelinin ters döndüğünü fark eder ve hemen düzeltmek için araladığı dolaptan uzaklaşır. albert o sırada dolabın içerisinden morfin çalarak odayı terk eder. bu sahnede dolabın hafif aralanmasından bütün olarak gördüğümüz ayna, iki parçaya yani iki farklı görüşe ayrılır.
    bu; inançlı kişiler ve inançları o kadar kuvvetli olmayan diğer kesim arasındaki farkı da sembolize etmek amacıyla kullanılmış bir kamera açısıdır. hemşirenin olduğu aynalı kapakta odayı iki farklı pencere aydınlatırken, albert’in ilk göründüğü aynada; odayı havada asılı duran lamba aydınlatmaktadır. yapaylık ve doğallık arasındaki farkı; gündüz olduğu halde yanan lambadan ayırt edebiliriz. yangınlardan dolayı dışarı çıkan troyalılar kılıçtan geçiriliyor ve adeta savaş değil troya kentine ölüm yağıyordu. uykularında gafil avlanan troyalılar savaşmaya çalıştıysa da savaş sona yaklaşmıştı. sabah olmadan soylulardan aeneas hariç hepsi öldürülmüş ve kral priamos ise karısı ve kızlarının gözü önünde akhilleus’un oğlu neoptolemus tarafından öldürülmüştü. troya yerle bir edilmişti. birçok troyalı askerin uykusunda katledildiği bu hileli savaş adil değildi. afrodit’in oğlu aeneas, annesi tarafından kaçırılarak italya’ya götürüldü. gittiği yerde etrüsk kralının kızıyla evlenen aeneas, roma’nın gerçek kurucularından sayılır. troyanın, akhalıların gazabına ve katliamına tanık olduğu o gecenin ardından tanrıça afrodit güzeller güzeli helen’e yardım ederek onu troya kentinden kaçırdı. helen, paris’in ölümünden sonra kardeşi deibhobos ile evlenirken afrodit’ten kendisini eski eşi menelaos’a götürmesini istedi. menelaos helen’i kabul etti ve yunanistan’a doğru beraber yelken açtılar. bütün olan bitenin ardından geride; halen yanmakta olan, bir zamanlar huzur dolu, sokaklarında barış rüzgarları esen fakat şimdi birbiri üstüne yığılmış troyalı savaşçıların cesetleriyle
    dolu bir kent kalmıştı.” (tarihiolaylar: 2018,1)

    albert, savaşta hayatını kurtaran arkadaşının acılarını birazda olsun hafiftletmek için çaldığı morfini edouard’a verir ve morfinin etkisiyle edouard’ın (bkz: flasback ile) geçmişine dair bir rüyanın içine sürükleniriz.
    küçük yaşta çizimler yapmaya başlayan edouard çizimlerini annesine gösterir ancak annesi ölür. babasının kendisine her sarılmasını istediğinde babası ona sadece para uzatarak kendinden uzaklaştırır ve o da üzerinde dallama, aşağılık yazan babasının karikatürlerini yıllarca yapar. küçük yaşta da büyüdüğünde de hep babası tarafından azarlanır ve en son babası yukarıdaki merdivenlerde kendisi ise giriş kattayken aralarındaki mesafe farkını “babasını alt açı ile yücelterek, edouard’ı da üst açı ile küçülterek gösteren” iki farklı çekim bize eşlik eder. dilini çıkartıp dışarıya yönelen edouard ağzında sargıyla tekrar gözlerini açtığında üzüntüden kızarmış ıslak gözleri bize hiç diyalog olmadan sadece 2 dakika içerisinde hayattı hakkında bilgi verir. filmsel zaman kullanımı bakımından etkili bir geçişle karakterin hayatı izleyicilere yansıtılmıştır. kitaba göre baktığınızda 100 sayfa süren bu hikaye filmin içinde sadece 2 dakikaya sığdırılmıştır.
    elleri ile ağzını yoklayan edouard gözlerini açtığında albert çizimlerini incelemektedir. farklı ve garip olduğu halde beğendiğini belirtir. bu sırada edouard elleri ile pencereyi açmasını ister ve tepsiyi kaptığı gibi yüzünü inceler. korkudan şok geçirmeye başladığı anda albert tekrar morfin vererek uyutur.
    bir sonraki sahne, kıyma makinesinden yemekleri çeken hemşire ile açılır. yemekleri sıvı bir hale getirdikten sonra büyük bir şırınga yardımıyla hızlıca yemek borusuna bağlı serumun içine sıkar. bu arada hemşirenin göründüğü sahnede yine aydınlatma penceredir ancak ilahi bir ışık tepeden sadece beyazlar içindeki hemşireyi aydınlatır. bu yine dini yöne vurgu yapmak için özellikle çekilmiş bir sahnedir. hemşire gittikten sonra albert edouard’a paris'te özel bir hastaneye nakil olması için konuştuğunu belittir ancak edouard bunu istememektedir. protez yaptırsa bile eve dönüp babasını görmek istemediğini söyleyerek sinirlenir. 4 yıl boyunca savaşta sağ kaldığı halde savaş bittikten sonra albert’den kendisini öldürmesini ister. tabiki bu istek sadece kağıt üzerindedir. albert gizlice kayıtlardan, edouard’ı dosya üzerinde öldürmek için, henüz ailesine haber verilmemiş 18 ölüyü inceler. "eugene lariviere” isimli bir evsizin yerine eduard pericourt’u yerleştir ve böylelikle 113. tepede 9 kasım 1918’de öldü olarak kayıtlara geçer.
    savaş bitiminde evlerine dönmekte olan askerleri penceresinden izleyen pradelle’i görürüz. kamera konumu burada özellikle alt açıya yerleştirilerek, güç ve statüyü sembolize etmiştir. ismi eugene olarak değişen edouard’ı albert, nakil aracına bindirip paris’e gönderir ve onun ailesine bir mektup gönderir. sistem eleştirisini diyalogda da şu şekilde belirtir "askeriyenin gönderdiği mektup hiçbir zaman iyi bir haber iletmez, o yüzden mektubu ben yazdım.”
    estetik ameliyatlar, farklı protezler tek tek edouard’a gösterilir ancak hiçbirini beğenmez. bu sırada albert 4 sene önceki nişanlısı cecile bir mektup yazarak döneceğini belirtir ancak pradelle tam gideceği sırada onun henüz gidemeyeceğini belirterek edouard’ın ablasın madeleine’ın yanına getirir.
    ablası kardeşinin cesedini yanında götürmek istemektedir ancak bu yasaktır. pradelle ve albert o sırada birbirleri ile bir antlaşma yaparlar. akşam çöktüğünde mezarlığa ulaşırlar ve albert üzerinde isim yazmayan boş bir mezarlık seçerek madeleine’a edouard’a aitmiş gibi göstererek kandırır. gecenin bir vaktinde madeleine ağlayarak mezarın açılmasını ister. bu sahnede pradelle ve madelein yan yana dursa da mezara çakılmış tahta hac ile ikili birbirinden ayrı dünyalara ait bir şekilde konumlandırılmıştır. bu tür ilk bakışta fark edilemeyen simgesel ayrımlara filmin birçok yerinde denk gelmekteyiz. senegalli bir piyadenin mezarını kazdıklarını fark etiklerinde albert korkmuş ve şok olmuş bir ifade gösterirken, pradelle yine alt açıdan çekilerek küstah bir şekilde kahkaha atmaktadır.
    pradelle bir şekilde madeleine’ı cesede bakmaması için ikna eder ve ceset tekrar yerine koyulur.

    filmde’de ı. dünya savaşı sona ermiştir. paris’e geri dönen albertla birlikte 2. sekans başlar. savaşın sona ermesinden kaynaklanan toplumsal kırılma ve hayal kırıklıkları filmde teknolojinin savaşa girmesi işe son bulmuş şekilde yansıtılmaktadır. nitekim bir yerde bu gerçekte de olan bir durumdur. filmin en önemli sahnesi; klişeleşmiş bomba patlama sahnelerinden çok uzaktır. ı.dünya savaşında ölen 10 milyon askerin 1.4 milyon kişisi fransaya aittir ki bu bile kesinleşmemiş bir rakamdır. ölümün hizmetindeki teknoloji ne yazık ki bugün de devam eden bir şey. fransız halkına göre, bu trajedi filmde olduğu kadar gerçek hayattaki korkularında temeli olarak görülmektedir ki bu yüzden seyirciler tarafından film severek izlenmiştir. toplumsal kırılma olarak pradelle ve maillard arasında, günümüzdeki toplumda da bulunan boşluklar vardır. küçük bir azınlık ve açgözlülüğü temsil eden film dünyaya hükmetmek ve mevcut çok uluslu şirketlerin çağdaş toplumumuzda ayakta kalabilecek sayısız maillard’a zarar veren ve yasalara karşı inancını çoktan yitirmiş olan pradelle’ler ile doludur.
    sonraki sekansta önce paris’te albertin kaldığı sokağın genel çekimi verilir, kamera salaş giyimli küçük kız çocuğun louise’i takip eder. ve kız elindeki sütü albert’e verir. edouard ölü olarak bilindiği için albert ile kalmaktadır ancak acıları yüzünden morfine ihtiyacı vardır. albert ise eski işine geri dönememiştir. iş bulmak konusunda seçici değildir. hem kendine hem de hayatını kurtaran edouard’a bakmaktadır. morfin bulabilmek için savaş gazilerini soyduğunu yine kitapta 50 sayfa olarak okusak ta filmde bu sahne sadece 25 saniyelik geleceğe yönelik flashback içinde diyalogla gösterilir. edouard savaştan sonra ilham kaynağını kaybetmiştir.
    mezarların içindeki tabutlar yanlış yerleştirildiği için pradelle mezarlığa çağırılır. yerdeki çamurların siperleri hatırlattığını bahane ederek, mezar taşlarının üzerinde bir cambaz gibi ilerlemektedir. mezarda çalışması için özellikle çinli ve okuma yazma bilmeyen insanları işe almıştır ve bu karışıklığın suçunu önce onlarla dalga geçerek mezarlığa kendilerini çağıran görevlilerin üzerine atar. ölüler için saygı duyulması gerektiğini söyleyen görevli sistemin açığını kendisi de fark ettiği için pradelle’nin önerisini kabul ederek bu karışıklığa göz yumar. gerçek hayatımızdaki torpille işe alınmalar, büyük balığın küçük balığı yemesi gibi birçok yere ilk gönderme burada yer almaktadır. daha sonrasında pradelle her işini çözdüğü gibi diğerlerine de rüşvet vererek işlerini bu şekilde akıllıca çözmeyi deneyecektir.
    albert bir asansör’de çalışmaya başlar ve asansörde sevgilisi cecile ile karşılaşır. zengin bir adamı öptüğünü görür. cecile duygusuzca elindeki yüzünü albert’e bırakır. edouard albert’in evinde kendine maske yapmaya başlamıştır. ve louise yanına gelir. merakla edouard’ın yüzüne bakar. edouard ise ilk kez homurdanarak konuşmaya çalışır. kız edouard’ın dediklerini görmezden gelir ve maskesini çıkartmasını bekler. edouard maskesini çıkartınca kızın korkacağını düşünmüştür ancak kız yaralarına dokunarak edouard’a destek olur. edouard kıza sarılıp ağlar ve teşekkür eder. kızın getirdiği gazete ölülere hürmet etmek adına başlatılan yarışmanın haberi vardır ve edouard heyecanlanır. tekrar çizim yapmayacağını düşündüğümü o anda kızın yardımı ile kaybettiği ilhamını tekrar kazanmıştır. burada küçük kız çocuğunun edouard’dan korkmayıp sevgi ile yaklaşması savaştaki insanların psikolojik ve mental açıdan kendilerini eksik ya da kötü hissediyor olmalarına karşı bir göndermedir. kız çocuğu diğer tüm fransa halkını temsil eder ve savaştan kalan izlerin taşıdığı anlamı kendininmiş gibi sahiplendiğini imgelemektedir.
    edouard’ın babası marcel, pradelle ile aşırı büyüme hakkında görüşmeye gelmiştir. bir yıl önce pradelle tarafından kurulan tabutçuluk işi 1 milyon kirli para kazanarak kar etmiştir. tamda bu konuşmanın ortasında aniden yere düşerek bayılır. bayıldığı gün (9 kasım-yani oğlunun ölüm yıl dönümüdür.) pradelle ölmesini istediği için ilk önce kimseye haber vermez. sesi duyan meraklı onlarca insan ise anında tepesine doluşup meraklı gözlerle ellerinde pipo tüttürerek sadece izlerler. günümüzde de aynı olay söz konusudur. meraklı gözler her zaman vardır. iyi ya da kötü olsun fark etmez tepemize doluşup bizleri izleyen çevredeki insanları bu sahnede sembolize etmiştir. pradelle’i yardımcısı yanına çağırdığında meraklı insanların arasındaki küçük bir boşluktan görürüz. bunun sebebi bana göre pradelle’nin ilk çöküşünü gösteren çatışmadır. şuna kadar giriş ve gelişmeyi çok güzel sembolize eden karakter olan pradelle çatışmalar içindeki sorunların yavaş yavaş çözülmesi ile devam edecektir. bunuda tam olarak bu kamera konumlandırılmasında sıkışmışlık hissi yaratarak hissettirilmektedir. insanların arkasından gizlice iş çevirdiğini vurgulamak amacıyla da bu açıya yer verilmiştir. marcel’in sedye ile taşındığını görürüz ve sahne biter. albert, işten eve döndüğünde küçük kız ve edouard’ın ilk maskesi ile karşılaşırız. bu noktaya kadar bakıldığında geleneksel dramatik yapısı üzerinden gidersek film “giriş” kısmını tamamlamıştır. (bkz: nuray hilal tugan)’ın dediği gibi; “izleyicinin, dizide yer alan ana karakterler ve bu karakterlerin sorunları hakkında ilk aşamada bilgilendirildiği bölümüdür. bu bağlamda izleyiciye öyküyü¨ anlaşılır kılmak ve izleyicinin ilgisini canlı tutmak için ek bilgiler verilir. aksi takdirde karakterleri ya da karakterler arası ilişkilerde gerçeklesen olay örgüsünü bilmeyen izleyici, hemen gerçeklesen çatışmaya dahil edilirse anlatıyı izlemekten vazgeçebilir.” (5) bize de filmde bu noktaya kadar karakterler, olaylar, mekanlar sırayla tanıtılmıştır. bu noktadan sonra ise gelişme kısmı başlar.

    (bkz: gelişme)
    “gelişme bir dizi karmaşık ilişki, kriz, çatışma, yan olay ve benzeri güçlükler aracılığıyla beklentilerimizi yoğunlaştırarak ilgimizi daha derinden elegeçirir ve sürdürür. (miller, 2009: 28). gelişme bölümünde olaylar yoğunlaşır, çatışma güçlenir. seyircinin tahminlerini boşa çıkaran, erteleyen ya da yanıltan olaylar geciktirim ve sürprizleri ortaya çıkarır. geciktirim, beklenen sona varışı erteleyen olaylarla, sürpriz ise, olaylarda ters dönüşlerle seyircinin yeni tahminler yapmasını ve filmin sonunu merak etmesini sağlayan tekniklerdir (bayram, 2013: 36). gelişme kısmında karmaşıklaştırılan olaylar doruk noktaya kadar yükselen bir eğri çizerek ilerler ve heyecan ve olayların nasıl çözümleneceğine ilişkin merak duygusu en üst seviyeye ulaşır.”(tugan: 2018,134)
    bir gaz lambasının başında üç karakter durmaktadır. soldan sağa: albert, louise ve edouard. boynuna bir fular takmış ve yüzünde maske olan edouard, albert'a bir tahtayı karalayarak “beni nasıl buldun?” diye sorar. dışarıdan bakıldığında önemsiz gibi görünse de yüzü olmayan bir adamın gözünden bakıldığında çok önemli olan sorudur bu. kızın edouard'a karşı geniş gülüşüyle verdiği cevap ise louise’in yine albert'a bakışlarıyla vurgulanır.
    iki adam arasındaki bakışların dolaşımı, sadece bu imajın değil, aynı zamanda filmin ve dupontel'in sinemasının kalbine giden dramatik yapıdır. albert’in dostlukla birleştirilmiş bu sahnesi, tüm askeri kayıplar için edouard’a baktığı kamera açısıyla; acıyı vizyona yansıtır ve acı ile nasıl mücadele edildiğini izleyiciye ulaştırır.
    filmde ışıklar özel anlamlarla yerleştirilmiştir bundan daha önceki sahnelerde de bahsetmiştik burada ise louise'in lambasının loş ışığı; iş birliğini güçlendiren ve hayatta kalan iki kahramana kalıcı olarak hizmet eden fransa halkını temsil eden yoğun gerçeğin bir görünümüdür. ve yine kızın albert’e bakışı sinsilikten uzaktır. albert ve edouard’ın daha iyi anlaşmasını sağlamak için aralarında çevirmen olarak görev yapmaktadır. bu sahnedeki ilk maskenin imgesel anlamı ise çevremizdeki “maskelenmiş insanların kimliğini tanıtmak amacıyla kullanılmıştır.” (6)
    alt çenesini kaybettiği savaştan beri, edouard sadece tanınmayan biri değil aynı zamanda ölen eugène lariviere'nin kimliğinin arkasında da tüm yüzünü gizleyen kelimenin tam anlamıyla görünmez bir karakterdir. arkadaşı albert ve kendi gözünde yeniden doğmak için, önce savaşını kendisinden çaldığı en önemli parçasını, yüzünü geri kazanması gerekmektedir. yeniden doğmak için, başkalarının ona karşı bakışlarındaki dehşet, korku hissinden kurtulabilmek ve kimseden gizlenmeden ayakta durabilmek için artık tasarladığı maskelerin sunduğu insan formunu alarak ayakta duracaktır. böylelikle, doğruyu gizlemekten kurtulacak, görünmez olanı görünür kılacak canavar formundan kurtulacak ve gerçekliğin yanılsamasını insanlara sunacaktır. kısacası gizlemek, görünmek için gizlemek, görünürlük, gerçeklik olarak bir varlık bulacaktır. bu ona daha sıcak yeni bir görünümü kazandırdığı gibi film içindeki sanatı ve sanatçıyı da yüceltmek için kullanılan jesttir aynı zamanda.
    edouard’ın giydiği maske, sadece çirkinlik gizlemek için yapılmamaktadır. aynı zamanda görkemli venedik maskeleri gibi, onun abartılı yaratıcılığını ve ilk başlarda karikatüristik çizdiği resimleri de tekrar izleyiciye anımsatan, estetik niteliklerini takdir etmemize neden olan gizemli bir geçit törenidir.
    pradelle, savaştan sonra sahtekarlığın, alçaklığın, arkasındaki barınakta saklanmaktan kurtulup, daha alaycı bir hale gelmiştir ancak edward onu modern sanat ve popüler yeni yüz yılın kültüründen esinlenerek yaptığı maskelerle ikonik bir şekilde alaşağı edecektir.
    tasarladığı maskeler bazen gösterişli, bazen intikam temalı, bazense feminen bir hal alacaktır. maske edouard’daki dikkat, korku veya utanç gibi çirkin şeyleri gizlerken, iyi olan tarafını da uyandırmaktadır. bu çirkinlik sadece bir erkek üzerindeki çirkinlik değildir. savaşın dehşetini, nefreti hatırlatmaya dair olan fiziksel çirkinliktir. bu çirkin gerçeği gizlemek içinse pradeller ve maskeler herkesin hayatının gerçek bir parçasıdır. yönetimdeki ve sistemdeki büyük delik ya da büyük boşluk; isimsiz bir yüzün tasarladığı maskelerden ibarettir. çekici görünüşünün arkasındaki edouard ağzı kırıldığında zaten ölmüştür. onun maskelerindeki alaycı ve görkemli işaretler savaşın yıkıcı ve çirkin hatalarını, hiçbir insanının silemeyeceğini sembolize etmek amacıyla metaforlaştırılmıştır.

    (bkz: maskeler)

    maskelerin arkasında alsaslı bir kadın olan cecile krestcharm vardır. filmin arkasındaki maskeler, edouard'ın gizlediği maskeler iki aylık hazırlık, üç aylık üretim ve yirmi günlük tasarımlarla tamamlanmıştır.
    cecile kretschmar, genellikle tiyatro ve opera için çalışan bir tasarımcıdır. filmin kostüm tasarımcısı maskeleri yapmak için ilgili olup olmadığını sorduğunda “çok heyecanlandım!” demiştir. bunun sebebini ise “sinema olduğu için değil, maske yapmayı sevdiğim için yapabilseydim, sadece bunu yapardım! ama yaşamak için yeterli değil bu bende bu yüzden makyaj ve saçta yapıyorum.” şeklinde bir röportajında cevaplamıştır. albert dupontel, cecile verdiği talimatlarda edouard'ın yüzünün çirkin ve tahrip olduğu kadar, maskelerin estetik ve güzel bir şeyleri ifade etmesi gerektiğini belirtmiştir. çünkü o dönemin sanatsal yaratımı olarak işkence edilen hiçbiri filmde ifade etmek istememektedir. “bu, savaşı ya da şekil bozukluğunu yansıtmamalı, aksine edouard'ın hayata tutunmasına izin veren güzelliği yansıtmalıdır.” şeklinde de bu isteğini belirtmiştir. maskeler ilk önce küçük modeller yapılarak tasarlanmıştır. daha sonra tüm detaylandırma atölyeye sürekli gelen dupontel’in talimatları doğrultusunda devam etmiştir. (maskeler de cocteau, ay'ın yüzündeki delaunay, pissotiere'deki marcel duchamp var) maskeler, edward'ın duygularını yansıtmak amacıyla tasarlanmıştır. bu yüzden göründüğü her sahne için, hislerinin yorumunu bulmaya çalışılmak zorundadır. “örneğin; fantomas maskesi ilk başta gözlerinde siyah bir kurt olarak tasarlanmıştır. çünkü aldatmacanın doruk noktası budur. bütün maskelerde heyecanlı, alaycı bir gülüşü var ve bu çirkin adam maskelerin arkasına saklanmaktadır.”
    filmin en meşhur maskesi parmakla gülüşün değiştirilebildiği beyaz bir maskedir. dışarıdan bakıldığında en basit maske bu gibi görünse de cecile “ben kuklacı değilim, benim için en zor olanı buydu!” şeklinde cevap verir.

    maskeler profesyonel olarak yapılsa da edouard’ın da yapabileceği materyallerden elde edilmek zorundadır. bu yüzden kağıt macunu ile yapılmıştır. kağıt ve odun tutkalı en ekonomik olan malzemelerdir. kalıbın şeklini alacak olan kağıdı bulmak uzun zaman almıştır. daha sonra, boyama aşaması, zımparalama ve uyum sağlama aşamaları vardır. aslanın maskesiyle nefes almak gerçekten çok zor olsa da aktörün oyunculuğu sayesinde üstesinden gelinmiştir. maskelerde çok fazla teknik sorun yaşanmamıştır. cecile ne olur ne olmaz diye film çekimlerinde yine bulunmuştur. son sahnedeki kuş maskesinin gagası çok sert olduğu için dublör kullanılmıştır ve adamın da incinmemesi için son günde esnek bir gaga koyulmuştur.
    sinemada, maskeler çok az kullanılır. bu filmde maskelerin iyi bir etkisi olmuştur. kitabın yazarı olan pierre lemaitre cecile maskeleri için şu cümleyi kurmuştur “gösteriyi, maskelerinizle benden çaldınız!” (lalsace,2017:1)

    sahnenin devamında edouard, albert için at maskesi yapmıştır ve bu at onu ölümden kurtaran attır. edouard, yarışma için çizimlerine yeniden başlamıştır. kendinden çok farklı bir tür benimsemiş ve yarışmaya hazırlık yapmak için gerçekçi çizimler yapmaya başlamıştır. ancak çizimlerini anıt olarak tasarlasada yapmayacak, sadece satacaktır. yani dolandırıcılık yapmak için adım attıkları ilk sahne burasıdır.
    albert hapse gitmek istemese de zaten yaşadıkları hayat bir hapistir. devleti dolandırmayı kafaya koymuşlardır. albert çok sinirlenir ve puana kadar edouard için yaptığı herşeyi yüzüne vurur. büyük bir kavgaya girerler. edouard’ın yaptığı ilk maske kırılır ve evi terk eder. albert pişmanlık içinde ağlar.
    marcel’in sağlığı düzelmiştir. yatağından kalkıp karısının resmine bakmaya gider. bu sahnede de kamera açısı üst açıdadır. marcel’i ilk kez aciz biri olarak göstermek için bu kamera açısı kullanılmıştır. karısının tablosu ise alt açıdan gösterilmektedir ki burada bu kamera açısının kullanılmasının amacı ölen kadına olan hasreti sembolize etmek amacıyla kullanılmıştır. sonraki çekimde ise marceli kitaplığın arasından dar bir alanda gösterilir. edouard’ın fotoğraflarına bakan marcel’in yalnızlığı ve özlemi slow bir klasik müzik eşliğinde geriye doğru açılan giderek marcel’den uzaklaşan bir kamera açısı ile gösterilmektedir. filmdeki kamera hareketleri kitaptaki uzun uzun anlatılan bölümleri desteklemek amacıyla kullanılmıştır. kapı açılır ve kızı içeri girer. marcel oğlunun ölüm yıldönümünde üzüntüden bayıldığını ilk kez kelimelere dökerek edouard’ı sevmeyen biri gibi gözükse de aslında sevmektedir. bu yüzden anıtları desteklemeye karar verir. edouard’ın çizimlerine bakarak ilk kez oğlunu taktir eder ve imzasını gösterir. bu imza daha sonra karşımıza tekrar çıkacaktır. edouard gittikten sonra albert kavga etseler bile onu merak etmektedir. albert reklam panosu olarak sokakta çalışmaktadır ancak morfinlerini çaldığı gaziler onu sokakta görünce saldırırlar ver döverler. yediği bu dayaktan sonra albert haksızlığa uğradığını düşünerek çatışmasını çözüme ulaştırmak için edouard’ı aramaya başlar.
    albert yaralarını gizlemek için at maskesini takarak morfinleri sakladığı yere gider. buradaki sahne o kadar gerçekçidir ki sakladığı morfinleri almak için çıktığı masanın sallanması seyircinin gerçeklik algısını etkiler ve kendinizi filmin içindeymiş gibi hissetmenizi sağlar, yapmacıklıktan yoksun bu tür objeler ve kamera hareketleri birçok yerde kıvamında ve gerçekçi işlendiği için filimi daha çekici kılmaktadır. albert morfinleri bulamaz ancak edouard'ı alt kattaki kadının evinde bulur. yüzünde surat asmış beyaz bir maske vardır. albert plan hakkında daha fazla bilgi öğrenmek istediğinde edouard maskeyi eli ile düzelterek gülen bir yüz haline getirir. edouard’ın taktığı bütün maskeler aslında edouard’ın ruh hallerini konuşmadan sahneye yansıtmak amacıyla tasarlanmıştır.
    tekrar eve dönerler ve dolandırıcılık planlarını anlatmaya başlarlar. katalogları bastırabilmek için para gerekmektedir ve bu parayı kazanması gereken tek kişide albert'dir.
    kız katalogun kapak sayfasını tasarlarken edouard’da çizimlerini tamamlamıştır. kıza tasarladığı güzel maskeleri göstertmek ister. albert dupontel aslında bu maskelerle fransaya ait özellikleri kısa bir sürede seyirciye sunmayı başarmıştır.
    ay maskesi; albert dupontel’in venedik maskeleri şeklinde yaptığı ancak fransız film yapımcısı olan george melies’ye selam niteliği taşıyan bir maskedir. george meles sinemanın ilk gelişmesinde önemli bir yol izlemiştir. ve "tarihteki ilk bilim kurgu filmi olan (a trip to the moon-1902) aya seyahat” (vikipedia:2018:1) filmine tasarladığı bu maske ile gönderme yapmıştır.

    öpücük maskesi; ilk anlamı fransız öpücüğünden gelmektedir ki bu da kızın maskeyi ilk gördüğünde bilinç altı tarafından verdiği gerçekçi tepki olan dil çıkarma sahnesininde nedenini kanıtlar kanıtlar niteliktedir ki ayrıca bir yandan da gustav klimt’in çizdiği (the kiss-1908) öpücük tablosunu andırmaktadır. bu tablonun en büyük anlamı ise bir uçurumun kenarında duran ve öpüşen bir çift olmalarıdır bu tablo hakkında farklı yorumlar ve betimlemeler vardır. bana göre bu filmde kullanılma amacı ise tablonun taşıdığı "tek bir figürle humanizm, aydınlanma ve modern dönem sanatının insanın merkezi koyma, dini merkezden çıkarma fikirleri” (9) anlamıdır. çünkü filmin ilk girişinde de hemşire’nin ayna sahnesi bunu yansıtmaktadır.ki bunu doğrular nitelikteki bir sonraki maskesi çiçeklerdir.

    çiçek adam maskesi; fransanın en meşhur dönemi olan lale devrine bir gönderme niteliği taşımaktadır.

    tek yağmur damlası maskesi; yağmur damlası renksizdir, sıvıdır, yağmurun tanesi olmaz damlasıı olur, yuvarlak hatlara sahiptir, sonbaharı, aşkı ve çoğu zaman hüznü
    temsil eder. yağmur damlası kötü kalpli olursa sel olur ve her mevsimde karşımıza çıkabilir. tek yağmur damlası filmdeki edouard’ın en acıklı halidir.

    yel değirmeni maskesi; 1886’da 2 sene gibi kısa bir süreliğine paris’e yerleşen vincent van gogh’un "windmills on montmartre” endüstri devrimi yüzünden imalat işlerinin başlamasıyla birlikte ticarette bir artışa yol açmış olması amacıyla, nitelikli olmayan el işçileri ve çalışmak zorunda kalan orta sınıfın bir parçası haline gelen beyaz yakalı işçilere yönelik bu tablosu işgücünde ki büyük talebi sembolize etmektedir... hem orta sınıf hem de işçi sınıflarında yoğun bir genişleme dönemi vardı ve bunun yanında fiyatların artmasıyla, zenginlerle fakirler arasında genişleyen bir boşluk oluşmuştu. paris genişliyordu ve bir zamanlar küçük bir tepe köyü olan montmartre, kentin banliyösü olmuştu. montmartre sanatsal bir faaliyetin merkeziydi. van gogh, kardeşi theo ile birlikte buraya taşındı, başlangıçta bölgenin 13 yel değirmeni vardı, ama van gogh geldiğinde hiçbiri işlevsel değildi, le moulin de blute-fin ve le radet kalan iki yel değirmeniydi. 1970’de burası balo salonu haline getirilmiştir. (bkz:vincentvangogh,2018:1)

    tuvalet maskesi; parfüm sanayisinin fransada doğmasına en büyük nedenlerden birisini sembolize etmek amacıyla tasarlanmıştır. fransada asilik inancıyla versay sarayı ilk inşa edildiğinde (1661) tuvalet ve banyo bulunmamaktaydı. 1768 yılına kadar fransa’da tuvalet yoktu. kötü kokuyu gidermek için parfüm ve peruklar, yerlerdeki pisliklere basmamak için topuklu ayakkabılar, havadan bir anda atılan pisliklerden korunmak amacıyla da şemsiyeler genelde fransa'da bulunmuştur. (bkz:turklerden ögrendiler,2018:1)

    film bu sayede maskelerden yardım alarak ideolojik olarak koşullandırma ve imaları seyirciye sunmuştur. ayrıca edouard yaptığı bu maskenin adını albert koyarakta albert’in kişiliğine gönderme yapmaktadır. evden gelen gülüşme seslerini duyan albert otururken albert’in kız kardeşi madeleine gelir. albert evden gelen gülüşmeler yüzünden tedirgin olmuştur. madeleine albert’i kardeşini babasına anlatması için evlerine yemeğe davet eder ve albert kabul eder ve bu yükün altından nasıl kalkacağını düşünen albert dizlerinin üzerine çöküp kalır.
    edouard’ın babası belediye başkanıdır. askerler için yapılması gereken anıtları kendisi seçeceğini ve bütün askerlerin isimlerinin yazıldığı büyük bir anıt tasarlanmasını tüm aparatı karşılayacağını söyler. bunun nedeni oğluna olan özlemidir.
    albert şık bir takım elbise giymiş, edouard’ın evine gitmek için hazırlanmıştır. kirli ve yamuk bir aynadan albert’i görürüz. aynada albert hem gülen hem üzülebilen maskesi ile iki kez yansımaktadır ki bu sahnenin kullanılmasının amacı asıl amacıda önemlidir. edouard hakkında albert’in bu işi yapmaya karar vermeden önce iki kez düşünmesi gerektiğini ve arkasından iş çevirmesinin sonraki sahnelerde başına iş açabileceğini seyircinin de anlaması ve buna hazırlanması içinde albert’i küçümseyen bir bakış acısına yerleştirmek amacıylada kamera biraz üst bir konuma yerleştirilmiştir.
    albert, edouard’ın ailesinin evine yemeğe gelir. kapıda karşılaştığı hizmetçi kadın pauline'den etkilenir. kadın gittikten sonra evi inceleme başlar. barok dönemine ait yüksek duvarlı ve dini resimli tavanlara sahip ev seyirciye gösterilir. bir anda zengin biriymiş gibi davranmaya çalışan albert evde pradelle ve madeleine’in düğün fotoğrafını görüp korkuya kapılır. bu hisleri bize yansıtabilmek için müzik çok iyi kullanılmıştır. evi tanıtırken sakin ve yumuşak tonlarda ilerleyen ritim albert’in fotoğrafı görmesi ile hızlanarak sert bir tonda çalmaya başlar. pradelle’nin sesini duyan albert hızlıca saklanır. perdenin arkasına saklanan albert pradelle’nin gitmesi ile birlikte gelen madeleine’a kendini iyi hissetmediğini söyler ki tam o sırada albert’in babası içeri girip albert’i selamlar. ve pradelle’nin her an duracakmış gibi gürültülü bir şekilde çalışan amerikan motorlu arabasıyla evden ayrılmasının ardından müzik kesilir. ve o anlık aksiyon biter.

    cam bardakların arasında sıkıştırılmışlarş bir şekilde kameraya yansıyan albert, edouard’ın babası marcel’in oğlu hakkında sorduğu soruları cevaplaması ile devam eder. savaşta gerçek bir aslan olduğunu vurgular. ki daha sonra edouard bir aslan maskesi yapacaktır. albert, marcel’i rahatlatmak için beyaz yalanlar söylemekte ve ona inanması için beklemektedir ki tam ağlamaya başladığında yemeğe geçerler. barok tarzı zengin masada herkes sakince dururken açgözlülüğü yansıtan albert hızlıca yemek yemektedir. albert’in karakteri hakkında bu masada biraz daha bilgi edinmiş oluruz. albert %100 fransız davranan, kaba hızlı, dağınık ama sonuca odaklı bir karakterdir.
    marcel albert’i muhasebeci olarak işe çağırır. bu sahnede albert üst açıdan küçücük ve altın oran şeklinde gözüken “davinci’ye göre ilahi oran” merdivenlerin arasına sıkışmış gibi gösterilirken marcel alt açıdan etrafı tamamen aydınlık ve geniş gösterilerek seyirciye resmedilmiştir.albert ayakkabılarını cilalarken, edouard’ın dahiliği ve deliliği yansıtmak amacıyla bugüne kadar ki en mutlu dönemindedir ve bunu da “albert einstein” benzeri bir maske ile duygularını seyirciye geçirirken görürüz. albert ailesi hakkında edouard’a sorular sorar ve belkide evlerini soyarak para kazanabileceklerini söyler. ancak louise de edouard’da bunu kabul etmez ve albert’i para aramak için dışarı gönderirler. albert marcel’in iş teklifini kabul etmiştir. bankaya gelen müşterilerin yatırdıkları paraların bir kısmını kasaya bir kısmınıda kendine ayırarak para biriktirir ve 3 gün içinde ihtiyacı olan parayı tamamlar. ve bunu savaştan iki yıl sonra tutuklandığı karakolda nasıl planladığını anlatır.
    albert parayı tamamladıktan sonra kataloglar basılmıştır. edouard’ı yüzünde büyük bir gülümseme olan hırsız maskesi ile görürüz. bu hem babasını temsil etmektedir, hemde sonunda dolancılık oyununa başladıklarını. "yurtseverlik ve hatırlık” adlı katalogda yine sahte bir isme sahiptir.
    marcel yarışma koşullarını gözden geçirmektedir. bu sırada edouard yine einstein maskesini takarak babasının düzenlediği yarışma için bir anıt tasarlamaya koyulur. bu sırada albert katalogları postalamaya gider ve para geldimi diye bakmak için postahaneyi kontrol eder. 4 ay boyunca birtanem mektup almayan posta kutusu dolup taşar. anlaşmalardan sonra aldığı paraların üzerine kendine bir de silah almıştır. elde ettiği bu gelirin haksız para akışı olmadığını kendi kendine kanıtlamaya çalışan albert aynada bir süreliğine kendi yüzüne bakar ve zengin bir hayatın tadını çıkartmaya başlar. afrika’ya kaçmak için yaptığı planı edouard’a sunar daha sonra da kazandığı paralarla louise’i alt kattaki şapkacı kadından satın alarak yanlarına alırlar.
    edouard’ın yemeklerini albert şırıngaya doldururken edouard paralardan bir kısmını alıp alamayacağını sorar ve odaya gider. elindeki paralarla bir aslan maskesi yapar. bu sahne hem edouard için paranın değerli olmadığını hem de aslan figürü ile gücü temsil eden şeyin aslında sadece para olduğunu vurgulamak amacıyla tasarlanmıştır. albert paraların boşa gittiğini düşünerek şok olsada louise maskeye gülerek ve hayranlıkla bakar. daha sonra hep birlikte dans ederler. o anda edouard, albert’in cecile gideceğini zannettiği anda giydiği ayna sahnesindeki ceketten kızkardeşinin madeleine ait parfüm kokusunu alır ve o eğlenceli ortam plaktan gelen müziğin bozulmasıyla birlikte bozulur. albert bunu reddetmeye çalışsa da parfüm özel olarak sadece kardeşine yapılmıştır. ne kadar reddetse de edouard cebinde pradelle ve madeleine’e ait kağıdı görür ve yıkılır. kafasındaki paralardan yapılmış aslan maskesini çıkartarak beyaz gülümseyen surat maskesini takıp yatağa uzanır. daha sonra da maskenin ifadesini üzgün olarak değiştirerek ağlamaya başlar.
    albert, pradelle’nin nasıl kötü bir karaktere sahip olduğunu madeleine söylemek için evine gitse de pradelle’den korktuğu için içeri girememiş ve eve geri dönmüştür. bu sırada louise ilk kez aynada kendisine bakmaktadır. ayna film için her sahnede büyük önemler taşır. daha büyük bir işe girişen loise’nde karakterinin büyüdüğünü yansıtmak amacıyla bu sahne gösterilmiştir. daha sonra edouard clemente modigliani’a ait çizimlere benzeyen feminen bir kadın karakteri şeklinde maske takmıştır. modigliani; "resimlerini genellikle tek figürlü yapardı. tablolarında bütün kişileri uzun yüzlü, uzun boyunlu tasvir ederek gerçeğe pek bağlı kalmazdı. geliştirdiği sıra dışı üslupla burjuva ahlakına ve beğenisine meydan okumuştur. çalışmalarında; nietzsche, baudelaire, carducci gibi düşünürlerin etkisinde kalmıştır. yaratıcılığa giden yolun meydan okuma ve düzensizlikten geçtiğine inanıyordu. sonunda başka hiçbir sanatçıyla eşdeğer gösterilemeyecek olan özgün stilini yarattı. kendine has tavırlarıyla sanatta olduğu gibi yaşamında da özgün bir karakter sergiliyordu.” (sanatkaravanı,2018:1) ayrıca modigliani’de 1906’da parise gelen ressam ve heykeltıraştır. koyu mavi, kolları dantelli elbisesi ve kırmızı eldivenlerine ek olarak up uzun mavi saçlarıyla soyut bir görünüşe sahip olmuştur edouard, loise ve albert’i de yanına alarak sosyal yardım bakanlığına gelirler.
    pradelle ile kendi yöntemiyle savaşmaya karar veren edouard 30 yıldır hiç terfi almamış bir memur olan joseph’i bulur. o sırada ekranda gaspard geoffrey ve stephane houdon isimleri de gözükür. ki benim görüşüme göre albert dupontel bu sahne ile fransız sinemasının entropi yönetmeni olan gaspar noe ve meşhur fransız heykeltıraş olan jean antoine houdon’ada gönderme yapmıştır. ki burada albert’in giydiği sarı takım elbisede özel bir anlam ifade etmektedir. sinema’da renklerin bir dili vardır. ki bu renkler izleyici üzerinde de büyük etkiler bırakır. "göstergebilimsel çözümlemelerde renge sıkça başvurulmaktadır. renkleri dizaynın temel ögeleri arasında yer alır ve renklerinde kendine özgü¨ bir dili vardır. dizi, reklam, film ya da diğer görsel alanlarda renk olgusu çoğu zaman ifadelerini yansıtacak bir dile uygun şekilde kullanılır. renklerin taşıdığı anlamlar, imgelerdeki kompozisyonun oluşmasının temelidir.bu bağlamda bakıldığında (bkz: sinema’da sarı); “güneşin rengi olan sarı; mental çabayı, zihinsel parlaklığı, bilgeliği, iyimserliği, sevgiyi ve merhameti içermektedir. sinema ve televizyon sektöründe sıkça kullanılan bu renk kişilerin ruh hallerini olumlu yönde etkilemektedir. (çağan, 1997: 55) sarı renkli objeler bir anda insanların dikkatlerini çekmektedir. bu renk, görkemli olduğundan dolayı insanlarda ilgi yaratmakta ve çeşitli sahnelerde ihanet duygusunu yansıtabilmektedir. (üster, 1991: 72)” (kırık,2013:74)
    joseph’in odasının önüne gelirler ve üçü birden içeri bakarlar. ancak joseph kafasını bile kaldırmaz. edouard onun pradelleyi mahvedebilecek dürüst bir adam olduğu kanaatini getirir ve pradelle’yi suçlayan bir mektubu kapısının altından bırakır ve joseph mezarlığa teftiş’e gider. dupre bu haberi arayarak pradelle iletir ki o sırada pradelle dupre’nin karısı ile sevişmektedir. joseph tabutların insan boyundan daha kısa olmalarıyla ilgili notlaralırken pradelle gelir. pradelle cesetlerin "jokey ve cüceler" olabileceğini söyleyerek bu konuyla ilgili dalga geçer. albert uzaktan onları izlemektedir. edouard ise mezarlığın dışında ki tepede yüzüne kendi portresini çizdiği maskeyi taktır ve madeleine’nin tablosunu ilk kez renkli olarak çizer. ablasını pradelle’den kurtarmak isteyen edouard’ın savaştan sonra ailesi için kendini ortaya çıkarttığı ilk sahnedir bu. gerçek kişiliğine saygı duruşu niteliği taşıyarak soyut düşüncelerden uzaklaştığı ilk sahnedir. joseph kanıt niteliğinde tabutları tek tek açarak fotoğraflarını çeker ancak pradelle bir tabut dolusu parayı ona uzatır. bunları kabul etmiş gibi görünse de daha sonra pradelle’nin hayatını karartan bir gelişme olacaktır.

    marcel yarışma için gönderilen çizimleri incelerken edouard’a ait olan çizimi fark eder ve oğlunun kenardaki imzasını tanır. eserin sahibi ile tanışmak istediğini söyler. albert evin önünden tesadüfen geçiyormuş gibi davranarak pauline’a yaklaşır ve açık bir şekilde onunla flört eder. pradelle ise tekrar yanında çalışan dupre’nin karısı ile sevişirken dupre kapıya gelir ve önce joseph’in raporu teslim ettiğini, sonrada elindeki yüzünü uzatarak karısını terk ettiğini söyler.
    albert yeni aldığı mavi takım elbise ile eve döndüğünde kimseyi göremez çünkü edouard parisin en lüks oteli olan lutetia’da süit bir odaya yerleşmiştir. otelde büyük bir parti veren edouard’ın yüzünde siyahi bir jazz sanatcısına ait maske vardır. 1914-1918’de ı. dünya savaşına destek veren joffre maillot, marechal foch, papa gibi endüstri içinde güç ve para sahibi olan kişilerin maskelerini yapmış ve hepsini partiye gelen diğer insanlarca şampanya ve pasta ile ölmeye mahkum etmiştir.
    sabah olduğunda albert edouard’ın odasına gelir. edouard tamamen uyuşturucu bağımlısı bir insan haline gelmiş morfin almadan duramaz olmuştur. albert heyecanla 3 gün içince gideceklerini anlatmaya başlar. loise ise onun sesi gibi onun yerine konuşur. ancak edouard’ın bakışlarına zoom giren bir kamera kareketi ile onun daha farklı düşündüğü seyirciye gösterilir.

    (bkz: doruk noktası)

    “klasik anlatıyı diğer anlatı biçimlerinden ayıran en temel özelliklerinden biri izleyicinin kafasındaki tüm soru işaretlerini ortadan kaldıran bir sona sahip olmasıdır. anlatının başlangıcından itibaren bir neden-sonuç ilişkisi içerisinde ilerleyen olaylar zinciri doruk noktada çatışmanın çözümlenmesiyle sona erer. doruk noktadan sonra karakterlerin başına ne geldiği sorusunun yanıtı ise sonuç kısmında verilmektedir.”(tugan,2018;135)
    marcel yarışma için gönderilen tablonun sahibinin gerçekte var olmadığını öğrenir. pradelle madeleine’in yanına gelir ve onunla birlikte olmak istediğini söyler ancak bu tabiki babasıyla görüşebilmek için öne sürdüğü bir bahanedir. madeleine ‘de aslında pradelle’nin arkadaşlarıyla yattığını bilmektedir ve hamile kaldığını artık pradelle ile bir işi kalmadığını söyleyerek onu kullanmıştır. pradelle dışarıdan keskin bir şekilde odayı aydınlatan ışığın köşesinde karanlık ve aydınlık arasında sıkışık bir şekilde kalır ve odadan yıkar. pradelle hala kendini üstün gören bir kibire sahiptir. bunu da alt açıdan çektikleri bir sonraki kamera açısında gösterirler. marcel’in pradelle’yi yanına çağırdığını söyleyen uşak yanına gelir. ve üst açıdan pradelle’yi görürüz. bu da marcel’in daha üst konumda olduğunu ve pradelle’nin işlevsiz bir karakter olduğunu vurgulamak için kullanılmış diğer bir kamera açısıdır.
    marcel, pradelle’nin başının belada olduğunu öğrendikten sonra onu kullanmaya karar verir. pradelle, marcel için kimi isterse öldürebileceğini söyler ancak marcel’in istediği
    oğlu olduğunu düşündüğü dolandırıcıları bulmaktır ve onları bulmasını söyler. pradelle heryerde araştırmaya başlar.

    bu sırada pauline ve albert bir otel odasındadır. ve sahte savaş anıtları haberini okurlar. albert yakalandıklarını düşünerek panik yapar ancak pauline tipik bir fransız kadın örneği göstererek onun arkadaşları için endişelendiğini düşünür. albert ise düz bir karakter olduğu için aranan dolandırıcıların kendisi olduğunu söyler. pauline ise ağlar.
    marcel bu hikayenin kimse tarafından duyulmamasını istese de yarışma için görüştüğü adam olayı bir gazeteci arkadaşına anlatmıştır ve artık herkes öğrenmiştir. bu sırada pradelle albert ve edouard’ın yaşadığı evi bulur. louise tam o sırada evi temizlemek için dönmüştür ve pradelle onu takip ederek edouard’ın kaldığı suit odayı bulur. marcel, pradelle’nin adını temize çıkartmasının karşılığında edouard’ın kaldığı yeri öğrenir. pauline ve albert ayrılırlarken tam o sırada evden pradelle çıkar ve yine kendini üstün gördüğünü seyirciye hissettiren üst açı tekniği ile pauline’nin ağlamaklı yüzüne dokunarak onunla flört eder. taksinin içinden pradelle’in bu hareketini gören albert sinirlenir ve taksiye pradelle’nin aracını takip etmesini söyler. filmin dramatik gerilim noktasının had safhada olduğu sahne burasıdır.

    (bkz: dramatik gerilim)

    dramatik gerilim, durumun tersine dönmesi yaklaştıkça artar. örneğin kahraman can düşmanıyla karşılaşır ve silahlı bir çatışma yaşanır. kahraman yaralanır ve düşmanlarının eline düşer ancak tam öldürülecekken son anda kurtulmasına yol açacak bir şey olur ve kahraman kurtulur. durum tersine dönmüştür. dramatik gerilim bu tersine dönme anına gelmeden önce en yüksek noktasına, doruk noktaya tırmanmıştır. gerilimin had safhaya vardığı nokta “doruk noktadır” (oluk,2008:43)
    albert pradelle’in çalıştığı yerde karşısına çıkar ve kendini korumak için aldığını söylediği tabancayı pradelle’e doğruldur. pradelle ilk sahnede albert’in düştüğü gibi bir kuyuya düşer ve üzerine kumlar dökülmeye başlar. albert yardım etmek için elini uzatmaya çalışır ve sırtındaki paralarda kumlarla beraber pradelle’in üzerine dökülür. albert’in hayatını kurtaran şey bir attır ancak pradelle’nin hayatını onunla birlikte gömülen paralar kurtarmayacaktır. albert oradan kaçmıştır ve pradelle’de orada ölmüştür.
    edouard tavuskuşu şeklinde bir maske ile suit odanın balkonunda uzanmaktadır.

    tavuskuşu maskesi; tavuskuşlarının sadece erkeklerinde tüyler olur "erkek tavuş kuşları “kibir” ile tanımlanır.” (sedadağdelen,2018,1) ve ihtişamlı görünüşünün arkasında çok kötü bir sese sahip olan tavuskuşu aslında edouard’ın şuana kadar aynada gördüğü kendi benliğini sembolize etmek amacıyla kullanılmıştır.
    masadaki uyuşturucuyu görünce panik yapan loise dürterek onu uyandırmaya çalışır. ancak edouard yavaş hareketlerle onu uzaklaştırır. kapıdan içeri konuşarak giren marcel ve edouard’ın film boyunca ilk kez karşılaştığı bu sahne ile birlikte film sonuç noktasına girer.

    (bkz: sonuç)
    “sonuç¸ bölümünde öykü¨ ile birlikte sorunlar ve çatışmaların çözümlendiği, bu bolümde öykünün doruk noktasını, yarım kalmış¸ islerin bağlandığı, yoğun ilginin düştüğü bir sonu içerdiğini ifade ederek, sonuç¸ bölümünde gerilimlerin çözüldüğünü filmle ilgili estetik yaşantının sona erdiğini belirtmektedir.”(tugan,2018:135)
    edouard ve marcel gözgöze geldikleri andan itibaren birbirlerine hiç konuşmadan bakarlar. marcel oğlunu tanır ve onu tanıdığını belli etmeden; oğlunun başarısını ve yeteceğini kabul ettiğini hatta onunla gurur duyduğunu edouard’a anlatır. bunları babasından ilk kez duyan edouard, babasına sarılır ve babası da kendisi de duygulanır. louise’in dışarıdan ikisini izleyen gözleri çok önemlidir. çünkü louise filin ilk sahnesinden beri fransız halkını temsil eden karakterdir. edouard babasına teşekkür eder ve arkasını dönerek sandalyenin üzerine basar ve kollarını açarak kendisini boşluğa bırakır.
    tekrar filmin başında gördüğümüz 1920 kasım ayına fas’a döneriz. albert bütün hikayeyi anlatmayı bitirdikten sonra şerif odadaki diğer iki görevliyi evlerine gönderir ve albert’a kaçıp gitmesi için fırsat sunar. çünkü o adam pradelle’in savaşın bittiği ilan edildikten sonra cephede devriyeye gönderip sırtından vurarak öldürdüğü genç asker therieux’in babasıdır. albert pauline ve louise’i ellerinden tutarak oradan uzaklaşır ve film biter.

    filmlerde geleneksel dramatik yapının temel amacı izleyiciye bir film izlediğini unutturmak ve katharsis hissi yaşatmaktır. bu yolda ticari meta olan filmin yapım maliyetlerini çıkaran üzerine de kar elde etmesin sağlayan en temel yöntemdir. “klasik anlatı bu anlamda izleyicinin istek ve beklentilerini istenilen şekilde karşılayan bir anlatı bicimi olarak karşımıza çıkmaktadır”. geleneksel dramatik yapı; “izleyicinin filmdeki ana karakterle özdeşleşmesini sağlayarak anlatıya dahil olmasını kolaylaştırmaktır.”
    suç türünde romanlar yazan pierre lemaitre, fransız edebiyatı içerisinde ı. dünya savaşı hikayesini anlatmaya çalışan en ünlü yazar değildi ancak ünlü komedyen ve oyuncu olan albert dupontel; insanların isteklerini yönetmekte de iyi olduğunu kanıtlamak adına metamorfik ögelerle süslenmiş bu kitabın çekim için kullanılan 13. senaryo versiyonu olduğunu açıklamıştır. ilk versiyon 3 haftada yazılmıştır; film yapımcısı, yazarın hikâyesinin sonuçlarını tartışmak üzere iki yazar ve pierre lemaitre ile görüşerek planlamıştır. dupontel kitabın özgün akışına çok sadıktır ancak filmin sonu kitaptan farklıdır. bu farklılığı açıklamak için dupontel şöyle söylemiştir; “benzer şekilde, izleyici okuyucudan çok daha tembeldir. ayak uydurmak ve odaklanmak için, ben herhangi dönemde hiç kitapta bile olmayan olaylarla tüm karakterleri birbirine bağladım.” (allcoline,2018,1)

    au revoir là-haut baştan sona ve tüm yönleriyle teknik olarak ustalaşmış bir filmdir. dupontel’in kamerası seyirciye her filmde olan manzara sahnelerinin dışında tablodan fırlamış gibi yansıyan mekan çekimleri, fransız’ın ivmesini (hızı, telaşı, açlığı, korkuyu), doğal ışıklarla yarattığı duyguları, objeler ve aktörlerin hiyerarşisini, müziklerin direk duyguları hercümerç eden ani manevralarla izleyende uyandırdığı hisleriyle, fransız renk ve estetik anlayışını bize sunmuştur. dupontel'in her şeyden önemlisi kamera önünde olduğu kadar kameranın arkasındaki özelliklerden yararlanabiliyor olması onun iyi bir auteur yönetmen olma yolunda adım attığını bizlere kanıtlar niteliktedir. 1920'lerin paris'ini yeniden oluşturulması, ister fakir paris isterse burjuva paris olsun, kostümler (ve edouard'ın muhteşem maskeleri), setler, atmosfer, her şey foleton, yansıtılmış, yüceltilmiştir.
    filmin hızında herhangi bir düşüş olmadan neredeyse 2 saat boyunca devam etmesi, her sahnenin merak uyandırıyor olması; biz her sahneye sıkmadan olaya ve mekana dahil edebilmesi, katharsis hissimizi dürtükleyerek merakımızı canlı tutması ve sonunda herkesi şaşırtıp kendi istediği yolu sunmasıyla albert dupontel “auther yöenetmen” olmakta önündeki yolu da açmaktadırr. başta kendisi filmde oynamayacaktır ancak oyuncu bulamadığı için albert rolüne kendisi geçmiştir. 2000 çekimden oluşan bu filmde; romanda olduğu gibi, kahkahadan gözyaşına bir göz kırpmayla gidilmektedir.

    filmdeki her karakter birbirinden önemlidir. örneğin; laurent laffite pradelle karakterine vücut verir ve mizahi tipin harika oyunculuğunu sergiler. pradelle, iki yüzlü muhteşem bir piçtir: savaştan beslenen ölen askerlerin cesetlerinden zengin olan,savaşın;savaşçıları tarafından beslenen bir karakterdir.

    bir karakter tek başına savaşın aşağılıkça üretebileceği her şeyi kristalize ediyor ve bizde nefret etme hissini uyandırdığı halde yine de beğeni kazanabiliyor. şahsi görüşümce pradelle karakteri fransa’da 1969’dan 1982’ye kadar yayınlanan haftalık hiciv türündeki mizahi dergi karakteri (bkz: charlie hebdo) ile ilişkilendirilmiştir. senaryo hebdo’ya karşı ancak çizerlerle arkadaşlarmış gibi bir hava yansıtmaktadır. bu dergi 1992’de tekrar hayata dönmüştür ve 2015’de dergi’ye saldıran deaş’lı teröristlerden birisi ise daha dün yakalanmıştır. (diken,2018). pradelle'den
    ayrı olarak, diğer karakterler saygınlık ve ahlaksızlık (iyi ve kötü) arasında salınır.
    dupontel’in güçlü kişiliği, albert maillard karakterini aramızdan biriymiş gibi hissetmeye teşvik etmiştir. niels arestrup (marcel) geç ortaya çıkmış pişmanlığında babası rolündedir. genç oyuncu heloise balster (louise), filmin tazeliğini ve fransız halkın duygularını temsil etmek amacıyla güzel bir oyunculuk sergilemiştir. ama en önemlisi nahuel perez biscayart (edouard) neredeyse aptal bir rolde (ve iyi bir nedenden dolayı), dünyanın tüm duygularını sözleri kullanmadan sadece ve sadece gözleriyle doğru bir yere koymaktadır. bir maske tarafından tamamen gizlendiğinde bile etkileyici bir şekilde seyirciye duygularını aktarabilmiştir. genç ve yeni bir aktör için büyük bir mucizede diyebiliriz. nahuel, "dakikada 120 kalp atışı"(bpm- 28 aralık 2017) filminde zeki bir karakterken burada, tamamen farklı bir rolde kendisini öne çıkarmıştır. dupontel teknik olarak neredeyse mükemmel bir filmde(poster bile yüce), kusursuz bir döküm ve güçlü bir silah ile, ticaret ile) üstüne kurulu değil midir zaten.
    dünya ekonomisi de savaş dolayısıyla ölüm ister; senaryoyu bir araya getiriyor ve seyirciye iki saatlik mutluluk sunuyor. bu, kostümlü uyarlama filmiler ele aldığında fransa sineması için tartışılmaz bir başarıdır ki; duontel’de kitabı görsele dökerek “au revoir la-haunt” filmini çekmiş ve fransa’nın meşhur cesar ödül töreninden (ilk sayfadaki tabloda da görülebileceği gibi) 7 adaylık ve 5 ödülle herkese göstermiştir.

    (bkz: filmin seyirci üzerindeki pedagojik etkisi)

    pierre ’e seyircinin filmden ne çıkartması gerekiyor diye sorulduğunda; “pedagoji benim işim değil. ben sadece hikayeleri anlatan bir adamım. değerlerimi, ahlaki ve politik tercihlerimi maskelemeye çalışmıyorum, ayrıca genç halkalara ders verme niyetinde değilim. öte yandan, eğer bu film onların bir şekilde eleştirel duygularını uyandırmaya yardımcı olabilirse eğer ne roman ne de film tamamen boşa çıkacaktır.” (allcoline,2018:1) şeklinde cevap vermektedir ki filmde ilk sahneden itibaren izleyici üzerinde fransız etkisini hissettirmeye başlar. ayrıca dupontel “tarih ile günümüzün diğer dönemleri arasında tarihsel eşdeğerlik yapmamaya dikkat etmeliyiz, örneğin, savaş sonrası dönem ve şimdiki zamanın birbiriyle alakalı olduğuna inanmıyorum ama diğer yandan, bu iki dönem arasında bazen çarpıcı olan rezonanslar bulunabilir.”(allcoline,2018:1) demiştir. au revoir la-haut'un genç kahramanları, sosyal olarak istemedikleri bir savaşta yer alan iyi askerlerdir. toplumun onlardan yapmasını istediği şeyi yaparlar. ancak daha sonra aynı toplumda kendilerine bir yer bulamaz hale gelirler. bu günümüzdeki toplumda yaşayan insanlardan farklı değildir. günümüzde de işsiz olduğu halde bir ev, bir araba için borç almak, iki, üç çocuk yapmak gibi kriz doğurur. bunlar işsizlikle ihtiyaçların çelişkisi arasında sıkışıp dururlar. iki dönemde de asında değersiz olmayan ve toplumun söz verdiği sosyal ödülden mahrum kalan insanların öyküsünü anlatılır.

    pierre lemaitre’nin bu kitabı ile onun iyi bir romancı olduğunu anladığımız kadar kurgunun mükemmel bir güce sahip olduğunu da albert dupontel tarafından seyirciye kanıtlamaktadır. film gerçekliği aşarak kurmacaya katolik bir boyut kazandırmıştır. edouard’ın kırık çenesi ile başlayan bir intikam hikayesi tarihin ve siyasal hayatın araçsallaştırılmasının cevabını imgesel ve sembolik objelerle seyirciye iletmiştir.
    filmin ilerleyiş programı, seyirciye ı. dünya savaşını sorgulamaya yönlendirerek başlamıştır. büyük savaşın kolektif hatıralarının inşasının ulusal anlatıda yer alması; edebiyat ve sinemaya duyarlılık kazanmak adına önemli bir adımdır. aynı zamanda, kitap ve filmin görsel içeriğindeki maskelerin çoğu da yine filmin amacına, seyirci tarafından yorumlanmasına olanak göstermektedir. filmdeki ritüel ve manevi objelerin tümünde çapraz analizini ele alınmıştır ki bu da filmi izleyen seyircinin üzerinde (bkz: fransa)’nın (bkz: tarih), (bkz: kültür), (bkz: sosyolojik yapı), (bkz: din) ve (bkz: ilişki)lerini öğretme konusunda faaliyet göstermektedir.
    edouard, siperlerin kendisinden çaldığı bir yüzü yeniden tasarlayarak, seyirci üzerinde başka bir terapiyi canlandırmaktadır: sanat ve dostluk.

    film ve kitap, ı. dünya savaşı dönemindeki çeşitli anılardan ve anıtların inşaasından (askeri mezarlığı gibi) yararlanarak seyirci üzerinde kolektif bir hafıza oluşturur ve bu anıtların inşasının doğru olup olmadığının seyirci tarafından sorgulanması istenir. devleti terk eden tek tarafından savaşta yer alan kişiler olmadığını, aynı zamanda savaş hatıralarının da gerçek "iş" halini göstererek, filmin kırılganlığını yansıtmaktadır. pierre lemaitre'nin kitabı ve albert dupontel'in filmi, büyük savaş'ta yenilenmiş bir bakışa yol açan bilimsel soruların ve tartışmaların bir parçasıdır. savaş deneyimi ile başa çıkmak ve birinci dünya savaşı sırasında yaşamak ve ölmek ile ilgili de verimli bir kaynak sağlarlar. pierre lemaitre'nin romanından 19. yüzyılın gerçekçi kurgularına kıyasla bazı alıntılara dayanmaktadır. çağdaş kurguda yenilenmiş gerçekçiliğin teması ele alınabilir; anlatıyı sağlamlaştırmanın ve benimsenmesini sağlayan açıda bu olabilir. 1920’de başlayan film, yer yer geçmişten (1918 -1919) kesitlerin anlatımıyla desteklenip tekrar kendi gününe döndüğünde bir sonuca ulaşarak son bulur.” bu şekilde filmdeki ve kitaptaki savaş sonrası vizyon vurgulanabilir. daha spesifik olarak, film uyarlamasındaki parti sahnesi, özel dikkat konusu olabilir bu sahneye tekrar bakacak olursanız 20.yy döneminin önemli bir temsilcisi olarak analiz edilecektir.
    bu uyarlama filmde görünüş, maske ve gizleme temaları önemlidir. edouard pericourt, birinci dünya savaşı'nın sonunda “kırık ağzı” olarak adlandırılanların semptomatik bir karakteri olarak ortaya çıkar. bu tema, edebiyatın yanı sıra sanatsal ve sinematografik çalışmaların da geniş bir seçimini sunar. (ilaç, protez, işaret dili gelişimi gibi)
    edouard ve albert'in yaşam koşulları sanatsal bir mitin inşasını sorgulamaya yardımcı olabilir: bohemya'nın yaşamı, 20. yüzyılın başlarında yaratılan mit ve vizyonda paris'in imajı ve mevcut etkisini yansıtmaktadır.

    (bkz: madeleıne perıcourt)

    filmde erkekler; savaşta çatışan, zengin iş adamları, ya da iş arayan erkekler olarak gösterilmiştir. ve kadınları sevmek için de yine bu adamlar karar verir. kadınlar kendi yerlerine (evlerine) ve geleneksel işlevlerine (eş ve anne) dönerler. marcel pericourt'un kızı, edouard'ın kardeşi, henri aulnay pradelle'nin karısı olan madeleine aslında tek başına hiçbir zaman değildir. madeleine yirmili ve otuzlu yaşların ortasındaki ”orta sınıfın” kadınları gizlice kodlanmış halidir. madeleine savaştaki kayıpların ortaya çıkması için yas tutan ilk karakterdir. savaşta öldürülen asker ve ispanya gribinin öldürdüğü sivillerin yasını tutan milyonlarca fransız’dan oluşan yas topluluğunun bir parçası olan madeleine'in acısı filmin içerisinde samimi ve kolektif bir deneyimdir. küçük erkek kardeşinin doğal olmayan acımasız ani kaybı, savaşın son günlerinde meydana geldiği içinde skandaldır. madeleine, fransız toplumunun diğer kısırlaştırılmış kadınlarıyla birlikte hatırlanacak bir mezarı olmayan kardeşine (kocasına, oğluna, abisine) yas tutmaktadır. çağdaşların birçoğu gibi, madeline’da ölü kardeşinin cesedini arıyor ve bunu yaparken de fransa’da hüküm süren devlet mantığını reddediyor. savaşta hayatını kaybeden ölülerin bedenleri devletin mülkiyetidir. ideolojik nedenlerle askeri mezarlıklardaki askerler, geçmişleri ne olursa olsun “sağlık nedenleriyle ve pratik sebeplerle” tüm cesetlerin tespit edilememesi, savaş alanındaki geçici cenaze törenleri ile mezarlıklara devredilir. madeleine, bu nedenle babasının servetini kullanarak sözde edouard’ın gömülü olduğu mezarı pradelle ve albert’ın yardımıyla buluyor sonra da yasa dışı da olsa gizlice mezarın açılması risklerini tek başına üstlenerek, erkeklerin yasasını ihlal ediyor, bu ihlal insanların sevdiklerini uğurlamak istediği savaşta öldürdüğü bedenlerin taşıdığı acıyı ifade eder.
    madeleine kitapta anlatıldığı üzere henri aulnay pradelle altı yüz konuklu muhteşem bir evlilik düzenliyor. bu kısım filmde tam olarak gösterilmemiştir. çünkü, savaştan hemen sonraki evlilik vahşete uğramış edouard’ı daha çok ihanete uğramış hissedecektir. madeleine, pradelle hem ismi hem askeri kişiliği hemde yakışıklılığı yüzünden pradelle ile evlenmiştir. bunun asıl nedeni yüzünün çirkin olduğunu düşünmesi ve yaşlanmadan önce hamile kalmak istemesidir. bu dönemde; erkeklerin çoğu savaşta olduğu için düzgün bir eş bulmak kolay değildir. madeleine, savaştan önce nişanlanıp dul kalmaktan korktuğu için savaştan sonra evlenmiştir. küçük erkek kardeşi ortadan kaybolunca pericourtların tek mirasçısı haline gelmiştir. gelecekteki anne statüsünden memnun görünerek pradelle’yi terk eder. bu anlamda, devletin, sendikaların ve birçok feminist dernek tarafından desteklenen procreative fonksiyona itiraz etmeyen, kadınların çoğunluğundan da farklı değildir.
    alt sınıf kadınlardan farklı olarak, yaşamak için çalışmaya ihtiyacı yoktur. pericourt konağının yaşam tarzı, fransa'yı yutmakta olan krizle de değişmez. 1919'un toplumsal çatışmaları, savaş sonrası döviz kuru krizi ve 1920-1921 enflasyonu, yüksek burjuvaziyi yoksullaştırmamaktadır. babası ve kocasıyla birlikte, büyük ve daimi bir serveti oluşturan daimi bir kadroya sahiptir. şoför, hizmetçi, aşçı, gibi yanlarında çalışan birçok insana sahiplerdir ancak günümüze bakıldığında bile paris; birçok burjuva ailesinin yalnızca zorluklarla başa çıkabilmek için temizlik işçileri kullandığı yerler haline gelmiştir. pericourt konağı da servetle birlikte elitlere ait bir manifestodur.

    madeleine canlı ve ekili olan babasınınkinden çok daha üstün bir sanatsal duyarlılığa sahiptir. onun dışında yargısını diğerlerine empoze etmeyen, babasının işlerine kayıtsız kalmayı başarabilmiş, kocasının kendisini aldatmasını tolere edilebilecek, haksızlıklarına kör bir gözle bakmayı sürdüren bir kadın portresini sunar bize.
    madeleine fransız dönemini ilk bakışta bize görünüşüyle benimsetmiştir. kısa kesilmiş sarı saçlar, küçük şapkası, beli dar diz üstü elbisesi veya androjen bir siluet için korsesi ile. bu tempo, 1919-1920'de ilerici olmaya devam ediyor. 1914'ten önce kadınlar arasında kısa saç modaydı. kadınların basını, kısa saç kesimi modelini modernite, pratiklik ve sadelik değerleri ile ilişkilendirerek popüler hale getirilmiştir. coco chanel ve parisli sanatçı avangardlarının kurduğu moda evi tarafından yaratılan hareketli, ve hızlı yansıtmaktadır. madeleine saçlarını kısa keserek seyirciyede modern bir kadın olarak poz vermiştir. madeleine kısa saçlarını çeşitli saç mücevherleriyle de süsler.
    1914'te alaycı bir kocasından boşanmaya gerek kalmadan pradelle, albert’in intikamı ile ölmüştür. ancak kitapta pradelle ve madelein gerçekten boşanırlar. ve madelien babasının mirasını ve konağı terk ederek özgürlüğünü icra ettirebileceği bir mertebe olan annelik yolunda ilerler.

    kaynakça;
    1. allocine, http://www.allocine.fr/…lm-230699/secrets-tournage/ (erişim tarihi: 14 aralık 2018)
    2. tugan, nuray hilal, afyon kocatepe üniversitesi sosyal bilimler dergisi / cilt: 20, sayı: 1, haziran 2018, 132-134-135
    3. akyürek, feridun ve orhon, nezih 2007. dizi film senaryosu yazmak: istanbul: mediacat kitapları
    4. tarihi bilgi, https://tarihibilgi.org/…-dunya-savasi-neden-cikti/ (erişim tarihi 18 aralık 2018)
    5. encylopedia, https://encyclopedia.ushmm.org/…rticle/world-war-i- abridged-article (erişim tarihi 18 aralık 2018)
    6. tarihi olaylar com http://www.tarihiolaylar.com/…olaylar/truva-ati-235 (erişim tarihi 19 aralık 2018)
    7. bayram, nazlı 2013. sinemada anlatı, film ve video kültürü içinde (editör prof. dr. nedim gürses). eskişehir: anadolu üniversitesi yayınları
    8. lalsace, https://www.lalsace.fr/…ne-alsacienne-derriere-les- masques (erişim tarihi : 14 aralık 2018)
    9. wikipedia, https://tr.wikipedia.org/…/aya_seyahat_(film,_1902) (erişim tarihi 20 aralık 2018)
    10. evrensel, https://www.evrensel.net/…84/gustav-klimt-ve-opucuk (20 aralık 2018)
    11. vincent van gogh, https://www.vincentvangogh.org/…in-de-blute-fin.jsp (20 aralık 2018)
    12. türklerden öğrendiler, https://www.turklerdenogrendiler.com/fransizlarin- yikanma-ve-tuvalet-aliskanliklari-yoktu/ (erişim tarihi 20 aralık 2018)
    13. matematiksel, https://www.matematiksel.org/…ometrisi-leonardo-da- vinci-ilahi-oran/ (erişim tarihi 20 aralık 2018)
    14. mebilgi, https://www.mebilgi.com/…imdir-hayati-ve-buluslari- hakkinda-kisa-bir-yazi/ (erişim tarihi 20 aralık 2018)
    15. sanat karavanı, https://sanatkaravani.com/…-modigliani-o-bir-tanri/ (erişim tarihi 20 aralık 2018)
    16. çağan, mehmet (1997). rengi rengine - renklerin etkisi, istanbul: sistem yayıncılık.
    17. üster, metin yahya (1996). renkler geri geliyor, istanbul zöngür matbaası.
    18. kırık, ali murat sinemada renk öğesinin kullanımı: renk ve anlatım
    ilişkisi, cilt:2, sayı:6 kış 2013, 74
    19. oluk, ayşen, 2008. klasik anlatı sineması, istanbul: hayalet kitap
    20. sedadağdelen, http://sedadagdelen.com/…8/10/15/sembolizmde-tavus-
    kusu/ (erişim tarihi 21 aralık 2018)
    21. diken, http://www.diken.com.tr/…-hebdo-saldirisinin-beyni-
    yakalandi/ (erişim tarihi 22 aralık 2018)
  • 2018 yılın en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu,en iyi senaryo, en iyi kostüm olmak üzere tam 7 dalda cesar ödülü kazanmış, trt 2'de dün akşam oynayan çok başarılı bir film.
  • hiçbir oyuncu konuşmasa ve arttırıyorum müzik dahi olmasa kapılıp izlenebilecek kadar büyüleyici görselliğe sahip, intihar sahnesi rüya gibi akıp giden film. maskeler tuzu biberi ya da tüm mesele onların etrafında dönüyor gerçek hayatta olduğu gibi.
hesabın var mı? giriş yap