hesabın var mı? giriş yap

  • kurşun öldürmez. istersen 60 tane kurşun ye farketmez. tabi bu dediklerim beyin çalışmaya devam ettigi ve kalp durmadığı sürece geçerli. yani atış bu iki nokta disinda bir yere yapildiysa hemen ölmezsiniz. ateşli yaralanmalarda insanlar genelde kan kaybından ölür. eğer delik kanı durdurmanın çok zor olduğu bir noktada mesela hayati bir organda açılmışsa doktorlar da çare olamaz bazen. uzun lafın kısası kan kaybiniz durdurulabildiği surece isterseniz 160 kurşun yiyin hayati bir organa denk gelmediyse ölmezsiniz.

    edit: vurulan adamlar niye yere düşer yada bayılır sorusuna da açıklık getirelim. beyin kendi halinde takilip vucuda komut vermekle ugrasirken yenilen kurşunun vucutta meydana getirdigi titreşim yüzünden bir anda şok geçiriyor ve ne oluyoruz amuna koyim bu ne dedikten sonra vucudun şartelini kapatıyor. tıpkı evimizde elektrik prizlerinde pat çat sesleri duydugumuzda ya da elektrik ile ilgili bir sorun hissettigimizde hemen anahtarı yada şarteli indirmemiz gibi.

  • 2006-2008 yılları arasında kara kuvvetleri komutanı 2008-2010 yılları arasında genelkurmay başkanıdır. bu iki dönemde de harp okulu kendisine bağlıdır atatürkçü subay adayları bu yıllarda kıyıma uğrarken hiç bir şey yapmamıştır, 2009 yılında harp okulları tarihinin atılma rekorunu kırıp 465 subay adayı harp okulundan atılırken ne oluyor lan burada ne yapıyorsun lan siz dememiştir. ardılları ve öncüleri o kadar kötü ki kendisi iyi gözüküyor gözünüzde kendisini fazla büyütmeyin.

  • ''yalnızlığın dezavantajlarından birisi vardır ki, bilincine varılması ötekiler kadar kolay olmaz. bu dezavantaj; sürekli evde kalmak yüzünden, dış etkilere karşı çok duyarlılaşan bedenimizin en küçük bir hava akımında bile hasta olmasıdır. sürekli köşeye çekilmişlik yüzünden ruhsal durumumuz öyle duyarlı olur ki, en önemsiz olaylar, sözcükler ve hatta salt tavırlar yüzünden huzursuz olur, hastalanır ya da inciniriz. oysa sürekli kalabalığın içinde kalan biri, bunları dikkate almaz bile.''

    demiş arthur schopenhauer.

  • inanmayacaksınız ama eve misafir gelmese bile kediyi odaya kapattığımız oluyor. keditaparlar hangi evrende yaşıyor bilmiyorum ama bu kadar fanatik olmaya da gerek yok.

    evimizde mutfak kapısı yok ve eğitilemez bir çomar olan kedimiz biz yemek yerken musallat oluyor. gidip salona kapatıyoruz. bakın kör kuyulara, zindanlara atmıyoruz. zaten halihazırda yaşadığı, içinde suyu olan, pencereden dışarıyı seyredebileceği, kanepede uyuklayabileceği, oyuncakları ile oynayabileceği odaya yarım saatliğine kapatıyoruz.

    sizin evinize misafir olarak düşmanlarınız geliyor olabilir ama bizim evimize sevdiğimiz insanlar geliyor. sevdiğimiz insanları da kovmaktan beter etmek gibi huylarımız yok. herkes kedi sevmeyebilir veya alerjisi olabilir, fobisi olabilir ya da temas etmek istemiyor olabilir. o zaman da ne yaparım, kalkar oturduğumuz odanın kapısını kapatırım. kedim de evin kalanında vakit geçirebilir.

    kedim canım ciğerim ama arkadaşlar abartmayalım.