ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türk kızı vücudu
-
kara kafalı, cücük boylu, kalçasız, omuzsuz, göbekli, piknik tip türk erkeğinin bir türlü beğenmediği vicuttur.
hamza hamzaoğlu'nun galatasaray'ın başına geçmesi
-
süper lan. milli takıma 1 yıl önce elimizdekini verip şimdi milli takımdan geçen senekinin küçüğünü alıyoruz. nasreddin hocanın kazan hikayesi gibi. seneye kazan ölür biz de rahatlarız.
15 ekim 2014 dünya dışı yaşamla ilk temas
gelmiş geçmiş en güzel duvar yazısı
-
top 10 un gezi'den çıkacağını düşündüğüm duvar yazıları. benim birincim; kahrolsun bağzı şeyler
herkesi mesleğinden nefret ettiren şey
-
insanlarla uğraşmaktır. başka bir şey değildir.
uğur meleke
-
futbol yorumcusu 3 aralık 2011 fenerbahçe ankaragücü maçından sonra şöyle yazmış.
"...fenerbahçe’nin galibiyetine eskisi kadar yardım edemeyenler de vardı tabii. yobo’da bir düşüş var ve afrika kupası’na 1 ay kala kötü sinyaller vermeye başladı yine. everton’da her afrika kupası dönüşü formasını kaptırır, sezonu yedek kulübesinde bitirirdi. fenerbahçe’de de gabon dönüşü formasını serdar’a kaptırırsa şaşırtmayabilir..."
http://spor.milliyet.com.tr/…11/1470847/default.htm
afrika kupası, everton, gabon, serdar... hepsi iyi güzel de nijerya, afrika kupasına katılamadı.
hyundai türkiye'nin çalışanlarına gönderdiği yazı
-
sadece oruç tutmakla olmuyor o işler. eğer bu mong hyun yoon kardeşimiz oruçluyken gözünün önünde yemek yiyenlere dayak atarsa o zaman inanırım samimiyetine.
yarra yering
-
...
- içecek olarak ne alırdınız?
- doluca istiyorum, o yoksa yarra yering...
- öhm! pardon?
- ikisi de mi yok?
- üzgünüm efendim, doluca yok.
- o zaman yarra yering...
- yarra??
- yering!
efsanevi cimrilik hikayeleri
-
sene 2009, avea'nın avealılarla sınırsız konuşma paketine sahip olduğum zamanlar. süper pinti ve yüzsüz arkadaşıma bu pakete sahip olduğumu söylemek gibi bir gerizekalılık yaptığım için telefonumu benden daha çok kullanıyor olması son derece sıradanlaşmıştı benim için. beraber gittiğimiz kursta kendisine sorgusuz ve rutin bir şekilde telefonu teslim ediyordum sevgilisiyle yarım saat iğrenç "aşkişkom nasılsın" muhabbetini yapsın diye. gün boyu yine bedava telefon olduğu için normalde hiç aramadığı insanları araması da artık "haber" niteliği taşımıyordu.
paraya kıyıp nasıl yaptığını bugün bile anlamadığım şekilde yeni telefon almıştı. yine bir gün telefonumu istedi, sonuç olarak bedava telefon neden istemesin ki (bu arada gerçekten böyle düşünüyordu, zaten sınırsız konuşma hakkı var, sanki ben bu tarifeye ekstra para vermiyormuşumcasına benim 'bedava' telefonumu kullanma hakkında en ufak şüphe duymuyordu) verdim telefonu, en az bir saat geçti, baktım kendi telefonu da benimki de masada duruyor ve ikisi de açık.
"hayırdır ne yapıyorsun" dediğimde "abi yaa telefonumun şarjı çabuk eskimesin diye tamamen şarj bitmeden takmayayım dedim, hazır senin bedava (!) hattın varken kendimi senden aradım şarjımın bitmesini bekliyorum" dedi.
küçük hesapların adamı kimdir, nasıl olunur o gün ufkum açılmıştı.
covid-19'dan kaçan istanbul halkı
-
ben bu insanlari da anlamiyorum. istanbulda vaka olmadigini mi dusunuyorlardi? vakalarin buyuk kisminin istanbulda oldugunu zaten her insan evladi tahmin edebilir bence.
hayatini korku ustune kurmus ve mantikli davranamayan insan hareketidir, cok net. evinden cikmasa, sosyal izolasyona dikkat etse belki de hic virus kapmayacagini idrak edemiyordur.
balkon demirinin tadını bilmek
-
nedense bu tadı bilen insanların çocuklukları çok güzel, dolu dolu geçmiş gibi gelir bana. eskiden her şeyin daha güzel olması gibi. şimdiki balkon demirlerinde tat bile yok anasını satayım.