hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • ege (10) ile okuldan sonra günlük sohbet...

    romica: nasıl geçti günün oğlum?
    ege: iyi ama sıra arkadaşım çok konuşuyor
    romica: sıranı değiştir o zaman
    ege: evet ben de tuna ile oturmak istiyorum zaten
    romica: tuna şu çalışkan kız mıydı?
    ege: anne tuna erkek, o kız başka okula gitti
    romica: hangi okula gitmiş?
    ege: imamatik!

  • ali ismail korkmaz 'ın davasında açık kimliği ile cesurca tanıklık yapan kahraman.

    http://haber.sol.org.tr/…sandalyesinde-haberi-92270

    "2 haziran günü bir arkadaşımızla buluşup es park'taki gösterilere bakmaya gittik. gece 23.30 civarı evlere dağılmaya karar verdik. yanındaki arkadaşımı eve bırakmak için yunus emre caddesi'ni kullandık. kendisi caddeye yakın oturuyordu, geri dönerken çevik kuvvet toma'yla birlikte atağa geçti, grup dağıldı. ben de kaçtım, tanımadığım iki üç kişiyle ara sokağa girdik. akp il binasını biraz geçtikten sonra, nereden güvenli bir şekilde eve dönebileceğimi düşündüm. ara sokağa girdim, fırının bulunduğu sokağa. önümde yaşlı bir çift vardı. fırının orada polisleri ve sivilleri gördüm. polis biber gazı atmıştı, etkilendiğim için yaşlı öiftle fırına girdim. içeride iki polis vardı. o esnada polisler dışarı çıkmışlardı. 10-15 dakika bekledikten sonra gazın etkisi geçmiştir diyerek çıktım. tam o esnada bir göstericinin yakalandığını düşündğm, çünkü biri "yapmayın, etmeyin" diye bağırıyordu. sonra iki polisin bir genci yakaladıklarını gördüm. bu polislerden biri selçuk bal'dı. kapalı pazara doğru sürükleyerek orada darp ettiler. darp edenler arasında serkan kavak da vardı. darp ettikleri kişi düşünce polis dövmeyi bıraktı ama serkan kavak dövmeye devam etti. bu kişiler daha sonra fırının önüne döndüler, ben de fırının oraya gittim. tekrar gaz saldırısı başladığı için eve gidemedim, bir süre daha bekledim. daha sonra sokağa giren uzun boylu, kumral birini darp ettiler. dövdükleri kişi "yapmayın ben su almaya geldim" dedi.

    eve gitmek için ali ismail'in girdiği sokağa yöneldim. serkan kavak'ın pasajda saklandığını gördüm "ben çıkarken sen geriye kaç" dediğini duydum. bu sırada ali ismail korkmaz ile doğukan bilir'in sokağa girdiğini gördüm. ali ismail sokağa girmeden önce hüseyin isimli polis ve gaz maskeli polisi gördüm orada.

    polisler sokağın başında ara sıra pusuda yatıyorlardı. ali ismail sokağa girdiğinde hüseyin ve gaz maskeli polis tarafından yakalanmak istendi ama yakalayamadılar, onlar doğukan bilir'i yakaladılar. ben de ali ismail'le birlikte koştum ve saklandım. ali ismail'e doğru koşmadım, korkabileceğini düşündüm.

    ali ismail koştuğunda fırıncı tarafından yakalandı. ali ismaii kepenklere doğru hamle yaptı. kepenklere doğru ittirilince dengesini kaybetti. oradaki herkes tarafından darp edilmeye başlandı. sokağın giriş kısmından elinde cop olan, kır, uzun saçlı bir polis koşarak geldi. yüzünü korumak istemesine rağmen kar etmedi. son olarak kafasına aldığı darbeyle, başını kaldırıma çarptı ve bilincini kaybetti. bulunduğum yerden yüzünü hafızama kazıdım, gözleri kapalıydı. hiçbir şey yapamadım, öylece kalakaldım. daha sonra kendisine gelmeye çalışırken, mevlüt saldoğan tarafından ikinci kez darp edildi.

    kafasına özellikle çok sert darbeler aldı, sesini duyabiliyordum. ardından ali ismail bir hamle yaparak koşmaya başladı. bu kısım görüntülerde yoktu, ali ismail sokağın ucunda pusuya yatan hüseyin ve diğer polis tarafından üçüncü kez darp edildi. bu kişiler ali ismail'in bacaklarına vurdular, "tutun bunu tutun" seslerini duydum. ali ismail üçüncü kez darp edildikten sonra gözden kayboldu."

  • tarafları dinlemeye gerek yok arkadaş, neyini dinleyeceğim. birisi müşteri, diğeri hizmeti veren. müşterisinin kafasında sandalye kıran mekana gidilir mi? hesap 850 gelmiş, kişi başı normalmiş. peki bu içmedikleri şalgam suyunun parasını almayı haklı gösterir mi? hayır.

    55 yıllık aile işletmesiymiş, yok adını arkasındaki koy'dan almış. bunlardan kime ne, bize ne. hesapta olmayan bir şeyi, hesaba eklemiş bu mekan. sonra da, müşteri ne kadar bağırır çağırırsa (ki haklı), alttan almak yerine , sen de efelen, sonra kavga çıksın ve 7 kişinin üstüne (bayanlar da var sanırım), 20 kişi çullan.

    ayıp kardeşim ayıp. 55 yıllık aile işletmesinin düştüğü durum bu işte. bu işletmeyi savunan arkadaş da, biz seviyoruz gelseniz de gelmeseniz de demiş. bence merak etmeyin, sizde bu yaklaşım devam ettiği sürece zaten yavaş yavaş kimse gitmez o sizin adanıza. evet sizin adanız ya orası, memleketin bir adası değil, sizlerin adası. sonradan şöhreti bulmuş, ne oldum delisi restoranların milleti kazıkladığı sizin adanız, sizde kalsın.

    tanım ; adalıların çok sevdiği 55 yıllık aile işletmesi ama müşteri dövüyorlar.

  • entrylerde gördüğüm kadarıyla en büyük çelişki hesap konusunda ortaya çıkıyor. naçizane bir tavsiye de benden olsun:
    asıl mesele buluşmayı kimin ayarladığı. yemeğe çıkmayı siz teklif ettiyseniz ve ilk buluşmaysa lütfen hesabı ödeyin. pahalı yerlerde kasmaya gerek yok. özgün, küçük, pahalı olmayan ama lezzetli bir yer bulabilirsiniz eminim. hesabı kızın olmadığı bir anda ödemeniz daha hoş, fakat olur da kız tuvalete falan gitmediyse yapacak bir şey yok. bu noktada kızı da tartmış olursunuz böylece. kız hesabı ödemeyi teklif ediyorsa, birlikte ödeyelim* gibisinden bir şeyler söylediyse ya da tuvaletten dönünce "ya neden ödedin hesabı oldu mu şimdi" dediyse tamamdır!

    işte o noktada hamlenizi yapın ve "ne var canım sen de bana yemekten sonra kahve ısmarlarsın."veya "bir ara şu anlattığın yemekten/tatlıdan yaparsın bana." derseniz iş bitmiştir. hem kibarca hesabı ödemiş hem de ikinci buluşmanın ayağını (belki de onun evinde) yapmış oluyorsunuz.

    telefon mevzusu önemli. allah aşkına kızla buluşunca oynayıp durmayın şu telefonla, sessize alın gitsin.

    son olarak mümkünse soğan/sarımsak yemeyin. ilişkiniz rayına oturunca yaparsınız onu. yoksa kızda "demek ki bu gece öpüşme ihtimali yok." fikrini baştan uyandırırsınız. o ihtimal olsa bile kendi ellerinizle yok etmiş olursunuz.

    edit:imla

  • polis banka onundeki park etmis arabanin plakasini anons eder. eleman para cektigini, arabayi hemen cekecegini isaretlerle polise anlatmaya calisir.

    polis ortaligi yikan anonsu patlatir:

    yuz milyon fazla cek, ceza yazdık!

  • genellikle bir sendrom hakkında konuştuğumuzda; bilinen, klinik bir bakış açısıyla tanımlanmış ve sağlık sorunları içeren bir dizi semptom ve belirtiden bahsederiz. huckleberry finn sendromu, disfonksiyon gösteren, ancak kesin olarak bir bozukluk olarak tanımlanmayan semptomlardan bir tanesidir.

    huckleberry finn sendromu, mark twain'in romanlarında yarattığı bir karakteri ifade eder. amerikalı usta yazarın birçok eserinde görünse de, karakteri ve sorunları açıkça huckleberry finn'in maceraları kitabında gösterilmiştir.

    bu sendromun ne olduğunu açıklamadan önce, huckleberry finn sendromunun daha çok popüler psikolojinin inşası olduğuna dikkat etmek önemlidir. gerçekten de sendrom, tıp literatüründe psikolojik veya psikiyatrik bir sorun olarak gösterilmemiştir. bununla birlikte, bazı kişiliklerin ilginç bir tanımını yapmamızı sağlar.

    huckleberry finn kimdir?

    not: bu kısımda bahsi geçen kitaplar ile ilgili spoilerlar bulunmaktadır. kitapları okumamış olup kitapların heyecanını azaltmak istemeyenler hem bu kısmı hem de entry'yi okumayabilir.

    mark twain'in yarattığı en ünlü hikaye karakteri tom sawyer'dır. gerçekten de, sayısız sorunlu durumdan geçmiş olan cesur, yaramaz ve uyanık bir çocuktur. en iyi arkadaşlarından biri de huckleberry finn'dir.

    huckleberry finn'i karakterize eden şey, sorumluluklarını anlamamasıdır. nitekim okulu kaçırır ve taahhütlerini önemsemez. ek olarak, tom sawyer'ın maceralarını desteklemek için görünmesine rağmen o kadar çok dikkat çeker ki twain, yalnızca huckleberry finn'e adanmış bir roman yapmaya karar verir.

    işte o zaman bu çocuğun kişiliği tam olarak okuyucuya gösterilir. davranışları, tom sawyer'ınkiyle keskin bir tezat oluştururdu. gerçekten de huck, tom'un aksine terk edilmiş bir çocuktu ve teyzesiyle yaşardı.

    sonrasında ise babası onu kaçırır ve esir eder. huck, kaçmayı başarır ve jim adında kaçak bir köle de ona yardım eder. her ikisi de cesur tom sawyer tarafından kurtarılıncaya kadar tehlikeli ve heyecan verici maceralar yaşar. takdir edileceği gibi, tüm bunlar huckleberry finn sendromu denen sendroma yol açan psikolojik bir imajı yapılandırır.

    huckleberry finn sendromunun temel özellikleri

    huckleberry finn sendromunda bulunan bu iki temel özellik:

    1) varoluşsal boşluk: hayata anlam katan bir şeyin eksik olduğu hissidir. aslında sürekli bir tatminsizlik ve kalıcı bir boşluk hissi gibi yaşarlar. bu görüntü depresyon denen şeye çok yakındır.

    2) sonsuz arayış: aynı isimdeki karakter gibi, huckleberry finn sendromunda da nihayetinde bu boşluk hissini dolduran bir şey için sonsuz bir arayış vardır. tamamlanmış hissetmek için bir gerçeklik bulmanın derin arzusu...

    görüldüğü gibi huckleberry finn gibi davrananların görünüşte umursamaz tavrının arkasında huzur bulamayan bir huzursuzluk vardır. onları, orada burada huzuru aramaya, anlamlar bulmaya yönelten bir anlam eksikliğidir.

    huckleberry finn sendromunun diğer özellikleri

    temel özelliklere ek olarak, huckleberry finn sendromunu tanımlayan başka özellikler de vardır. bunlar:

    -farklı durumlara uyum sağlamayı nispeten kolay bulurlar, ancak temelde hiç kimseyle rahat hissetmezler.

    -sorumluluktan kaçarlar. bunun nedeni, güçlü köklere sahip olmadıkları için kök salma fikrini reddetmeleridir.

    -mutsuz bir çocuklukları ve çok yıkıcı bir baba figürü vardı.

    -etkilenen çocukların benlik saygısı çok düşüktür. kendilerine olumlu bakmazlar. bu yüzden depresyona meyillidirler.

    -sürekli olarak arkadaşlarını, partnerlerini, işlerini değiştirirler… hayatlarına istikrar koymada sorun yaşarlar.

    sonuç olarak huckleberry finn sendromu, klinik olarak tanımlanmamış fakat mark twain'in meşhur karakteri üzerinden oluşturulmuş psikolojik bir kişilik imajıdır.

    kaynaklar: medical-dictionary.thefreedictionary.com ve en.psychologyinstructor.com websiteleri.

  • kurye apartmana girince asansörün şalterini indiriyorum. 17 kat merdivenle çıkmak biraz kasıyor tabi.
    şaka şaka o kadar hain değilim!
    kurye asansöre bindikten sonra kesiyorum elektriği. sfsdgdsg