• bağımsız sinema, sadece ekonomik bağımsızlıktan ziyade, yönetmenin yapımcı baskısından da "bağımsızlığı" kavramını niteler. dolayısıyla sanatsal fikrin özgürleşmesi anlamına gelir ki, gerçek sanat zaten odur. sadece bir yapım şeklidir denip geçiştirilemez.

    bu yönüyle içi boşaltılmış bir kavram olmasını geçtim, bugün perdede sanat olarak bakabileceğiniz her şey bağımsız sinema kaynaklıdır kaçınılmaz olarak. çünkü sanatın doğası bunu gerektirir.

    her bağımsız sinema örneği iyi sanat mıdır?... tartışılır, ama perdede sanat adına elimizde olan tek şeyin "bağımsız sinema" olması tartışılmaz.
  • daha "gezi direnişini konu alan artık yeter filmi"ni izletmeden sizi sayfasını beğenmeye ya da içeriğini paylaşmaya zorlayan site olmuşlar. ekran görüntüsü için tıklayın...

    sen bağımsız sinemasın, (sen öyle diyorsun) ben seni izleyeceğim, beğeneceğim ki tavsiye edeceğim. he beğenmedim mi, tavsiye etmeyeceğim. bağımsızlık böyle bir şey di değil mi!

    o sayfa: http://www.bagimsizsinema.org/artik-yeter/
  • (bkz: kim ki-duk)
    (bkz: steve mcqueen)
    (bkz: zeki demirkubuz)
    festivallerin en güzel yanıdır bağımsız sinema. daha bizden, daha içten yapımlar olduğunu düşünmekteyim.
  • kavram, 1910'lardan sonra hızlı bir şekilde endüstrileşen amerikan sinemasının önce ekonomik, daha sonra estetik ve ideolojik olarak yaşayacağı kırılmaya denk düşer. kavram üzerine yapılan tartışmalar, kavramın, filmin ekonomik yönü başta olmak üzere, biçimselliğini ve içerikselliğini kapsayacak şekilde genişlemesini sağlamıştır. özellikle ikinci dünya savaşı'nda sonra, sinemasının ''eğlence aracı'' olarak görülmesinin yanı sıra, bir sanat olarak da görülüp değerlendirilmesine yönelik çabalarla daha anlamlı bir zemine oturur.

    kavramı daha iyi anlayabilmek ve açıklayabilmek için, içinden filizlenmiş olduğu ''bağımlı sinema''yı incelemek gerekir. çünkü bu kavram, bağımlı sinema karşısında tanımlanıp anlam kazanmıştır.

    örneğin; amerika'da bağımlı sinema hollywood'a denk düşerken, bağımsız sinema ise yeraltı sinemasını, avangart sinemayı, deneysel sinemayı ve kapitalist sinemanın üretim biçiminden ve sanata olan bakışından kopuşu ve ona olan muhalif görüşü temsil eder.

    amerika sineması gibi, türk sineması da 1990'lardan sonra bu tür bir bölünmeyle karşımıza çıkar. türkiye'de bağımsız sinema, muhalif tavrı, geleneklerden, hakim olan sinema anlayıştan sıyrılmayı, amerika sineması'na olan öykünmeyi ve karşı duruşu temsil eder.

    zeki demirkubuz, nuri bilge ceylan, yeşim ustaoğlu, derviş zaim, semih kaplanoğlu, ahmet uluçay, serdar akar gibi yönetmenleri, türk bağımsız sinemasının önemli isimleri arasında sayabiliriz.
  • "sinema endüstrisi olmasaydı, iyi filmler yapılabilirdi." sözü bağımsız sinema hakkında bize en net anlamı ifade eden sözdür herhalde. bir senaristin ya da yönetmenin; toplumsal kaygılardan arınarak, siyasi veya ideolojik baskılardan sıyrılarak kamerasını istediği gibi kullanma özgürlüğüdür bağımsız sinema.

    bir karıncanın hayatını mı çekmek istiyorsun? portakallardan bahset. tecavüze uğramış bir kadından mı bahsetmek istiyorsun? halkı çek. bağımsız sinema budur.
  • sinemadan soğumamın esas nedeni oldu. acı, elem, keder, buhran, yabancılaşma hakkında yapılan filmin aldığı itibarı şımarıkça ve riyakarca buluyorum. sanat dünyayı değiştirmez kardeşim. sadece seni değiştirir. daha cool/seksi bir sevgili, daha "indie" dostlar ve biraz para görürsün. hoş bir parodisi:

    https://www.youtube.com/watch?v=spxu_kljhpe

    ayrıca

    (bkz: ödül alması garanti olan bağımsız film konuları)
  • kendi cebinden para harcayarak yapılan sinema akımı desek yerinde olur. herhalde, bu sinema türünü en iyi yansıtan kişi kanaatimce vincent gallo dayı ve filmi buffalo '66 derim. ve giderim.
  • zamanında prodüksiyonun, dağıtımın zor ve maliyetli olduğu dönemde çok özel eserler ortaya çıkmasını sağlamış konsept.
hesabın var mı? giriş yap