hesabın var mı? giriş yap

  • bir gece otobüse binip ailemizin yanına gitmemiz gerekti olmaz olaydı. yanımızda bir tip bitti anında nereye gitmek istediğimizi de öğrendi firmanın birisi ile görüşürken. adam sülük gibi yapıştı zorla adını sanını bilmediğimiz bir firmanın otobüsüne bildirmeye çalıştı. git dersin gitmez biraz usteler kızarsın üzerine yürür; bir tane bile güvenlik görevlisi yok ortalıkta... (bkz: türkiye’nin ne kadar güvensiz ülke olduğu gerçeği)

  • üst edit: rahmetli arkadaşın ismi rümeysa berin şen, mesajla uyaran arkadaşlara teşekkürler.

    çalıştığı kurum ankara şehir hastanesi’nin konuyla ilgili baş sağlığı mesajı
    tweet

    geçirdiği kaza sonucu vefat etmiştir. kanı ona 36 saat nöbet tutturanların ellerindedir.

    link

    edit: (bkz: tamponsuz kamyon kalmasın kampanyası)

    her ne kadar bu tip kazalarda kusurlu genelde arkadan çarpanlar olsa da kamyonlarda arka tamponun önemi de ortada bence.

    edit2: olayın kamera kaydı: link

    edit3: türk tabipler birliği’nin konuyla ilgili açıklaması

    link

  • üst edit: minik bir duyuru için yazmaktayım dostlar. nisan 2023'te kitabım çıktı dostlar. bu link üzerinden kitabım ödülsüz'e ulaşabilirsiniz. toplu taşımada okunmaya uygun oldukça ince bir kitaptır kendileri.

    günde 3-4 saatim toplu taşımada geçiyor, bunun büyük kısmını da oturarak geçirme fırsatım oluyor. giderken yaklaşık 40 dakika minibüste, 1 saat de metrobüste vakit geçiriyorum, dönerken de aynısı tersten. zaman zaman bu süreler artabiliyor. şimdi ben bu vaktimde yolu izleyebilirim, telefonda oyun oynayabilirim, müzik dinleyebilirim, instagram ve çeşitli sosyal medyada gezinebilirim, mesajlaşabilirim. bir de kitap okuma eylemini gerçekleştirebilirim tabii.

    şimdi bu seçeneklerden hangisini neden seçtiğimi anlatayım. yolda uzun uzun sosyal medya ile uğraşamıyorum. çok sıkıcı oluyor bir süre sonra. yani bakın zaten boş vakitlerimde biraz bakmışım sosyal medyaya ve yolda harcayacağım 3-4 saat söz konusu. 3-4 saatimi sürekli olarak sosyal medyada harcayamam. müzik dinlemek güzel tabii, ama nedense içimden çok dinleyesim gelmiyor, hem zaten kitap okurken de müzik dinlemek mümkün oluyor. oyuna gelirsek, oyunlar ne kadar sararsa sarsın en güzeli bile 2-3 gün içinde bıktırıyor beni kendinden. o sebeple ayda 1-2 gün en fazla mobil oyunları oynuyorum. mesajlaşmaya gelince, toplu taşımada yanındaki amca/teyze saygısızca konuşmaları okumaya çalışırken pek de güzel bir şey değil açıkçası. hem zaten her zaman yapabileceğim bir eylem, toplu taşımada zorunda kalmadıkça nadir mesajlaşıyorum. geriye ne kaldı? okumak.

    nadiren sözlükte ya da internette çeşitli yerlerde okuyacak bir şey bulup onu okuyorum, onun dışında ise bu 3-4 saatimi kitapla renklendiriyorum. eğer elinizde kitap varsa bir film ya da tiyatro izlemek kadar keyifli bir aktiviteye sahipsiniz demektir. hatta belki daha bile fazla keyifli. motor sesi mi? duymuyorum bile. başka insanların sesi ya da minibüsteki müziğin sesi de öyle. duymuyorum. yok rahatsız edecek boyutta gürültü mü oluyor? takıyorum kulaklığımı açıyorum müziği ve yine kitabı okuyorum. şimdi gürültü de rahatsız edemez.

    şov mu peşinde koşuyorum? kardeşim, iki kere spor salonuna gidip tanışabileceğim kızlara başlığı açan yazarın ifadesiyle şov yapmak dururken, neden kitapla metrobüste amcalara teyzelere filan şov yapayım? hadi diyelim metrobüs güzel kızlarla dolu olsun. yahu hiç tanışamayacağım kıza niye şov yapayım? günün sonunda yine tanışmayacağız.

    neden kitap okuyorum? çünkü okumayı, yazmayı, edebiyatı seviyorum. fularım yok. sahte değil, gerçeğim. entelektüel değilim, iyi bir okurum altı üstü.

    bir de not edeyim şunu, başlık ve entry sıçarken okuyan ile okumayan arasındaki fark hemen belli oluyor.

    özetle; kitap okumak okuyanı içine çeken ve her an her yerde yapılabilecek eylemdir. okumayı istemek yeterlidir. kimsenin de şov için birden fazla kitap okuyabileceğini düşünmüyorum, çünkü harcadığı emeğin karşılığını alacak şovu elde edemeyecektir.

  • itlaf edilmesi gereken hastalikli sigir bile daha sagliklidir.

    bunlarla ayni zaman diliminde yasamamiza neden olacak hatamizi cok merak ediyorum.

  • şinasi yurtsever'in rolünün hakkını verdiği enfes bir dizi.

    --- spoiler ---

    filmin başlarında bi ara sadi'yi mi gördüm bana mı öyle geldi emin değilim.

    hilmi: ben hiç dişçiye gitmedim. neden? çok sağlıklı dişlerim var. çünki zenginim, bakımlıyım, uzun yaşamam lazım. kanımı bile değiştiriyorum ben. hayat fakirlere güzel valla. hep bi macera, koşturmaca, adrenalin

    muhasebeci: benim dişim ağrıyo da

    hilmi: bak nasıl da havasını atıyo, biliyosun tabi içimin gittiğini. ah ulan fakirler.

    --- spoiler ---

  • 80 tl'lik aylık ücreti bu ekonomide 50 tl'ye indiren adama karşı yaptıkları protesto. belediye akp'deyken yapabilirler miydi peki?

    ülkede sol en az sağ kadar kanser.

  • "ben, gerçeğe de tıpkı yalana inanıldığı biçimde, yani bir kanıt olmaksızın ya da yalnızca bir takım art niyetlerden ötürü inanılmasına katlanamıyorum." demiş kişidir.

  • adamlar tepki göstermek için gitmiş güzel güzel suç duyurusunda bulunmuş. eli sikinde gezen ergen de gelmiş "kimi kime şikayet ediyorsun" diyor. yapma yahu öyle mi gerçekten? şikayette bulunan abilere haber verelim hemen geri çeksinler. yargı da onlardaymış abi hiç mi kafanız yok diyelim.

    fazla tevazunun sonu vasattan nasihat dinlemektir.