ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kitap defter kaplamış efsane nesil
-
müthiş nesil en sevdiğim nesil.. kapladiktan sonra kapanmayan defter kitap kapaklarına aşırı maruz kalmistir.. şimdiki bebeler gibi belese kitap gelmiyordu tabi o zamanlar parasini verip aliyordu bu nesil kiymetini bilirdi o yüzden esyasinin
ali koç'un rte yanındaki görüntüsü
-
koç ailesinden bahsediyoruz ethem sancak aydın doğan vs. değil bunlar napacaktı ebele gübele sayın cumhurbaşkanım diyip duracak mıydı? iktidardakiler yarın değişir ama bunlar her daim ülke ekonomisinin en büyük çarkı olarak var olacaktır.
fb nin şampiyonluğu garanti gibi sığ yorumlarsa tam komedi.
bir oturuşta okunan kitaplar
-
puslu kıtalar atlası- ihsan oktay anar
better call saul
diş beyazlatma
-
eğer doğal malzemeler kullanmak isterseniz muz kabuğunun iç kısmını dişlerinize sürün gerçekten işe yarıyor.
konuşan kızın göğüslerine bakmak
-
hem konum hem de içerik olarak aslında ingilizce bilip gene de altyazıları okumaya benzer..
bilirsin aşağıda farklı bir şey yok, ama gene de gözlerini alamazsın.
dardanel'in el ile paketleme yaptırması
-
el kadar konserveyi 30-40 liraya satanların hijyen anlayışıdır.
yaran fıkralar
-
türkmen evine bir şıh misafir geldi. içeri buyur edip köylülerle birlikte odaya aldılar. köylüler "ne keramet edecek!" diye ağzının içine bakarken, şıh arada bir irkilir gibi yapıp “hoşt” diyordu.
köylüler bunun bir keramet olduğunu anladılar ama ne kerameti olduğunu anlayamadılar! merakla sordular: “ya şıh hazretleri, nedir o arada hoşt dediğin ?..”
şıh: “bir köpek kabe'nin duvarına işeyecek gibi niyetleniyor. onu görüyorum tabii ki, hoşt diye kovalıyorum…”
köylülerin itikadı bir iken bin oldu…
olanları kapının eşiğinden dinleyen evin hanım ağası sofrayı hazırladı. herkesin önüne üzerinde et olan pilav geldi…
şıhın tabağında ise sadece pilav vardı…
şıh bir süre etsiz tabağa baktıktan sonra, kapıda beliren hanım ağaya “benim tabağımda et niye yok, bunun bir sebebi var mıdır ey hatun?” diye sordu…
hanım ağa yaklaştı, tabağı ters çevirdi, onun etlerini pilavın altına koymuştu. pilavın altında etlerin gözükmesiyle elindeki kepçeyi şıhın kafasına indirdi:
“ulan tabağındaki eti görmedin de, kabe'deki iti mi gördün deyyus!"
not: fakir baykurt'un on binlerce kağnı hikaye kitabından alıntıdır