hesabın var mı? giriş yap

  • ben bu adamın iyi biri olduğunu muslera ile olan ilişkisinden ötürü zaten düşünüyordum ama fenerbahçeli olduğu için içimde kendisine karşı bir mesafe vardı. muslera'nın arasının bozuk olduğu biri mi var sanki diyerek bu adamın muslera'ya karşı olan tavrını normalleştirmeye çalışıyordum ama deprem günü yaptığı yayını görünce iyi kalpli biri olduğunu anladım.

    bundan daha önemlisi de belki de binlerce hayatı dolaylı yoldan kurtarmış oldu çünkü yaptığı yayını görene kadar depremin büyüklüğünü kimse doğru düzgün anlamamıştır. bu kadar ünlü birinin, böyle bir video yayınlaması insanlarda "ne oluyor lan" etkisi yarattığına eminim.

    aynı zamanda kendisi gs tv'nin yardım yayını teklifini de kabul etmiştir. ilk galatasaray iç saha maçında da kendisine tezahürat yapılması gerektiğini düşünüyorum. kisaca iyi kalpli biridir bundan sonra ne olursa olsun kimse hakkında kötü konuşmaz, kötü konuşanın kendisi kötüdür.

  • az önce göbeği açık bi kız çıktı, "hayatım başarılarla doludur, mesela 17 yaşımdan beri yalnız yaşarım ve temiz kaldım. buradan da nişantaşına gideceğim" dedi. ayağa kalktım alkışladım helal olsun dedim, şimdi nişantaşına gidiyorum.

  • nasıl mutlu oldum anlatamam. duygusal bağ kurduğum bir-iki başrol oyuncusundan biridir. vay be, ilk bölümde miami'de cinayetten kan örnekleri toplayan dexter'ı; şimdilerin oduncu finali sonrası dexter'ı...

    michael c. hall birazcık yaşlanırken, ben de yaşlandığımı hissettim. o dönemlerimi hatırlıyorum da; yaşadığım ili, evi, sevgililerimi, duygularımı ve hayata bakışımı...ne çok değişmiş. (inanmayın hala sap)

    bilgisayarımın masaüstü arka planı, mailimin profil fotoğrafı, twitter arka planı dexter morgan'dır hala.

    mevsim dönüşlerini (özellikle yaz döneminden sonbahara) sevmesem de, sonbaharı keyifli kılacak bir haber.

    --- spoiler ---
    kadronun yarısı ölmüşken, ne şekilde uyduracaklar meçhul ancak her türlü izleyeceğimden emin olabilirsiniz.
    --- spoiler ---

  • hepsini okudum. emrah aslan isimli vatandaşımız sorunu kendi açısından çözebildiği halde ülkesinin ve insanlarının da hakkını savunmak için konunun peşini bırakmamış. kendisine bu onurlu davranışı için kendi adıma teşekkür ederim.
    umarım medya ve konudan haberdar olan herkes onun gösterdiği duyarlılığı gösterebilir ve konunun takipçisi olur.

    “sulh şartlarımız şuydu: türkiye cumhuriyeti'ni, vatandaşlarını ve yargı erkini aşağılayan zihniyete daha fazla ortak olmamak adına; suzuki yetkili satıcısı ..otomotiv ve suzuki motorlu araçlar pazarlama a.ş tarafından “üreticinin geri dönüşüme göndermesi gereken defolu parçaları ülkemiz de dahil olmak üzere “üçüncü sınıf ülke” addettikleri ihracat pazarlarına gidecek araçlarda tüketerek üretimlerine dahil etmesi” tutumunu reddederek kınadıkları konusundaki resmi bir mektupları suzuki global'e iletilecek, suzuki yetkili satıcısı .. otomotiv ve suzuki motorlu araçlar pazarlama a.ş tarafından dava konusu bedel ve tüm tazminatlarımızın karşılığı olan tl tutarının: %40'ı lösev'e, %40'ı çare derneği'ne, %20'si bedensel engelliler dayanışma derneği'ne bizim adımıza yatırılarak makbuzları sunulacak, suzuki motorlu araçlar pazarlama a.ş; hala bayilerinde paslı ayıplı olarak satılmaya devam edilen 2023 model sıfır araçlar da dahil olmak üzere, şu an aynı sıkıntıda olan tüm suzuki tüketicilerinin araç koltuklarını yenileri ile değiştirmeleri amacıyla geri çağırmaya tabi tutacak.”

  • 200 lira civarına satışa koyduğum parfüm için arayan birisi "hocam amerikada bunun fiyatı 100 lira civarı, 100 liraya veriyorsan senden alayım" demişti mesela. 100 liraya bulduysan bana da bi tane al dedim kendisine, sonra kapattık. 1-2 saat sonra gene aradı "bak hocam şu an amerikadan sipariş veriyorum 50 küsür dolara, satmıyor musun emin misin" diyor.

    adamın şantajına bak. elimdeki parfümü amerikadan daha ucuza almakla tehdit ediyor beni. al abicim amerikadan, hasta mısın dedim. "alıyorum bak kardeş, sen kazansaydın elin amerikalısına kazandırıyosun" falan diyor. suçlu olduk bi de ayaküstü.

    yakında bi telefon daha bekliyorum "kardeş parfüm amerikadan geldi" deyip telefonun ahizesine fıslatacak.

  • giriyor da diziyi ayrı, filmi ayrı, maçı ayrı, basket maçını ayrı, avrupa maçını ayrı, araba yarışını ayrı, masa tenisini ayrı, misketi ayrı tasoyu ayrı platforma alıp orta sınıfı ayda 300-400 lira harcamaya mecbur etmek de hırsızlığa giriyor.

    o hırsızlıksa bu da hırsızlık.

    yok bu hırsızlık değilse, milletin yaptığına da hırsızlık demeyelim; servet otlakçılığı diyelim.

    türkiye gibi alım gücünün her geçen gün düştüğü bir ülkede verilen hizmet ve istenen para adil değil. internet yayıncılığı meselesi serbest piyasa yüzünden zaten eziyete dönüştü. netflix ilk başladığında “istediğine istediğin zaman reklamsız ulaş” hizmeti para vermeye değer bir kolaylıktı. şu an her şey başka yere dağıldığı için platformlar hem istediğimiz yayına ulaşmamızı zorlaştırıyor hem de bizi gasp ediyor. 6 tane zamazingoya üye oluyorsun, aklına bi film geliyor düştüğün yer yine hdfilmcehennemi. house of the dragon'ın haftalarca hem yayını yoktu hem telif nedeniyle sitelerden kaldırılıyordu. bu zulme karşı her türlü anarşi caizdir. kimse kusura bakmasın.