hesabın var mı? giriş yap

  • sabah oğlanları kaldıramadım yataklarından. gıdıklamak, garip olaylar anlatmak da işe yaramadı.
    "ilk kalkana haftasonu bilgisayar için 5 dk ekstra." dedim. küçük fırladı hemen, büyük üzüldü hali ile. "kahvaltısını ilk bitirene de 5 dk. o halde." dedim. abisi içerdeyken küçük kulağıma eğildi, "ben özellikle yavaş yiyeceğim, abim önce bitirsin ki onun da 5 dk hakkı olsun." dedi. baktım krebin son lokmasını tutuyor tabağında, abisi kazanınca da gülümsüyor.
    benim hiç olmadı ama sanırım buna kardeş deniyor.

  • arsızlığın dışavurumu, link

    bir arkadaşımın yorumu,

    bir şeyin fark edilmesi gerek. özgecan'ın vahşice katledilmesinin arkasında bir başka hikaye daha var. bir emekçi kadın; özgecan'ın annesi songül aslan. özgecan bir emekçi çocuğuydu. evine dolmuşla dönüyordu. zengin bir ailenin otomobil sahibi bir çocuğu olsa muhtemelen bugün hayatta olurdu. songül ana kızını okutabilmek için emekli olmasına rağmen yeniden çalışmaya başlamış. hatta yazın da sömürünün diz boyu olduğu kıbrıs'ta çalışmayı planlıyormuş. baba mehmet aslan acımasız dünyanın farkında iki kızına da bibergazı alıp vermiş. "her ihtimale karşı" diyerek.
    şimdi bu ailenin evine bir de bugün utanmadan sümeyye erdoğan ve esra albayrak gitmiş. kendilerini tapelerden; kamyon kamyon parayı kaçırmaya çalışırken hatırlıyoruz. utanmadan bu emekçi ailenin evine taziyeye gitmişler. alınteriyle geçinen o güzel insanların evine gitmişler. sümeyye erdoğan gazetecilerle konuşurken eklemiş " kadem olarak da buradayız". kadem dediği de tayyip'in kadın erkek eşit değildir diye konuştuğu ve büyük alkış aldığı toplantıyı tertip eden muhafakar kadın derneği.
    bu yüzden bıralım kız kardeşlik muhabbetini. ben sümeyyeyle de bilimum burjuva kadınlarla da kardeş mardeş değilim. elinde emekçi kanı olan, halkın sırtından geçinenlerle kardeş olamam.

    edit: "kadem" olarak gitmelerinin tekrar altını çiziyorum, ve ayrıca (bkz: kadına şiddeti sadece suçlu ve mağdurla sınırlamak)

    edit2: arkadaşımın adı derya koca, internetten kimi yazılarına ve halk tv öğrenci işleri programındaki tartışmalarına ulaşabilirsiniz.

  • umulmadik surprizler dogurabilen diyaloglardir. gavurellerinden birinde, oglen saatinde, hincahinc musteri dolu, bir doner dukkaninda;

    servis yapan adam - abi bu doner hangi musterinin????
    usta - aha shooo kel gafalinin!
    servis yapan adam - abii elin adamina niye ole diyosun yaa, ya adam turkse?
    usta - ne turku lan baksana surata kesis gibi.
    musteri - kesis sensin lan durzu !!!!!!!

  • cehaletin alamet-i farikası, cahilin yüzündeki arsız tebessüm. bunu farkettiğimden beri, şaşmaz bir kesinlikle tanıdım cahili büyük kalabalıkların arasında bile.

    uzak durmaya çalışsam da, bazen aynı masayı paylaşmak zorunda kaldığım da oldu; çok iyi bildiğini sandığı konuda getirilen eleştiriye, o arsız tebessümle papağan gibi ezberlediği cevapları vererek zafer kazanmış havasına girdiğini gördüm.

    bu bir savunma refleksi. düşman olduğu, daha iyi semtlerde yaşayan, daha eğitimli ve daha fazla para kazanan kişiler. teşhisi doğru yapıyoruz, ama nedenlerini ıskalıyoruz. bu insan profilinden nefret ediyor olması, en temelinde, onlar gibi olmayı düşleyip de olamaması. hiçbir zaman özendiği bu insanlar gibi olamayacağını bilmesi.

    sahip olamadığı arabayı çizen barbarın davranışı ile kendisini beğenmeyen kadının yüzüne kezzap atmak veya öldürmek benzer. hiç kuramayacağı cümleleri kurana duyduğu öfke de, aynı ateşten besleniyor. o yüzden, cahilin en büyük düşmanı cehaleti ve yoksulluğu değil, ulaşamadıkları.

  • taksim polis merkezi'nde calisan bir trafik polisinin sarfettigi bir cumle. hurriyet gazetesindeki yazida soyle bahsediliyor:

    karakola uğrayan, 24 yıllık trafik polisi, sürücülerden yakınıyor. karşısına her gün "sen benim kim olduğumu biliyor musun" diyen birçok kişinin çıktığını anlatıyor: "lüks otomobiller kullanıyorlar. çoğunun mesleği, işi yok. ikinci cümleleri genellikle haritadan kendine yer beğen, olur. olmazsa rüşvet teklif ederler." ardından geçenlerde yaşadığı ilginç bir olayı naklediyor: "gece vakti yolda zikzaklar çizerek gelen bmw'yi durdurdum. adam sarhoş. konuya doğrudan girdi. kim olduğumu biliyor musun, deyiverdi. bu sırada telefonum çaldı. kızım arıyordu. üniversiteye hazırlanıyor. bilgisayarın karşısında ders çalışıyormuş. google'a gir ve ahmet b. kimmiş bir bakıver, dedim. iki dakika sonra aradı. hiçbir bilgi çıkmamış. adama döndüm. google'a baktık beyefendi, siz bir hiçmişsiniz, dedim..."

    yazının aslı:

    http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/…8&tarih=2006-06-11

    canım türkiyemden muhteşem bir hadise...

    edit: hadiseyi sozluge benden once tasiyan varmis: (bkz: #9668819)

  • ulan sırf hüloğcuların kulağına "eski" geliyor diye şurası hakkında külliye demiyorlar mı...

    okullara da medrese deyin anasını satayım.

    16. yy. daki osmanlı'yı özlüyorsunuz anladık da, o iş böyle olmaz. millet 21. yy'da, uyanın artık. (uyanamadı)