ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ikinci el araba jargonu
-
(bkz: alana şimdiden hayırlı olsun)
sözlük yazarının göğüs kaslarının son hali
-
(bkz: memintolar da tombiktoymuş)
23 haziran 2020 a haber muhabirinin yaralanması
-
5 dakikada göle dönmüşmüş; muhabire 25 yıl istanbul'u yönetenlerin kim olduğunu hatırlatma işi ağaca düşmüş sanırım, hala belediye suçlama imalarıyla haber yapmaya kasmak da zavallılık.
34 plakanın diğer illerdeki karizması
-
ilaç mümessili karizmasıdır. daha fazlası değil.
karadenizliyim yerine kuzeyliyim demek
kocaya kereviz yedirme sanatı
-
evet efendiiiim. şu an evli erkekler için kerevizden kurtulma sanatı başlığında döktürülen entry lere bakarak; açıklamak, aydınlatmak ve feyz vermek farz oldu.
öncelikle kocaların kereviz, enginar, kuzu kulağı, radika, karnabahar, kabak ve beş benzemezlerine verdiği tepki evrensel; "öğğğğkk" . biz işini bilir eşlere düşen görev ise, bu sağlıklı besinlerin kocalarımızın bünyesine kazandırılması ve dahi uzun yaşam sırrına beraberce vakıf olmak, bla bla bla...
öncelikle güzel bayanlar şu "evde rakı içmek" olayına karşı duruşumuzu belirlememiz lazım. doğru bilinen yanlışların büyüğüdür bu; "evde kocanın rakı içmesine müsade etmeyeceksin." hayır efendim; eğer koca rakıya ya da benzer alkollü içeceklere meyilli ise, bu eylemi evde sürdürmesi en doğrusu ve en güzelidir. alkolü seven bünye ne yapıp eder o alkolü bünyeye katar. bunu kabul edeceğiz. ve eğer biz kocalarımızın evde içmesine karşı çıkarsak, o koca gider; evde bir haftada tüketeceği alkolü arkadaşlarıyla çıkacağı bir gecede içer gelir. tecrübeyle sabittir ve tecrübe yirmi yıllı kapsadığından mütevellit değer verilmelidir.
evde hazırlayacağımız rakı sofrası onları sıkmasın, bu meret tek başına dinsiz imansız gitmesin diye de bir zahmet içmeyi öğreneceğiz. oturduğunuzda 4-5 kadehi yuvarlamanız şart değildir, bir kadehle bile usul usul ona eşlik ettiğinizde, huzur içinde en fazla 3 kadehçiğini içip, tatlı tatlı muhabbetini ettiğini göreceksiniz.
gelelim sebze-i alinin bu sofradaki yerine; hazırlayacağınız bu sofrada tüm sebzeleri gerek sarımsakla, gerek yoğurtla, gerekse limonla kamufle edip yediremeyeceğiniz erkek yoktur. sizin güzel bi sofrada rakıları açıp kendisini beklediğinizi gören koca, bilin ki; sarımsaklı yoğurdu kaldırıp altında yatan sebze nedir diye bakmayacaktır.
karnabaharı haşlayıp bol sarımsak limonla yatırın tabağa...kabağı rendeleyip sarımsaklı yoğurt ve cevizle harmanlayıp serin kayık tabağa özenle... kerevizin tarifini sayın alexander goygoyevic vermiş hali hazırda, o tarife ince kıyım dereotu da ekleyip koyun sofraya... enginarı haşlayıp pilava katın, limon,taze soğan ve dereotu eşliğinde... pırasayı ince ince doğrayıp bol zeytinyağında acı pul biber marifetiyle su katmadan kavurun, sürün önüne...
bakın bakalım birine bile ağız burun kıvırıyor mu? zaten kurduğunuz ilk sofrada -hele de alışık değilse sizden böyle bir güzellik görmeye- ağzı bir karış açık kalır, ne yediğinin farkına bile varmaz. sonra kendisi gelir kapınıza mum olur; "karıcığım geçen mezeler yapmıştın, sofra kurmuştun, hadi bi daha"
bu sistemle, bildiği sebze, ıspanak, patlıcan, patatesi geçmez, ankara'da doğmuş büyümüş kocaya, ege nin dağlarında ne kadar ot-çöp varsa yedirmiştir kardeşiniz, fikirlere itibar edin.
haa derseniz ki; "illa rakı sofrası mı kurulacak kardeş, içmez benimki, ben ne yapsam?" , işte ona çok bi alternatifim yok. eğer sağlıklı yaşam zırvasına içmiyor ise kerevizden alacağı vitamin eksik kalsın, öyle de yaşar o, bırak yemesin, üsteleme. ya da öylesine "sağlıklı yaşam" diyerek yedirmek daha kolay olur, ne bileyim? benim anlattığım konu, bildiğim konu. kafamdaki tanım, vereceğim örnek budur.
sonuç olarak kurun sofranızı, alın kadehinizi elinize; sonra gelsin kerevizler, gitsin enginarlar, sofranın baş köşeciğine kurulsun pırasalar...
hamas'ın yaptığını türkiye'de yapmak zorundayız
-
(bkz: islam çok güzel gelsene)
bakin degerli insanlar, gercek muslumanlar budur.
bunlarin eline guc gectiginde, inanmayanlarin emdigi sutu burnundan getirirler.
vakaların artmasının sebebi hepimiziz 84 milyon
-
tabi canım kurallara uyalım. fahrettin bey, izninizle;
1. mesela öğretmenleri aşılayalım dediğimiz zaman, gerçekten aşılayalım, yalan söylemeyelim.
(bkz: 45 gunde 26 ogretmenin hayatini kaybetmesi)
https://www.hurriyet.com.tr/…mini-acikladi-41737651
linkte şubat sonu diyor arkadaşlar.
2. mesela toplu faaliyetlerden kaçınalım değil mi, kongreler falan düzenlemeyelim değil mi?
(bkz: akp kongresinden virus kapan adamin olmesi)
https://www.sozcu.com.tr/…ayatini-kaybetti-6361085/
3. mesela cenazelere katılmayalım değil mi, bir de arkada saklanmaya da çalışmayalım?
https://www.cumhuriyet.com.tr/…le-gizlenmis-1820744
https://www.cumhuriyet.com.tr/…-ozur-diledi-1816210
4. mesela milletimize alenen yalan söylemeyelim vakalar hususunda değil mi? aynı ailede 1'den fazla covidli vaka varsa mesela, diğerlerine test yapalım ki, doğru vaka / test oranına ulaşabilelim değil mi?
https://www.sozcu.com.tr/…an-tepki-yagiyor-6141278/
5. mesela verileri dünya sağlık örgütüyle paylaşırken bile manipule etmeyelim değil mi? covidden ölenleri doğal ölüm olarak yazmayalım değil mi?
https://www.dw.com/…kiyeye-korona-notası/a-55522557
https://www.cumhuriyet.com.tr/…olum-yazildi-1790281
bunun gibi bir çok kurala önce kendiniz uyun da, sonra millete ahkam kesersiniz. bulunduğunuz koltukta dakika durmayacak adamlar halen halka yükleniyorlar.
edit: belgelerle geldim.
edit 2: ruh halim;
https://www.youtube.com/watch?v=6ci1cvpkeog
yeni evli çift aktiviteleri
-
eve misafir çağırıp yemek masasında selfie çekmek.
madem kural yok gidip 20 tane mercedes kiralayayım
-
ibretle okuduğum bir yazının bölümü.
demek ki senin bile plakan var fatih abi.
ekleme: colonel casey arkadaşımız da şöyle bir ekleme yapmamı rica etti.
"bir memur çağırsın bir uber aracı, bağlasın sen yasadışısın diye. araç bile ayağına gelecek, çevirmeye bile gerek yok. neden yok böyle bir uygulama?
polis ve jandarma mı uyuyor, fatih altaylı mı neyin yasal olup neyin olmadığıyla ilgili bol keseden atıyor acaba?"
psikologların freud'u ciddiye almaması
-
bir psikolog olarak katıldığım ve psikolojiye meraklı olan herkese boynumun borcuymuşçasına anlatmaya çalıştığım durumdur.
2007 yılında, şöyle bir yazı çıkmış:
freud ıs widely taught at universities, except in the psychology department
her olguyu bir şeye indirgemeye çalışan, matematiksel olarak modelleyemediğiniz herhangi bir şeyin 21.yy da psikoloji biliminde yeri yoktur.
bana kalsa -ki kalmıyor- freud'u hiçbir şekilde hiçbir yerde anlatılmasına izin vermem ve bütün textbooklardan kaldırırım. özellikle psikolojiye giriş ders kitaplarında çok tehlikeli; freud'un açıklamaları dahice ve yaratıcı. bölüme yeni başlamış, henüz bilimsel araştırmanın temellerini yeni yeni öğrenmeye başlayan öğrencilerin masum zihinlerini zehirleme tehlikesi bile var :d
edit: neden hikaye anlatımlarını bu kadar seviyorsunuz yahu? ben freud'un fikirleri yanlıştır veya doğrudur diye bir ifade de bulunmadım. freud'un fikirlerinin test edilebilir bir yanı yok, en azından günümüz teknolojisinde. bilimsel bir geçerliliği yok yani, e dolayısıyla da psikolojinin bir konusu değil. mesela dil, edebiyat bölümünde veya ilahiyatta falan çok güzel tartışılabilinir *belki* böyle şeyler, ancak psikolojide yeri yoktur.
yukarıya bıraktığım yazıda da benzer şekilde ifadeler var zaten, açıp okursanız belki ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
ha diyorsanız ki, ya bu adamın fikirleri test edilemiyor ama ilginç, bu yüzden psikoloji bölümlerinde okutulmalı yeri geldiğinde de test edilebilinir falan o zaman başkası da der ki din de öğretin tüm kutsal kitapları, yeri geldiğinde test edilir falan. ben çünkü arada pek öyle büyük bir fark göremiyorum.
ibb'nin taksicileri denetleyip ceza yağdırması
-
istanbul 'da sivil zabıtalarla yapılan denetimlerde, taksimetre açmayan ve kısa mesafeye yolcu almayan taksicilere ceza yağdı.
pandemi dönemiyle birlikte taksicilere yönelik şikâyetler artınca sivil zabıtalar denetim yaptı. zabıtalar denetim için turist gibi taksilere binip istanbul'u dolaştı.
ekipler uygulamada, taksimetre açmadan yüksek fiyat isteyen taksicilerden, “değişim saati” diyerek bahane üretenlerle de karşılaştı. elinde valizi ile yabancı dilde yakın mesafedeki bir adrese gitmek istediğini söyleyen ibb zabıta daire başkanlığı’nın personeli h. t.'den 15 tl'lik yola taksimetre açılmadan 40 tl ücret istendi. turist rehberleri ise turistleri taksimetre açtırmaları konusunda uyarılarda bulunduklarını belirtti.
taksicilerin o anki yüz ifadeleri de görmeye değermiş.
haberin tamamı
yasin öztekin
-
tuzlasporlu futbolcunun ayağına basıp, bir de tükürmüş sonra da umreye gidip instagramda fotoğraf paylaşmıştır. adam ülkedeki müslümanlığı bir hafta içinde özetledi. helal olsun.