• kan çıkartmayan kapitalist. kan yerine bol bol tükürük ve ego saçmıştır.
  • türkiyede kapitalist sistemin bir düşünürü olarak kabul görülmesin sebebi ,kitablarının içeriğinden çok, bu kitabı yayınlayan insanın sinan çetin olmasıdır sanırım. nitekim ayn rand'ın kitaplarında esas kavga ben ve biz kavramlarına üzerinde yoğunlaşmıştır. öyle ki ego kitabında bu iki sözcüğü okumaktan gına gelir. en başarılı kahramanlarından biri olan howard roark baş kaldırışını kapitalist sistemin kalesi abd'de verir.
  • pek sevilesi bir kisi degil. kucukken yasadigi travmayi, entelektuel olarak asmaya calismasi takdire sayan. kitaplari da, o kadar kelime ishali olmasina ragmen, kendini okutuyor, kufrederek veya etmeyerek. yalniz oyle bir laf etmis ki, burada, ozellikle son gunlerin duzeysizlerine ithafen, sadece kotuleme butonu yetmedi (bkz: tartisilan yazarin nick alti entrylerini kotulemek), anmamak olmaz.

    reason is not automatic. those who deny it cannot be conquered by it.
    do not count on them. leave them alone.
  • kapitalizmin ne olduğu konusunda bir sosyalistle aynı fikirdedir. ancak insanların sömürülmesi umrunda değildir.
  • "the one who came closest to writing 'capitalist manifesto' was ayn rand." - (ilahi) zizek.
  • objektivizmden yola çıkan rand'ın ilginç bir şekilde objektivizmin kaynağı olan nesnelciliği çürüttüğü görülüyor.

    objektivizmin penceresinden baktığınızda epistemolojininde nesnel olması gerekiyor ve kitaplarında yer alan karakterleri bu noktaya yakın görünüyolar. ancak işin ilginç yanı şu ki okuyucular üzerinde bırakılan etki tam tersine bireysel (oluşturmacı) epistemolojiye işaret ediyor. çünkü okuyucunun kitabın ardından edindiği bilgi tümüyle içinde yaşadığı toplumun neresinde durduğuna göre şekilleniyor. burada kastettiğim ekonomik ve sosyal konumun ötesinde, ruhsal ve psikolojik konum.

    şöyle ki; eğer okuyucu içinde yaşadığı toplumun akış yönü ile ters düşüyorsa (burada kastedilen ters düşme, kuşak çatışması, alışkanlıkların reddi ya da geleneksel davranış kalıplarına uygunsuzluk gibi görece basit durumlara işaret etmiyor.) ve bu tersliğin yönü kişinin ancak başka insanlarla-gruplarla olan ilişkisi üzerinden tanımlanması ve değerlendirilmesi sonucunu doğuruyorsa, kitabın yarattığı bilgilenme edimi bireysel varoluş mücadelesinde bir yol gösterici işaret hüviyetine bürünme eğiliminde görünüyor.

    diğer taraftan eğer okuyucunun konumu kendi varlığı üzerine düşünme eğiliminden çok ilişkiler ağının merkezi olma durumuna yaklaşıyorsa, kimliğin başlıca unsurları kendini aşan şeyler, mesela din (sünni yada alevi olma durumu), millet (etnik kimlikle gurur duyma durumu), siyasal konum (sağ- sol paradigma zorunluluğu), cinsel rol (erkek olanın kendi hemcinsine iktidar yoluyla karşı cinse kaba kuvvet yoluyla baskı kurma durumu) vb. oluşuyorsa, bunların büyük kısmı seçilmiş olmaktan çok devralınmış ise ve kişi bunu sorun olarak algılamıyorsa ( burada kastedilen sorun devralınanı taşıyamamak değil taşımak istememek ), eldinilen bilgi süreci olumsuz bir çerçevenin içine oturuyor. çünkü farkında olunmasa bile üzerinde durduğu ve memnuniyetini sorgulamadığı noktayı eğretileyen bir veri sunuyor eldeki metin. bu durumda en kolay tepki de bencillik suçlaması olarak yüzeye çıkıyor.

    iki grup arasında birincinin pasif üyelerinin sayısı bir hahli fazla olmakla birlikte özgül ağırlıklarının sıfıra yakın olduğu söylenebilir. onlar aslında konumuz dışı bile sayılabilir çünkü ayn rand okuma ihtimalleri bile çok düşüktür. grubun aktif üyelerinin sayısı çok az ama ruhsal gerilimleri çoktur.

    ikinci grubu alt gruplara ayırmadan söylenebilecek şey toplumculuğun kaymağını onların yediğidir. (bahsettiğim kaymak yine ekonomik- sosyal kazanımlardan çok ruhsal- psikolojik tekdüzeliği ve hükümranlığı işaret ediyor)

    sonuç olarak yazdıkları ve söyledikleri ile değil ama yarattığı etkiyle bireysel epistemolojiyi doğrulayarak ayn rand, temel meselenin ne kapitalizm - sosyalizm ne de üretim- tüketim sürecinin yönetim ve paylaşımı olmadığını, asıl meselenin bireysel anlamlandırma süreci olduğu gerçeğini kucağımıza bırakıyor.
  • vergi karsitlarinin gozdesi; sevenlerinin basini newt gingrich, ronald reagan, tom delay, ann coulter, rush limbaugh cekiyor.

    basarilarinion arainda bir tecavuz suclusunu kahraman yapan romani the fountainhead de bulunuyor.
  • bireycilik konusunda bilgilerinden yararlanılabilir ,körü körüne her yazdığına bakıp hepsi doğru dersek zaten yazdığından bir bok anlamamışsızdır.
  • kendisine hayran olan, kitaplarının okunmasını her fırsatta tavsiye eden neoconlar (bkz: glenn beck) (bkz: rush limbaugh) nedense ateist olduğundan pek bahsetmezler.
hesabın var mı? giriş yap