hesabın var mı? giriş yap

  • johannes vermeer'in en ünlü, en etkileyici tablosu. kuzeyin mona lisa'sı.

    vermeer'in diğer tablolarının çoğunda olan dışarıdan bakma hissini kırıp geçen, sanki karşımızdakini tanıdığımız hissini veren bir tablo. konuşmak üzere olan sıradan bir kız. sıradan gibi gözüken, sıradışı bir tablo. bir kadını çizerek, kadına sosyal hak vermeye, sosyal düzende yer vermeye çalışan bir tablo. bir aristokratı/eşini veya rahibeyi değil de sıradan birini çizerek, halktaki baş kaldırışı destekleyen bir tablo. ve bunu büyüleyici bir sanat eseri yapabilecek kadar bakanı içine çeken bir tablo.

    tablo bugün hala hollanda'da duruyor. mauritshuis diye ufak bir müzede. oraya gidemeyenler için alabildiğine zoom yapılan haline buradan bakılabilir.

  • en iyi arkadaşıma yaptım böyle bir zalimliği. sene 2012. yeni telefon almıştı. bir satranç oyunu indirmiş, eşiyle dostuyla satranç oynuyor. iyi de oynuyor pezevenk. bana da ısrar etmeye başladı. benim de hiç o taraklarda bezim yok. sadece kurallarını biliyorum. tepinmesiz oyun sevmem ben. neyse, uzun ısrarlar sonunda bir maçı kabul ettim.

    oyuna başlamadan önce bilgisayara satranç programı kurdum. zorluk ayarını da kökledim. telefondan da açtım satranç uygulamasını, arkadaşımın davetini bekliyorum.

    davet geldi, kabul ettim ve oynamaya başladık. önümde pc, elimde telefon, adamın yaptığı hamlenin aynısını bilgisayara karşı yapıyorum. en üst zorluk düzeyindeki bilgisayar mükemmel hamlelerle karşılık veriyor. bilgisayarın hamlesini arkadaşıma karşı oynuyorum. adam 10 dakika bekleyip ıkına sıkına hamle yapıyor, ben 2 saniyede karşılık veriyorum. ilk maçı 10 hamlede falan kazanmış olabilirim.

    mesaj attı, rövanş yapalım mı diye. kazanacağından o kadar emin ki "rövanş" diyor. tamam dedim, yapalım. ikinci maçı kazanmam 10 hamle bile sürmemiştir. telefonla aradı. heyecanlı heyecanlı soruyor, kursa mı gidiyorsun, doğal yetenek mi bu diye. ben de satranç sevmiyorum ki kursuna gideyim falan diyorum.

    7 yıl geçti, adam bir daha oynayalım demedi.

  • organize suç örgütüne 3 tane polis baskın yapıyor. baskın yapan polisler kapıya sertçe vuruyor. suç örgütü hiç aranmıyormuş gibi kapıya sertçe vurulduğunda kapıyı hemen açıyor. sonra birileri tiyatro deyince fırat tanış alınıyor, kırılıyor.

  • bazılarımız fark etmiştir ki bazı hayvanların davranışları insanları şaşırtabilecek düzeydedir..
    özellikle evcil hayvan besleyenler, garip diye nitelendirilebilecek pek çok davranışla karşılaşmışlardır.. hatta bazen bizi anlayabildiklerini düşünüyorsunuz, öyle değil mi?

    duyularıyla yön ya da besin bulmaları gibi içgüdüsel davranışları haricinde hayvanlarda da zeka elbette mevcuttur.. hepimizin aklına "hayvanlardaki zeka taklit düzeyindedir." gibi bir cümle gelebilir ancak omurgalı canlılar sınıfında yer alan primatlarda öğrenme üst düzeydedir..

    peki bunu nasıl* yapıyorlar?

    hayvanlarda iletişim düzeyinin sınırlı olması elbette gelişmişlik düzeyi üzerinde etkide bulunmuştur.. örnek olarak şempanzelerin ağız yapıları konuşmalarını güçleştirmektedir.. dil, tek iletişim yolu olmasa da etkili bir iletişim için gereklidir.. yerkish tam da bu gereklilikten doğan iletişim dilidir.. esasında ernst von glasersfeld tarafından geliştirilen, duane rumbaugh ve sue savage-rumbaugh tarafından kullanılan bu yapay dilin lexigramlarının ilk kullanıldığı laboratuvarın kurucusu robert m. yerkes'e ithafen bu dile yerkish adı verilmiştir..

    nevada üniversitesinden dr. beatric ve dr. allen gardner dişi bir şempanzeyi evlerine alarak onu çocuk gibi yetiştirerek işitme engellilere uygulanan yöntemlerle simgesel bir dil kazandırmaya çalışmışlardır..

    daha sonra atlanta primat araştırma merkezinde gelişmiş yöntemlerle mevcut çalışmalar ilerletilmiş, 9 farklı geometrik şekille bir dil oluşturulmuş ve yerkish'in temelleri atılmıştır.. ardından yaklaşık 140 lexigram kullanarak anlaşmayı başarmışlardır.. daktilo tuşlarına benzer bir sistem bilgisayara bağlanarak şempanze lana'nın isteklerini buraya yazması öğretilmiştir.. oldukça ilginç bu duruma ilişkin bir örnek; "makina bana su ver" komutunu tam olarak yazdığında makina suyu verir ve iletişim ortamı doğar.. bu yetenek çok boyutlu düşünülebilir..

    peki, bu şempanzenin diğerlerini de eğittiğini varsayalım, ne olabilir? maymunlar cehennemi'ne düşer miyiz acaba?

    --- önemli bir soru ---

    güçlüler, güçsüzler üzerindeki baskısını sonsuza dek sürdürebilir mi?
    güçlülerin esas zayıflığı iletişim becerileri olabilir mi?

    --- önemli bir soru ---

    kanzi'yi duymuşsunuzdur.. konuşan bir bonobo'nun başka hangi özellikleri olabilir?
    pek çok özelliği olduğunu biliyor muydunuz?

    kültürel evrim, doğal evrimin önüne geçer mi bilinmez..
    biyolojik genlerimiz mi baskın gelecek yoksa sosyal genlerimiz mi?
    yoksa hepsi aynı sistemin içerisinde bir bütün halinde mi gelişir?
    bu canlıların beyinlerinin yeterince gelişmemesinin nedeni olarak iletişim eksikliği göze çarpıyor..
    yerkish'in evrimi bizlere aslında en önemli iletişim aracımıza sahip çıkmamız gerektiğini ve geliştirmemiz gerektiğini söylüyor.. dilimiz ve iletişim becerilerimiz gelişimimizin temelidir..

    konuya ilham veren asıl kaynak: ali demirsoy & kalıtım ve evrim
    www.wikizero.com/en/yerkish
    www.definitions.net/definition/lexigram
    hayvan zekasına ilişkin ek okuma: http://animal-facts.org/animal-intelligence/

    zorunlu edit: gözden kaçan bir harf hatası sebebiyle oluşan anlam kayması düzeltildi, uyaran yazara teşekkürler..

  • hilalcebeci_ hilal cebeci
    "herkesin askerden kaçmaya çalıştığı bu günlerde keşke beni askere alsalar diyorum erkeklerin bu askerlik korkusuda ne bölee"

    http://twitter.com/…ebeci_/status/48435562503344128

    sabah mıntıkasına çıkarıcan bunu, ardından sabah sporu, hemen ardından 2 saat nöbet, hemen ardından denetlemelerle ilgili işlere gece 12-1'lere kadar, ardından yine nöbet o arada 1 saat falan uyku, sonra yine denetleme hazırlığı falan. doğu, terör, komando falan onlardan bakın hiç bahsetmedim. herhangi bir insanın yaşamadığı şey için böyle laflar ediyor olması insanı zıvanadan çıkarıyor. ben 6 ay yaptım ömrümü yedi, 15 ay yapanı var. sus be kadın! hayır yani ben bunu ciddiye alıp niye yazıyorsam hakkında.

  • aynı zamanda kupadaki en ruhsuz ve zevk vermeyen takımdır.

    kuzey makedonya, macaristan, finlandiya gibi nispeten zayıf takımlar bile çok güzel mücadele veriyor.

    edit: yalnız bizimkilerin de hakkını vermek lâzım, reklâmlarda hepsi süper oynuyor.

    ulan her şey para mı bee!

    debe editi: babalar gününde debeye girdik madem,adet yerini bulsun. babam başta olmak üzere tüm babaların günü kutlu olsun.**

  • 28 haziran 2016 atatürk havalimanı patlamasının ardından atatürk havalanında bulunan taksicilerin fırsattan istifade kişi başına 100 liradan ancak yolcu alıyorlarmış. evet, kişi başı!

    bu olay unutulmasın. yağmacılık memleketin her tarafına işlemiş durumda.

    belçika'daki terör saldırısında taksicilerin ve özel araçların gönüllü ve ücretsiz olarak insanları evlerine taşıdıklarını da hatırlatayım.

    çok utanıyorum, çok utanıyorum.

    kaynaklar:
    https://twitter.com/…rzou/status/747907664001269764
    https://twitter.com/…olat/status/747907997322588160

    edit: taksiciler kooperatifi başkanı bu olaya iftira demiş. alçakca, namussuzca ve kahpece diye de eklemiş. çok sevdiğim bir söz vardır: "allah yakışan iftiradan korusun." velev ki o kadar mağdura, tanığa rağmen bu olay iftira olsun. dün geceden beri bir kişi bile çıkıp da "taksici esnafı yapmaz öyle bir şey" demedi. bu durum taksici esnafının istanbullu nezdindeki repütasyonunu çok iyi gösteriyor. 20 milyonluk şehirde 1 kişi bile yoktur ki taksicilerle ilgili kötü bir anısı olmasın. şehrin eşkıyalarısınız, lümpensiniz, yağmacısınız, kötülüğün iktidarının sokaklarda vücut bulmuş hâllerisiniz.