hesabın var mı? giriş yap

  • tazmanya canavarlarının popülasyonun büyük kısmının ölümüne sebep olan etkidir. devil facial tumour hastalığı, bilinen tek bulaşıcı kanser tipidir. bu tümör, tahminen 1966 yılında bir tazmanya canavarında mutasyon sonucu meydana gelmiş ve başlıca ısırma yolu ile diğer hayvanlara bulaşmıştır. bu hayvanlar, sınırlı bir alanda (adada) yaşadıkları ve sonuçta genetik çeşitlilikleri çok az (benzerlikleri çok fazla) olduğu için, tümör hücreleri tazmanya canavarının vücudu tarafında yabancı olarak kabul edilmemişler, savunma sistemi harekete geçmemiştir. bu hastalık sadece tazmanya canavarlarını etkilemiş, en yakın akraba türlerde bile etkili olamamıştır.

  • hoşlanırken aşık oldum zannediyorsun. gerçekten aşık olduğunda nefret ediyorum sanıyorsun. gerçekten nefret etmeye başladığında çok seviyorum diyorsun. gerçekten çok sevene dek çoktan unutmuş oluyorsun.

    düşün bak, yeterince eski sevgililerinin hangisini özlemiyorsun?

  • "ilkokul 1 den 2 ye geçtiğimiz yaz tatiliydi. göcekte teknedeydik. bendeniz kolluklarla yüzüyorum o aralar. dedim ben bu kollukları ayağıma takarsam suyun üstünde yürürüm aq. taktım ayaklarıma kollukları atladım tekneden tabi ayaklar yukarda gövde suyun içinde kaldık öyle. boğuluyodum birader çok fenaydı. allahtan peder bey görmüş çekti çıkardı ayaklardan."

  • burak topal isimli arkadaşın yorumlarda konuyu özetlediği yobaz zırvası.

    hadi bunu da açıklayın yobazlar.

    "bir toma 5.650 litre su almakta.
    gezi olayları kapsamında sadece taksim'de 14 adet tomayı ben gördüm. bu ülkede 77 şehirde eylem yapıldı ve neredeyse hepsinde tomalı müdahale oldu. çok düz bir şekilde 200 adet toma eylemlerde müdahalede bulundu diyelim.
    200*5650= 1130000 litre su yapar.
    bu miktar neredeyse günlük tomalarımızın yapmış olduğu müdahalede harcanan su miktarıdır.
    bunu sadece 1 hafta devam ettirmek 7910000 litre suya tekabül eder.
    mininmum hesapla ülkemizdeki tomaların tükettiği su ile:

    tanesi 10 litre su alan kovalardan 791.000 kova su dökülebilir.
    internette o kadar ıcebucketchallenge videosu maalesef yok.

    ki bu müslüman dostlarımız maalesef suyun buharlaşıp yağmur olarak geri yağdığını da bilmiyorlar."

  • ne sıfatla başbakan'la gezi parkı için konuşacağını cidden bilmiyorum. tek mimikle 10 sene aynı rolu oynadı lan adam. böyle olunca sanatçı mı oluyor?

    ahaha twitter'da biri biz polat alemdar'ı değil, cerrahpaşalıları istiyoruz demiş. adam haklı.

  • patlama noktasından 10 km öteden bazı camların kırıldığı şeklinde ifadeler var. bu demek oluyor ki bu mesafede şok dalgası en az 0,7 - 1 kpa civarında basınç oluşturmuş, bu da en az 100 - 200 ton civarında tnt eşdeğerinde patlayıcı demektir. patlayıcının türüne göre bu miktar azalır ya da artabilir. ayrıca videolarda sakarya'daki patlayan fabrikadan artık aşina olduğumuz havai fişeklere benzeyen ışıldamalar görülse bile, asıl patlama sonrası görünen turuncu - kırmızı yoğun duman, patlayan kimyasalın yapısında azot oksitli bileşiklerin (nox) varlığını gösterir. böyle bir duman daha ziyade doğrudan maden vb. işletmelerde kullanılan patlayıcılara veya savaş mühimmatına işaret eder.

    yani patlamanın boyutuna ve işaretlerine bakacak olursak, patlayıcı veya mühimmat deposu patlamış diyebiliriz.

  • çan kay şek'in komunistlerce kaçırılması gibi tarihin yanlış gitse aslında seyrini kökünden değiştirebilecek bir olayıdır, ya da `adolf hitler'in birinci dünya savaşında esir düşmesi`.

    yazar arkadaşın atladığı nokta o dönemlerde jül sezarın kayda değer bir namı yoktu, aynı markus antonyus gibi imparatorluğun doğu ve kuzey taraflarında askeri görevler alıyordu ancak asıl olduğu için komuta görevlerini üstleniyordu. yani er değildi ancak çavuş veya astsubay üstçavuş kıvamında bir elemandı.

    bu görevden sonra alacağı ispanyadaki görevi ve sonradan gireceği siyasi kariyeri (konsül aday adayı olarak) ziyadesinde torpil yiyip hızlıca rütbe atlayıp galya seferlerinde görev alacaktı ve birden bire imperator yani resmen tuğgeneral rütbesinde emir verecekti, işte bu jül sezar herkesin bildiği jül sezar ve bu herifi korsanlar kaçırmaya cesaret edemezdi.

    çok güzel yazı, ellerine sağlık.

  • var böyle bir şey. tüyler ürpertici. tekrar kavga başlatıcı.

    mesela bugün tanık olduğum bir olaydan yola çıkayım;

    banka kuyruğunda bekleyenler var diyelim ya da hastanede doktorun odasının önünde bekleyen kalabalık da olabilir. sıra oluşundan mütevellit ortam zaten azıcık gergindir. aniden bi itiş kakış; ''sıra bendeydi'' gerginliği çıkıyor. atışma başlıyor taraflar arasında. ''arkadaşım bi müsaade et'', ''önce ben geldim lan'' lafları tansiyonu yükseltiyor yavaştan. sonra taraflardan biri yumuşuyor, ''can sıkacak bi durum yok, güzel abim gel sen geç benim sırama'' diyor.. ortam yatışıyor hafiften, tam mırıl mırıl eden kalabalık susacakken tartışmanın taraflarından diğeri, asabi olan patlatıyor bombayı

    - hah işte böyle susarsın, adam ol. !!
    ya da
    - illa uyaralım mı yola gelmen için !!11
    ya da
    - ha şöyle aferim!

    ulan napıyorsun yaa :((( niye kışkırtıyosun adamı? sonra kesin büyük bir kavga çıkıyor, daha bugün gördüm. sus işte adam hazır alttan almış.
    o son anda edilen laf var ya laf! kanın beyne sıçradığı andır. arada susmak lazımdır.