hesabın var mı? giriş yap

  • muhtar köye gelen milletvekiline “iki büyük problemimiz var.” der.
    milletvekili: “lafı mı olur muhtar, söyle halledelim.”

    “birinci sorun” der muhtar “köyde sağlık ocağı var ama doktor yok.”
    “hemen sağlık bakanını arayıp hallediyorum.” der milletvekili. cep telefonuna çıkarıp birisiyle konuşur.

    “tamam, doktor yarın sabah burada olacak. ikinci sorun neydi?”
    muhtar: “köyümüzde hiçbir cep telefonu çekmiyor.”

    debe editi: du bist eine komplette enttäuschung.

  • “15-29 yaş arasındaki 18 milyon gencin 5 milyonu okulda değil, kursta değil, iş yerinde değil! nerede oldukları belli değil! 5 milyon genç! bu ülke kalkınır mı?

    ilk işim bu 5 milyon genci bana bulun diyeceğim” dedi.

    bu akşamın şimdiye kadar yapılmış en kıymetli tespiti. bu kaybı, bu istatistiği ortaya çıkaran ekibini kutluyorum. muharrem ince ve bu ekibin bu ülkeye faydası olur..

  • bazıları sanat kurslarını, yaratıcı yazarlık atölyelerini, vs. gereksiz bulur, hatta bunun yanlış olduğunu, sanata halel getirdiğini savunur. onlara göre sanatçı sanatçı olarak doğmalıdır. bu işler öyle kursa gitmeyle falan öğrenilecek şeyler değildir. safi yetenek, ilham işidir bunlar.
    ben böyle düşünenlerden değilim. örneğin bir gitar kursuna ne kadar çok öğrenci giderse o kurstan iyi bir gitarist çıkma ihtimali de aynı ölçüde yükselir. tabi bu sırada sonunda bir halt olamayacakların sayısı da artar ama önemli değil. iyi olan alıcısını bulacak, kalıcılığı yakalayacaktır, diğerleri de unutulup, silinip gidecektir eninde sonunda.
    aynı şey diğer sanat dalları için de geçerli.
    mesela yaratıcı yazarlık kursları.
    ya da wattpad gibi platformlar.
    yazmaya uğraşmak, bunun için çalışmak, yazdığını başkalarına göstermek iyi, bunda bir sorun yok.
    ama yine de bu gibi alanlarda eser yayımlayanların tutumlarında, yola çıkarkenki amaçlarında bir tuhaflık var.
    takip edebildiğim kadarıyla çoğunun tek amacı görünür olmak, kalabalıktan sıyrılmak, kameraları kendine döndürmek.
    öğrenmek değil, (hali hazırda) bildiklerini göstermek istiyorlar.
    kendilerini geliştirip geliştirmedikleri, bir önceki sefer yaptıkları hataları tekrarlayıp tekrarlamadıkları umurlarında değil.
    yazdıkları okunsun, beğenilsin, alkışlansın istiyorlar, o kadar.
    oysa böyle platformlara başvurmaktaki asıl amaçları, bana sorulursa, kendilerini ve başkalarını gözlemlemek olmalı.
    ne hata yapmışım, başkaları ne hata yapmış. bak, bu bunu böyle yazmış, iyi fikir, ben de deneyeyim...
    ama gönder tuşuna basmadan önce kendi yazdıklarını bile ikinci bir kez okuduklarından şüpheliyim.
    görünür olma hırsı, takdir edilme arzusu bütün bunları bir anda bir kenara itiyor.
    ikinci bir kez okunsa çoğu kolayca düzeltilebilecek yazım yanlışları bile bunun bir kanıtı.
    bir işi iyi yapmak istemiyorlar, bunu düşünmüyorlar bile. iyi bir iş yaptıklarını duymak istiyorlar sadece.
    vaay, ne güzel yazmışsın, helal olsun.
    flannery o'connor şuna benzer bir şey söylüyordu.
    yazdığınızdan önce kendiniz bir şeyler öğrenmelisiniz. siz öğrenemezseniz başka kimse öğrenemez.
    bu da ufak bir tavsiye olsun.

  • rekabet iyidir, satsınlar. çeşit olsun, ürünün fiyatı belli olsun. kredi kartına ekstra komisyon da kesmezler hem. bir de vergisini öderler devlete. ayrıca personel istihdam ederler.