• birçok babada gözlemlediğim, kahvaltı keyfini bok eden davranış.

    normal şartlar altında fırından ya da bilumum bakkal türevi işletmeden satın alınması gereken ekmek isimli temel gıda maddesini kapıya kadar getirttiği beyaz fiorinolu bir adamdan satın alıyor babam. bu satın aldığı ekmek yaklaşık 35 cm çapında bir daire şeklinde ve sanırım titanyumdan yapılma.

    babam çoğu insanın yediği normal insan ekmeğini değil bu viking kalkanı kılıklı şeyi yediğimiz için çok mutlu ve gururlu. ekmeği kesip içinin rengini bana gösterdiği an gözlerinde beliren "işte fark bu" temalı, biraz da övgü bekleyen bakış; başarılı bir aile reisi olma gururunu doyasıya yaşadığının bir göstergesi. eleştirilere de pek kulak asmıyor. sofraya ekmek diye koyduğumuz şeyin gayet jant kapağı, özel güvenlik görevlisi silahı ya da atletizmde yeni bir atma branşı malzemesi olarak kullanılabileceğini uygun bir dille anlattığımda beni apartman çocuğu olmakla, fabrikasyon gıda bağımlısı olmakla falan suçladıktan sonra bu mağara adamı ekmeğinin sağlıklı olduğunu eklemeden de geçmiyor.

    optimus prime ya da chuck norris için sağlıklıdır belki de ağzı yumuşak dokuyla kaplı benim gibi bir normal insan evladı için hiç de sağlıklı değil bu köy ekmeği.
  • bir baba olarak eklemeden geçmeyeyim dedim.
    trabzon ekmeği olarak geçer o ekmeğin adı. ekşi maya ile yapılır ve tadı enfestir. sizin fırından alıp 4-5 saat sonra bayatlayan ve içi adeta köpük gibi olan ekmekten bin kat daha iyidir. genelde kilo işi satılır bu ekmekler. bayatlama süresi 15 gün civarındadır, uygun şartlarda muhafaza edersen 30 güne kadar tazeliğini koruduğu bilinir.

    yazdıkça canım çekti. şimdi iki dilim kızartıp üstüne afyon'dan gelen kaymağım ve gökova'dan gelen çam balını sürüp yiyeceğim. yen mi verem mi sanada?

    edit: kendisi tam olarak şu ekmek oluyor. http://www.ekmeksarayi.com/images/ekmek4.jpg
    sitede sanırım satmıyorlar.
    http://www.ekmeksarayi.com/ şuradan telefon ile sipariş etmek için şansınızı deneyebilirsiniz.
  • söz konusu baba ve oğul için bkz: http://www.imgim.com/gokhankugu.jpg
  • yediği ağartılmış undan yapılma yarı mutant ekmekle beyni löpürdemiş insanın anlayamayacağı tutku.

    yediği bakkal ekmeklerinin limbik sisteminde yarattığı hasar nedeniyle halisünasyonlar görmeye başlamıış sanırım, yazısının sonunda da "köy ekmeği sağlıklı değil" yazıvermiş. biri acile götürsün garibanı...
  • ya o 2 karış toprakta yetiştirdikleri domates salatalığı vs. yerken ki tripleri?!
  • kimileri olayı bir adım öteye götürerek seri imâlâta geçmiştir..

    herhangi bir oran gözetmeksizin tamamen göz kararı ve el yordamıyla malzemeler şöyle:

    un, su, bir miktar tuz, tuzdan biraz fazla şeker, kuru maya, yağ (ayçiçek veya zeytinyağı), bolca kekik (kekik konusunda elinizi korkak alıştırmayın), yoğrut, sirke (az bir miktar)..

    el terazi göz mizan yardımıyla bu malzemeleri kullanarak yapılan kulak memesi kıvamındaki hamur biraz dinlendirildikten sonra yumruk büyüklüğünde somunlar halinde, önceden ısıtılmış 180 derecedeki fırında pişirilir..

    neticede elde edilen muazzam doyuruculuğa ve lezzete sahip, kokusu insanı mest eden "mağara adamı" ekmekleridir.. bir öğün için bir avuç zeytinle birlikte yenen bir somun kekikli mağara adamı ekmeği insanı 7-8 saat tok tutar.. doyurucu, besleyici, dayanıklı ve taş gibidir..

    baba yüreği gibi;
    dışı sert, içi yumuşak.. *
  • her babanın sahip olduğu anlamsız takıntılardan biri. bizimkisi de balıkesir'den peynir, gemlik'ten zeytinyağı, bilmem nereden bal getirtip saatlerce övüyor. balkonda saksıyla biber yetiştiriyor, her gün biberin boyunun ve çapının istatistiklerini tutuyor. bir keresinde marketten tahsildaroğlu ezine peyniri aldım diye kavga etmişti benle. bizim kuşağa saçma geldiği doğrudur ama bazen düşünüyorum, dünyanın bi ucundaki ulan batur'dan tut norveç'e kadar gidip 30 sene gece gündüz eşek gibi çalıştı bu adam bizi yetiştirebilmek için. böyle küçük şeylerden mutlu olmak istiyorsa olsun. emekli babalarınızı hor görmeyin, şurada bir 10 sene daha ele ayağa düşmeden yaşayacakları ömürleri var. bırakın, takılsınlar, iyi geçinmeye bakın, kaybettiğiniz zaman içinizde bir şey kalması çok koyar.
  • baba olmadığım hâlde bu genç yaşta beni de ağına düşüren tutku.
    yeni nesil janti fırınlarda on iki kişilik pasta fiyatına satılan envaiçeşit esmer ekmeği donunda sallayan, ekşi mayalı, araba tekerleği büyüklüğündeki ilkel çağ ekmeklerinin meftunuyum.
  • ekmek vs neyse de şu kısmen ironik kendince mizahi entry'ye bile hakaretler yağdıran organizmalar var.

    nasıl bir ortamda yaşıyorsunuz, karanlık odada bekletip çiğ etle mi besliyorlar sizi. bu nasıl bir refleks nefrettir, aynı şey kanada'ya giden çiftin veda mektubu başlığında da yaşanıyor. tahammül yoksunu, hakaret dışında fikrini ifade edemeyen çoğunlukla aynı toplumda yaşamayı geçtim bulunmak bile gerçekten zor. hepinizi ıslah edecek bir şeyler olur umarım.
hesabın var mı? giriş yap