ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sagopa kajmer
-
5000 yıllık ata müziğimiz rap'le, ötüken folklörümüz hiphop'la kültür koruma savaşına girişmiş cengaver.
dine sardıkça iyice kafası dumanlanmakta. allah sonunu hayretsin.
(bu arada kendisi bir zahmet gavur icadı miladi takvimden hicri takvime geçsin, bir daha da 2000'li yılları ağzına almasın, çok rica ediyorum.)
aşı üreten şirketlerin reçeteleri paylaşmaması
-
ohooo...! hayır kurumu mu, diyen ne çok insan olmuş? hakkaten ohoooo..!
e madem öyle, madem kazanacak elbet şirketler, o halde aşının bir dozuna, atıyorm bin dolar fiyat çeksinler. on bin dolar da olabilir. madem öyle, madem haktır, etiktir bu, buyrun böyle bir kafaya alalım sizleri.
yakın zaman önce de çin aşılarınınbaşta afrika ülkeleri olmak üzere, yoksul ülkelere dağıtılması gerektiği gibi açıklamalar yapılıyordu. bu da etik, değil mi?
ha bir de biontech'in cio'su olan yurttaşımız kişisinin, ticari kaygımız yok, bu aşıdan para kazanmıyoruz, gibi bir şeyler söylediğini okumuştum geçenlerde.
diyeceğim, ortada insanlığı ilgilendiren bir salgın var iken, buna çare olarak bir aşı geliştirmişsen, gidip bu aşının patentini almak bile başlı başına etik olmayan bir hadisedir.
mesela jonas salk, yıllar önce bulduğu çocuk felci aşısı için:
"güneşin patentini alabilir misiniz; ölümü ortadan kaldırmak kişisel kazançtan çok daha önemlidir." demiştir.
bu, gerçekçi ve insani olan bir harekettir. bu aşının formülünü açmıştır salk, dünyaya. kafa başka çalışsa, dünyanın en zenginlerinde başa oynardı kuşkusuz. biontech'in ceo'su olan, bizim yurttaş doktorumuz ve onun ve de şirketinin savunucuları gibi romantik değildi yani salk. zira uğur şahin, bugün 5,2 milyar doları ile, dünyadaki en zenginler listesinde başa oynuyor. salgına kadar adı sanı bilinmeyen biri, aşının bulunmasının ardından, servetiyle ön plana çıkmayı da başardı. hayır kurumu değil elbet işte.
ha 128 milyar doların yanında sözü edilemez lakin fena bir para da değil yani 5.2 milyar dolar.
dünyanın sonununa dahi olsa, birlikte yürünmeyecek insanlar vardır. bu arkadaş ve "hayır kurumcular", onlardandır.
binali yıldırım'ın aydınlandığı an
-
a haber'de olsaydı bu durum;
spiker: efendim davutoğlu'nu cumhurbaşkanı aldı makamından.
binali yıldırım: olur mu öyle şey akp kongre kararı aldı ben seçildim.
spiker: doğru söylüyorsunuz efendim.
aslında o kadar cevap veremeyecekleri konu var ki ama soru soracak organlı insanlar lazım.
kadınların kadınları sinir eden özellikleri
-
-saçını yeni bir renge boyamış bir kadına, "ay canım yeni saç rengin seni olgun göstermiş derhal değiştir.",
-saçı kahverengi kadına, "ya sana böyle alev kırmızısı/havuç turuncusu/kömür karası/hardal sarısı/soğan kabuğu/vsvs renk süper gider mutlaka dene!!"
-kilosuyla barışık bir kadına, "ay bir 5 kilo versen muhteşem olursun.",
-kilolu kadına "ay valla ben kiloluyum yani 32 bedene giremiyorum artık:( belim de 50 cm olucak biraz daha yersem:'(",
-uzun birlikteliği olup henüz evlilikle ilgili bir şey yapmayan kadına, "ee düğün ne zaman;)",
-yeni evlenmiş kadına, "valla iyi cesaret, ne acelen vardı :/, evlilik akıl karı değil valla",
-ev işi yapan kadına, "ay , hizmetçi değiliz, hayatta yapmam, yapanı da anlamam",
-ev işi yapmayan kadına, "ya benim elim yatkın, çok iyi yemek yaparım, manyak titizim",
demeleri, böyle abidik gubidik cümle kurmaları...
danimarka'da yaşayan 20 çocuklu hasan
-
zulme uğrayan danimarka mı yoksa hasan bey mi tam anlayamadım.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"bill gates'in eşi olmak da zordur be.
- hayatım eve ne zaman geliyorsun?
- 9 dakika kaldı, 10 dakika kaldı, 22 dakika kaldı, 3 dakika kaldı..."
büyüdükçe özlenen şeyler
-
karne almak, sözlüye kalkmak, tenefüse çıkmak, adının tahtada konuşanlar listesine yazılması
sömestr tatili, kar tatili, andımız
valla büyüdükçe, küçüklükteki hemen her şey özleniyor aslında diyerek işbu yukarıdaki kimi sevimsiz detayı bile özleyebildiğini fark eden insanın aklına gelenler.
seyfi dursunoğlu
-
az önce erol evgin'e verdiği cevapla kopartmış isim:
e.e.- dediklerin yayınlanmıyor ki bip seyfi. (ritim tutarak) bip bip seyfi bip seyfi
s.d.- dişlerin gidince de s.k seyfi dersin.
yaran diyaloglar
-
100 kişilik bilgisayar mühendisliği sınıfında ana bilgisayar bozulmuştur. yine kendisi de bilgisayar mühendisi olan profesörümüz epey uğraşır, beceremez tabi ki ve bizi dumurlara sürükleten o tarihi cümleyi kurar;
-hademe hüseyini çağırsanıza ya o anlıyordu böyle işlerden.
edit: bu entry instagram hesaplarında çok paylaşıldı. küçük bir dipnot geçeyim, bu hocamız bilkent, odtü, hacettepe gibi üniversitelerde eğitim görmüş bir hocamızdı. ve kendisi son khk'lar ile birlikte artık ihraç edildi. şükür.
banyo taburesinde yıkanan nesil
-
oturmadan önce tabureye sıcak su döken nesildir.