hesabın var mı? giriş yap

  • yıllardır istanbul'un nüfus problemini nasıl çözeriz diye, göçü tersine nasıl çeviririz diye düşünüp duruyoruz... bu projenin gerçekleşmesi demek bunun da kendiliğinden çözülmesi demektir.

    her sene 15000 üniversite öğrencisi yurt dışına mastera gönderilecek, 10 senede en az 50000 doktora yapmış beyin yeni kurulacak tesislerde çalışmaya başlayacak.

    ben akp, mhp ve hdp'nin yerinde olsam dükkanı kapatır chp'ye katılıp bu proje için çalışırım. bence ülke olarak yapmamız gereken şey budur. hatta pkk'lı olsam dağdan inerim şu an. musul olsam türkiye'ye katılmak isterim.

  • dizi izlerken ya da kitap okurken karşıma çıkan ingilizce kalıpları derlemeye karar verdim: **

    1- to kill two birds with one stone

    anlamı: to solve two problems at once. türkçe karşılığı, tek taşla iki kuş vurmak

    2- a piece of cake:

    anlamı: something is very easy. yapılması çok kolay olan şeylerde kullanılır. türkçe benzeri çocuk oyuncağı diyebiliriz.

    3- in the blink of an eye:

    anlam: extremely quickly. bir şeyin çok çabuk olması anlamına geliyor. türkçe karşılığı ‘göz açıp kapayıncaya kadar’

    cümle:ın the blink of an eye, he was gone.

    4- be floating/walking on air:

    anlam: to be very happy and excited because something very good has happened to you. gerçekleşen güzel bir şeyden dolayı çok mutlu ve heyecanlı olma anlamında kullanılır.

    cümle: ever since she met mark, she's been walking on air.

    5- not the end of the world:

    anlam: not the worst thing that could happen. türkçe karşılığı ‘dünyanın sonu değil’

    cümle: we’re hoping to win, but if we finish second it won’t be the end of the world.

    6- you can't judge a book by its cover:

    anlamı: to not judge someone or something based solely on appearance. türkçe karşılığı ‘bir kitabı kapağı ile yargılayamazsın’

    7- learn your lesson:

    anlam: to decide not to do something again because it has caused you problems in the past. geçmişte sorun çıkaran şeyleri bir daha yapmamaya karar verme anlamına geliyor. türkçe karşılığı ‘ben dersimi aldım’

    cümle: i’m not going out without my umbrella again - i've learnt my lesson!

    8- `you can't make an omelet without breaking some eggs`:

    anlam: there's always a cost to doing something. her şeyin bedeli var anlamında kullanılır( bir kaç yumurta kırmadan omlet yapamazsın)

    cümle: this business idea can take you from zero to hundred in just a few years but you can’t make an omelette without breaking a few eggs.

    9- giving someone the cold shoulder:

    anlamı: to ignore someone. birini görmezden gelmek.

    10- the last straw:

    anlamı: the final source of irritation for someone to finally lose patience. türkçe karşılığı ‘bardağı taşıran son damla’ diyebiliriz.

    11- the elephant in the room:

    anlamı: a matter or problem that is obvious of great importance but that is not discussed openly. çok önemli olduğu açık olan ancak açıkça tartışılmayan bir konu veya sorun için kullanılır.

    12- stealing someones thunder:

    anlamı: taking credit for someone else achievements. başkalarının başarılarından dolayı övgü almak, ilgi çekmek durumlarında kullanılıyor.

    13- the best of both worlds:

    anlamı: means you can enjoy two different opportunities at the same time. aynı anda iki farklı fırsattan yararlanabileceğiniz anlamına geliyor.

    14- see eye to eye:

    anlamı: this means agreeing with someone. biriyle aynı fikirde olmak anlamında kullanılır.

    15- it's not rocket science:

    anlamı: it's not complicated. çok karışık olmayan durumları ifade etmek için kullanılır. (kendi başına kullanılır)

    16- hang in there:

    anlamı: don't give up. pes etme, dayan anlamında kullanılır. (kendi başına kullanılır)

    17- get out of hand:

    anlamı: get out of control. türkçe karşılığı ‘işler kontrolden çıktı’ (cümlenin parçası olarak kullanılır)

    18- better late than never:

    anlamı: it is better for someone to arrive or do something late than not to arrive or do it at all. türkçe karşılığı ‘geç olsun güç olmasın’ diyebiliriz.

    19- we'll cross that bridge when we come to it:

    anlamı: let's not talk about that problem right now. sorunlar hakkında şimdi konuşmayalım anlamında kullanılır. (kendi başına kullanılır)

    20- a bird in the hand is worth two in the bush:

    anlamı: what you have is worth more than what you might have later. tek başına kullanılan bu kalıbın türkçe karşılığı ‘eldeki kuş daldaki kuştan iyidir’

    21- a snowball effect:

    anlamı: a situation in which something increases in size or importance at a faster and faster rate. kartopu etkisi bir haberin, bir olayın zaman içerisinde büyüyüp bambaşka bir hal alması anlamına geliyor.

    cümle: the more successful you become, the more publicity you get and that publicity generates sales. ıt's a kind of snowball effect.

    22- fortune favours the bold:

    anlamı: a successful person is often one who is willing to take risks. türkçesi, talihten cesurdan yanadır. (kendi başına kullanılır)

    cümle: it is said that fortune favours the brave and that was certainly the case as the swimmers took to the icy waters despite the unfavourable elements, giving a teeth-chattering rendition of jingle bells as they did so.

    23- familiarity breeds contempt:

    anlamı: used to say that if you know someone very well you stop respecting them because you have seen all of their bad qualities. aşinalık küçümsemeyi besler olarak çevrilebilir.

    cümle: the couple could not stay together long after their wedding because familiarity breeds contempt.

    24- bite the bullet:

    anlamı: decide to do something unpleasant that you have avoiding doing. hoş olmayan, yapmaktan kaçındığımız bir şeyi yapmaya karar vermek için kullanılır.

    25- so far so good:

    anlam: used to say that something (such as a project or an activity) has proceeded well or without problems up to the present. her şeyin güzel ya da problemsiz gittiğini söylemek için kullanılır.

    cümle: "how’s your new job?" "so far, so good."

    26- ball is in your court:

    anlam: it is up to you to make the next decision or step. it is time for someone to deal with a problem or make a decision, because other people have already done as much as they can.

    diğer insanların ellerinden geleni yaptıkları artık bir sorunla uğraşmasının veya karar vermesinin kişiye ait olduğu anlamında kullanılır.

    cümle: i've helped him in every way i can the ball's in his court now.

    27- curiosity killed the cat:

    anlam: said to warn someone not to ask too many questions about something or is a proverb used to warn of the dangers of unnecessary investigation or experimentation. türkçe karşılığı, merak kediyi öldürürmüş. gereksiz deneyler yapan ya da çok soru soran insanları uyarmak için kullanılır.

    cümle: where are we going?' calder asked.curiosity killed the cat, dear. you'll find out soon enough.'

    28- have a crush on somebody:

    anlam: when you have a crush on someone it means you have developed a strong desire for the person. eventually it may grow into true love or your feelings might wear away. birine tutulmak/aşık olmak anlamında kullanılır.

    cümle: her sister has had a crush on his friend for a long time.

    29- ask somebody out:

    anlam: to invite someone to come with you to a place such as the cinema or a restaurant, especially as a way of starting a romantic relationship. türkçe çıkma teklif etmek anlamına gelir.

    cümle: she said she was going to ask him out to lunch.

    30- no pain no gain:

    anlamı: you have to work hard for something you want. istediğin bir şey için çok çalışmak zorundasın anlamına geliyor türkçe karşılığı acı yoksa kazanç yok.

    31- when pigs fly:

    anlamı: something that will never happen. asla gerçekleşmeyecek durumlar için kullanılır.

    32- to cut corners:

    anlamı: to do something badly or cheaply. bir şeyi kötü ve ya ucuz yapmak anlamına geliyor.

    33- a blessing in disguise:

    anlamı: an misfortune that eventually results in something good happening later on. ilerde iyi bir şeyin olmasına neden olan talihsizlikler için kullanılır.

  • türk silahlı kuvvetleri'ne özgün tasarımlı ve yüzde yüz yerli gemiyi, en ucuz fiyattan üretmeyi taahhüt eden holding.

    ancak birilerine rüşvet vermediği için ihaleyi kaybetmesi sağlanmıştır.

    söz konusu ihaleyi, ispanyol ortağıyla juan carlos sınıfı bir gemiyi en yüksek fiyattan üretmeyi taahhüt eden yandaş firma kazanmıştır.

  • kısaca anlatmak gerekirse izmir’den istanbul’a gitmek için bindiğimiz kamil koç otobüsündeki muavinin, o gün hiç alkol almamış olmamıza rağmen, bagaja verdiğimiz çantamızın yan gözündeki uzo şişesinden dolayı bizi sarhoş olmakla itham edip, nasıl anladığını sorduğumuzda da "ben gözünden anlarım, almıyorum sizi otobüse" diyerek herkesin içinde iğrenç bir üslupla bizi otobüsten kovması rezaleti.

    detayları merak edenler için olaydan sonra sıcağı sıcağını yaşadıklarımızı anlattığımız video

    muavinin saldırgan tutumu ve telefonu kırma tehditine rağmen çekebildiğim bize tavrının bi kısmını gösteren video

    bayram tatili son günü hem rezil bir durum yaşayıp hem de otogarda çok zor duruma düştük. olay sonrası:

    -otogardaki acentaya gittik, bir şey yapamayacaklarını kamil koç müşteri hizmetlerini aramamızı söyledi.
    -müşteri hizmetleri sadece şikayet kaydı oluşturabileceklerini, daha sonra birisinin bizle iletişime geçeceklerini söyledi. koltukların boş gittiğini, biletimizin yandığını 2 saat sonraki otobüste 2 kişilik yer olduğunu, istersek o sefer için bilet satın alabileceğimizi söyledi. hala dönüş yapan yok bu sırada.
    -biz tekrar kamil koç’a binmek istemediğimiz için diğer firmalara baktık ama hiç birinde yer bulamadık.
    -polis noktasına gidip alkolsüz olduğumuzu belgelemek istedik. orada alkolmetre olmadığını, istersek ekip eşliğinde hastaneye gidebileceğimizi oradan rapor alabileceğimizi, bunun da 3-4 saat sürebileceğini söylediler.
    -sabahtan beri yoldaydık, yorgunduk ve sabah istanbul’da olmamız lazımdı. en sonunda acentadaki kızın kendi insiyatifi ile özür dileyerek 20 tl indirimle 2 saat sonraki sefere bilet satmasıyla istanbul’a geldik.

    yeni bir gelişme oldukça editlicem.

    edit:
    arkadaşlar destekleriniz için çok teşekkürler. umarım bu yaşadıklarımız ve destekleriniz sayesinde benzer durumların azalmasında bir etkimiz olur.

    bugün kamil koç genel merkezinden arandık ve yaşadığımız olaydan dolayı özür dilediler.

    -benim muavin dediğim kişi otobüsün kaptanıymış ve otobüsteki diğer çalışanların da ifadesini aldıklarını, şirket ik’sına ilettiklerini ve cezai işlem uygulayacaklarını,
    -biletlerimizin iadesini yapacaklarını,
    -tekrar benzer durumların yaşanmaması için gerekli önlemleri alacaklarını
    -şu anda yazılı olarak bir özür, atacakları adımlar ya da cezai işlem hakkında bir şey paylaşamayacaklarını
    söylediler.

    atacakları adımların lafta kalmaması için takipçisi olucaz. bir yandan da hukuki olarak neler yapabilirizi araştırıyoruz

  • dev oyku kosesinde redhouse sozlukle ilgili tespitiyle olayı bitirmis adam.
    _yetmisaltıncı denek gelsin!!
    (eleman sallana sallana gelir,kenarda deneye girmis diger denekler bekliyodur)
    _ne var,ne yapıcaksınız bana?
    _al bakalım sunu.(redhouse sozlugu elemana verirler)
    _ne lan bu,aaa redhouse sozluk,hemen .mcıgın,.ikismenin ingilizcesine bakıyım neymis.
    _bu da aynısını yaptı profosor(elinden sozlugu alıp,kıcına tekmeyi basarlar elemanin)defol lan.
    (kenarda ki diger yetmisbes denek dallamalada guler buna,sitti lan der bunlara eleman).
    _yetmisyedinci denek gelsin

  • bakkala sigara almaya gitmiştim.

    + bir kısa winston verir misin?
    - ne kadar kısa?
    + ne kadar kısa varsa...(takılıyor bozuntuya vermeyeyim dedim)
    - yok abi öyle değil, arkadaş bir yere kadar gitti. ben fiyatları bilmiyorum.

  • bayrağımıza hakaret eden stern dergisi değil, ülkemizi bayrağımızı, dış politikadaki ağırlığımızı, devlet olma ciddiyetimizi yerlerde süründürenler; içeride muhaliflere en yoğun baskıyı uygulayıp dışarıda demokratik ülkelere "nazi" diyenlerdir.