hesabın var mı? giriş yap

  • onceleri zor fakat alistikca rahatlikla yapilacak eylem.

    yazarin notu: bunu anlatirken sanki lufer ayikliyormusum gibi anlatacagim. eksiklerim varsa simdiden affola.

    1. baligin kafasini vucudundan ayirin. bunu yemek istemezseniz, kilcik tabagina koyarsiniz. ama bence yiyin. cok lezzetlidir. baligin en sevdigim yerlerinden biri oldugu icin ben genelde en sona sakliyorum kafasini yemeyi. bazen arsizlik edip baskalarinkine de sulanabiliyorum. (birazdan balik kafasi nasil yenir onu da aciklayacagim. okumaya devam edin lutfen.)

    2. baligin govdesinin ust ve alt kisminda minik kilciklar var, govdenin icine dogru saplanan. minik ama yine de temizlenmesi lazim onlarin. bicaginiz yardimiyla o minik kilciklari keser gibi yapip ama kesmeden usttekilerse tabaginizin ustune dogru iterek, alttakilerse alta dogru iterek ayirin govdeden, ve kilcik tabagina atin onlari.

    3. kalan baligi, kilcigin omurgasina parallel sekilde (yani soldan saga olarak) ortadan ikiye kesin.

    4. baligin ust tarafindaki etlerin altina bicaginizi sokun ve hop onu ters yuz edip tabaginizin ust tarafina yerlestirin. aynisi alt tarafi icinde yapin.

    5. o buyuk kilcigi bicaginizla, sol taraftan (yani kafasi olsaydi balikcagizin o tarafindan demeye calisiyorum) altina girerek kolayca kaldirin. kuyrugu da gelecek oyle yapinca. dilerseniz hepsini kilcik tabagina atin. veyahut da sadece kilcigi atin ve kuyrugu (artik burda bicak kullanmaya gerek yok dogal olarak) hatur hutur yiyin. yiyin yani, o da baya guzel oluyor, citir citir.

    6. kilcigin altinda kalanlar zaten filet oldu kendiliginden. (yazarin itirafi: bu altta kalan etlerde bir bolum var, adi nedir bilmiyorum. boyle kalan etin sol alt tarafinda kaliyor. ıste ben onu yemeyi sevmiyorum, baskalarina kakaliyorum hep. o bolumun ayiklanmasini anlatmak isteyen varsa lutfen eklesin sonra bu basliga.)

    balik kafasi nasil yenir eklemesi:

    catali, bicagi bir kenara koyun, direkt parmaklar devrede artik.

    1. once yanaklardan baslayin.

    2. sonra gozleri yiyin. "ay yok ben yiyemem" derseniz, gozleri cikarin, kurutun, oynarsiniz sonra, bilemiyorum. en azindan kucukken oyle yapardim ben.

    3. solungaclar da kuyruk gibi citir citir olacaktir. once emin, sonra citir citir yiyin.

    4. minik dili vardir luferin, hafif kikirdakli, isterseniz onu da yiyin.

    5. sonra alt cenede hafif yaglimsi bir et var onu da emip, siyirabilirsiniz isterseniz. ama baligin minik dislere dikkat, cok keskin degiller fakat yine de caninizi acitabilirler.

    6. gelelim balik kafasinin en en en guzel yerine. beynine!!!! bakin bunu yemeyenin ya akli yoktur, ya da akli yoktur. (annemler boyle diye diye kandirdilar beni kucukken. ama haklilarmis. o yuzden demedi demeyin.) simdi... kafanin yanagini, solungacini, gozunu, cenesini yalayip yuttugunuz icin elinizde kafanin en tepesi kalmis oluyor bir tek. heh iste tam orda, yani elinizde kalan en son parcanin en ustunde, etli bir bolum var, onlari parmaklarinizla ayirip bir guzel yiyin. elinizde artik sadece kemik kaldi saniyorsunuz. ama yaniliyorsunuz. beyin orda. o kemigin en onunde eklenti bir kemik parcasi gibi bir sey var, onu kirin ve buyuk kemikten ayirin, atin. kalan ince uzun kemigin icinde baligin beyni sakli. o kemigin bir ucundan emmeye baslayin ve o yagli top gibi beyni hissedeceksiniz ve bence bayilacaksiniz.

    afiyet olsun!

    buraya kadar okudugunuz icin cok tesekkurler. siz yine de kilciklara dikkat edin. allah korusun kilcik milcik kacarsa bogaziniza ekmek ya da haslanmis patates yiyin. baktiniz hala rahatsizsiniz, bir kulak burun bogazciya gidin. onlar cikartirlar kilcigi.

    pesin edit: balik da catal bicakla mi yenirmis diye soylenen ukala dumbelekleri, size de iki cift lafim var: baligi zipkinla da yakalarim, pullarini ayiklayip, icini de temizlerim. basligi acan efendi gibi bir soru sormus. balik elle de yenir, catal bicakla da. her yerin bir adabi var sonucta. umarim yardimci olabilmisimdir "catal bicakla balik yemek" nasil diye merak eden ve ogrenmek isteyenlere. tekrar afiyet olsun.

  • çanakkale savaşlarının ülkemiz tarihinde farklı bir yeri var. 3 yıl sonra o topraklara müttefiklerin ayak bastığını bilsek de ww1'in gelibolu cephesini kazandığımızı biliriz, haklı ve mağrur gururunu yaşarız.

    fakat tarihimizde pek de alışık olunmadığı şekilde, hem dünyanın diğer ucundan gelen anzakları buraya getiren şeyin ingiliz emperyalizmi olduğunu bildiğimizden hem de cephe savaşında birçok kez yaşanan sıcak hadiseler sonrasında anzak milletlerine anlayış duyulmuş.

    gelibolu'da ölen anzak askerleri için atatürk'ün söylediği o ünlü sözler de bunun kanıtı. anzakların genç yaşlı demeden her sene gelip burada ayin düzenlemesi, onlara duyulan hoşgörü vs. savaştığımız diğer milletlerden farklı bir yaklaşım oluşmuş.

    erdoğan'ın bu sözleri ise bu 100 yıllık geleneği ve anlayışı, üç kuruşluk seçimlere malzeme etmek için müptezel bir katliamcıyı muhatap alıp nasıl yıkabildiğimizi gösteriyor. devlet terbiyesi ve geleneği ayrı bir şey. dikkatli bakan anlar.

  • çankırı'da valiliğin yayımladığı bildiri ile il sınırların içindeki halka açık yerlerde içki tüketimini yasaklandı. şimdi hemen dellenmeyin bir bakalım gerekçe neymiş. valilik diyor ki havalar ısınınca insanlar pikniğe gidiyor, orada alkol alıp dönüş yolunda trafik kazası yapıyor, bu yüzden geçen sene 2 kişi ölmüş. http://www.milliyet.com.tr/…akika&articleid=1094614

    şimdi yasağın tutarsızlığına gelirsek; diyelim ki bir minibüse arkadaşlarla 20 kişi doluşup pikniğe gittiniz. valilik genelgesine göre 20 kişinin de içki içmesi yasak. niye? çünkü kaza olur. sadece şoför içmese, ya da yasal sınırlar dahilinde içse? olmaz, içki herkese yasak. (bkz: maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmek). "e kontrole gelince kim şoför ne bileceğiz, ya içiyorsa?". arkadaşım piknik yolu güzergahları bellidir, koyarsın bir ekip otosu üfletirsin şoföre, yasal sınırın üzerinde alkollü ise zaten kodaman bir ceza yazma hakkın var.

    ceza dedim de aklıma geldi; bu ülkede alkollü araç kullanmak zaten yasak değil mi? yasak. hem de kol gibi para cezası var, ehliyetin alınması da cabası. e o zaman sen bu yasağı yürürlüğe koyma acizliğini neden ikinci bir yasakla kapatmaya çalışıyorsun? o zaman ben derim ki madem alkollü araç kullanmak yasak ama kontrol edemeyip içki içmeyi yasaklıyorsun o zaman halka açık yerde içmeyi kontrol edemezsen yarın içki üretimini de yasaklarsın. hadi onu da kontrol edemedin, kesmedi içki ithalatını da yasaklarsın. nereye varacak bu? bir tane yasağın var onu adam gibi uygula olsun bitsin.

    üçüncü nokta; piknik dönüşü alkolden kaza olmuş. e peki ben içkiyi seven ama sorumsuz bir şoförüm, pikniğe giderken değil evden yola çıkmadan içtim, n'olacak? yarın "pikniğe giderken kaza oldu, artık evde içmek de yasak" mı diyeceksin?

    böyle neresinden tutsan saçmalık akan bir karar umarım uzun süreli olmaz.

  • başlık: cuma namazında hoca yine tek forvet

    entry: kadrolar açıklanmış. kendi camimizde bile böyle defansif bi anlayışla nereye kadar gideriz bilmiyorum. hoca ileride yalnız kalıyor. orta saha ve defansta gereksiz bir kalabalık var.

    sadece başlığa bakarak bile dakikalarca güldüm.

  • hep söylüyorum ama ben de eşimde 44 yaşındaydık evlendiğimizde. ikimizin de ilk evliliği ve geç de olsa birbirimizi bulduk. mutlu muyuz? evet.
    eşimin tarafı çocuk yapın diyecek oldular. dedim madem çocuk istiyordunuz erkenden evlendirseydiniz oğlunuzu. hala laf olsun diye diyorlar ama çok sallamıyorum.
    geçen de onlardan birisi 'ya çocuk yapın, yaşlanınca size bakar' dedi.
    dedim al sana hesap. yaşımız 46. şimdi yapalım desek 47. bu çocuk 20 yaşına geldiğinde biz ömrümüz olursa 67 yaşında olacağız. sence akıl mantık işi mi 20 yaşındaki bir çocuğa 2 yaşlının yükünü yüklemek?
    bize baksın diye çocuk doğurmak köle almak ile aynı şey.

    ikinci olarak evlilik konusuna gelecek olursak.
    evlenmiş olmak için evlenmek de büyük hata.
    onsuz olamam diyerek de evlenmek büyük hata.
    evlenmeye karar verirken tek düşünceniz şu olsun: onunla bir ömür geçirebilir miyim?

    debe editi: teşekkür ederim.

  • konu senelerdir konuşulmasına rağmen galatasaray 4. yıldızı taktıktan 4 gün sonra yapılıyorsa, fenerbahçe yönetiminin acizliğini, vizyonsuzluğunu ve galatasaray kompleksini gösterir.