ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kullanılan ilaçlar haram mı helal mi
-
cevabı belli olan bir soru. 25 yıllık bir eczacı olarak çok açık ve net söylüyorum şu anda piyasada bulunan ilaçların bir teki bile islami ölçütlere göre helal değildir. bu kafaya sahip olanlar sakın ola ilaç falan içmesin. şu temmuz sıcağında 17 saat aç susuz kalıp ilaç da içmeyin, doğal seleksiyona bir katkınız olsun.
beyoğlu'nda tokat atılan gencin ölmesi
-
tokat değil muşta ile vuruyor oevladı.
3-5 kekonun bir genci sıkıştırıp öldürmesi olayı. arkadan kızlar da geliyor büyük ihtimalle kız mevzusu. uzak durun diyeceğim ama şansa yaşıyoruz memlekette, her yerden ölüm fırlıyor.
edit: sinirimi alamadım amk vitaminsiz piçleri.
geçen gün kamyon sürdüm leonardo da vinci
-
kendisini bakan yapan ülkenin cenaze namazını da jack nicholson
not: ilkokul esprisidir.
edit: başlık başa kalmış. bir zamanlar burada aşağıdaki link ile ilgil haber vardı.
http://www.cnnturk.com/…leonardo.da.vinci/638468.0/
ssg ve kanzuk'un sözlükte uyuşturucu satması
ince'nin dindar nesil nefreti
-
aktrollerin de ince'yi izlediğini gösteren detay.
yeni cumhurbaşkanımızın şekline şemaline alışmaya çalışıyor olabilirler.
bizimkiler'den unutulmaz replikler
-
''sevim ko$ katil geldi ''
habertürk muhabirinin ingilizce röportajı
-
eskiden böyle anlaşılmaz konuşup sonrasında zzt erenköy diyenleri akla getiren röportajdır. ingilizcen yetersiz olabilir ama kendi açığını kapatmak için karşındakine ne diye çamur atıyorsun.
düğünde damadı çileden çıkaran gelin 2
macbook air m2
-
avukat olmayanlar için de oldukça kullanışlı olabilen cihaz, ayrıca en güzel yanı, eşiniz de avukat olmadan bu konfordan yararlanabilir.
avukat demiş miydim?
avukat.
17 gün boyunca alkol satışının yasaklanması
-
edit 2: bir arkadaştan george orwell sözü,
düşünün çünkü henüz yasaklanmadı
düşünüyorum da, hepimizin mi bu kadar kaybedecek şeyi var. kişisel özgürlüklerimiz o kadar kısıtlanmış ki, duvarları olmayan bir hapishanedeyiz. korku imparatorluğu mu bu? öyleyse, hakikaten neyden korkuyoruz?
dayatmaları kabullenerek daha nereye kadar varacağız? farkında mısınız adı şeriat olmayan, ama muhafazakarlığın dibine kadar dayatıldığı iki yüzlü, sahtekar bir ülke olduk.
son yasakla,
her daim içen birisi değilim, ama istediğim zaman, dışarıda içmeyi geçtim, parasını verip birşey alamıyor olmak, bunun bana dayatılıyor olması ve buna sesimin, sesinin çıkmıyor, çıkamıyor olmasından nefret ediyorum.
gittikçe boğuluyorum, insan görmek istemiyorum ama çekip gidip bir yeşillikte, deniz kenarında öyle boş boş oturmaya bile izin yok.
herkes birşey olsun istiyor, ama beklemek, umuda boşa kürek çekmek gibi.
debelenmesek bile batıyoruz, yalnız, çamura değil, bildiğin boka, ta ki nefesimiz tükenene kadar.
kadehlerinizi kaldırın gençler,
en çok da kimin o bok çukurunda boğulmasını istiyorsanız ona.
şerefe...
edit: gelen bir mesaj,
" 1920li yıllarda ülkenin fabrika ayarlarıyla oynadınız şimdi bir babayiğit çıktı ve ülkeyi fabrika ayarlarına geri döndürüyor"