hesabın var mı? giriş yap

  • bir anda ofisteki masadan kalkıp gitmek.

    herkesin şaşkın ve "nabıyo bu amk delisi?" bakışları altında dolaptan ceketi alıp. kimseye hiçbir şey demeden çıkıp gitmek. bilgisayarı bilgi işleme vermeden, çıkış işlemleriyle uğraşmadan o ortamdan uzaklaşmak.

    sonra odasından çıkan yöneticinin

    -"arkadaşlar oldboy nerde?"

    diye sorması ve akabinde

    -"bilmiyoruz ki çıktı gitti" cevabını alması. bu cevap üzerine dellenip

    -"birisi cebinden arayabilir mi?" diye sorması ve telefonun masada çalmaya başlaması.

    (bkz: hayallerde yaşıyor bazı ibneler)

  • kendisini tanımıyorum ancak ödül aldığı konuşması hayatımda izlediğim en kötü konuşmaydı. rakiplerim güçsüzdü mü? hönk!!!
    adaylara teşekkür etmek yerine belediye başkanına teşekkür etmek mi? teşekkür yetmeyip, iltifat etmek hönk!.

  • kendimizden biliyorum, çocuk ve torun sevgisi ihtiyacını gidermek amacıyladır. bizimki torun gibi.

    gençler kötü ekonomik koşullar, eğitimin yerle bir olması, adaletin, liyakatın olmaması dolayısıyla geleceklerini karanlık görmeleri vs nedenlerle ile aile kurup çocuk sahibi olamadıklarından, bu çocukların anası babası olan belli bir yaşın üstü de torun, yeğen çocuğu vs olmadığı için sevgi ihtiyaçlarını petlerle gideriyorlar.

    kayınvalidemin 5 torunu var, 4’ü yurt dışına yerleşti. son giden 40’ından sonra çoluk çocuğu ile gitti. kızlarını bu ülkede büyütmeyi riskli buldu. burada kalan en büyük torun da yaşı büyük olmasaydı muhtemelen giderdi.

    neden köpek değil de kedi derseniz. bir kere bedava edinileniliyor, birine emanet etmek daha kolay. özellikle arabası olmayanlar, kiracılar, öğrenciler, düşük gelirliler ve benim gibi tembeller için bakımı çok daha kolay. bir de seviyoruz tabi minnoşları.

  • sigara içen kişi hissetmediği için olmadığını düşündüğü kokudur. koku alma duyuları zamanla körelir, tat alma duyusu gibi.
    sigarayı 3 gün bırak nevresim takımlarına kadar her şeyi yakarsın, yıkamak bile kesmez, öyle nefretlik bir kokudur.

  • çok gereksiz yere sorulmuş bir soru. süt mikroskopta incelenir, biryerlerinde allah yazıyorsa o süt müslümandır.

  • "ben hâlâ bir coppola'yım. ailemden çok şey öğrendim. ancak, bu işi tek başıma kotarabileceğimi kanıtlamam için nicolas cage olmam gerekiyordu. yasal olarak ismimi değiştirmedim, ama ehliyetimde, pasaportumda cage yazıyor. cage, benim çünkü..."

    o, empire dergisinin tüm zamanların en iyi 100 film yıldızı sıralamasında, 40. sırada yer alan büyük bir aktör. ilk oynadığı filmden bu yana, o hiç düşüşe geçmedi. oysa ki bir çok film yıldızının kariyeri hep inişli çıkışlı oldu hollywood yollarında. fakat nicolas cage her zaman yükselişteydi. eleştirmenlerin canı sıkılmış olacak ki, bazı dönemlerin cage için zor geçtiğini söylediler. cage'in bu eleştirilere yanıtı ise kısa ve net oldu;
    ''hayatımın çok iyi bir dönemindeyim. insanlar, benim kederli göründüğümü düşündüklerinde yanılıyorlar.''

    ilk dönem filmleri onun yıldızını parlatan güçlü filmlerdi. nicolas cage, bu filmlerin değerini bildi ve hızla yükselişe geçti. oynadığı dönemde aşk filmlerine yeni bir soluk getiren moonstruck, coen biraderler'in 'bize göre bazılarının hakettiğinden fazlasına sahip olması haksızlıktı' diyen unutulmaz filmi, raising arizona, savaşı ve savaşın etkilerini çok farklı bir yönden ele alan birdy, motorsikletli çocuğun hükmettiği, rumble fish, nicolas cage için zirveye ulaşan yolun en zor kısmıydı. ve cage, bu zorlu yolu başarıyla geçmesini bildi. bu dönemde oynadığı bütün filmlerde, kendisinden beklenilenin çok üstünde bir performans sergileyerek, tüm zamanların en iyi film yıldızları arasına girmeye doğru parlak bir adım attı. fakat yine bu dönemde, kimse nicolas cage'in ne kadar büyüyeceğini tahmin edememişti.

    "o, oyuncuların caz müzisyenidir."

    david lynch, cage için bu yakıştırmayı yerinde görür. wild at heart filminde kızların pek de sevmeyeceği bir tipte karşımıza çıkan cage, yılan derisi ceketiyle david lynch dünyasının bir penceresinden daha, içeri girmemizi sağlar. genç yaşına rağmen cage, büyük yönetmenlerin büyük filmlerinde hızla rol almaya başlar. 1990'lı yıllarda oynadığı filmler, onun tüm dünyaca tanınmasını sağlayan filmlerdi. bir kara film örneği olan red rock west, bir korumayı canlandırdığı eğlenceli guarding tess, 1994 yılında çok az para ile oynadığı; çok büyük bir performans sergilediği; 95 akademi ödüllerinde en iyi aktör dalında, and the oscar goes to nicolas cage diye sahneye çağrılmasını sağlayan, ölümüne içen bir karakteri canlandırdığı leaving las vegas filminde oynadı. daha sonra bir anda beyazperde'nin milyon dolarlar kazanan yıldızları arasına girdi. art arda sapına kadar ticari, ota boka yaramaz diye tabir edilen, fakat tüm dünyada kitleleri sinema salonlarına dolduran the rock, con air, face off gibi filmlerde yer aldı. yakışıklı görülmediği halde bir meleği canlandırdığı, insanın hayata bakışını değiştirebilecek nitelikte bir film olan, city of angels filminde rol aldı.

    "bu insanlar (bazı) sadece 'ciddi film' diye damgalanan yapımlarda rol alıyorlar. oysa bana kalırsa leaving las vegas ne kadar 'ciddi' bir filmse superman de o kadar değerlidir. her şey, sizin 'ciddi' sıfatını nasıl yorumladığınıza bağlı..."

    2000'li yıllarda, the family man, charlie kaufman zekasının bir ürünü olan adaptation, ilginç bir film olan ve sonuyla şaşırtan matchstick men ve bir sistem eleştirisi olan lord of war gibi filmler ile övgüler alsa da, bu yıllarda çok eleştirilir nicolas cage.
    hakedilmeyen eleştiriler bunlar. çünkü nicolas cage, ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu ispatlayan ve bunu daha fazla ispatlamasına gerek olmayan bir oyuncu. hiçbir değeri olmayan ya da çocuk filmleri gibi yakıştırmalarda bulunulan filmlerde oynadığı yönünde eleştirelere maruz kaldı. her şeyden önce o, eğlenebileceği filmlerde rol almak isteyen; doğaçlama yeteneğini kullanabildiği filmlerde rol almayı seven birisi.

    "bir çitin üzerine oturup yaşamı izleyecek bir tip değilim ben. günü yakalamayı, anı yaşamayı seviyorum ve bence evrenin bizden istediği şey de bu."

    cage'in bu sözünden yola çıkacak olursak cage, 'o iyi film değil', 'bana yakışmaz', 'ben daha sanatsal filmlerde oynamalıyım' diye bir kaygı taşımıyor. yukarıda da söylediği gibi ciddi sıfatnı nasıl yorumladığınıza bağlı bu.
    - nicolas cage gibi bir adam ghost rider filminde nasıl oynar?
    - oynar. çünkü o, bir çizgi roman hastası. çizgi romanlarla büyüyen üstelik büyümeyle kalmayıp, ismini de luke cage isimli bir süper kahramandan alan biri... ghost rider ile bir süper kahraman filminde oynama hayalini gerçekleştirdi cage. insan hayalini gerçekleştirdi diye eleştirilir mi? bazan da cappola'nın yeğeni diye bu kadar yol alabildi, torpili olmasa bu seviyeye ulaşamazdı gibi savlar öne sürülüyor. dünyanın hangi mesleği, hangi dalı olursa olsun insan torpille sadece işe girer, sektöre atılır. fakat kişinin içinde bir cevher yoksa, asla torpilin sağladığı avantaj daim olmaz. bir kişi ne kadar torpilli olursa olsun içinde o mesleğe dair cevher yoksa mutlaka başarısız olacak; uzun vadede o meslekte daim olamayacaktır. nicolas cage'in içinde onu bugünlere kadar getiren çok büyük bir cevher; büyük bir sinema aşkı vardı.

    nicolas cage, farklı tür filmlerde rol alan ve rol aldığı filmlerin hakkını ayakta alkışlanabilecek nitelikte performanslar sergileyerek veren bir oyuncu. bazı oyuncular hep aynı tür filmlerde oynayarak adeta o türün vazgeçilmez ismi olarak tanımlanır. bazıları ise tek bir filmi ile unutulmayan oyuncular listesinde kalmayı başarır. fakat, farklı türlerde gösterdiği başarılı performanslarla her tür filmde oynayabildiğini kanıtlayan, her filminde iki kişilik, hatta üç kişilik performans sergileyen, oyanadığı filmlere kendinden bir şeyler katarak filmi farklı kılan, melankolik bakışlarıyla insanın içini ısıtan asil bir oyuncu nicolas cage.

  • ç: çocuk, 3 yaşında, dişi
    b: bob, yani ben
    a: çocuğun annesi, benim ablam
    mekan: seyir halindeki arabanın arka koltuğu

    b: (çocuğun elindeki tüylü ve biçimsiz oyuncağı göstererek) ay oyuncağın çok tatlıymış adı var mı?
    ç: (önde oturan annesine yönelerek) anne biz dışarıda mıyız yoksa içeride mi?
    a: dışarıdayız ama biz bize olduğumuz için de içeride sayılırız.
    b: bunun oyuncağın adıyla bir alakası var mı?
    ç: bunun adı aslında tüylü bok. ama biz dışarıda ona tüycük diyoruz.
    b: anladım.