• süper bir huyu var, yazının başına fon müziği linki koyuyor. bu sayede denk geldiğimizde aha bu baranba diyerek okumadan atlayabiliyoruz.
  • komplo teorisyeni yazar. bir odaya girdiğinde yerde bulduğu onlarca puzzle parçasını kucağına alıyor. sonra, üzerlerindeki resim parçasına bakmadan, şeklen birbirlerine uyanları birleştiriyor. ortaya darmadağım, saçmasapan bir resim çıkıyor ama parçalar birbirine oturduğu için resmin doğru olduğundan emin. tabii takipçileri de hemen başlıyor şak şak alkışlamaya, arkadaş büyük resmi gösterdi ya onlara. maşaallah.

    bugün debeye giren yazısında sürekli şu ifade geçiyor: "rockefeller'in şirketi exxon mobil". o kadar kendinden emin ki, oturup kontrol etme ihtiyacı hissetmemiş. rockefeller'ların exxonmobil'le artık alakası yok. hatta petrol sektörüyle ilgilerini kestiler artık, inanmazsın aç bak: https://www.theguardian.com/…il-coal-climate-change

    hatta bak rockefeller ailesinden biri neden exxonmobil'e güvenmediğini ve hisselerini sattığını açıklıyor: http://www.latimes.com/…warming-20160215-story.html

    bir de bilmiş bilmiş, exxon cumhuriyetçi partiyi destekliyor, hatta ceo'su dışişleri bakanı olacak falan diye yazmış. tabii arkadaş orayı da türkiye zannettiği için, firmaların orada açıkça parti desteklediğini bilmiyor. oysa, herkesin erişebildiği şirket bloguna baksaydı exxonmobil'in açıkça cumhuriyetçi partiyi desteklediğini ve hatta obama yönetimine durup durup çaktığını görebilirdi. hatta bir bu sene bir tanesi baya olay oldu, tartışmalara yol açtı: http://thehill.com/…urns-fire-at-obama-after-debate

    komplo teorisi kurmak böyle bir şey işte. önce bir sürü bilgiyi harmanlıyorsunuz, birbirlerine saçma da olsa bir bağ kuruyorsunuz, sonra içine rockefeller, petrol, ortadoğu falan diyerek baharatlarını tamamlıyorsunuz ve ta taaaaaaaa: yemek hazır. nasılsa komplom hıyar diyene elinde tuzlukla koşacak bir sürü adam var sözlükte.

    velhasıl kelam, kendisine gizli akpli diyince kızıyor, köpürüyor. belki de değildir, aslında belki de şöyle biridir.
  • kimsenin nick altına olumsuz bir şey yazmak hiç adetim değildir. hatta bu baranba kişisinin bir entry vesilesiyle bana özelden söylediği sert sözlere rağmen bir şey yazmamıştım. kimseye de bundan bahsetme gereği duymamıştım. zira şahsi bir meseleyi sözlükte dillendirmenin lüzumu yok. ama bu özelden kullandığı üslup ve küfürler vesilesiyle, kendisinin zihnen ergen ve henüz gelişmemiş bir canlı olduğunu anlamış bulunmaktayım. bana bu entry nedeniyle cevap vermeden önce, cesareti varsa yazışmalarımızın capsini atsın bu başlığa.

    hadi eski entrylerini boş verin gitsin, ama bugün şöyle (#58326483) bir entrysine denk geldim. yahu bu nasıl boş bir entrydir böyle? bunları yazarken insanda hiç mi yüz kızarması olmaz? ırkçılık, sadece sabun yapmak ya da kamplara yollamakla mı özdeştir? peki 6-7 eylül olaylarına ne diyeceğiz? ya da sivas, çorum, maraş, gazi mahallesi katliamları ne olacak? 90'larda ve bugünlerde doğuda devlet sivil kürtleri bile öldürürken, beyaz tofaşlara atarken kuzey, orta ve batı anadoludan duyulan sevinç çığlıkları? katliam dendiğinde, dünyada akla gelen ilk örneklerden olan dersim ve ermeni katliamlarına değinmiyorum bile.

    bir de kalkmış, bu alevilere karşı olan nefretin zihinlere çeşitli yollarla yerleştirildiği gibi komplo teorileri üretiyor. zaten tek bildiği şey de bu komplo teorileri ve dış güçler... aslında ben bu adama acımıyorum. öyle ya da böyle az çok okumuş biri, ileride doğru kitapları okuyarak bir ihtimal düzelir belki. ama bu adamı ciddiye alanlara cidden üzülüyorum. bu adamı ciddiye alanlarla kadir mısıroğlu'nu "üstad" belleyenler arasında inanın zerre fark yok!

    edit: aşağıda bir yerlerde cevap mahiyetinde bir şeyler karalamış ama capsleri koyacak cesareti bulamamış. tedirgin olmasına gerek yok, ben de koymayacağım. zaten bazı şeyleri insanların hayal gücüne bırakmak daha keyifli; istedikleri gibi dolduruyorlar içini.*

    edit 2: sanırım bu yazı çok sert olmuş, adam bırakıyorum diyor ya! o halde bu ayrılığı şöyle karşıladığımı bilmeye hakkı var. o kadar hukukumuz oldu neticede. *
  • daha once defalarca suphelendigim gibi, farkli bir uslup ile yazdigi yazilarda aslinda akp yanciligi yaptigini iddia ediyorum. bu kuvvetler ayriligi konusunda yazdiklarinda da boyleydi, gezi direnisi hakkinda yazdigi yazilarda da boyle.

    once "ben de sizdenim" temali cumleler, arkasindan gelen "gezi'yi akp gozunden" yorumladigi, arkasinda turkiye ic dinamiklerinin tersine dis guclerin oldugu ve itibarsizlastirmaya yonelik cumleler.

    siradan bir akp secmeninden en onemli farki uslubu. geri yani hep ayni.
  • dün bir arkadaş "baranba'ın yazılarını okuyor musun" diye sorduğunda, böyle bir yazardan haberdar olmadığımı söylemiştim. arkadaş da bana o meşhur 7 bölümden (7 part'lık) yazı dizisinin linklerini gönderdi. tüm yazıların tamamını, kaynak olarak verdiği linkler de dahil okudum. sonra da gelip nick altına baktım.

    yazdıkları büyük oranda doğru şeyler. ancak çok ciddi eksikleri de bulunuyor ve bu eksikler, okuru ister istemez yanlış da yönlendirebiliyor. tabi bu eksiklerin olması da normal. zira türkiye tarihini olduğu gibi yazması için kitap basması gerekir. özet geçtiği için de eksikleri art niyetli bir kusur olarak görmüyorum. bununla beraber yazılar bittiğinde kendisiyle ilgili ilk düşüncelerim, hele de 25 yaşında olduğunu öğrenince "yine de bravo. adam araştırmış, okumuş, kendini geliştirmeye çalışıyor. üşenmeyip bunları bu şekilde uzun uzun yazması bile güzel bir şey" demiştim. nick altına bakınca da beklediğim tabloyla karşılaştım. yazılarındaki eksiklerle ilgili bölüme geçmeden önce, kendisini büyük bir hayranlıkla takip eden kitle için söylemek istediklerim var.

    cehalet gerçekten tehlikeli bir şey. cahil bir kitleyi istediğiniz gibi sürükleyip sömürebileceğinizin göstergelerinden biri de bu arkadaş olmuş sözlükte. daha önce de bir ekonomi sömürücüsü vardı, onda da aynı durum yaşanmıştı. şöyle ki; şimdi bu arkadaş siyaset üzerine uzun uzun ve tarih falan da vererek yazınca, "ovvv abi muhteşem yaaaa, ne çok şey biliyorsun sen" diye atlayan kitle oluşmaya başlamış hemen. onun doğru yazdığını nereden biliyorsun? yani bu arkadaşın çok şey bildiği iddiası, tamamen senin cehaletinden kaynaklanıyor. diyelim ki yazdıklarının %100'ü de hatalı ve yanlış; hatta gerçeklerin tam tersini yazıyor. doğrunun ne olduğunu bilmediğin için sen bu yanlışa övgüler düzebilecek kadar cahilsin sevgili kardeşim. bu çok tehlikeli bir şey. nasıl ki hiç kuran okumadığı için dine dair hiçbir şey bilmeyen insanları istedikleri gibi kullanıp, yönlendirip sömürüyor insanlar, senin durumun da aynı. siyasete dair hiçbir şey bilmediğin için, 2 satır yazı karşısında mürit olabilecek kadar cahil ve sömürüye açıksın.

    bu tarz vakalar daha önce de yaşandı sözlükte, bundan sonra da yaşanacak.

    gelelim bu arkadaşla ilgili duruma;

    aslında nick altına değil de, entry girdiği başlıklara yazmayı tercih ederim. okur açısından da daha verimli olurdu. ancak gerek başlıkların buna müsaade etmemesi, gerekse yazmam gereken diğer şeyler nedeniyle nick altı yazmak zorunda kaldım.

    daha önce de belirtmişler, arkadaş özellikle soner yalçın ve doğru perinçek ve belki biraz da aytunç altındal kitaplarından beslenmiş ağırlıklı olarak. ilaveten sıkı bir aydınlık okuru olduğunu tahmin ediyorum. hatta yazılarını okurken işçi partisi/aydınlıkçı çizgide biri olduğunu da düşünmüştüm. diğer birkaç entry'sine bakınca da bu fikrim kesinleşti. ırkçı/ulusalcı çizgide birisi kendisi ve yazdıkları da o minvalde yürüyor.

    o bahsettiğim 7 part'tan oluşan yazıda bulunan eksiklere değinmek istiyorum:

    adnan menderes'in batıdan yardım alamayınca sovyetler birliği'ne yaklaşmaya çalıştığı ve sonra da idam edildiğini anlattığı bir bölüm var. o dönemi anlatırken siyasal tabloya biraz değinmiş ama önemli kısmını eksik bırakmış. ilerideki tespitlerine de yansımış bu bölüm. özellikle 60'lı yılların ikincisi yarısı, tüm dünyada olduğu gibi türkiye'de de bir sol, sosyalist hareketin yükselişe geçtiği dönem olmuştur. bunda, 1954 yılında kapatılan köy enstitülerinin de büyük etkisi vardı şüphesiz. özellikle oradan yetişen bilinçli ve yurtsever gençlik, amerika'nın türkiye'yi sömürmesi önünde en büyük engeli oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda sol hareketi de güçlendirdiğinden, ülkede bir rejim değişikliği "tehlikesi" oluşturuyordu abd açısından. türkiye'nin sovyetler birliği ile komşu olması da yine abd açısından büyük bir sorun oluşturmaktaydı. köy enstitülerinin ve halk evlerinin kapatılmasındaki neden tam olarak buydu.yerlerine ise tahmin edilebileceği gibi kuran kursları açılmıştı. abd'nin taa o yıllardaki amacı belliydi; "türk toplumu dinle uyuşturulsun, düşünüp sorgulamasın ama laiklikten de vazgeçmesin." bu politika, 1980 darbesi sonrasında da devam etti. türkiye'de yeşil kuşağın önü, tam olarak 80 darbesiyle açılmıştır.

    1983 yılında iktidara gelen özal ve anap'lı yıllara, refah partisine dair ciddi bir bilgi eksikliği var arkadaşın yazılarında. refah partisi'nin 1994 seçimlerinde ani patlama yaşadığını söylerken çok önemli bir tespiti eksik bırakmış. refah partisi'nin niçin %3 seviyelerinde dolaştığı ve birden bire nasıl oy patlaması yaşadığına dair analizlerimi şurada yapmıştım: (bkz: 27 mart 1994 yerel seçimleri/@cassey jones)

    necmettin erbakan'la ilgili bölümlerde erbakan'ın başarısı anlatılırken, yine çok ciddi eksiklikler ve yanlış yönlendirmeler var. örneğin erbakan'ın kayıp trilyon davasına hiç değinilmemiş. antikapitalist olduğu iddia edilen erbakan nasıl oluyor da trilyonluk meblağı zimmetine geçirmekle suçlanabiliyordu? bugün erbakan'ın çocukları, o trilyonluk mirasın paylaşımı konusunda birbirlerine girmiş vaziyetteler. ayrıca erbakan'ın arap ülkelerine yaptığı gezilere ilişkin de eksik ve hatalı bilgi var. örneğin erbakan'ın libya'yı ziyaret ettiğinden bahsedilirken, sanki orada liderlik yaptığı gibisinden bir hava estirilmiş. oysa erbakan, kaddafi'nin çadırında kameralar önünde kaddafi'den alenen fırça, hatta neredeyse hakaret yediği halde ağzını açıp tek kelime edememiş, gözlerini dava dikip susmakla yetinmişti. hatta o yıllarda izlenme rekorları kıran olacak o kadar adlı programda, erbakan'ın bu basiretsizliğini parodiyle ekranlara taşımıştı levent kırca.

    yine erbakan'la ilgili anlattıkları arasında çekiç güç konusu da vardı. çekiç güç'e başından beri karşı olan bir grup vardı türkiye'de: sosyalistler! özellikle lise dönemlerinde sosyalistlerin her yere "çekiç güç defol" yazılı afişler yapıştırdığını hatırlıyorum. yani o çekiç güç karşıtlığının başını sosyalistler, devrimciler çekiyordu türkiye'de ama nedense o konuya hiç değinilmemiş bile.

    yine yazarımızın erbakan'la doğu perinçek'i övdüğü bölümde bir ifade var ki, işte orada okuduklarından sıyrılıp siyasi cehaletinin izlerini göstermiş kendisi. işçi partisi için sosyalist diyor arkadaş. bu ifadeyi 7. partın sonunda değil de ilk yazıda yazsaydı, belki de o kadar yazıyı okumakla zaman kaybetmeyecek, daha en başından kapatacaktım konuyu. işçi partisi'nin sosyalizmle uzak yakın ilgisi olmadığı gibi, solda bile değildir parti. hatta bunu 22 temmuz 2007 seçimleri öncesinde doğu perinçek'le bizzat konuştum. perinçek açık açık "zaten sosyalizm gibi bir söylemimiz yok. bir ulusalcı bir partiyiz" demişti. işçi partisi'nin sosyalist olmadığını bilmek için de zaten perinçek'le konuşmaya gerek yok. siyasetten çok çok az anlıyor olmak bile yeterli. ayrıca sosyalistler ve devrimciler zaten yıllardır perinçek'in cia ajanı olduğunu söyler her yerde ve her fırsatta. perinçek'in tutuklanmadan evvel aydınlıkta yazdığı yazılar, paylaştığı belgeler, derin devlet denen kurumdan daha derinlere uzanabildiğini de gösteriyordu zaten o yıllarda da.

    yazarın diğer entry'lerine bakınca, hangi siyasi çizgide olduğunu ve neden bazı noktaları eksik bıraktığını daha iyi anladım. bir örnek: (bkz: devlet bahçeli'nin sempatik biri olması/@baranba)

    diğer entry'lerini karıştırdıkça da aslında ırkçı bir yazar olduğunu görmeye başladım. şu entry enteresan geldi bana örneğin: (bkz: 2015 güneydoğu ayaklanması/@baranba) nitekim bu entry sonrasında, o bahsettiğim 7 part'lık yazıda sol örgütleri pkk güdümünde olmakla suçlamasının sebebi anlaşılıyordu. oysa pkk ile devrimci örgütler arasında organik bağ bulunmadığı gibi, tam tersine ilkesel ayrılıklar had safhadaydı ve aralarında bir güdüm olması söz konusu olamazdı.

    devam ettikçe, yazarın sola, devrimcilere ve daha önemlisi halka bakışını net bir şekilde gördüm: (bkz: polis'in okmeydanı'nı dağıtamaması/@baranba) özellikle bu entry, yazarın ezberi dışında ve okuduğu kitaplarda bulunmayan bölümden geldiği için, yazarın tamamen özgün bakış açısını yansıtmaktaydı. hoş, o kitaplarda bu konuya değinilseydi de farklı bir şey çıkmazdı. okmeydanı konusunda sıfır bilgiye sahip olduğu görünen yazara yardımcı olması açısından şunu öneririm: (bkz: okmeydanı'nın kamuoyunun önüne atılmak istenmesi/@cassey jones) ayrıca meraklısı için bilgi olması açısından bir entry daha önerebilirim. geçtiğimiz mart ayında okmeydanı'nda yaşanan olaylara ilişkin şunları yazmıştım: (bkz: 14 mart 2014 okmeydanı olayları/#41130244)

    siyasi konularda bu kadar uzun yazılar yazan birini ben nasıl olur da okumamış olurum diye düşünüyordum. onu da entry'leri karıştırırken buldum. şöyle bir başlık açmıştı zamanında: (bkz: bi zamanlar evli olduğun kadına her ay para vermek/@baranba) bu entry'i okuyunca hatırladım kendisini. ilk okuduğumda da zaten tepem atmıştı ve şunları yazmıştım aynı başlıkta: (bkz: #45557459) sonrasında da hiç durmamışım üzerinde.

    edit: ırkçı eleştirime cevap gelmiş, ona bir ekleme yapayım. ırkçı olduğunu, bahsettiğim 7 part'lık yazı üzerinden yapmadım. o yazıda ırkçılığa dair bir emare yok. ama diğer başlıklardaki entry'lerini inceleyince, örnek verdiklerimden de anlaşıldığı üzere ve daha fazla entry'sinde açıktan bir kürt düşmanlığı var. şimdi bir entry'sinde "vatanına bağlı kürt kardeşlerim" ibaresini kullanmış olması, kendisindeki ırkçı refleksi değiştirmiyor ne yazık ki. nitekim özellikle başka başka entry'lerinde kullandığı kimi ifadeler, bu ırkçılığı açıkça gözler önüne seriyor.

    bir de nihal atsız ve deniz gezmiş benzetmesi var. ikisinin aynı şeyleri istediğini söylüyor. eh, tek cümleyle anlatırsak doğru sayılabilir. tüm ideolojiler, "insanlar mutlu olsun istiyoruz" der. ama herkesin kafasındaki mutluluk tanımı da farklıdır, mutluluğa giden yol tarifi de. atsız'la gezmiş'in bu yönden en ufak bir paralellikleri bile yok. en basitinden; türk'ü kürt'ten üstün gören bir atsız'la, türk-kürt eşitliğini savunan gezmiş'in aynı şeyleri istediğini söylemek mümkün olabilir mi?

    edit 2: mesaj atıp "polis'in okmeydanı'nı dağıtamaması" başlığının açılmadığını söylediler. girip baktım. benim entry'imden sonra silmiş orada yazdığını. zaten tek entry vardı başlıkta. o nedenle görünemiyor.
  • başlarda ''siyasetle uğraşmıyorum, akp'li de değilim, ama bir dış güç var. size dünyayı anlatıyorum, geniş açıdan bakın'' geyiklerini bol bol tekrarlayan, son yazısıyla da direkt ''ama gücün tek kişide toplanması önemlidir'' mesajını veren yazardır.

    afedersin ama, diktatörlüğe koşar adım giden bir ülkede tüm gücün tek insanda toplanmasını savunuyorsan, sunacağın geniş açıya sıçayım.
  • ayrıntılarında boğulmayacağım. tarihçi değildir. siyasetbilimci hiç değildir. yazdığı yorumlarda sebep-sonuç ilişkisi istediği sonuca götürmediğinde 150 sene geçmişteki bir savaşı ya da anlaşmazlığı örnek verip dayanak olarak sunmakta, anlattığı olaylarlarda anekdotları birbirine karıştırmaktadır(ilk aklıma gelen; mustafa kemalin çanakkale savaşlarında geçen ruşen eşref ünaydına aktardığı kamçı savurarak işaret verip askerlerini taarruza kaldırdığı enstantaneyi büyük taarruza ait olarak aktarmıştır, ruşen eşrefin çanakkale röportajlarını okumak yerine dedikodusunu istediği yere yamayan biridir).

    var olan siyasi olayları günlük gazete köşesi yorumlarından kes-yapıştırla biraraya getiren sonra hazırlayarak ortaya sunduğu tespiti özel mesajla tarihle ilgilenen herkese yollayıp reklam peşinde koşan ilgi-şuku-debe isteyen bu arkadaşın ayırdığı zamana bile saygı duymamamızı sağlayan nokta, kendisinin bilmediği yahut öngöremediği noktaları tarih bilmeyen kitlelere 'nasıl olsa yerler' düşüncesiyle son derece mesnetsiz duygusal hezeyan dolu saçmasapan anakronik yorumlarla(yalanlarla) sunmasıdır.

    (bkz: #47698351) belirttiğim üzere bilimsel hiçbir yönü yoktur.yaptığı bilimsel hata yüzüne vurulduğunda entry'i ya da parafı silmekte hiç olmamış gibi davranmaktadır. dedikoduları biraraya getiren ilgi isteyen bu arkadaş sürekli entrylerinde kitap yazma isteğini dile getirerek neye muhtaç olduğunu gösteriyor.

    sözlüğün geriye evrimini asıl göze sokan bir zamanlar (bkz: eksi sozluk harp tarihi dairesi)bu insanlar kaynaksız ve kuramsız yorum girmeyi kendi karakterlerine yediremeyen bir tarz benimsemişken fatih rıfat ülküman klonu bu beyefendinin hakikaten ciddiye alınmasıdır.
  • atatürkçü olduğu iddia(?) edilen zır cahil. evet efendim kendisi tam da 2016 türkiyesine yakışır bir çizgide, cehaletinin verdiği özgüven patlaması ile klavye başına geçip saçmalar. başka da bir numarası yoktur.

    bugün şöyle bir şey zırvalamış.
    - ortaya attığı alan makovsky ismi klasik siyasal islamcı zırvasından öte değildir. şevket kazan gibi birinin dillendirdiği bir ismi ekşi sözlükte analiz yazısının tepesine yazmaktan utanç duymuyorsa kendisinin cahilliği tabi ben bir şey diyemem.

    - "yeniçeri temizliği yüzünden ordu çöktü" diyerek tarihi 1826'dan başlatır her siyasal islamcı gibi. çünkü cımbızlama yapmak siyasal islamcıların en sevdiği iştir. ama yeniçeri denen götverenler topluluğunun bu olaylardan önce 3. selim'i öldürdüğünü, bu sebeple de bu götverenlerin ordudan tasviyesinin zaruri ve yapılması gereken olduğu ile ilgili tek kelime etmez. fes de takıyordur muhtemelen baranba kardeş. var çünkü böyle tarih işine geldiği gibi cımbızlayan fesliler piyasada.

    --- spoiler ---

    amaç türkiye'nin daha da istikrarsızlaştırılmasıdır. bakınız moody's...

    --- spoiler ---

    ahuahauah kendisine fon müziği bırakıyorum buyursun dinlesin: https://www.youtube.com/watch?v=hxfubqudsqa

    şu cümleden sonra akıl sağlığı yerinde herkes bu yazıyı okumayı bırakır. moody'd dış mihrakmış he mi? moody's notları yatırımın allahı yapılabilir seviyelerine çektiğinde bu zır cahillerden tek ses çıkmaması ise kendilerinin iki yüzlülüğü tabi. bir de ekleme yapmış, efendim 2007'de muhtıra zamanında neden kredi notumuz düşmemiş? sevgili zır cahil, o dönem abd deli gibi dolar basıp bizim gibi az gelişmiş ülkelere "al pampa sen bunlarla yatırım neyim yap" dediği için olmasın sakın? hmm. muhtemelen bu zır cahil bunu da biliyordur. illa ki okumuştur bir yerlerden. ama dedim ya, siyasal islamcı zır cahillerin en temel karakteristik özelliği cımbızlama yapıp algı oluşturmalarıdır.

    - öncelik türkiye'nin istikrarsızlaştırılması... istikrar he mi? ulan bunu da 14 senedir deyip duran bir grup var ama adını çıkartamadım şimdi. ak yürüyenler miydi neydi? neyin istikrarı birader? yüksek sanayiyi siktir et, alçak sanayi bile üretip ihraç edemeyen bir ülkenin hangi noktada istikrarına kast edecek ülümünatikler? 3. havalimanı mı yoksa?*

    - 2001'de ahmet necdet sezer ecevit'e anayasa kitapçığı fırlattığında yükselen dolar şimdi neden yükselmiyor? hauahauahauahauh yemin ederim adam her paragrafta cehalette level atlıyor. seviye şuan yiğit bulut evresinde. joleli yoksa sen misin? doların 3 tl olması o kadar normal ki, hiç yükselmemiş amına kodumun doları.

    - yok kesin joleli bu ya. 2001'de mb döviz rezervi 25 milyar dolar imiş, şimdi ise 100 milyar dolar. şu satırların sonuna hülooğ yazmamak için kendini ne kadar zor tutmuştur kim bilir?
    şu entryi okumamış demek ki zır cahil arkadaş: (bkz: #39857382)
    zaten okusa ve biraz ekonomi bilse böylesine dan-dun yorum yapacak cesareti kendinden bulamaz. 2001'de 25 milyar dolar olan rezerv 2016'de ortalama 35 milyar dolar olmuş ve 2001 krizinin sebebi doların olmamasıymış auhauahuaha. yemin ederim bu kafa siyasal islamcı kafası. ortamlarda kendine ne der bu kişi bilmem ama bu adam bal gibi de siyasal islamcıdır. traş yapmasın boşuna.

    - 2002'den sonra derviş politikalarını ali babacan gidene kadar uygulayan babam mıydı? avrupa birliği'nin yasa dayatmalarını uygulayan ebem miydi? ankara'da 2004'te kutlama yapanlar ecevitle bahçeli miydi? "ühü ab bize yasa dayattı ühü" ulan yine mi mağdursunuz?! bir de diyor ki ab yasaları geçince imf para verdi. imf türkiye'ye 1961'den beri para veriyor. 1961'de avrupa birliği mi vardı lan?! devlet babanın gidiş tarihini yine 2001 alıyor bu çakal siyasal islamcı taktiği ile. daha geriye gitse taptıkları zehirlediniz dedikleri özal da göt altına gidecek çünkü. türkiye 2002'den sonra imf vs dayatmasına maruz kalmadı ayaklarına getiriyor aklınca. ama az önce dervişler diye gömdüğü imf politikalarını akp'nin 2008'e kadar harfiyen uyguladığını, yani aslında türkiye'yi kurtaranın bok attığı imf politikası olduğunu yine her siyasal islamcı gibi yazmaz. çünkü cımbızlamacı olmak bunu gerektirir.

    --- spoiler ---

    23* kayıt dışı sermaye yahut kaynağı belirsiz para girişi, alışık olmayan yöntemle piyasaya giren parayı ifade ediyor. paranın nasıl kazanıldığı ve kim tarafından piyasaya sokulduğu bilinmiyor. imf türkiye'den defalarca kayıt dışı sermaye girişini engelleyecek bir yasa yapmasını istedi ama hükümet ciddi bir adım atmadı. özellikle 2014 yılından itibaren kayıt dışı sermaye rekora koştu. peki kayıt dışı sermaye neden yükselişte? basit. yabancı yatırımcı türkiye'yi terkettikçe yahut türkiye'ye gelmemeye başladıkça biri veya birileri piyasadaki yabancı sermaye açığını kapatmak için türkiye'ye sermayeyi kaynağını gizleyerek getiriyor. peki kaynak neden gizleniyor? çünkü para muhtemelen yine türkiye kaynaklı olduğu için. yani türkiye'deki para öncelikle üçüncü dünya ülkelerinden birine transfer ediliyor. bu tip ülkeler paranın nereden geldiğini, kime ait olduğunu, nasıl kazanıldığını sorgulamıyor. para, bu ülkelerdeki bankalardan birine giriş yaptığı an legalleşiyor. böylece o bankadan tekrar türkiye'ye transfer ediliyor. tabi, türkiye'de paranın kimden ve nereden geldiğini sorgulamıyor ve böylece kayıt dışı sermaye ülkeye giriş yapıyor. bu sebeple piyasadaki dolar sıkıntısı aşılıyor ve türkiye'ye yabancı sermaye girişinin olduğu yönünde olumlu bir algı yaratılıyor.

    --- spoiler ---

    rezalar, suudilerin altınları, halk bank üzerinden işlemler komisyonlar değilmiş lan olay. olay bizim paranın dönüp dolaşıp bizim cebe girip rezervin artması imiş. yani bizim 25 milyar dolarımız dünyayı geze dolaşa bize 100 milyar dolar olarak geri gelmiş uajauahauh yolda canlı bahis mi yapmışlar parayla panpa? arkadaş tek paragrafta rezaları falan da aklamış. çünkü siyasal islamcılık bunu gerektirir <3

    - ve bomba geliyor:
    --- spoiler ---

    17 aralık türkiye'yi yormadan erdoğan'dan kurtulma girişimiydi.
    --- spoiler ---
    batı mı dedi lan erdoğan'a sümeyye'ye 20-25 gibi gitmesi gerektiğini falan? 17 aralıkta hiçbir sikim olmamış, sadece bunun bir "operasyon" olduğu algını yapan birisine atatürkçü diyenler var bu sözlükte! yazıklar olsun lan o zaman öyle ekşi sözlük'e de!

    - 15 temmuz part2 kürtler üzerinden yapılacak diye ima ediyor zır cahil arkadaş. bunu da türkiye'nin en çok okunan sitesinde yapıyor. bunu komplo teorisi adı altında yapıyor. cemaatçi götverenlerin yaptığı algı operasyonu tarzında yapıyor üstelik. ve bu adam şimdi atatürkçü öyle mi? bu adam düpedüz siyasal islamcıdır. siyasal islamcılar severler böyle birbiri ile alakasız 25 konuyu koasliyon hükümeti zamanlarına bağlayarak dev analizler yapmaya. bak bu adam akpli demiyorum. bu adam siyasal islamcıdır. zır cahildir. 3-5 yerden google translate ile okuduğu yazıları içine kürt vb nefret ettiği toplulukları da ekleyerek algı yapar.

    baranba tipi analiz yapayım şimdi size:
    1* abd'nin 51 eyaletinin isimleri, genelde kısa ve vurgulu, her dilde kolay söylenen isimlerdir. birisi dışında.

    2* bu eyaletin isminden önce büyük abd savaşına gitmek gerekiyor. ne olmuştu bu savaşta? kızıldereliler ispanyolların kafalarının derisini yüzüp derileri türk hava kurumuna bağışlamıştı. yoksa?

    3* işte bu yüzden de kızılderililer türktür fenomeni doğdu. ve bu savaşın yapıldığı eyaletin adı: pensilvanya

    4* pensilvanya adından da anlaşılacağı üzere söylemesi zor, vurgusu bozuk ve afedersiniz penisi çağrıştıran bir isme sahip. böyle pis bir isimli eyalet işe pensilvanya. ve bilin bakalım kim yaşıyor burada?

    5* pensilvanya'nın türkler için tarihi konumunu bilen cia ise hemen kolları sıvadı. erzurum'da bir ermeninin çocuğu olan fethullah gülen'i apar topar işte bu stratejik yere bir şatoya yerleştirdi ve ona şöyle bir oda verdi: http://www.f5haber.com/…sim/i_9966-182016180424.jpg

    6* seccadenin konumuna dikkat ettiniz mi? adeta fethullah gülen yataktan yuvarlanarak seddaceye kapaklanıyordu. burada mesaj net: bizim ajanlarımızın emniyet sibobu islam.

    7* 2000'de bush abd başkanı olmasına rağmen pensilvanya'yı demokratlar kazandı. yine 2012'de obama'nın kazandığı seçimlerde pensilvanya'da kazanan demokratlar oldu. peki türkiye'nin demokrat partisi'nin lideri kimdi? adnan menderes...

    8* işte menderes'i asacaklarını demokratlar üzerinden mesajını veren pensilvanya'nın mesajı netti: şimdiki hedef erdoğan!!!

    ...

    alın size baranba tipi flood. mesele iyi ıkınabilmekte. biraz daha ıkınabilsem ve siyasal islamcı olsam ben de 40 madde yazarım sorun değil. yeter ki birbiri ile alakasız konuları birbirine bağlama zır cahilliğiniz olsun. gerisi kolay, akıp gidiyor yazı.

    özet: bu adama atatürkçülüğü anıtkabir'deki salıncak kadar anca. siyasal islamcı zırvasından öteye bir şey değil.
  • yazdığı entry'lerde edit kısımlarını dahi okumaktan zevk alıyorum, örneğin bir tanesinde sikko'nun anlatım tarzını eleştirmişti, en az verdiği bilgiler (ki bir kısmı esasında gayet bilinen şeyler ama türkiye yakın tarihini hiç bilmeyen kişiler de olduğundan paylaşmaya değer bilgilerdi) kadar ufuk açıcı bir eleştiriydi bence.

    daha sık yazsın, daha çok edit'lesin, arzu ederse okuduğu kaynakları, izlediği belgeselleri vs paylaşsın. ama bizden bu bilgileri esirgemesin. böyle adamlar bu sözlük'ü okunabilir kılanlardır. türkçe yazmayı dahi beceremeyen kifayetsiz kişiler değil.
  • (bkz: fareli köyün kavalcısı) 2014 eylül ayından beri edindiği takipçi kitlesine şu sıralar kavalıyla ayar çekiyor.

    akp-batı ittifakının sona ermesi hakkında yazdıklarına getirilen eleştirilere cevaben yazdığı bir entry'sinde (bkz: #49873082) "objektif olalım arkadaşlar" demiş, altını çizmiş, arkasından şöyle buyurmuş kişi:

    "erdoğan 10 yıl boyunca batı ile ittifakta kaldı. öyle ya da böyle, bu ittifak sona ermeye başladı ve sona ermeye devam ediyor. bu durum erdoğan'ın batı karşıtı olmasına sebep veriyor. erdoğan'ın bu "sanal batı karşıtlığı" onu iyi yapmaz. fakat iyilerin yanında göründüğü izlenimi verir. benim yazımın yarattığı bu algı tamamen bu serapla ilgili."

    tekrar okuyalım:

    "öyle ya da böyle, bu ittifak sona ermeye başladı ve sona ermeye devam ediyor. bu durum erdoğan'ın batı karşıtı olmasına sebep veriyor."

    tekrar:

    "bu durum erdoğan'ın batı karşıtı olmasına sebep veriyor."

    bir daha söyle:

    "ittifakın sona ermesi erdoğan'ın batı karşıtı olmasına sebep veriyor".

    tayyip'in batı karşıtlığı bir anda sonuç oluverdi. evet batı karşıtı, ama bir sor neden? objektif ol ama.

    ***

    bahis konusu entry'nin her paragrafı ziplenince şu çıkıyor:

    - objektif olalım
    - objektif olalım çünkü
    - objektif olalım zira
    - gerçeğe anca objektif olursak ulaşırız
    - aynen böyle dediğim gibi yapalım
    - ittifakın sona ermesi erdoğan'ın batı karşıtı olmasına sebep veriyor.
    - erdoğan'ı aklamıyorum, batı karşısındaki tutumunu değerlendiriyorum
    - şu dünyada nefret edecek eleştirecek o kadar şey varken, erdoğan'ı eksen almak niye
hesabın var mı? giriş yap