hesabın var mı? giriş yap

  • garsona teşekkür ederim, kasiyere teşekkür edip iyi çalışmalar dilerim, sokakları süpürürken görürsem görevliye kolay gelsin derim. evim 4. katta, asansör çalışmıyor, her geldiklerinde kuryeye, kargoya, sucuya kusura bakmayın, yorduk sizi, teşekkürler derim. ve genelde %40 gülümsemeli geri dönüş alırım.

    sorun değil, insanlar mutsuz ve yorgun, anlıyorum. siz de anlayın, nezaketten vazgeçmeyin.

  • okumamis ise degersizdir kafasindan ne zaman cikabilecegimizi cok merak ediyorum. bu usta normalde cok degerlidir ama bizim ülkemizde üniversite bile okumamis asgari ücrete calismasi kafasi gercekten cok komik.

    bu pide ustasi ülkemizde de yaklasik 30 35 civari aliyordur ve o nasil yazilimci gibi kod yazamiyorsa, yazilimcida kürege ve firina anca uzaktan bakabilir ve bu seviyeye bir kac ay icinde hicbir usta gelemez.

    almanya´da sihhi tesisatci su an mühendis kadar aranan bir meslektir ve maaslari neredeyse mühendislere yakindir.

    bence anlamsiz bir karsilastirmadir.

    not: pide ustasi v.s degilim. insaat mühendisiyim.

    edit: ben okuyanlar değersizdir gibi bir şey söylememişim ama bu konu da çok mesaj atan olmuş. ikincisi tesisatçılar mühendislerden çok kazanıyor da dememişim yazdıklarımı okumadan mesaj atmayın varsa fikriniz yazın okuyalım.

  • tarçın kabuğuna ait bilgilere eski mezopotamya, eski roma, eski hint, eski çin, eski yunan ve latin yazıtlarında sıklıkla rastlanmaktadır. mısırlılar tarçını mumyalama için kullanıyorlarmış. ortaçağ avrupa'sında ise sadece öksürük, ağız kokusu, diş ağrısı ve boğaz ağrıları için bir ilaç olarak kullanılmakla kalmayıp, dini törenlerde de kullanılmıştır. 10. yüzyılın başlarında kraliyet ailelerine "baharat" olarak sunulmaya başlanmıştır. 14. yüzyıla gelindiğinde ise tabana yayılarak herkeslerin kullanacağı bir baharat halini almıştır.

    defnegiller ailesinden olan tarçın ağaçların kabuk içlerinden elde edilir ve tropik bölgelerde yetişmektedir. tarçın adı, farsçada “çin ağacı” anlamına gelen “darçin” kelimesinden gelmektedir.

    tarçının antioksidan, anti-inflamatuar, anti-diyabetik, anti-mikrobiyal ve bağışıklık güçlendirici faydalarından mevcuttur. bunlardan yararlanmak için ise neredeyse her türlü formunu kullanmak mümkündür.

    bir yemek kaşığı öğütülmüş tarçın;
    19 kalori,
    0 gram yağ, şeker, protein,
    4 gram lif
    günlük manganez ihtiyacının %68’ini,
    günlük kalsiyum ihtiyacının %8’ini,
    günlük demir ihtiyacının %4’ünü,
    günlük k vitamini ihtiyacının %3’ünü içerir.

    tarçının faydaları:
    - antioksidan kaynağıdır : tarçının içeriğindeki yüksek antioksidan bileşenleri, serbest radikallerin hücrelere verdiği hasarı yavaşlatarak yaşlanmayı yavaşlatır. farklı gıdalardaki antioksidan seviyelerini ölçmek için kullanılan orac ölçeğine göre tarçın; antioksidan seviyesi bakımından birinci olarak sarımsak, kekik ve biberiye de dahil olmak üzere birçok güçlü otu ve baharatı geride bırakmaktadır.

    tarçının içerisinde bulunan polifenol, fenolik asit ve flavonoid olarak adlandırılan antioksidanlar; orman meyveleri, kırmızı şarap ve bitter çikolata da dahil olmak üzere diğer süper gıdaların içinde bulunmaktadır.

    -anti-inflamatuar özellikler içerir: tarçındaki antioksidanlar; kalp hastalıkları, kanser ve beyin fonksiyonlarının azalması riskini önleyen anti-enflamatuar etkilere sahiptir. tarçının içeriğinde bulunan yedi çeşit flavonoid, vücuttaki iltihap seviyelerine karşı son derece etkilidir ve onları elimine eder.

    -kalp sağlığını korur: tarçının yüksek kolesterol, yüksek trigliserid ve yüksek tansiyon seviyelerini dengeleyerek kalp sağlığını korumaktadır. tarçındaki özel bileşenler kötü kolesterol ldl’yi azaltmaya yardımcı olurken, iyi kolesterol hdl’yi sabit tutmaktadır. yüksek tansiyonu düşüren tarçın, vücudu kalp hastalığı ve felç gibi risklere karşı da korumaktadır.

    -incülin direnci ve tip 2 diyabetle mücadele eder: tarçın içerisinde bulunan etken maddelerden biri olan hidroksi metil kalkon polimerleri doku üzerinde insülin gibi davranarak kan şekerinin düzenlenmesi sağlamaktadır.
    bir diğer etki ise tarçın tüketiminin sindirim enzimlerinin yapısını değiştirmesi ve karbonhidrat parçalanmasını yavaşlatmasıdır. bu besinler ile aldığınız karbonhidratların bir kısmını kullanamamanız ve kan şekerinizin dolaylı olarak düşmesi anlamına gelmektedir.

    - kanser riskini azaltır: yüksek antioksidan bileşenleri dna hasarına hücre mutasyonuna ve kanserli tümörlerin büyümesine karşı korunma sağlamaktadır. tarçının içerisinde bulunan cinnamaldehid adlı maddenin, tümör büyümesini yavaşlattığını, dna’yı hasara karşı koruduğunu ve kanser hücrelerini kendi kendine yok etmeye çalıştığı tespit edilmiştir. ayrıca tarçına o kendine özgü yoğun kokusunu veren madde de cinnamaldehiddir.

    - diş sağlığını desteklemektedir: diş çürümesine, ağız enfeksiyonlarına neden olabilen bakterilere karşı koruyucudur. tarçın esansiyel yağ ile ağız gargarası yaparak, ağız içindeki enfeksiyonlara karşı uygulanabilecek en doğal yöntemdir.

    -cilt sağlığına iyi gelir: içeriğindeki antibiyotik ve anti-mikrobik bileşenler; cildi tahriş, döküntü, alerjik reaksiyon ve enfeksiyonlardan korur. tarçın esansiyel yağını cilde uygulamak iltihap, şişlik, ağrı ve kızarıklıkların azalmasına yardımcı olabilir. tarçın esansiyel yağı hassas ciltler için ilk etapta pek uygun olmayabilir onun için bileğinizde deneme yapmadan kullanmayınız. ya da baz yağ ile karıştırıp o şekilde uygulayabilirsiniz.

    - beyin fonksiyonlarını destekler : parkinson ve alzheimer gibi nörolojik hastalıklara karşı koruyucudur. tarçın, beyin hücrelerinin zarar görmesini engelleyen nörokoruyucu proteinleri aktive etmektedir. ayrıca hücrelerin kendi kendini imha etmesine neden olan oksidatif stresin olumsuz etkilerini azaltmaya da yardımcı olur.

    pek çok tarçın ağaç tipi vardır ve birbirlerinden farklı özellikler göstermektedirler. bunlardan tercih edilmesi gereken en sağlıklı türü seylon tarçındır. seylon tarçın "gerçek tarçın" olarak nitelenedirilmektedir. diğer bir tip ise kasia(çin tarçını)dır. genel olarak piyasada hep kasia tarçın karşımıza çıkmaktadır ve seylon tarçına göre bir hayli ucuzdur.

    tarçının içindeki yüksek kumarin oranları karaciğer yetmezliğine sebep olmaktadır.
    1 gram seylan tarçında 0,1 miligram
    1 gram çin tarçınında 3,8 miligram kumarin bulunmaktadır.

    bu oranlar da düzenli kullanımda karaciğere ciddi şekilde hasar vermektedir. ayrıca tarçın kullandığınız halde kan şekerinizi düzenlemiyor yada kolesterolünüzü düşürmüyorsa kalitesiz bir tarçın tüketiyorsunuz. ve bu tarçın kasia tarçındır.

    peki kullandığımız tarçının hangi tip olduğunu nasıl anlarız?
    öncelikle görünüş olarak birbirilerinden ayrılmaktadırlar. seylon tarçın, kasia tarçından daha ince bir kabuğa sahiptir ve çoklu tabakalardan oluşmaktadır. kasia, her iki uçta içi boş bir boruya doğru kıvrılan bir kalın kabuk parçasıdır. bir başka yöntem ise sertlikleridir. kasia tarçın çok serttir ve ancak öğütücülerle parçalanabilir. seylon ise daha bükülebilir, kırılabilir bir yapıya sahiptir. son ayırt edici özellik ise menşeidir. seylon tarçın genel olarak sri lanka'da yetiştirilmektedir.

  • eskiden bilerek sacmaladigini düşünüyordum bu konusmadan sonra anladim ki bu cocukta ciddi psikolojik sıkıntılar var. cok talihsiz bir konusma

  • ölüm bütün insanlar tarafından korkulan bir olaydır.din ya da yaşam görüşü farketmez.

    ama şahsi kanaatimce insanın ölümden korkmasının en önemli sebebi diğer insanların yaşamayı sürdürüyor olmasıdır.yaşamın sürüyor olmasıdır.

    tüm yaşamın sona ermesine sebep olacak bir olayın beklendiğini düşünün, hiç bir çarenin olmadığı.tahminimce insanlar sakince ölümü bekler.ama mesela afrika kıtasının bu olaydan zarar görmeyeceği bilinirse bu defa korku insanı yine tetiklemeye başlar.

    belki de ondandır dinlerde kıyamet gibi yaşamın sona ereceği bir anın vaadedilişi.

  • yukarıda bir arkadaş doğru yere değinmiş ''daha önceki nesiller sanki mutluluktan ölüyor muydu?'' diye. doğru, ölmüyordu.

    ama bizim durumumuz daha başka. biz 2000li yıllarda, çok büyük bir refah ve bolluk yaşadık. ve bu yaşadığımız dönem içimize o kadar işledi ki, işte şimdi onun sarsılması hepimizi mutsuz ediyor.

    arada sol framedeki başlıklara bakıyorum 5000 liraya geçinemeyen insan diye bir şey var mesela. hiçbir sorumluluğu olmayan bekar bir insan, 5000 liraya ay sonum gelmiyor diye ağlıyor. hayretle okuyorum, nasıl gelmiyormuş diye, işte efenim en az 300 sigaraya gidiyor, bir haftasonu dışarı çıksa yine bir 300-400 ayda da 1500 tutuyor, güzel muhitte kiralar 2000 falan fistan. yani sorun geçinememek değil de lüks yaşayamamak. zengin olmamak! ilk anda bir şaşırıyorum.

    hemen sonra ise durum anlamlanıyor! biz 2000li yılları görmüş insanlarız. daha iyisi olduğunu gördük, gözümüz açıldı. bugün y kuşağı olarak bizler için eğlenmek lüks değildir. seyahat etmek, kaliteli beslenmek, güzel giyinmek, bir hobi edinmek lüks değil. lüks olmamalı. bu kafa ile büyüdük ve 2000li yıllar, bize iyi okullar okuduğumuz, kendimizi geliştirdiğimiz takdirde bunun olacağını söyledi, durdu. bunun umuduyla büyüdük.

    fakat şimdiki durumda bu, elimizden alındı. koca koca okulları okumuş insanlar işsizlikle boğuşuyor ya da elindekini yettiremiyor. çocukken gördüklerinin ve hedeflediklerinin yakınından bile geçemiyor. oysa ki o kişi, bütün yatırımını o gördüğü haya için yapmıştı, öyle bir hayat olabileceğini görmüştü. mevcut durumda ise hayalleri elinden alındı, çabaları boşa çıktı ve kişi, bunun mutsuzluğunu yaşıyor.

    bütün bunların dahası da var, bak. sosyal medya! herkes, her şeyi görüyor artık. o daha iyisi var ya o daha iyisi, onun hala orada bir yerlerde olduğunu görüyorsun. belki çocukken tanıdığın birinin, belki üniversiteden bir arkadaşının, belki bir akrabanın orada o hayatı yaşadığını görüyorsun. işte o öldürücü darbe! asıl onu görmek seni kahrediyor ve mutsuz oluyorsun.

    bu durumdan nasıl kurtuluruz bilemiyorum. hele ki kültürel olarak fazlaca hassas olduğumuz bu coğrafyada, büyük bir daralmaya girdiğimiz şu günlerde işlerin daha da kötüye gideceği bu kadar meydandayken, önümüz parlak değil. tüm kafa yapısının değişmesi lazım. hadi bizimki değişirdi değişmesine de, o daha iyisi gözümüze sokulup durdukça umut yok.

    x kuşağının daha büyük sabıra ihtiyacı olacak.