hesabın var mı? giriş yap

  • çok az çocuk sevmemin nedeni olan çocuktur.

    iki yaşlarında ve yanında bir yetişkin olan çocuk yolda gidiyor ve yol üzerinde de kendini temizleyen sevimli bir kedi var. çocuk tekme savura savura yürümeye başladı. yanındaki kadın da "aa bak kedi" diyor ama çocuğun tepkisi aynı.

    o çocuk potansiyel bir kötü insan benim için. hiç öyle "aman da aman çocuk bıcı bıcı" diyerek sevimlileştiremeyeceğim. mimlendi benim için ve kötü bir insan olduğunda asla şaşırtmayacak beni.

    kaç tane aile uyardım böyle durumlarda. tepkileri de hep biricik çocuklarını savunmak oldu. onların çocukları çok iyi, onların çocukları kötü olmaz. uzaydan gelirler hep kötüler.

    aileler nasıl böyle bir şeye dikkat etmezler anlamıyorum. şayet o kadın çocuğu kenarda durdurup "aa yapma bak böyle sevilir" diyerek örnek olsa o çocuk da bunu öğrenebilirdi. bir sevgi ve güven gelişebilirdi hayvana karşı.

    ama yok, insan ne ki yavrusu ne olsun!

    edit: çocuk yetiştirmek bir sanat. yıllar sonra o çocuk kötü birisi olduğunda ailesinin "ya biz nerde hata yaptık?" sorusunun o bir parçacık cevabı işte burada yatıyor. o kadın tarihi bir fırsatı kaçırdın gitti. o çocuk o yetişkinin yönlendirmesini görmedi bilmedi. o kedi onun için tekme atılacak ve uzak tutulacak bir hayvan. o kedinin de bir yaşam hakkı olacağını idrak edemeyecek belki.

    herkes çocuk sahibi olamamalı. ehliyete bağlanmalı bu iş. bir çocuğun düzgün yetişmesine kendini adayamıyorsan yapmayacaksın. "öyle böyle büyür" demeyeceksin. merhamet yoksunu ve ileride toplumun defosu olacak bir varlık büyütüyorsun haberin yok.

    bir elçi olarak debit: (bkz: öğretmen kumru konak'a yardım kampanyası)

  • 1960'li yıllarda amerika ve sovyetler birliği arasında ilk başta politik ve ulusal bir yarış olarak ortaya çıkmış; 20 temmuz 1969'da apollo 11'in uzaya inişi ve neil armstrong'un ay'da yürüyüşü ile amerika birleşik devletleri'nin üstünlüğü ile sona ermiştir.

    her ne kadar bu çekişmenin ilk başta somut bir hedefi olmasa da, her iki ülkenin de ortak amacı uzay alanındaki üstünlüğünü tüm dünyaya göstermekti. yarış, sovyetler birliği'nin ilk yapay uyduyu uzaya göndermesiyle başlar. sovyetler birliği'nin uzay çalışmalarından sorumlu kişisi olan sergei krolev 'in başarılı çalışmaları bununla da bitmez. ilk insansız uzay aracının uzaya gönderilmesi, 1961'de yuri gagarin'in uzaya giden ilk insan olması, gherman titov'un dünyanın çevresinde bir günlük dönüş turu yapması, valentina tereshkova isimli kadın astronotun uzaya giden ilk kadın ünvanını alması, 1964'de vokshod-1 uzay aracıyla ilk kez birden fazla kişinin uzaya gönderilme başarısı, 1965'te alexsey leonov isimli astronotun ilk kez uzayda yürümesi gibi bir dizi başarıyla sovyetler birliği uzay yarışına 1-0 önde başlar.

    amerika bu başarılar karşısında ilk misillemeyi 1957'de ilk uzay uydularını göndererek yapmak ister; ancak roket görevi tamamlayamadan patlar. daha sonra 1858'de explorer 1 isimli uydu başarılı bir şekilde uzaya gönderilir. 5 mayıs 1961'de alan shepard isimli astronot uzaya giden ilk amerikalı olma ünvanını kazanır. tam 20 gün sonra başkan john f. kennedy uzay çalışmalarına verdikleri önemi ortaya koyan ve amerika olarak kendilerine somut bir hedef koyduklarını anlatan bir konuşma yapar. bu hedef 1960 yılı sonra ermeden ay'a bir insan indirmektir. yaklaşık bir yıl sonra john glenn dünya'nın etrafında dönüş turunu tamamlayarak, amerika'ya bir kahraman olarak döner. bu gelişmeyle 1-1 olan yarış, bu tarihten sonra artık ay'a gidiş yarışı olarak farklı bir boyut kazanır.

    amerika birleşik devletleri'nin aksine sovyetler birliği ay'a ayak basma misyonuyla ilgili bir tarih vermez ve bu konudaki detayları devlet sırrı gibi saklamayı uygun bulur. aynı dönemlerde aslında sovyetler birliği kanadında bir takım sorunlar yaşanmaktadır. ülkenin uzay çalışmalarını yürüten ekibin başındaki asıl kişi sergei korolev sağlık problemi nedeniyle alındığı bir ameliyatta ölür. bu durum sovyetler birliği'nin yarıştaki üstünlüğüne darbe vurur; çünkü korolev'in yerine geçebilecek aynı ölçüde başarılı biri bulunamaz. n-1 uzay aracıyla ilgili bir takım sorunlar çıkar. 1967'de astronot vladimir komarov ay'a gönderilmesi planlanan kapsülün patlamasıyla görevi tamamlayamadan ölür. aynı yıl aynı görev için yola çıkarılan iki roket daha patlar. en büyük şanssızlık ve şok ise ünlü astronot, ulusal kahraman yuri gagarin'nin bir uçak kazasında ölmesiyle yaşanır. sovyetler birliği, tüm başarısız girişimlere rağmen amerika'dan önce ay'a ilk insanı indirmek için çalışmalarına devam eder.1968'de insansız bir uzay roketini ay'a gönderir ve fotoğraflarını çeker. bu gelişme sovyetler birliği tarafında büyük bir heyecan yaratır; ancak gönderilen bu roketin dönüş yolunda patlamasıyla ulusça bir hayal kırıklığı yaşanır. bir sonraki deneme 1969 yılında yapılır; ancak aynı yıl iki tane daha n-1 roketi patlar sovyet rusya'nın.

    1960 yılı sona ermeden ay'a bir astronot göndereceklerini söyleyerek ortalığı kızıştıran başkan kennedy'nin konuşmasından tam 8 yıl sonra, 20 temmuz 1969 yılında apollo 11 neil armstrong ile ay'a iniş yapar ve tüm dünya nefesini tutmuş dinlerken; ay'a ilk kez ayak basan astronot unvanını alan armstrong, tarihe geçecek o ünlü sözünü söyler: "bu bir insan için küçük; insanlık için büyük bir adımdır."

    neil armstrong'un verdiği mesajla yarış 2-1 amerika lehine son bulur.

  • akşam ailecek sofrada otururken eşime bir şey anlatmaya çalışıyorum. ama defne müthiş tiz sesler çıkarıp konuşmamızı sürekli engelliyor. defalarca rica ettikten sonra bir noktada dayanamayıp yüksek sesle patlıyorum. bu defne'ye hayatta ilk bağırışım. son olsun:

    - yeter ama kızım annenle konuşmaya çalışıyorum!

    (birden gözleri doluyor, içine kapanıyor, yıkılıyorum, hemen sarılıyorum)

    - çok özür dilerim bağırdığım için tatlım.

    (ağladı ağlayacak, sesi titriyor, sarmaş dolaşız)

    - baba...

    - söyle canım?

    - neden...

    - neden mi bağırdım?

    - hayır, neden... neden çok üzüldüğümüz zaman alt dudağımız titrer?

  • ···---··· şeklinde olan sinyal. bazıları tarafından* "save our souls" veya "save our ship" gibi anlamlar yüklense de, bir amatör için bile kolayca anlaşılabilir ve kullanılabilir olması sebebiyle seçilmiştir. kodun 3 ayrı sinyal gibi gönderilmesi yerine tek bir harfmiş gibi gönderilmesi de kısaltma olmadığının göstergesidir.

  • fahiş fiyatlara kızıp , kalkarken ''ben gidip bir piyango bileti alayım; çıkarsa gelirim'' demiştim bir kere. ''peki abi'' dedi garson arkadaş.