hesabın var mı? giriş yap

  • çırpı gibi kol diyorsunuz da kevin durant'ın kollardan da pek bi farkı yok kollarının. tabi ondaki atletizmin şu an için furkan'da olmadığı açık fakat uzun vaadede başarıyı kovalayan potansiyelli bi takıma gitti. takım arkadaşlarına ayak uydurur fizik olarak da gelişirse nba'in yeni avrupalı yıldızı olabilir.

  • kendisini sevmeyen insanlar onun zenginliğinden değil, görgüsüzlüğünden dolayı sevmiyor.
    mesela rahmetli sakıp sabancı belki ali ağaoğlu'dan çok daha zengindi ama hakkında olumsuz konuşan bir kişi hatırlamıyorum.

    bu entry'nin gg'lik nesi var anlamadım. ispiyonlayan arkadaş mesaj atarak aydınlatabilirse sevinirim. ticari itibarı zedelediğimi de düşünmüyorum. "10 numara adam ali ağaoğlu. projeleri süper. bence herkes ikişer üçer ev almalı. fiyatları da çok uygun. seviyoruz seni aga ;)" oldu mu şimdi?

  • olayla ilgili duyduğum en realist yorum;

    "eşin korkuyorsa eşinden ayrıl amk beşiktaş'tan niye ayrılıyon?"

    ahdhfjsnfjgnddgagfjf

  • iş arama süreçlerinin zorlu geçtiği hepimizin bildiği bir gerçek. peki bilmediklerimiz neler? bilmediklerimiz iş görüşmesinden sonra başlıyor. görüştüğünüz şirket hakkınızda ne düşünüyor? olumlu bir intiba bırakabildiniz mi? başka adaylar var mı? ikinci görüşmeye çağrılacak mıyım? tüm bu sorularla sınırlı kalmıyor maalesef, uzayıp giden bir liste var. siz bu listenin neresindesiniz? ben söyleyeyim, listenin en sonundasınız.

    "ben neden en sonunda olacakmışım? o olsun." dediğinizi duyar gibiyim. o kadar iyi bir üniversitede lisans eğitimi aldınız, üstüne markalı bir üniversitede yüksek lisans yaptınız. daha sonra ajanslarda çalıştınız, türkiye'nin hatrı sayılır kurumsal şirketlerinde kariyerinize devam ettiniz. öyle hızlı yükseldiniz ki cv'nize dönüp baktığınızda kısa zamanda büyük işler başardığınızı, bu cv ile her iş başvurunuzun değerlendirileceğini ve hatta o işi alacağınızı düşündünüz. çünkü, bu kadar eğitim ve tecrübenin yanında kendinize güveniniz de haklı olarak yüksek seviyede. bunun yeterli olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. görüşmeye çağrılmanız bir şey ifade etmediği gibi, görüşmenizin çok iyi geçmesi de bir şey ifade etmiyor. önemli olan nokta görüşmenizin nasıl sonuçlanacağı. çünkü, tam da bu noktada bilmediğiniz bir şeyler devreye giriyor ve size olumsuz bir geri dönüş yapılıyor, hatta çoğu zaman geri dönüş dahi yapılmıyor. peki neden? şansınız varsa, ikinci görüşmeye çağrılırsınız. ikinci görüşmeye çağrıldıktan sonra işi büyük ihtimal alacağınızı düşünmeniz normal. normali budur çünkü. ancak, türkiye'de bu süreçlerin normal işlemediğini unutmamanız gerekiyor. her şey olumlu geçse dahi bu istediğiniz pozisyonu sizin kadar hak etmeyen ve sizin kadar istemeyen, sizinle aynı yetkinliklerde dahi olmayan birisi gelip o pozisyonu elinizden alıyor. işte tam da burada kişisel bağlantılar, networking ve iş hayatınızda hiçbir zaman faydası dokunmayan "torpil" devreye giriyor. eş-dost ricası, üst düzey yönetici emri ya da görüştüğünüz ik'cının bir yakını gelip bu işi alıyor. işte profesyonellik, işte türkiye'de kariyer gelişiminizin önündeki en büyük engel!

    bu işin bir kısmıydı, bir diğer kısmı ise profesyonel bir sürece objektif yaklaşamamak ve şirketin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmadan, aranan pozisyonun şirkete ne gibi katma değer sağlayabileceğini hesaplamadan, "herkeste var, bizde neden olmasın?" mantığıyla az paraya çalışacak eleman aramak üzerine kurulu. bir örnek vereyim; türkiye'nin önde gelen ayakkabı perakende grubunun e-ticaret yöneticisi çalıştığım en son pozisyonla ilgili olarak "üniversitede neyi pazarlıyorsunuz?" sorusunu sorabildi. cevap olarak da "çalıştığım üniversite, özel bir üniversite. sizce neyi pazarlıyoruz?" cevabını alınca yanında bulunan ik'cıya manidar bir bakış attı. bu konuşmadan sonra ik'cı yazmış olduğum maaş aralığı ilgili pozisyon ve iş tecrübeme göre uygun bir maaş olmasına rağmen "maaşta esneme payı var mı?" diye sordu. iki taraf için de görüşmenin bundan sonrası bir formaliteye dönüştü. iş ilanı verdiği pozisyonun görevlerini bile bilmeyen bir yöneticiyle karşılaştığınızda o işi alma şansınız olsa bile yürütebilme şansınız yoktur. bu örneği sadece burada değil, daha önce görüştüğüm birçok şirkette yaşadım. işin içine kişisel yaklaşımlar girince iş görüşmesi objektifliğini yitiriyor ve sizin için sadece bir zaman kaybı oluyor.

    bir diğer ve en önemli konu ise görüşülen adaya saygı ve ilgili pozisyon için yazılan gereksinimlerin yapacağınız işte ne kadar gerekli olduğu konusu. ne yazık ki bu konuda da çoğu şirket sınıfta kalıyor. ilgili pozisyon için bir şirketle görüştükten sonra yarısı süreç olumsuz ilerlerse geri dönüş dahi yapmıyor. elbette başvurduğunuz her pozisyona kabul edileceksiniz diye bir şey yok ancak gidilen bir görüşmede bile ciddi bir zaman ve emek söz konusu. tüm bunlardan sonra karşı tarafın hiçbir şey olmamış gibi sessizliğe bürünmesini tek gecelik ilişki ertesine benzetiyorum. bu da görüşülen adaya karşı yapılan büyük bir saygısızlık. bir de ilgili pozisyon için açılan ilana çalışacağınız pozisyonda bir kere bile kullanmayacağınız ya da işinizin bir parçası olmayan kriterlerin aday eleme aracı olarak kullanılması var. örneğin, bu yazıyı okuyan herkes az çok ingilizce biliyordur. ingilizce bilmek elbette ki iş arama süreçlerinde çok büyük bir artı ama başvurduğunuz pozisyonda ne faydası var? bu soruyu önce kendinize sormanız, sonra da insan kaynakları'na hatırlatmanız gerekiyor. ingilizce bir metni çok iyi anlayıp, anladığınızı düzgün bir şekilde yazıyla karşı tarafa iletebilecek yetkinlikteyseniz, işinizde en fazla birkaç kere kullanacağınız ingilizce konuşma yetinizin önemli bir kriter olarak adayın karşısına getirilmemesi gerekiyor ama getiriliyor. şüphesiz bunun saçma olduğunu düşünen tek ben değilim. bu az da olsa iyi hissettiriyor.

    bu arada, az daha unutuyordum! bugün ne oldu biliyor musunuz? türkiye'nin sayılı üniversitelerinden biriyle iş görüşmesine gidip, ilk görüşmenin ardından ikinci görüşmeye çağrılmıştım. buraya kadar her şey güzel. ikinci görüşmeye gittim, ikinci görüşmeye çağrılan tek aday olduğumu öğrendim, birimin yöneticisiyle maaşı konuşup anlaştım, başvurduğum pozisyonda görevine devam eden ve yakında ayrılacak olan çalışandan kısa bir oryantasyon aldım. birkaç gün içinde aranacağım ve işin resmiyete kavuşacağı söylendi. gönül rahatlığıyla beklerken şöyle bir mail aldım: "değerlendirmeler yapılmış olup yeni sorumlumuz bugün belirlenmiştir." ne yapalım? yazıyı burada bitirelim mi? bitirdikten sonra ikinci paragrafın son cümlesini tekrar okumanızı rica ederim.

    hepinize bol şans! buna ihtiyacınız olacak.

  • bir garip yasak. habere göre bir miktar para harcanan (yasak olduğu için miktarını yazamıyorum) cumhurbaşkanlığı konserleri hakkında paylaşım yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunulacakmış.

    haber

    edit: bazı aktroll arkadaşlar "konuşmanın neresi yasak, sadece asılsız iddia ve çarpıtma yasak" demiş. oğlum size göre beğenmediğiniz her konuşma asılsız iddia, çarpıtma, yalan zaten; beğenmediğiniz herkes de zillet, hain, terörist. bir günde yalanı doğru, doğruyu yalan ilan edebilen, ülkedeki tüm gerçekliği alt üst etmiş adamlar gelip bana akıl veriyor. bugün bu konser hakkında kötü konuşmak zaten asılsız kılıfıyla suç teşkil edecek, iyi konuşmanın da bir garantisi yok, belki yarın işler değişecek, kandırılmış olacaksınız, bu kez de vay sen nasıl bu konserler hakkında iyi konuşmuştun diyerek suçlu sayacaksınız. o yüzden konuşmamak en iyisi.

  • eksisozluk'te son zamanlarda gordugum en yararli filtre... bu varliktan sonunda kurtulabilmek harika olacak.. virus gibi kadindi, covid bile masum kalir insanlarda olusturdugu kin ve nefretin yaninda.

    edit: tekrar tesekkurlerimi iletiyorum, ublock'ta da ise yariyor filtre.
    edit 2: nasil ekleniyor diyen arkadaslar icin. ublock ayarlara girip my filters'a ekliyorsunuz yukarida arkadasin verdigi satiri ve bilgisayarda bu sahsin gectigi basliklar gorunmez oluyor. görsel