hesabın var mı? giriş yap

  • rowling'in bilge yönü. bir karaktere bütün serinin bilgeliğini yüklemek ne kadar adil tartışılır tabi ama. albus'un diyaloglarının hiçbiri sıradan olmamıştır. zaten dördüncü kitaptan sonra konuşacağı her an heyecan yarattı seri ile büyüyen nesilde. na burada dursun diye özlü sözlerinin bir kısmını yazacağım. lazım oldukça bakmalık.

    -----e haliyle spoiler-----

    "kayıtsızlık ve ihmal, düpedüz sevmemekten daha fazla hasar yaratır çoğu kez. "

    "gençler, yaşlıların ne düşündüğünü ve hissettiğini bilemezler. ama ihtiyar adamlar genç olmanın nasıl
    bir şey olduğunu unutmuşlarsa suçludurlar."

    "yaptıklarımızın sonuçları her zaman öyle karmaşık öyle değişkendir ki, geleceği tahmin etmek gerçekten
    çok zor bir iştir. "

    "bize aslında kim olduğumuzu gösteren şey, yeteneklerimizden çok seçimlerimizdir."

    "öldürmek hiç de masumların sandığı kadar kolay değildir."

    "yaşlıların gençliği hafife alması, aptallık ve unutkanlıktır."

    "ölüme ve karanlığa baktığımızda korktuğumuz şey, bilinmezliktir başka bir şey değil."

    "haydi, gel, geceye adım atalım ve macera denilen o kaprisli, baştan çıkarıcı hanımın peşine düşelim."

    "çoğu kişiden epey zeki olduğum için hatalarımda o derece muazzam oluyor."

    "her şeyin gerçek adını söyle. bir şeyin adından korkarsan kendisinden daha çok korkmaya başlarsın."

    "türlü türlü cesaret vardır. düşmanlarımıza karşı koymak yürek ister, ama dostlarımıza karşı koymak da yürek ister."

    dustiyatrosu hatırlattı bir de şu var: “ölülere acıma, harry. yaşayanlara acı, her şeyden çok da, sevgisiz yaşayanlara.”

    -----e haliyle spoiler-----

  • aynı problem kopya adıyla günlük yaşantımıza sirayet etmiştir;
    zira sınavda önünüzde bir soru var ve doğru cevabı bilmiyorsunuz ama 5 şık var yani doğru cevabı bulma olasılığınız 1/5... ama o da ne öndeki arkadaşınız kıçını sağa kaydırdı ve siz onun cevap kağıdını gördünüz... ta taaa ama ya yanlış yaptıysa.. doğru olma ihtimali de söz konusu. ya yanlıştır ya doğrudur.. yani 1/2 şansınız var 1/2>1/5 direkman kopye çekilir

    not:7.5 senede bitirdim

  • iç anadolu yobazı bu ülkedeki gericiliğin esas kaynağıdır, bu yobazların zihni tarafından ele geçirilmiş şehirlerde hayat akmaz, durur, yıllarca hep aynı şekilde durur. binalar değişir, yollar değişir, cep telefonları değişir ama onlar değişmez ve hayatlarını değiştirmez, üç dört kuşak sonra bile aynı bireyleri üretir ve yobazlıkları sanki genlerindedir, nesilden nesile bozulmadan aktarılır.
    ben bir iç anadoluluyum ve rahatlıkla söyleyebilirim bu ülkenin karanlığını iç anadolu yobazı üretir.

  • babannem özellikle bana ve ablalarıma karşı inanılmaz cimriydi. bizimle aynı avludaki evde yaşar, bizden yer içerdi. epey bir parası, malı vardı ama beş kuruş katkısı olmazdı bize.

    neyse, bu kişi, kızlarının çocukları geldi mi deli olurdu. onları içeri alıp kapıyı falan kilitlerdi biz de girmeyelim diye. çocuğuz biz de tabi amk akıl ermiyor o zamanlar, "babaane, babaaane" diye kedi gibi bağırıyorum her seferinde kapının önünde. taş çatlasa 5 yaşındayım. ne zaman sonra açılırdı kapı, masadan tabaklar toplanırken. o zaman anlam veremiyorsun ama büyüyünce taşlar yerine oturuyor.

    bir keresinde, zeytinlerin toplanma zamanı gelmiş. en az bir, bir buçuk ay sürüyor zeytin zamanı. ben de birinci sınıfa yeni başlamıştım. öğle yemeğine eve gelicem ama annem evde değil, işçilerle birlikte tarlada babamla. ablalarım başka bir okulda ortaokula gidiyor, onlar yemekhanede yiyor. babanneme demişler "nyarla'ya öğlen yemeği ver" diye. zaten zayıfça bişeyim o zamanlar, bir tane yumurta, iki dilim de ekmek yediğim. yumurta zaten bizim kümesten, ekmek ise babannemden. ben yedikçe bu homur homur söyleniyor kendi kendine. sonra akşam babama "bi dahakine nyarla'nın ekmeğini de bırakın" demiş ya lan karı. iki dilim ekmek lan alt tarafı, iki dilim ekmek amk torunundan esirgediğin. babam felaket sinirlendi, delirdi adam, epey söylendi ve o günden sonra biz evde yokken babannem giremesin diye mutfağın kapısını kilitlemeye başladı. ben de sonraki öğlen yemeklerinin hepsini ananemde yedim. ikisi de dünyada değil şu an. biri öldü, biri rahmetli oldu.

  • beraberinde insanı derin derin düşünmeye sevk eder. arkadaş yıllardır duyarız, sokakta satılan tavuklu pilavların aslında martıdan yapıldığını. peki hiç duydunuz mu tavuk göğsü hakkında böyle bir iddia. böyle bir iddiayı bırakın, tavuk göğsünde tavuk olduğunu bile sonradan öğreniyoruz. peki nedir bu içinde bulunduğumuz bilgi çağında, tavuk göğsü hakkında bunca bilinmezlik, bunca gizlilik. kesin bu işin arkasında başka güçler, başka niyetler var.

  • ne otoyollarda ne şehirlerde 0 takip mesafesiyle araba kullanan gerizekalilar olduğu sürece her zaman yaşanacak facialardan sadece biri.

    edit: bir üstteki yazarın tüneldeki hız sınırının 70 km/h olduğu vurgusu gerçekten belki de en önemli şey. tünelden her geçtiğimde 70le giderken tüneldeki en yavaş aracın ben olduğum gerçeği de oldukça acımasız ne yazık ki.

  • "erkek arkadaşı fark etmesin diye aynı yerden öpmek gibi bir avantaj verir size."

    --piç iyimserin el kitabı, sâhife 74