hesabın var mı? giriş yap

  • az once gelen email. nijerya'da cekilen bir piyangodan kazanmisim. hemen arzu ettikleri gibi tum kisisel bilgilerimi, banka hesap ve kredi karti numaralarimi gonderdim. umarim parayi yatirmalari fazla uzun surmez. cok mutluyum.

  • yahu ben torumlarıma, çocuklarıma nasıl derim sizin büyük büyük dedeniz mırto ağa diye yaa. allah aşkına yapma e-devlet.
    ulu reis, bileği bükülmez yiğit, sırtı çimen görmemiş cengaver, haçlı ordularına el aman çektirmiş, cesaretiyle 3 kıta, 7 denizde nam salmış korkusuz mırto ağa mı olur?

    edit: bir arkadaşımızdan mesaj geldi:
    "hocam kütük neresi? benim dede de mırto çıktı" diye. gülmekten cevap veremiyorum görünce. benim dede mırto çıktı, ne demek ahahahaha hay yaşşa be kardeş

  • (bkz: don wick)
    her erkeğin hayalini kurduğu etkisizleştirme operasyonunu boxerıyla gerçekleştirerek çıtayı yüpyükseğe taşımıştır
    evet yüpyükseğe!

  • - annesi "valide"; babası "peder"dir.
    - peder "inşaat" işindedir.
    - herkese "kardeşim" dese de arkadaşları ve garsonlar "bilağder"dir.
    - nargilesi "elmalı"dır.
    - "marlboro light" içer.
    - "araba anahtarı" cebine sığmaz, masada durur.
    - gardırobunda annesi tarafından jilet gibi ütülenmiş "beyaz gömlek" olmazsa olmaz.
    - etrafındaki bütün kadınların adı "yavru"dur. yavruları almak farzdır.
    - ævieytor "güneş gözlüğü" saç modelinin tamamlayıcısıdır.
    - "kafa tokuşturmayı" sever.
    - "mekan sahibi"ni tanır ve mekanın sahibinin kendisini çok sevdiğini düşünür.
    - "geçen gün yine" çok içmiştir. (o kadar "çok" içmesine rağmen hala ağzına içmeyi öğrenememiştir.)
    - bir işiniz düşerse kesinlikle "halleder".
    - genel olarak hayatında "sıkıntı yok"tur.

  • yeni akrabalar edinmektir. ulan benimkilerle zor baş ediyorum bir de sırf evlendik diye saçma sapan tiplerle muhatap olmak zorunda kalacağım. planlarım arasında eşimin sevmediğim akrabalarından borç para isteyerek kendimden uzak tutmak var. bu yöntem hep işe yarar, hiç arayıp sormazlar.

    edit: muhattap değil, muhatap. *

  • bu dünyaya karşı duramamaktan, veya 'gerçeklik' denilen şeyle başa çıkamamak yüzünden değildir bu kaçış, bu dünyayı güzel, ilgi çekici, zevkli, vb. bulmamaktandır en genel tabirle, sıkıcı bulmaktır başka dünyalara yönelmenin gerekçesi.. ya da bir macera arayışı, yeni bir şeyler görmek ama bunun bile altında elde var olandan sıkılmışlık vardır..

    hep umut edilir, evde otururken yerde bir portal açılsa veya açık gökyüzünün altındayken şu yuvarlak şekilli bulutlar dönmeye başlasa da içine çekse, veya denizin dibindeki kumlarda bir girdap olsa aslında kapı olan, şu sıkıcı, suyu çıkmış dünyadan başka yere gidebilmek için bir yol olsa..

    konuşunca anlamlı seslerle cevap veren elinde sadece insan denilen türün olduğu, çeşitliliğin olmadığı ve zaman geçtikçe bu tek türün her ferdinin birbirine benzemeye çalıştığı sıkıcı dünya.. determinist veya mekanik teorilerle açıklanmaya çalışılan, tüm gizemleri, büyüleyici yanları ortadan kaldırılmaya çalışılan dünya, büyüme zorunluluğu getirilen, büyümeyi reddetmek (bkz: adam olmak) için direnilmesi gereken dünya, toplumun sana biçtiği rollerden birini seçmek için yapılan baskılardan sıkınılan dünya, aşkların sevgilerin romantizmi kaybettikleri hatta eski moda romantizm diye adlandırmaların olduğu dünya, günlük yaşamdan daha önemli daha büyük şeylerin olmadığı, bu boşluğun doldurulması için ırk, din, millet, savaş, ideoloji, kimlikler, siyaset, kariyer vs. oyunların uydurulduğu dünya, kendine uymayanları zorla kendisine benzetmeye çalışan dünya, sıkıcı yanlarını sayarken bile sıkan dünya...

    hayal gücü, henüz portal bulunamadığında yardıma koşan tek yeti, maddeni burda bırakıp seni sıkıcı olmayan, ilginç, zevkli, gizemli, büyüleyici yerlere taşıyan veya bu özellikleri taşıyan şeyleri yanına getiren eşsiz yetenektir, kişinin kendi kendine etrafındaki bu sıkıcılığı değiştirme çabasıdır kendisi. herakleitos'un kumda oynayan tanrısı gibi hissetse de kendini kişi, mutlu olur bu şekilde bir süreliğine.ve başkalarının hayal gücünün yardımına koşarak getirdiği çeşitlilik.

    bir kere tattıktan sonra vazgeçilmez olur kaçış edebiyatı ya da kaçışın diğer sanat alanlarına yansıması... evet çoğunun içinde salt estetik haz veren sanatsal öğeler vardır, bu nedenle bir çoğu pek güzel sanat eserleridir, ama bahsedilen bu eserlerin ortak yanları yardıma koşan hayal güçlerinin varlığa gelmiş hali olmalarıdır.küreklerini paylaşır çocuklar kumdan kalelerini yaparken, veya bu işte artık daha usta olanlar yardım eder diğer çocuklara, bu yardımlarla daha bir zevkli hale gelir kaçışlar.. bu nedenle vazgeçilmezdir kaçış edebiyatı. farklı dünyalara yolculuk etmek, daha ilginç, daha zevkli, daha güzel ve daha anlamlı keşifler için, portalı bulana kadar sıkıntıdan patlamamayı sağlayacak olandır.

    son olarak çalmak lazım bir sloganı,
    (bkz: başka bir dünya mümkün)

  • paşa gönlümüzün keyfinin öyle uygun görmesidir.

    pi sayısı gibi irrasyonel sabitler ve "evrenin sırrı falan var bunun içinde" gibi eksik anlattığı için yanlış bilgi veren kimileri sebebiyle işi matematik olmayan insanların doğal olarak 360 derecelik açının da bir çeşit evrensel sabit olduğuna ve bu sebepten tam açının 360 derece olduğuna inanma eğilimi vardır. yani hiç değilse ben ders anlattığım çocuklarda bunu gözledim.

    peki neden paşa gönlümüz bir tam açı 360 derece olsun istemiş?

    360 sayısı zamanında insanların bulabildiği en kompozit, yani en fazla çarpanı olan, dolayısıyla en kolay işlem yapılabilen sayı olduğu için matematikçiler bir tam açının 360 derece olmasına karar vermişler.

    diyelim ki bir tam açının kaç derece olacağına karar vereceğiz ve birileri çıkıp da kolay olsun diye "bir tam açı 100 derece olsun" fikrini ortaya koydu.

    tam açıyı 100 derece kabul ettiğimiz zaman bir tam açıyı tam bölebileceğimiz doğal sayılar 1,2,4,5,10,20,25,50,100 sayıları olacaktır.

    yani eğer bir tam açıyı 100 derece kabul edersek bu tam açıyı sadece dokuz farklı sayıya tam bölebilme imkanına sahip oluruz. mesela bir tam açıyı 3'e bölmeye kalkarsak 33.333... sayısını buluruz ki bu durum pek de işimize gelmez.

    ama eğer bir tam açıyı 360 derece kabul edersek, bu açıyı tam olarak 1,2,3,4,5,6,8,9,10,12,15,18,20,24,30,36,40,45,60,72,90,120,180 ve 360 sayılarına, yani toplamda yirmi dört farklı doğal sayıya bölebilme imkanına sahip oluruz.

    üçgenlerle, karelerle, dairelerle oynamayı çok sevdiğimizden dolayı da yirmi dört farklı sayıya bölme seçeneği bize daha makul gelir ve biz başka herhangi bir sayı yerine 360 sayısını tercih ederiz.

    bu durumu okula gidip matematik dersleri alan lise çağındaki çocuğunuza anlattığınız zaman "nasıl yani biz şimdi bir şeylere karar verebiliyor muyuz?" tepkisi almanız olasıdır.

    edit: bir altımdaki entry için söylemem gereken birkaç şey var.

    1- bir yıl 360 gün değildir.
    2- güneş dünyanın etrafında dönmez.
    3- güneş sistemindeki merkür dahil olmak üzere tüm gezegenlerin yörüngesi eliptiktir.
    4- çocuklara bilimsel gerçekler bu şekilde öğretilmez çünkü bu söylediğin şeyler gerçek şeyler değil.
    5- sen öğretme.

  • istisnasız her haftasonu canım anamla mezarının başında yaptığımız sohbetlerdir. yalnız ben konuşurum anam sadece dinler oğluna cevap vermez.