ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hayattaki küçük mutluluklar
-
sabahları, burnunuzun dibine kadar sokulduktan sonra gözlerinizin içine bakarak "baba uyandık mı? " diye soran üç buçuk yaşında sarı kafalı bir oğlan çocuğu.
ardından "henüz uyanmadık oğlum" deyip, yarım saat daha sarılarak uyumak; hayattaki küçük mutlulukların en değerli bonusu.
tunç soyer'in 38 milyona 1500 köpekli barınağı
-
sağcı politika zihniyetinin anlayacağı dilden reklamı yapılmadığı için burada "yazık o kadar paraya" minvalinde yorumlar girilmiş.
oysa belediye başkanı "bu tesis 300 kişiye istihdam sağlayacak, avrupa'nın en büyük hayvan barınağı" demeliydi ki burada "yaşa, varol" densin..
gibi (dizi)
-
balkondaki kahvaltı sahnesinde caddeden geçen çift katlı otobüsten yola çıkarak yapılan google maps incelemesi sonucu evi buldum ; cemil topuzlu caddesi, no:82 sahil apt. caddebostan.
görsel
maps konumu ;
https://www.google.com/…e04vqmqg!2e0!7i16384!8i8192
chp'li ailelerimizi hdp'ye ikna kampanyası
-
hdp'ye oy vermeyecek olmama rağmen sırf meraktan ağzını aradığım babamın "29 senedir sana bir fiske vurmadım ama şimdi şuracıkta kusturana kadar döverim" şeklinde dönüş yaptığı kampanya.
otobüste yaşanan dumur olaylar
-
yıl 1971 .mevsimlerden kış.erzurumdan ığdıra burunlu otobüsle (kamyondan bozma otobüs) seyahat edilmekte..hava çok soğuk,camlar içerden bütünüyle buz tutmuş,dışarı görünmüyor.ön ve arka kapıların arasına ilave fitilimsi bir bir madde yerleştirilmiş,herkes palto,kaput ne bulduysa giymiş.otobüste kalorifer filan yok..yol açık , gidiyoruz ama donuyoruz.bir saat kadar sonra yolculardan biri "hele şu kaloferi yah" dedi.ben yeniden arandım kalorifer nerde diye..öyle bir şey yok...(allah allah ne kaloriferi) diyorum içimden.birden muavin büyük bir tepsi çıkardı.içi odun külü dolu...çapı bir metre.mor ispirtoyu döktü yaktı.bir sıcaklık bastı yüzümüzü.ısınır gibi olduk.böylece aralıklarla dört-beş defa " kalofer"i yaktılar.mola yok.her ısınmanın
sonunda oksijen yokluğundan nefes alamıyoruz..dokuz saat sonra ığdır'a vardık,yarı baygın...
1 liralık kangal sucuk
-
muhtemelen gerçek kangaldan yapılmaktadır..
bir erkeğin kalitesiz olduğunu gösteren detaylar
-
kız arkadaşıyla yaşadığı özel şeyleri erkek arkadaşlarına meze yapması.
birol güven'in gençlere işsizlik öğüdü
-
birol güven'in pollyannavari öğüdüdür. şunu demiş:
''üniversite bitince iş bulacağınızı düşünmeyin. bulamayabilirisiniz.
iş meselesini öğrencilik yıllarında çözün. öyle bir öğrencilik yılları geçirin ki mezun olunca işiniz hazır olsun.
eğer fırsat gelirse okulu bırakıp işe girin. okulu nasıl olsa bir gün bitirirsiniz.''
link
birol sanırım türkiye gerçeklerinden habersiz. çocuklar duymasını 20 yıldır ülkeye kakalayabilen bir vatandaş olarak plazasında çayını yudumlarken ülkenin içinde bulunduğu durumu pek çözemiyor.
yanına gidip iş talep ettiğinizde sizi kovacak adamlar gençlere kanaat önderi rolüne soyunuyor ya, çıldırmamak elde değil.
bursa'da bir çocuğun öldüğü saçmasapan kaza
-
olay anının görüntüsü
ömer faruk gündoğdu 5 yaşında..
dedesinin elinden tutup karşıdan karşıya geçiyordu
sonrası bu malum görüntü
hastaneye kaldırılan küçük çocuk kurtarılamadı
yani şu kazayı yapabilmek için afedersiniz ileri düzeyde kör olmak lazım
bu arada şoförün cinsiyetini özellikle yazmadım
siz tahmin edin...
zira ben yazarsam cinsiyetçi olmakla suçlanacağım..
annenin söylediği unutulmayan sözler
-
"bak yavrum; insanlari degistiremezsin. benim bahcem var disarida; ekiyorum, biciyorum, istedigim gibi sekillendiriyorum. emek veriyorum, karsilik aliyorum. ama senin malzemen insan, insanlari istedigin gibi sekillendiremezsin. emek versen de bekledigin karsiligi alamayabilirsin."
12 haziran 2016 türkiye hırvatistan maçı
-
reklamlar başlasa da arda turan'ı oynarken izlesek dediğim maç.
green children of woolpit
-
12. yüzyılda ingiltere'nin woolpit kasabası'nda iki çocuk ortaya çıkar. ortaya çıkar diyorum çünkü çocuklar yeşil, anlaşılmayan bir dil konuşuyorlar ve sadece yeşil fasulye yiyorlar. kardeş olan bu iki çocuğun yeşil olmaları dışında herhangi bir fiziksel farklılıkları bulunmuyor. çocuklardan erkek olanı bir süre sonra hastalanır ve ölür. kız olanı zamanla günlük hayata uyum sağlar, diğer yemekleri yemeye başlar ve ingilizce öğrenir. bu arada yeşil rengi normale döner. ingilizce öğrendiğinde abisiyle beraber st martin's land diye bir yeraltı şehrinden geldiklerini söyler. hiç güneşin doğmadığı ve her yerin yeşil olduğu bir şehir. ancak çocuk woolpit'e nasıl geldiğini bir türlü açıklayamaz. en son hatırladığı şey babasının hayvanını beslediği. daha sonra çeşitli sesler duymuş ve kendini woolpit'te bulmuş. çocukların hayvanın peşine takılıp kaybolarak oraya geldikleri sanılıyor. ama asıl soru nasıl geldikleri değil nereden geldikleri elbette.
http://en.wikipedia.org/…iewer/file:woolpitsign.jpg
fakir fukaraya vermek bereket getirir
-
ülkede asgari ücretli, memur ve emekli sayısı ortalama %80 iken bunların fakir fukara olduğunu olduğunu beyan eden bir açıklama olmuş.
asgari ücretli ve memurlar kazançlarını çalışarak elde ederken emekliler de yıllarca maaşlarından kesilen kesintilerle devletten emekli aylıkları alıyor. tüm bunları göz ardı eden sayın bakan bu insanlara sanki ceplerinden (bkz: sadaka) veriyormuş gibi konuşuyor.
peki biz bunları hak ediyor muyuz, evet sonuna kadar hak ediyoruz. çünkü her halk layık olduğu şekilde yönetilir.