hesabın var mı? giriş yap

  • ortak acılar.

    ortaokulda aynı anda iki kuzene aşık olmuştuk eminle ben. tabi yaş o zamanlar 12 13 falan. (hayır 12,5 değil.)

    o kavuştu, ben kavuşamadım ama olsun, hala dünyada kendisinden daha dost tanımam.

  • atilla taş'ın yamyam style videosunun altına

    -işte sizin gibiler yüzünden biz de helak olan kavimler arasına karışacağız.

  • ev partisi gibi bir organizasyonun ilerleyen saatlerinde sıkılınmış ve oradan ayrılmak istenmektedir. şarja takılan telefonun bulunduğu odada kapasitesinin üzerinde sayıda insan olduğundan, telefonun bulunduğu sehpaya zor varılır. sehpanın önünde oturan kızla diyalog:

    - pardon, ben gidiyorum da. telefonu alabilir miyim?
    - hımm, şey, olur. 0543...

    çüşşş. bu kadar kolay mıydı bu işler?

  • bir gün noterlere acıyacağım hiç aklıma gelmezdi. yazık, 2-3 yıllık gelirleri ile ancak ev alıyorlarmış. yardım kampanyası filan mı düzenlesek.

  • sıçmaya 50 tane zırhlı araçla giden devlet büyüklerinin, fakir asker çocuklarına reva gördüğü muamele.

    içine dolduruyorsun 70 tane askeri, bekle ki hedef tahtası olsunlar. arada bir, kek ve yarım bardak kola da dağıtıyor musunuz yüz fukaraları?

    10 yıl sonra gelen edit: artık o403'le değil kirpi, cobra, ejder yalçın vb ile taşınıyor olduğunu ümit ediyorum. lütfen otobüsle asker taşınmasın

  • yillar once eskisehir'de okurken, bir yandan da anadolu universitesi'nde iibf'de lab gorevlisi olarak calisiyordum. oturdugum ev visnelik'teydi. bu evin, ev sahibi de odunpazari'nda bir emlakci. hayatimda cok emlakci ile tanistim, iyisine denk geldigim pek soylenemez ama bu herif kotulerin arasinda bir numaraydi. paragoz olmasinin yanisira terbiyesizdi de.

    bir gun, kira vakti geldiginde beni arayip kampuste isi oldugunu, o yuzden o ay bana ugrayip kirayi elden alacagini soyledi. tamam, iyi dedim. saat geldiginde bu yanima geldi konusuyoruz filan, o sirada disardan guvenlik gorevlisi geldi bu herifin plakasini soyleyip "bu aracin sahibi burada mi?" dedi, bu da "benim" diye disari cikti. birazdan soylenerek geri geldi ve soyledigi sey su oldu:

    "neymis, dekanin yerine birakmisiz. ne olacak ? kac para kazaniyo lan bu dekan? benim kadar kazaniyor mu?"

    yani; adamin kafasinda insanlarin degeri kazandigi paraya gore siralanmis durumda. kendisinden az kazanan herkes son derece degersizken, kendisinden daha cok kazanan birinin kopegi olabilir.

    bu hikayenin i. melih gokcek ile dogrudan hic ilgisi yok. dolayli ilgisi ise, turkiye'nin bu tiynetteki adamlari dislamak yerine, onemli mevkilere getiren bir yapiya sahip olmasi. bu sayede bu adamlar, bu tiynetle milletin tepesine binip, kanunsuz, hukuksuz sekilde yagma yapabiliyor. ve yine, israrla, yillardir bu yagmaya devam etmelerine ragmen el ustunde tutulabiliyorlar. tam da bu yuzden, bu secmenler layik olduklari sekilde yonetiliyor, somuruluyorlar. olan da arada yanan yaslara oluyor.

    i. melih gokcek'in odtu arazisinden agaclari kesip, sonra da uzerine "parasi neyse veririz" diye siritarak "al bu da basimizin gozumuzun sadakasi olsun" diyerek, kendisine ait olmayan halkin parasini kafasina gore odtu'ye diyet olarak gonderebilmesini saglayan da tam olarak bu rahatlik.

    kahrolsun bagzi seyler.