hesabın var mı? giriş yap

  • dizinin bel kemiği şu diyalogtur:

    - neler oluyor?

    - şimdi anlatamam. bana inanmalısın. dediğimi yap zamanımız yok.

    karaterler arasında sıkça geçen bu konuşma aslında seyirci ve senaryo yazarları arasında da şu şekilde geçmektedir:

    - neler oluyor?

    -şimdi anlatamayız. bize inan çok güzel bağlayacağız. izlemeye devam et.

  • ateşin düşmediği ocaklar elbette bi şekilde normale dönecektir. hayat devam ediyor sonuçta. ya ateş düşen ocaklar? onların normali başkalarının normali gibi olmayacak hiç.

  • uyumak isteyenlerin, karlı bir kış gecesi yalnız olanların ve canı sıkılanların en iyi dostu.

    yaklaşık 4 aydır, her gece bir oyun dinliyorum. kimi zaman uykulu gözlerle, kimi zaman bir bardak filtre kahve eşliğinde, kimi zaman meraklı gözlerle. çok ayrı bir dünya radyo tiyatrosu dinlemek. haberi olmayanlar, dinlemeye yeni başlayanlar için bir kaç tavsiye vermek amacı ile de bu giriyi giriyorum. ayrıca, ufak da bir not düşmek istiyorum, tayfun türkili imzalı her oyun harika ötesi. kendisine ve ekibine binlerce kez teşekkür ediyorum.

    kar yağışının bol, sokakların sessiz, esen rüzgârın uğuldamasının ürkütücü olduğu bir gece yarısı dinlenecek oyunları listelemek istiyorum ilk olarak;

    kar izleri örter
    karlı dağın kralı (şiddetli tavsiye)
    kar yolları tıkadı
    düşen uçağın sırrı (şiddetli tavsiye)
    kış hikâyeleri (şiddetli tavsiye)
    göçük (şiddetle tavsiye ettiğimi belirterek, her dinlediğimde yüreğimi acıttığını da eklemem gerek. madenlerde canını kaybeden o güzel insanlara ne güzel bir saygı duruşu bu oyun. yüreğiniz burkulacak.)

    sıkıcı bir öğleden sonrayı keyifli hale getirecek oyunlar;

    deniz altında 180 gün (şiddetli tavsiye)
    gece treni (şiddetli tavsiye)
    göldeki ceset
    garip bir kaçırma olayı
    huzur apartmanı (şiddetli tavsiye)

    alfred hitchcock imzalı iki öykü dinlediğimi de es geçmemek istedim. hitchcock bunları öykü halinde mi yayınladı, yoksa hitchcock'un bir kitabından mı alıntı bilemedim, yine de bu iki harika öyküyü eklemek isterim. filmlerinde olduğu gibi, hikayelerde de gerilimi sonuna kadar hissedeceksiniz;

    mumyalar
    komşunun hanımı

    son ekleyeceğim öykünün ise ben de yeri epey ayrı. büyük bir şener şen hayranıyım. ne kadar filmi, tiyatrosu varsa izledim, bitirdim. lakin, bir gece yarısı bir hikaye dinlerken çıktı karşıma şener şen. kendisi, radyo tiyatrosu'nda bir kaç karaktere can vermiş. bunlardan birisi yukarıda bahsettiğim 'gece treni' adlı öyküde. diğeri ise;

    iki arkadaş (şiddetli tavsiye)

    3 mart editi: 'göçük' ve 'huzur apartmanı' adlı oyunlar eklendi.

  • üzüleyim diyorum, birden aklıma patlayan bombadan sonra 100 dolar tarife açan taksiciler geliyor, uberi duraklarına çağırıp dövmeleri geliyor, sonra birden vazgeçiyorum ve daha beter olmalarını diliyorum.
    ayrıca;
    (bkz: svihs)

  • 12 - 13 yaşlarındaydım. erdek'te denize giriyorum, yüzme bilmediğim halde boyumu aşan bir yere gelmişim. çırpındım ve sahilde oturan enişteme doğru çığlık attım. sonra giderek gömüldüm karanlık suya. bilincimi yitirmeden önce aklıma gelen son şey, "umarım ailem çok fazla üzülmez" oldu. aradan kaç sene geçti, işte o son saniyeleri ve ne düşündüğümü hala unutmuyorum. sonra gelip eniştem beni kurtarmış. kumların üzerinde su kusarken kendime geldiğimi hatırlıyorum. eğer ölmüş olsaydım, son anlarımı yaşarken düşündüğüm şey ailem olacaktı.