ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yalnızlığın anlaşıldığı anlar
-
kendi başınıza gittiğiniz hastanede doktorundan hemşiresine, hademesine, diğer hasta refakatçilerine kadar herkesin ağız birliği etmişcesine "refakatçiniz yok mu?" diye sorduğu her an.
-refakatçiniz yok mu?
+yok.
-refakatçiniz olsaydı iyiydi.
+kendi başımın çaresine bakabiliyorum. refakatçiye gerek yok.
-olsun, refakatçi olsaydı iyiydi.
+peki.
birkaç buluşma sonra kaybolan erkek
-
1- para avcısı olduğunuzu anlamıştır.
2- sizden bi cacık olmayacağını anlamıştır.
3- hiç bir zaman mutlu olmayacak bir karaktere sahip olduğunuzu anlamıştır.
4- her buluşmada 1 saat ağaç edeceğinizi anlamıştır.
5- kısaca başına büyük dert alacağını anlamıştır.
en iyisini yapmıştır.
türk kızı
-
google'dan mail hesabı alamaz.
çünkü google "hesabınızı doğrulayabilmemiz için telefon numaranızı girmeniz gerekiyor." der, aklı sıra çaktırmadan telefonunu alıcak kızın.
türk kızı bu tip şeyleri yemez, bunlar hep ayak.
offff... google bna yzıyo yhaa :s :s
16 mayıs 2014 soma holding basın toplantısı
-
aşağıdaki diyaloğun geçtiği toplantıdır.
--- spoiler ---
+yaşam odası var mı?
- var
+ kaç tane var?
- yaşam odasına girmek yerine kaçış yolundan çıkmaz mısın?
+ kaç tane var?
- 2 tane
+ neredeler?
- çalışma alanından uzak diye söktük.
+yaşam odası var mı?
- yeni yapıyorduk
+yaşam odası var mı?
- yok
+ ihmal var mı?
- kesinlikle yok
--- spoiler ---
insanı yavaş yavaş öldüren şeyler
-
belirsizlik. beklemek.
gri öldürür insanı, gri.
the kiss
-
çoğu insanın gustav klimt'in 1908-09 tarihli eserini akla getirdiği resim.
fakat aslında çığlık tablosu ile tanıdığımız edvard munch'un 1897 tarihli, aynı isimli bir tablosundan esinlenmiştir.
ikincisinde munch'un karanlık, belki daha depresif diyebileceğimiz bir ardalanda iki insanın öpüşmesini görüyorken, klimt'te daha aydınlık, daha parlak bir yüzeyde bir erkeğin bir kadını öpüşüne tanık oluyoruz. aslında klimt'in tablosunun daha fazla bilinmesine şaşırmamak gerek; zira daha canlı renklerin egemenliği altında, daha sıcak figürlerle işlenmiş bu betimlemenin belki de aşka daha fazla yakıştığı düşünüldü.
ama şahsi kanaatime göre, ben munch'u tercih ederim. munch'un öpücük tablosu iki kişinin işteş bir sevme eylemine gösterge niteliğinde. dikkat ettiyseniz, ortada klimt'te olduğu gibi "öpen adam" ve "öpülen kadın" bulunmamakta, aksine, her ikisinin de yüzleri birbirine kaynaşmış durumda, her ikisi de öpüş eyleminin içinde ve ona birlikte dahiller. başlarının üzerinde belki de aura gibi oluşan halkalar ya da titreşimler, oradaki hissiyatı yansıtmada, oradaki bir duygu kıpraşımını göstermede çok güzel küçük bir detay. oysa klimt'te kadının yüzü olduğu gibi açıkta, ve öpüş eylemi yerine vurgulanan çok daha başka bir şey. bu bana öpüşmeden ziyade, bir adamın bir kadını öpmesini canlandıran bir tablo olarak görünüyor. ve munch'daki o boyutluluğu ben burada hissedemiyorum, daha donuk geliyor.
evet belki munch daha karanlık, daha boğuk ama bence tutkuyu yansıtmada daha başarılı.
gerekirse 1 milyon kişi toplarız
-
(bkz: toplamazsan adam değilsin)
6 üniversite bitirdim işsizim
-
sadece bir işsiz 6 üniversite bitirebilirdi zaten,tebrikler.
şener şen'in münir özkul'un cenazesine katılmaması
-
ayıp etmiştir. (bkz: gülücük)
bomonti bira fabrikası'nın diyanet'e devredilmesi
-
abdülhamid döneminde kurulan bomonti bira fabrikasının, hilafeti kaldırıp laikliği getiren mustafa kemal atatürk öncülüğünde kurulan diyanet işleri başkanlığı'na bırakılması olayı. ben bu ironinin içinden çıkamadım, çıkabilen beri gelsin.
edit: imla
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"ben bu arka sokaklarda herşeyi anlarım da, bu pınar konservatuar okuyup nasıl anaokulu öğretmeni oldu bunu anlamış değilim."
(bkz: adam haklı beyler)